1181.
leydiiiz end centılmını... mınıha!
bu akşam yine bir meyhane yayınında meja lucifer ile karşınızda olacağız. bu kez sözlük içi sorunları konuşmak yok, birtakım ciddi mevzulara girip kafa açmak yok. yalnızca akşam vakti kadehini alıp usul usul demlenirken radyoda birkaç tanıdık ses duymak ve müzik dinlemek isteyenler için bir miktar neşe ve goygoy getirmeyi ama aynı zamanda derdi olanın derdini paylaşmayı planlıyoruz.
rahatlayın, saat 21.00'de radyoyu açın ve birlikte dertlenip neşelenelim.
dinleme linki için tıklayınız.
görüşmek üzere...
devamını gör...
1182.
dünyanın en büyük yalancısı birgün çıkıp dedi ki;
"bazı yalanlar pembedir"
ya ilk kez doğru söylüyordu ya da biz inanmak istedik.
"bazı yalanlar pembedir"
ya ilk kez doğru söylüyordu ya da biz inanmak istedik.
devamını gör...
1183.
pembe mi yalan?
açık mı koyu mu? kime ne amaçla söylenmiş?
bunlar önemli.
ya da söylenmemiş.
açık mı koyu mu? kime ne amaçla söylenmiş?
bunlar önemli.
ya da söylenmemiş.
devamını gör...
1184.
minik bir teknik arıza oldu. az sonra sizinleyiz.
devamını gör...
1185.
meja bütün yayınları hep sen yapsan ya.
devamını gör...
1186.
çaktırmadan yoklama alıyor bu meja
devamını gör...
1187.
hello ben geldim. otopüs yolculuğum mübarek ossun şimdiden.
devamını gör...
1188.
aslında bir o kadar çok konuşacak konum var ki bu yalanlar üzerine ama konuşamıyorum, susmak zorunda kalıyorum. belki bir gün anlatırız be meja.
devamını gör...
1189.
beyaz yalanlar biri üzülmesin diye pembe yalanlar mutlu olsun diye söylenir.
devamını gör...
1190.
edit: hayattaki en gerçek yalandan bahsedeceğim sizlere...
aslında güzel bir pazardı...
en azından öyle başlamıştı...
halk tv'de yayınlanan serhan asker ile görkemli hatıralar programı bu hafta, mardin'e konuk olmuştu mesela.
muhteşem bir arka plan, çok değerli konuklar...
özellikle mithat sancar, müthiş renk kattı programa...
o'nun gözlerindeki mutluluğu gördükçe, ben de mutlu oldum, program boyunca...
çok doğaldı ve kendini çok rahat hissediyordu...
ilk defa kendisini bu denli keyifli gördüm, bir tv ekranında...
halaylarla, türkülerle son buldu program.. herkes kol kolaydı...
inanın gözlerim doldu o an..
sonra dedim ''kafam dağılsın biraz..''
spor kanallarından birini açtım.
karşımda bir muhabir, diyarbakır'dan bildiriyor...
4 gün sonra diyarbakır'da, a milli futbol takımı'nın maçı varmış!
iskoçya ile bir özel maç oynayacakmışız ve şehir olarak da diyarbakır tercih edilmiş.
muhteşem!
biletler, çok kısa bir süre içerisinde tükenmiş...
33 bin kişilik bir stat bu, hatırlatırım.
peki ya, diyarbakır'dan bildiren muhabirin gözlerindeki mutluluk?
yaşadığı heyecan?
duygulandım yine ve baktım gözler yine dolacak, kapattım televizyonu falan çıktım evden...
dedim sahile ineyim, kedileri besleyeyim, ''kafam dağılsın.''
sıfır noktasına indiğim an kimi göreyim?
erha abla!
inanılır gibi değil gerçekten...
kendisi birkaç ay önce, 16-17 yaşlarındaki çocuğunu çok talihsiz bir şekilde kaybetti!
ve ben o'nu, ilk defa görüyorum, olay yaşandığından beri...
karşı karşıya gelir gelmez bir sarıldım ben erha ablaya...
sonra bir başladım ağlamaya!
ama nasıl ağlıyorum.. konuşamıyorum, o derece...
erha abla da başladı ağlamaya..
nasıl sarılıyor bana ama sımsıkıca...
sadece ağladık...
sonra yüzüne bile bakmadan ayrıldım oradan..
ayrılırken sadece ''abla lütfen kusura bakma.. bugün ayrı bir duygusalım'' dedim kendisine...
o beni anladı.
ulan arkadaş..
''son derece sıradan, sıkıcı bir pazar günü nasıl oldu da böylesine duygusal bir pazar gününe evrildi böyle?'' diye sorup duruyorum kendime...
gittim kedileri besledim, mıncıkladım biraz kendime geldim...
denize ayaklarımı soktum, 2 tane birayı da o arada hüplettim, ''gidip 3 tane daha bira alayım'' derken...
hobaaa..
beyoğlu'nda patlama!
bu kadar olmaz...
bu kadarı olamaz!
patlama haberini duyduğumda, mithat sancar'ın gözlerindeki mutluluk geldi gözlerimin önüne bir an...
akabinde, diyarbakır'dan bildiren muhabirin yaşadığı o heyecan...
''lanet olsun'' dedim sadece...
ne televizyon ne internet..
kapattım hepsini, gittim yine sahile...
insanı duygulandıran her güzel gelişmenin sonrasında neden, her defasında yıkıcı bir şeyler yaşamak zorundayız?
soruyorum sizlere?
bu nasıl bir denge?
söyleyin bana, şimdi ben içmeyeyim de ne yapayım?
tam olarak şu an.. şu dakika...
''hayata güzellik katmaya çalışan'' herkes için kaldırıyorum kadehimi havaya...
her nerede yaşıyor ve yaşatılıyorsan..
aslında güzel bir pazardı...
en azından öyle başlamıştı...
halk tv'de yayınlanan serhan asker ile görkemli hatıralar programı bu hafta, mardin'e konuk olmuştu mesela.
muhteşem bir arka plan, çok değerli konuklar...
özellikle mithat sancar, müthiş renk kattı programa...
o'nun gözlerindeki mutluluğu gördükçe, ben de mutlu oldum, program boyunca...
çok doğaldı ve kendini çok rahat hissediyordu...
ilk defa kendisini bu denli keyifli gördüm, bir tv ekranında...
halaylarla, türkülerle son buldu program.. herkes kol kolaydı...
inanın gözlerim doldu o an..
sonra dedim ''kafam dağılsın biraz..''
spor kanallarından birini açtım.
karşımda bir muhabir, diyarbakır'dan bildiriyor...
4 gün sonra diyarbakır'da, a milli futbol takımı'nın maçı varmış!
iskoçya ile bir özel maç oynayacakmışız ve şehir olarak da diyarbakır tercih edilmiş.
muhteşem!
biletler, çok kısa bir süre içerisinde tükenmiş...
33 bin kişilik bir stat bu, hatırlatırım.
peki ya, diyarbakır'dan bildiren muhabirin gözlerindeki mutluluk?
yaşadığı heyecan?
duygulandım yine ve baktım gözler yine dolacak, kapattım televizyonu falan çıktım evden...
dedim sahile ineyim, kedileri besleyeyim, ''kafam dağılsın.''
sıfır noktasına indiğim an kimi göreyim?
erha abla!
inanılır gibi değil gerçekten...
kendisi birkaç ay önce, 16-17 yaşlarındaki çocuğunu çok talihsiz bir şekilde kaybetti!
ve ben o'nu, ilk defa görüyorum, olay yaşandığından beri...
karşı karşıya gelir gelmez bir sarıldım ben erha ablaya...
sonra bir başladım ağlamaya!
ama nasıl ağlıyorum.. konuşamıyorum, o derece...
erha abla da başladı ağlamaya..
nasıl sarılıyor bana ama sımsıkıca...
sadece ağladık...
sonra yüzüne bile bakmadan ayrıldım oradan..
ayrılırken sadece ''abla lütfen kusura bakma.. bugün ayrı bir duygusalım'' dedim kendisine...
o beni anladı.
ulan arkadaş..
''son derece sıradan, sıkıcı bir pazar günü nasıl oldu da böylesine duygusal bir pazar gününe evrildi böyle?'' diye sorup duruyorum kendime...
gittim kedileri besledim, mıncıkladım biraz kendime geldim...
denize ayaklarımı soktum, 2 tane birayı da o arada hüplettim, ''gidip 3 tane daha bira alayım'' derken...
hobaaa..
beyoğlu'nda patlama!
bu kadar olmaz...
bu kadarı olamaz!
patlama haberini duyduğumda, mithat sancar'ın gözlerindeki mutluluk geldi gözlerimin önüne bir an...
akabinde, diyarbakır'dan bildiren muhabirin yaşadığı o heyecan...
''lanet olsun'' dedim sadece...
ne televizyon ne internet..
kapattım hepsini, gittim yine sahile...
insanı duygulandıran her güzel gelişmenin sonrasında neden, her defasında yıkıcı bir şeyler yaşamak zorundayız?
soruyorum sizlere?
bu nasıl bir denge?
söyleyin bana, şimdi ben içmeyeyim de ne yapayım?
tam olarak şu an.. şu dakika...
''hayata güzellik katmaya çalışan'' herkes için kaldırıyorum kadehimi havaya...
her nerede yaşıyor ve yaşatılıyorsan..
devamını gör...
1191.
bu yayınların en sevmediğim yönü bir yorum yazıyorsun ama okunana kadar konu 50 kere değişiyor.
alttaki yazara birşeyler yazılan başlıklar gibi aynı. sen yazana kadar araya 5 kişi kaynak yapıyor.
edit: fena halde imla.
alttaki yazara birşeyler yazılan başlıklar gibi aynı. sen yazana kadar araya 5 kişi kaynak yapıyor.
edit: fena halde imla.
devamını gör...
1192.
matrix diyecektim ama sevda işlerine girdik. bu dünya bir matrix olabilirdi, inanmak isteyebilirdim ama yine de zamanı gelince kırmızı hap/mavi hap sorusunda kırmızı hapı seçerdim. başka bir yalan mutlu etmez beni herhalde ya.
devamını gör...
1193.
#2291176
irc gibi olsaydı süper olurdu. onlar konuşurken biz de yazmazdık.
irc gibi olsaydı süper olurdu. onlar konuşurken biz de yazmazdık.
devamını gör...
1194.
yalan söylemek yerine bilmemezlikten geliyorum gelende bu da yalan sayılır mı?
iyi yayınlar bu arada selamlar nasılsınız iyisinizdir umarım...
iyi yayınlar bu arada selamlar nasılsınız iyisinizdir umarım...
devamını gör...
1195.
kaç rengi var bu yalanların. her rengin de ayrı bir yalan tonu var mıdır.
gözler yalan söylemiyor mu gerçekten yoksa şarkılar da mı yalancı.
içmeyince efkara bağlıyorum.
gözler yalan söylemiyor mu gerçekten yoksa şarkılar da mı yalancı.
içmeyince efkara bağlıyorum.
devamını gör...
1196.
selamünaleykümverahmetullahiveberekatühü.
devamını gör...
1197.
ulan ben geldim yine meme konuşuluyor!
devamını gör...
1198.
evrenin neyin içinde genislediği konusu işlenecek mi..
devamını gör...
1199.
the dark night'ta da joker, yüzündeki yara izleri için her seferinde farklı bir hikaye anlatıyordu.*
devamını gör...
1200.
meme dendiğini ben duymadım.
devamını gör...
1201.
meja bize evrenin sırlarını anlatsın gerçekten ya sıkılmayız bence...
devamını gör...