kediyi öpmek

çok güzel bir şeydir. her yerini öpüyorum benim tosunun.

öpme konusunu bilmesem de aşılanmamış kediye kendinizi tırmalatmayın.
kedi tırmığı hastalığı olarak bilinen hastalığın etkeni bartonella hensalae'dir.
hiv (+) olgularda basiler anjiyomatoz hastalığına yol açıyor.

sokak kedilerine daha doğrusu aşıları olmayan kedilere yapılmamalıdır.

(bkz: toksoplazma gondii)

kedinin hiç ama hiç sevmediği benim ise inanılmaz sevdiğim bir olaydır. bizim ufaklık gidip sessizce bir yere kıvrılıyor. muhtemel onu bulamayacagimizi varsayıyor. ve gerçekten aramak gibi bir derdim olmazken bir anda uyuduğu yeri görüyorum. ve 'bir anda' karşıma böyle tatlı bir şey çıkınca her ne kadar içimden "uyandırma şunu ya ne güzel uyuyor günah hayvana" desem de dayanamayip milyon kez koklayıp öptükten sonra bırakıyorum. sonrası kızgın bakışlar, göz kısmalar falan. gidip başka bir yer buluyor.

çenesinden öpcen sonra da kaşıyıcan o mutlu sen mutlu

bir de koklayıp öpüyorsan anlatılması zor bir güzelliktedir bu olay. kesinlikle bağımlılık yapar.

derler ki kedi opulmezmis vs. istisnai durumlar haricinde kedim her gün benimle bakın bildiğin ağzımın içinde yaşıyor, her gün gidip belli aralıklarla öpmek benim için bir obsesyon haline geldi. bırak öpmeyi ıstırıyorum bile. isirilmaz mı, ameliyat sonrası bir ara evde yerlere yığılmıştim ağrıdan ben normale dönene kadar miyavlamayi başıyla beni sevmeyi kesmedi böyle bir yaver o. her gün benimle uyur ben uyanana kadar gitmez. arada bir gidip gelip uyandırır öldü mü bu diye onun haricinde bana yapışık yaşar yaverim.

elimde olsa kedimi yerim bile.

özellikle yumuş yumuş karnını öpmek harika bir histir. "miyav" der ve patilerini suratınıza koyar "yapma abi" diye. siz patilerini de öpersiniz doyamayıp.

benim günlük rutin.

#2692055

beni de yazın

insana huzur verir ve mis kokarlar.