lvbel c5

hav hav diye şarkı yapmış rapçi.
başka söze gerek yok.

çocuklarım sayesinde dikkatimi celbetmiş müzik topluluğu. denk geldikçe "kuran çarpsın on numara" isimli eserlerini dinliyorum. çocukken mahallemizde hakkarililer yogunluktaydi. tıpkı onlar gibi kuran çarpsın diyorlar. kurran çarpsın:)

bazı şarkıları hem lirikalite, hem de müzikalite olarak aşırı ama aşırı yoksunken, bazı şarkıları da lirikaliteden tamamen yoksun, ama müzikalite olarak idare eden bir piyasacı, müzisyenimsi, rapper'ımsı kişi.

pek sevmem bu adamı, dinlemem de. ama tutuklanması aşşşırı saçma olmuş. her şeyden önce özgürlüğe aykırı bir şey bu. neymiş efendim, uyuşturucuya teşvik falan ediyormuş. dinleyen kişinin algıları, ya da dinleyen kişilerin ruh sağlığı on numara beş yıldız, ama tek suçlu nedense bu piyasacı olmuş öyle mi? bir şarkıda sözlere aşırı derecede takılmak zaten bir ruh hastalığıyken, gelip bir de kıytırık bir şarkıda kullanılan sözler üzerinden suçlu bulunulmak ekstra bir anormallik zaten.

madem insanları bu kadar uyuşturucuya özendiriyor, insanlar neden dinlemişler ki? ya da bu insanlar uyuşturucunun iyi veya kötü bir şey olduğunu ayırt etmekten acizler mi gerçekten? ya da annesini kızına öldürttüğüm vahşi bir senaryolu film çektim diye sırf kötü örnek olma açısından ben de mi tutuklanılsaydım yani? bu ne saçma bir kafa yapısıdır arkadaş. dinledikleri şarkılardan mental anlamda fütursuzca etkilenen ne idüğü belirsiz insanlar yüzünden, neden bir şeyler üreten insanlar sırf ürettikleri şeyler üzerinden suçlu bulunuyor? neden bu asalak insanların günahını üretici çekiyor? mantıksızlıktan başka bir şey değil.

türkiye'de yaşıyoruz. şaşırmıyorum.

(bkz: dinleyenin kendisine saygısını yitirdiği şarkıcılar)

10'lu ve 20'li yaştaki insanların dinlerken ölüp bittiği, ama benim onun müziklerini duyunca tiksinti duyduğum şarkıcımsı.

youtube.com/shorts/AO8GBhUR...

şu mimiklere, şu konuşmaya bak. daha korkunç az şey gördüm. mustafa sandal'ın en bilinmeyen şarkısı bile senin o müzik kariyerini -tabii varsa- çiğ çiğ yer. bir de demez mi herkes bize gelmeye çalışıyor. pardon? bak bakalım senin bir sene sonra esamen okunuyor mu! havalara bak. zaten unutulup gideceksin bari iyi bir izlenim bırak.

hoşt
amaa beraber kafayı bulmak istediğim köpektir bana da o kafa lazım

varoş ve lümpen kültürsüzlüğünün bir alt kültür olarak pompalandığı piyasanın tezahürü.

kalite standartlarınızı sadece takipçi ve izlenme sayısı gibi rakamlara bağladığınızda, sistem size her boku çeşitli hilelerle enjekte eder, bir noktadan sonra da bağımlısı haline gelirsiniz. bu isim de toplumda bir sürü bünyeye enjekte edilmiş bir isim.

komik olan da, aynı sistemin zamanında enjekte ettiği mustafa sandal ile sataşnası. bakmayın, mustafa sandal ismi de öyle çok ahım şahım bir figür değil. popülerleşmesi dönemin müzik kanalları ve radyolarında pompalanması ile desteklenmişti.

ama terazide her daim mustafa sandal ağır basar. en azından dinlediğiniz müzikte prozodi, aranjman, orkestrasyon gibi olgular bulunur. bu kıro kardeşimizde fruity loops sound bank ve auro tune dışında bir şeye yer yok.

bugün twitter'da dolaşırken ben de görmüştüm, hatta tanım yazacaktım ama sonradan değmez diye vazgeçtim, sayın yazar paylaşmış.

tipik bir güç zehirlenmesi işte, çünkü bu tipe prim verildiği için böyle konuşuyor. suç onda değil, suç bunun mensubu olduğu alt kültürün bize zorla empoze edilmeye çalışılması, ucube bir trend veya kültür yaratılması ve bunlar gibilerin abuk sabuk sözlü, müzik denemeyecek şeylerle meşhur edilmesi.

kötü de olsa reklamını yapıyor gibi. tepkileri üzerine çekip gündemde ve popüler kalmayı amaçlıyor diye düşünüyorum. böyle değilse durumu çok vahim.

bu adam ve bunun gibi müzik yapan kişileri dinleyenlere saygı duyamıyorum. ciddiye alamıyorum. ulan adam enstrüman kullanmadan bilgisayar efekti üzerine oynanmış sesle müzik gibi bir şey yapıyor ve bunu dinleyen tonla mal var.

bugün mustafa sandal'a hakaret ettiği videoyu gördükten sonra isminden cisminden haberdar olduğum lavug.
bu lavuğu elime verseler aklını alırım. mustafa sandal'dan ağlaya ağlaya özür diler.

şuna var ya insan gördüğü yerde kafayı gömer. ama öyle böyle gömmek değil anlatabiliyor muyum?