meja ve folloş baksır ile tanımsız saatler radyo yayını
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
başlık "meja" tarafından 04.09.2022 12:12 tarihinde açılmıştır.
1501.
leydiiiz end centılmını... mınıha!
bu akşam yine bir meyhane yayınında meja lucifer ile karşınızda olacağız. bu kez sözlük içi sorunları konuşmak yok, birtakım ciddi mevzulara girip kafa açmak yok. yalnızca akşam vakti kadehini alıp usul usul demlenirken radyoda birkaç tanıdık ses duymak ve müzik dinlemek isteyenler için bir miktar neşe ve goygoy getirmeyi ama aynı zamanda derdi olanın derdini paylaşmayı planlıyoruz.
rahatlayın, saat 21.00'de radyoyu açın ve birlikte dertlenip neşelenelim.
dinleme linki için tıklayınız.
görüşmek üzere...
devamını gör...
1502.
insanın hayattaki en temel ihtiyacı değerli olduğunu hissedebilmekdir. bu yüzden birlikte olduğunuz insana değerli olduğunu hissettirmek gerekir. ölçü her zaman insanın kendi beklentileri olmalıdır. yani kişi kendine nasıl davranılmasını istiyorsa karşısındakine de öyle davranmalıdır.
devamını gör...
1503.
iyi yayınlar diliyorum arkadaşlar. benim de çıkmam lazım. son olarak şu yaş mevzusu...olgunluk mevzusu kişiden kişiye değişmekle birlikte kendimin pek yapamayacağı şey aradaki yaş makasının açılması.
40+ birisi olarka şu an 55+ birisiyle birlikte olmam çok güç geliyor.
20-35 arası biriyle de imkansız geliyor.
belki de önyargısal bir durum.
problem yaratıcağını düşünüyorum her iki taraf için de.
ahahah bu arada tanımı editledim : 35 -40 yaş arasını kınamıyorum.
40+ birisi olarka şu an 55+ birisiyle birlikte olmam çok güç geliyor.
20-35 arası biriyle de imkansız geliyor.
belki de önyargısal bir durum.
problem yaratıcağını düşünüyorum her iki taraf için de.
ahahah bu arada tanımı editledim : 35 -40 yaş arasını kınamıyorum.
devamını gör...
1504.
zugra benim anlatmak istediğim de buydu. çay sever misin.
devamını gör...
1505.
baba imgesine ihtiyaç duymak için kendisinden çok çok büyük bir erkek olmasına gerek yok. kendisinden birkaç yaş büyük bir erkekte de bu aranabiliyor ve savunulduğu veya sempati duyulduğu gibi sağlıklı bir psikoloji olduğuna inanmıyorum. bu toplumumuzun kadına verdiği yetersizlik hissi, özgüven eksikliğinden kaynaklanıyor. kadın ve erkeğin birbirinin rollerini çalmamasının bir ilişkinin temeli olduğuna inanan bir kişi olarak baba figürü arayışının bir yerde hasar yaratacağını hem düşünüyorum hem de defalarca deneyimledim. bunu övmeyelim derim.
devamını gör...
1506.
radyonun delisiyim ben. herkeste kabul etti sanrım bunu. o yüzden söylediklerimi ciddiye alacak birinin olacağını düşünmüyorum. yeni gelen yazara da hemen yürünmez zaten. önce alıştırma turlarıyla başlar. çay yerine gazoz ikram edilir.
devamını gör...
1507.
birisi tarafından çok sevilmek, bize olağanüstü güç verir. kendimize güvenimiz gelir.sevginin o müthiş gücü bütün benliğimizi sarar.
birini sevmekse, bize cesaret verir.hiç yapamayacağımızı sandığımız şeyleri sevdiklerimiz uğruna yaparız.
sevgi sihirli değneğini her iki şekilde de bize değdirmiş olur. hayatımıza sevgi girdiği andan itibaren biz gerçek biz oluyoruz
bir düşünün, etrafınızdaki aşık olmuş insanları.
ne deriz onlara?
sende bir değişiklik var, parlıyorsun.
gözlerin pırıl pırıl, yoksa sen aşık mısın.
aynen böyle söyleriz değil mi. işte sevginin elle tutulur gözle görülür haldir bunlar.
çünkü özümüzle buluşmuş içimizdeki sevgiyi dışarı çıkarmışızdır.
sevgi içimizde baki, biz sevginin içinde saklıyız...!
birini sevmekse, bize cesaret verir.hiç yapamayacağımızı sandığımız şeyleri sevdiklerimiz uğruna yaparız.
sevgi sihirli değneğini her iki şekilde de bize değdirmiş olur. hayatımıza sevgi girdiği andan itibaren biz gerçek biz oluyoruz
bir düşünün, etrafınızdaki aşık olmuş insanları.
ne deriz onlara?
sende bir değişiklik var, parlıyorsun.
gözlerin pırıl pırıl, yoksa sen aşık mısın.
aynen böyle söyleriz değil mi. işte sevginin elle tutulur gözle görülür haldir bunlar.
çünkü özümüzle buluşmuş içimizdeki sevgiyi dışarı çıkarmışızdır.
sevgi içimizde baki, biz sevginin içinde saklıyız...!
devamını gör...
1508.
ya benimsin ya toprağım.
devamını gör...
1509.
#2313713 sevmek değil sahip olmaktır.
devamını gör...
1510.
#2313716
bi arabesk bile yapamıyoruz ya. kimse kimsenin sahibi değildirli tanımlar yazmayı ben de çok isterdim ama nedense ciddi olamama gibi problemlerim var.
bi arabesk bile yapamıyoruz ya. kimse kimsenin sahibi değildirli tanımlar yazmayı ben de çok isterdim ama nedense ciddi olamama gibi problemlerim var.
devamını gör...
1511.
fuzuli’ye sormuşlar,
sevmek mi daha güzeldir, sevilmek mi?
diye;
sevmek demiş..
çünkü, sevildiğinden hiçbir zaman emin olamazsın.
dostoyevski de süslemiş sevmeyi:
“sevmek, güzel birinde aşkı aramak değil; o kişide bilmediğin bir zamanın beklenmedik bir anında kendini bulmaktır.”
ben de devam ettireyim.
''bir kuş düşünün, sağ kanadı mı yoksa sol kanadı mı daha önemli?''
sevmek mi daha güzeldir, sevilmek mi?
diye;
sevmek demiş..
çünkü, sevildiğinden hiçbir zaman emin olamazsın.
dostoyevski de süslemiş sevmeyi:
“sevmek, güzel birinde aşkı aramak değil; o kişide bilmediğin bir zamanın beklenmedik bir anında kendini bulmaktır.”
ben de devam ettireyim.
''bir kuş düşünün, sağ kanadı mı yoksa sol kanadı mı daha önemli?''
devamını gör...
1512.
arka sokaklar > behzat ç
devamını gör...
1513.
tabi ki diziler ve filmler (kötü medya ve sanat) toplumu etkiliyor. ama bunun öncülünde de kötü eğitim ve kötü siyaset var. bu üç sac ayağından biri bile ayakta kalsa toplum direnebilir ancak üçü de ele geçirildi mi iş bitiyor.
medya ve sanat kötü ellerde müthiş bir silah. aynı demokrasi gibi.
medya ve sanat kötü ellerde müthiş bir silah. aynı demokrasi gibi.
devamını gör...
1514.
1515.
gaspar noe'nin irreversible'ındaki malum sahneyi izleyip tiksinmeyen aksine zevk alan ya da aranofsky'nin requiem for a dream 'inden kendine ders çıkarmayan birey ya da toplumlarda klinik hasar vardır.
bu gibi filmleri üreten toplumlarda bu konular ve burada ele alınan problemler hakkında akademik çalışmalar, paneller yapılırken bizde "ahıahıahı" diye sinsi sinsi gülünüyorsa bir dünya ruh hastası ile yaşadığımız çok net. silahlı kekolara özenmeler bunu yanında hiçbir şey.
edit: cehalet ortada ama bu net bir politika bunu biliyoruz değil mi?
bu gibi filmleri üreten toplumlarda bu konular ve burada ele alınan problemler hakkında akademik çalışmalar, paneller yapılırken bizde "ahıahıahı" diye sinsi sinsi gülünüyorsa bir dünya ruh hastası ile yaşadığımız çok net. silahlı kekolara özenmeler bunu yanında hiçbir şey.
edit: cehalet ortada ama bu net bir politika bunu biliyoruz değil mi?
devamını gör...
1516.
ayşe tatile çıksın
pardon
meja bir foti yollasın.
pardon
meja bir foti yollasın.
devamını gör...
1517.
baya klişe bi yerden gireceğim; cahillik değil, yarı cahillik en tehlikelisi demek istiyorum.
okul bitirmiş, üç-beş ortam görmüş belki, hoop olmuş bilirkişi, "ben oldum" demiş, tehlikeli olan bu. cahil olanın zararı kendine - kendi gibi olana, yarı cahilin zararı ise herkese.
bunu da sanki hiçbirimiz bilmiyormuşuz gibi yazmazsam hatırım kalırdı *
istek parça alınıyorsa; tove lo - scars'ı da çalarsanız pek bir sevinirim efenim.
ve gibiden bir kesit de paylaşmak isterim cahillik üzerine:
iiiyiiice bi oku... iiiiyice..*
okul bitirmiş, üç-beş ortam görmüş belki, hoop olmuş bilirkişi, "ben oldum" demiş, tehlikeli olan bu. cahil olanın zararı kendine - kendi gibi olana, yarı cahilin zararı ise herkese.
bunu da sanki hiçbirimiz bilmiyormuşuz gibi yazmazsam hatırım kalırdı *
istek parça alınıyorsa; tove lo - scars'ı da çalarsanız pek bir sevinirim efenim.
ve gibiden bir kesit de paylaşmak isterim cahillik üzerine:
iiiyiiice bi oku... iiiiyice..*
devamını gör...
1518.
aya gidilmiştir. gidilmese armstrong nasıl duysun ezan sesini.
ama dünya düzdür.
ama dünya düzdür.
devamını gör...
1519.
okuyana her zaman saygı duyuluyor bence. bu ülkede kimse sorsanız boş zamanlarında kitap okuyordur. okumasa bile okuyordur.
bu en okumayan insan için bile böyledir. çünkü okumak da kıymetlidir, okuyan insan da kıymetlidir. okumasak bile okur görünmek isteriz. yani imaj için bile yapıyor olsa okumak okumaktır.
bu en okumayan insan için bile böyledir. çünkü okumak da kıymetlidir, okuyan insan da kıymetlidir. okumasak bile okur görünmek isteriz. yani imaj için bile yapıyor olsa okumak okumaktır.
devamını gör...
1520.
ranga guru hikayesi (renklerin ustası).
alıntılayalım hemen, okusun okuyan:
hindistan da çok ünlü bir resam varmis...
herkes bu resamin yaptilarini kusursuz kabul edecek kadar begenirmis...
ve onu "renklerin ustasi" anlamina gelen ranga çeleri olarak tanisa da; kisaca ranga guru derlermis...
onun yetistirdigi bir ressam olan raciçi ise artik egitimini tamamlamis ve son resmini yaparak ranga guru'ya götürmüs ve ondan resmini degerlendirmesini istemis...
ranga guru ise;
- sen artik ressam sayilirsin racaçi.. artik senin resmini halk degerlendirecek.
diyerek resmi sehrin en kalabalik meydanina götürmesini ve en görünen yerine koymasini istemis.
yanina da kirmizi bir kalem koyarak halktan begenmedikleri yerlere çarpi koymalarini rica eden bir yazi birakmasini istemis. raciçi denileni yapmis...
ve birkaç gün sonra resme bakmaya gittiginde görmüs ki, tüm resim çarpilar içinde ve neredeyse görünmüyor...
çok üzülmüs tabii.emegini ve yüregini koyarak yaptigi tablo kirmizidan bir duvar sanki..
alip resmi götürmüs ranga guru'ya ve ne kadar üzgün oldugunu belirtmis.
ranga guru üzülmemesini ve yeniden resme devam etmesini önermis.
raciçi yeniden yapmis resmi ve gene ranga guru'ya götürmüs.
tekrar sehrin en kalabalik meydanina birakmasini istemis ranga guru...
ama bu defa yanina bir palet dolusu çesitli renklerde yagli boya, birkaç firça ile birlikte...
ve yanina insanlardan begenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazi ile birlikte birakmasini istemis.
raciçi denileni yapmis...
birkaç gün sonra gittigi meydanda görmüs ki resmine hiç dokunulmamis, firçalar da, boyalar da kullanilmamis..
çok sevinmis ve kosarak ranga guru'ya gitmis ve resme dokunulmadigini anlatmis..
ranga guru ise;
sevgili raciçi, sen birinci konumda insanlara firsat verildiginde ne kadar acimasiz bir elestiri saganagi ile karsilasilabilecegini gördün...
hayatinda resim yapmamis insanlar dahi gelip senin resmini karaladi...
oysa ikinci konumda onlardan hatalarini düzeltmelerini istedin, yapici olmalarini istedin...
yapici olmak egitim gerektirir... hiç kimse bilmedigi bir konuyu düzeltmeye kalkmadi, cesaret edemedi...
sevgili raciçi mesleginde usta olman yetmez, bilge de olmalisin...
emegininin karsiligini, ne yaptigindan haberi olmayan insanlardan alamazsin...
onlara göre senin emeginin hiç bir degeri yoktur...
sakin emegini bilmeyenlere sunma ve asla bilmeyenle tartisma...
alıntılayalım hemen, okusun okuyan:
hindistan da çok ünlü bir resam varmis...
herkes bu resamin yaptilarini kusursuz kabul edecek kadar begenirmis...
ve onu "renklerin ustasi" anlamina gelen ranga çeleri olarak tanisa da; kisaca ranga guru derlermis...
onun yetistirdigi bir ressam olan raciçi ise artik egitimini tamamlamis ve son resmini yaparak ranga guru'ya götürmüs ve ondan resmini degerlendirmesini istemis...
ranga guru ise;
- sen artik ressam sayilirsin racaçi.. artik senin resmini halk degerlendirecek.
diyerek resmi sehrin en kalabalik meydanina götürmesini ve en görünen yerine koymasini istemis.
yanina da kirmizi bir kalem koyarak halktan begenmedikleri yerlere çarpi koymalarini rica eden bir yazi birakmasini istemis. raciçi denileni yapmis...
ve birkaç gün sonra resme bakmaya gittiginde görmüs ki, tüm resim çarpilar içinde ve neredeyse görünmüyor...
çok üzülmüs tabii.emegini ve yüregini koyarak yaptigi tablo kirmizidan bir duvar sanki..
alip resmi götürmüs ranga guru'ya ve ne kadar üzgün oldugunu belirtmis.
ranga guru üzülmemesini ve yeniden resme devam etmesini önermis.
raciçi yeniden yapmis resmi ve gene ranga guru'ya götürmüs.
tekrar sehrin en kalabalik meydanina birakmasini istemis ranga guru...
ama bu defa yanina bir palet dolusu çesitli renklerde yagli boya, birkaç firça ile birlikte...
ve yanina insanlardan begenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazi ile birlikte birakmasini istemis.
raciçi denileni yapmis...
birkaç gün sonra gittigi meydanda görmüs ki resmine hiç dokunulmamis, firçalar da, boyalar da kullanilmamis..
çok sevinmis ve kosarak ranga guru'ya gitmis ve resme dokunulmadigini anlatmis..
ranga guru ise;
sevgili raciçi, sen birinci konumda insanlara firsat verildiginde ne kadar acimasiz bir elestiri saganagi ile karsilasilabilecegini gördün...
hayatinda resim yapmamis insanlar dahi gelip senin resmini karaladi...
oysa ikinci konumda onlardan hatalarini düzeltmelerini istedin, yapici olmalarini istedin...
yapici olmak egitim gerektirir... hiç kimse bilmedigi bir konuyu düzeltmeye kalkmadi, cesaret edemedi...
sevgili raciçi mesleginde usta olman yetmez, bilge de olmalisin...
emegininin karsiligini, ne yaptigindan haberi olmayan insanlardan alamazsin...
onlara göre senin emeginin hiç bir degeri yoktur...
sakin emegini bilmeyenlere sunma ve asla bilmeyenle tartisma...
devamını gör...
1521.
hala çiçeği ot, ağacı odun,kadını et sananlar var. oysa çiçek ilaç,ağaç nefes, kadınsa hayattır.
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140