kafa sözlük çocuk korosu'nun beyni, tersi pis olan, dümdüz sayko, dışınızdaki irlandalı ile bonny & clyde türkiye ofisi, hafif sert olduğu takdirde bile süt ile yumuşatılması muhtemel*, tersi pis olan, billur* gibi sesiyle huzur veren insanın mahlası.

tersi pistir demiş miydim?

tersi pistir.

*
devamını gör...
#1227527 şu tanımla tüm dikkatimi kendi üzerine çekmiş olan yazar.

ayakta alkışlıyorum kendisini. tabi o konuya burada değinmeyeceğim.

az önce tanımlarının bazılarını okudum. (ara ara denk geldiğimde akışta vs okuyordum ama bu tanım beni buraya sürükledi.) çok yerinde ve doğru tespitleri var. okunası, keyifli ve akıcı yazılar. çok aklı başında ve dikkat çekici bir yazar.

daha ne olsun?

keyifli sözlükler sayın yazar...
devamını gör...
kendine bunu yapmaması gereken insan.
hatırla: yıldızlı gece.

tamam.
devamını gör...
bi şekilde ara ara denk geldiğim yazar. severekte okutuyor kendini ama az önce hayallerimin mesleğine sahip olduğunu öğrendim şu #1290725 tanımı ile. bu meslek şey gibi, nefes almak kadar doğal. böyle bir şeyle hayatını idame ettiriyor olmak ise bence büyüleyici. imrenerek takipçin olacağım müsadenle. bu aralar sana 'hay allah nazar mı değdi noldu ' dedirten olaylar yaşarsan, bil ki sorumlusu benim. şimdiden kabul ederim yani.
devamını gör...
sözlüğün en anaç en cengaver, en cabbar ablası.*. ablam yalnız benim tanımlarımın da ayağını kaydırma e mi bak? küfür yok, hakaret yok. ama linç is loading. ve senin biraz eleştiri tahammülümü de sınayacağım. ayriyeten sayın yönetim ne yazıyorsam size yazıyorum, lütfen silmeyiniz. ve bence şu kanser kankacı kitlesi için bir çözüm üretiniz. hele iki üç tane yazarın, sokak ağzıyla tanım girmesinden sanki baygınlık geldi.

şimdi canım ablacım sen neden gerçekten her yerden bitiyorsun? oluşturduğun algı, x başkanının basın sözcüsünden hallice. her ayrıntıda gizlisin. radyo konusu olur biri eleştirilir sen, birinin nickaltına bir şey yazılır sen, yazar uçar savunucusu sen. enteresan, çok ilginç ve de komik. ama dinle beni en yakın arkadaşlarına zararı, onlara söz hakkı tanımadan onların yerine yargı dağıtarak sen veriyorsun. bunu eleştirenden çok sen yapıyorsun evet. ortamı kızıştırıyorsun, milleti birbirine düşürüyorsun. sülalenin mikser yengesi gibi bir seysin. ya abla dedik, anaç, yiğit kadın dedikte bu cizdiğin imaj kendine zarar.
#1313939 bak şurada demişsin ki; "insanların birbirlerini sevmesi, birbirlerinin yazdıklarını beğenmesi, oylaması, birbirlerinin nickaltına yazması neden "yalakalık" oluyor bana biri açıklayabilir mi durumu olursa şayet? samimiyetle rica ediyorum" ben gönüllüyüm açıklayayım mı?

siz hani kendi oluşturduğunuz köyünüzde yağ satarım bal satarım oynuyorsunuz ama! birilerini de farkına vararak ya da varmayarak arkada bırakıp cüzzamlı muamelesi yapıyorsunuz. "gag" diyince seri olarak beğeni yağmuruna yazarı tutarken siz, sence adaletli misiniz? bir olumsuz yoruma ekip olup sağdan soldan saldırırken adaletli misiniz? yalakalık konusuna geleyim kusura bakma ama paçanızdan samimiyetsizliğiniz akıyor. #1313246 bak mesela bu tanımından sonra ponçik bir yüreğinin olduğunu iddia falan edemezsin. hoşuna gitmeyen meseleler olunca tavrın nasıl da değişiyor ama değil mi? her yerden biterek ne güzel de asil kalıyorsun sen.

ah ponçik yazarlarım benim. gönül isterdi ki ben de sizin aranızdan bir üye olayım, miko beni de korusun sarsın sarmalasın falan. neyse belki aranıza bir gün katılırım ha? çok orjinal oyunlar biliyorum şirinler köyümüzde oynarız. yuppiii!
devamını gör...
iyi bir kadın, iyi bir insan ne diyim hayalleri ile hayatı buluşsun.
devamını gör...
şekerim değerimi bilmiyolla. çok üstüme geliyolla şu ara.

ölüm tehditleri alıyorum.
devamını gör...
bugünkü istanbul buluşmasında zippoya takılmayı ihmal etmeyen yazar. baktım merdum kızlar yine toplanmış yine beni tartışma kıskacına almaya çalışıyorlar. neymiş efenim ben sinirliymişim.* mikoo senin saçındaki pembeleri yerim heee haberin olsun.
tanım : bugün bizzat tanıştığıma tekrar memnun olduğum yazar tanesi. çok sevdim muhabbetini.
devamını gör...
ben bu arkadaşı hemcinsim biliyordum. çok tatlıymış, kıvır kıvır.
devamını gör...
bu tanım, yazmak için çok geç kalınmış bir nickaltıdır. çünkü ne yazarsam yazayım miko için yetersiz olacağını bildiğim için bugüne kadar ertelemişimdir. bugün yine eksik bir şeyler kalacaktır ama idare ediverindir. olmaz mıdır?
bakın gördünüz mü konu miko olunca bir türlü başlayamadım bile. çünkü onu anlatacak, ona değer, onun gibi güzel cümlelerim yok benim. içimden geldiği gibi, gelişine yazacağım mikom ama öncelikle şunu söylemek istiyorum ki; seni çok seviyorum.
bu kadını bir gün bir yolculuk sırasında lahana bebek üzerine yazdığı bir tanım ile keşfettim. bir lahana bebekten yola çıkıp ablası ile ilişkisini öyle güzel anlatmıştı ki hem kalemine hem kalbine yakın hissettim kendimi. sade, dümdüz kelimelerle içinize işleyen bir tarzı vardı sanki. pek huyum değildir durduk yere mesaj atmak, gittim yazdım. kısa bir sohbetin ardından vedalaştık. sonra ara ara karşıma çıkmaya başladı miko, ortak tanıdığımız yazarlar vardı ve radyo yayınları...
bir gün benim yayınıma girişini kendi söylediği bir şarkı ile anons gönderdi. "sana destek olmak istiyorum" temalı bu anons yine gülümsetti beni ve kendisi bilmese de bir konuda bazı şeylerin önünü açtı benim için.
gel zaman git zaman bu kadınla konuşmaya selamlaşmaya, hal hatır soruşmaya devam ettik. sonra bir gün benim yayınım sırasında çocuk korosu isimli minnoş bir oluşumun benim için hazırlanan bir şarkısını duydum sürpriz bir şekilde. kadın yememiş içmemiş "ben bu kadın için bir şey yapmak istiyorum katılmak ister misiniz? " diye mesaj atmış herkese. çıkış noktası ise "bu kadın emek veriyor güzel şeyler yapıyor biz de ona güzel bir şeyler yapalım."
miko böyledir; emek verildiğini düşündüğü herhangi bir şeye kayıtsız kalamaz. çünkü pamuk gibi bir ruhu vardır.
miko dokunduğu yeri güzelleştirir. öyle güzel bir kalbi vardır ki yörüngesine girdiğiniz anda sevilmek ne demek, nasıl değerli hissedilir anlarsınız. evet miko'nun kocaman bir kalbi ve upuzun elleri vardır. kocaman kalbiyle herkesi sever upuzun eliyle herkese yetmeye yardımcı olmaya çalışır. tüm bunları yaparken kendini unutur, onun için ilk sırada sevdikleri vardır çünkü.
miko'nun gülünce küçülen içinden sevgi ve güzellik fışkıran güzel gözleri vardır. konuşmadan çok şey anlatır, çoğunlukla gülümsese de bazen hüzün gizler bu gülümsemenin ardına. o hüznü oradan alıp yerine mutluluk koymak istersiniz, keşke yapabilseniz.
miko'nun sağ gözünün kenarında minik bir yara izi vardır. neden olduğunu bilmiyorum bu izin. (bu tanımı yazdıktan sonra öğrenirim ama) işte tam da bu izin olduğu yerden öpmek lazım miko'yu. ben öptüm, gözleri doldu. çünkü.. çünküsü yok di mi miko? seni sevdiğimi söylemiş miydim?
evet söylemiştim. hatta o kadar çok söylemiştim ki telefonum bile seni yazdığı anda otomatik olarak seviyorum ve hemen ardından mikom kelimelerini yazıyor. inanmayanlar için buyrun efendim kanıt;
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
bu kadına gün içinde kaç kere seni seviyorum diyorum bilmiyorum ama ne kadar dersem diyeyim az geliyor onu biliyorum.
bir insan bir insanı tanımadan ancak bu kadar sevebilirdi sanırım.
son olarak miko çok güzel sarılır, sarıldığında sizi kocaman sarmalar. dış dünyaya karşı korunduğunuzu hissedersiniz. durup duruken tutar yanaklarınızdan öper. "benim canım güzelcim oy kuzum benim" der, sarılır bir daha öper.
yani demem o ki miko çok güzel! biliyorum çok ortaya karışık bir tanım oldu, söylemek istediklerimin, içimden geçenlerin yarısını bile yazamadım ama denedim.
iyi ki varsın miko'm, iyi ki tanıdım seni ve iyi ki çıktın karşıma. hep ol, seni çok seviyorum mikom!!!
ps: turuncu ve kıvırcık saçlarından, hollanda planından da bahsetmek istiyorum ama şimdilik yeter bu kadar.*
devamını gör...
seni sevmiyorum.
sizin yapış yapış kankacılıklarınızdan da nefret ediyorum.
devamını gör...
(bkz: asla tartışılmaması gereken insanlar)
devamını gör...
başlığına gireyim dedim, biri çamsakızı dökmüş, ellerim yapış yapış oldu.
tanım: çıkılası nickaltı.
not: el bezi olan var mı?
devamını gör...
kendisini seviyorum...
gerçek değil gibi görünse de evet, kendisini seviyorum...

etrafımda kanka/arkadaş/dost işte adı her ne ise sizin lügatınızda, kendisi gibi insanlardan oluşturmaya çalışıyorum. bazen başarıyorum bunu, bazen başardıktan sonra da hak ettikleri değeri gösteremiyorum. sanırım bu da benim eksik bir yanım...
mesela, o asla etrafındakilere kendini değersiz hissettirmiyor, biliyorum... tartıştığı insanlara bile...

kadın olsaydım mesela, miko gibi bir kadın olmak isterdim. kaya gibi böyle... sıkı... ama dediğim dedik bir sıkılıktan bahsetmiyorum ha; yanıldığında ''yanılmışım'' diyebilecek cesareti ve bunu kabullenebilecek gücü bünyesinde barındıran, çok harika bir kadın miko...
mesela, tam da onun gibi, güçlü, zeki, güzel bir kadın olmak isterdim kadın olsa idim şayet...

zirvede mesela...
daha 1 saat sohbet bile etmemişken,
aramızda en az 5 insan varken bile, bakışlarından ne hissettiğini, ne anlatmak istediğini, sanki en az 10 yıldır tanışıyormuşum gibi gayet net bir şekilde anladım... anladığımı o da anladı...
tuhaf bir andı...

yani işin özü, ben bu muhteşem insanda kendimdeki çok sevdiğim yanlarımı görüyorum. benden çok çok daha fazlasının onda olduğunu da bizzat yakından gördüm. siz ısrarla görmek istemeseniz bile o zaten bir şekilde muhakkak gösteriyor. o yüzden, iyi ki varsın miko'can... seni tanıdığıma çok memnunum...
devamını gör...
cenk'in programında , sohbeti ile dikkatimi çekmiş hatun kişi... bence sözlüğün muhamed ali'si. kelebek gibi uçan, arı gibi sokan...
sokmasından tırstığım için; takışmamayı tercih edeceğim kişi.
üstlendiği kelebek naifliğinde ki, sözlük kütüphanesi projesine kitap göndermeye niyetim var. lakin çok tembelim, kargo firmasına uğrayacak azmi gösterebilirim umarım.
kelebeğim ve arım...
devamını gör...
bir gün, radyoya ilk başladığım sıralarda, god senden nefret edecekler rob demişti. anlamamıştım. insanlar kendilerinde olmayan mutluluğu gördüğünde böyle olur çünkü diye açıklamıştı. abartıyorsun demiştim. öyle oldu.

bir süre sonra da 'tenezzül edip konuşmayacağın insanların kanepesinde göbeğini kaşıya kaşıya seni rahatsız etmelerine izin verme, ne derlerse desinler umursayacağın insanlar değil.' demişti. hak verdim. sustum.

ama bugün değil. çünkü aksi bir durum olsa miko'm susmazdı. haaa yanıt, yine umursadığımdan değil. hala umrumda değil nefret yüklü kelimeleri. bu mesaj kankacılık lobisi diye azaltılmaya, küçümsemeye çalışılan değerlere sahip çıkma amacı ile yazılmıştır. çünkü bu insanlar ilk önce yazıları, sonra sesleri ve görüntüleri en son da kanlı canlı halleri ile hayatıma girdiler. ve oradalar. üstelik de çok güzel bir yeri kaplıyorlar.

nedeni anlattım. biraz da nasılına gelelim. nasıl bir yazar miko? yıllarca biriktiği entelektüel bir yanı olan, aynı zaman da sade ama sağlam yapılı cümleleri ile akıp giden bir üsluba sahip ve de çeşitli içerikleri ile sizleri şaşırtacak donanımda bir yazar. ki ben onu ilk, 'ne de güzel yazıyor' diyerek takibe almıştım. sohbet eder gibi sıcacık üslubu hemen çekmişti beni kendine. o gün bugündür de hep artmış hiç azalmamıştır bende.

özetle seviyorum bu kadının tarzını, yazdıklarını, dostluğunu, kendini. ve miko bir kez daha buradan da zikredeyim. ben /biz hep yanındayız!
devamını gör...
buradan ayrılmaya karar vermiş yazar. burada tanışıp hayatına dokunan, kendisinin de dokunduğu az sayıda insana da bunun gerekçeleri konusunda bilgilendirmede bulunması gerektiğini düşünecek kadar saygı duyan yazar.

uzun uzun bir şey anlatmayacağım aslında. benin benden taştığı, üzerimden hayatın geçtiği, görülmek, anlaşılmak, anlamlarımı yeniden tanımlamak istediğim bir dönemde girdi burası hayatıma. yazacak da çizecek de bir sürü platformum var. bir yere dönecek de değilim. zaten kendimi istediğim gibi, değer gördüğüm daha da önemlisi verdiğim gibi ifade edebildiğimi düşünseydim oralarda, başka bir arayışa girmezdim. çok sevdim burayı, birçok güzel, çok güzel insan kattım hayatıma burada. değerli gördüm haliyle. değer üretmek de istedim bu yüzden. elimden geldiğince de ürettim. yine olsa yine yapardım, asla pişman değilim.

ben kendi problemlerimi biliyorum arkadaşlar. insanlarla hızlı ve bir parça sakıncalı bir bağlanma stilim var. çok hızlı içselleştirebiliyorum değer gördüğüm kişiler ve durumları. zihnimde de duygu dünyamda da önemli konumlara koyuyorum bundan hareketle. bunların hepsi tanımlı bende. dizginleyemediğim bir koruma içgüdüm olduğunu, yer yer gereksiz inisiyatifler alabildiğimi… bunların hepsini biliyorum, dünkü çocuk değilim. sınırlarını bildiğim ve bundan tatmin olduğum bir kapasitesi var zekamın. ortalarda bir yerlerde ama bana yetiyor. doğru insanlar katabiliyorum hayatıma o yüzden, kendimi korumak zorunda kalışlarım pek nadirdir insanlardan. kazık yeme cahili derim kendime falan. bunları şu yüzden anlatıyorum, buradan ayrılma sebebim, bir kırgınlık hikayesi. kimseyle hiçbir problemim yok. sistematik bir şekilde, üstelik de hiçbir gerekçesi olmadan beni sevmediğini söyleyen insanlarla da yok. ben kendime kırıldım. kendi insan seçme parametrelerime sadık kalamayışıma. değer verdiğim bunun için de kendimi fikri, fiziki, her ne gerekiyorduysa o konularda zora sokmaya, yormaya, yıpratmaya alışık biri olarak, kişi bazlı yanılgılar yaşamanın yabancılığına. dolayısıyla evet burayı hala çok kıymetli, çok değerli buluyorum. ama benim için, kendimi içinde huzurlu bir yer olarak tanımlayabileceğim bir yer değil artık.

gerçek hayatıma kattığım birçok insana değil, iletiştiğim, pozitif katkısını, üretimini ve sosyal medya gibi bir bok çukurunun ücra da olsa bir parçası olan burayı, yüceltici, bütünleyici bir ruha sahip bir platform olarak tutabilecek kişilere veda ediyorum.
kendinize iyi bakın ve kendiniz gibi kalın.
devamını gör...
gitme kararını üzülerek okuduğum yazar. bir kütüphane sevdalısı. yaşam denen döngüde herşeyin bir nedeni ve zamanıvar. buradaki yolcuğunu içsel olarak tamamlamış. her insan bir deneyim bir tecrube, yeni yollar yeni yeni deneyimler şenlendirsin günlerini.
devamını gör...
#1211661

benim yasalarına göre entry girdiğim biricik yazar tanesi. ama çok üzüldüm. biri kendisini kırmış. pardon pardon. onu kimse kırmamış. o kendini kırmış.

aslında bu kaya gibi hanımı kıracak kimse yok veya yoktu. rüzgar kayadan en fazla toz alırdı ama demek ki bıçağı yakınından yemiş. zamanında guzum, biz söyledik bunları. elinizde bir şey kalmayacına birbirinizin olana saldırmaya başlarsınız diye. olur öyle ama yani bu taktiği de yemeyin be guzum. 86 farklı filmde işlendi bunlar. hollywood'da yapılan bütün işler aldatmaca değil yani. gerçekten var böyle şeyler. bak senin bile başına geldi.

bak beni de terk ettin. ben şimdi entry yazarken kime danışacağım bu entryi yayınlayabilir miyim miko ağam diye?

ponçik arkadaşlarını bilmem ama benim için yeri doldurulamayacak bir yazardır. entrylerimi öksüz bırakmıştır.
devamını gör...
dili kullanma becerisine hayran olduğum, meramını ve derdini gayet açık ve net anlatabilen, bunu yaparken de kimseyi kırıp dökmeden yapan biri. kendisini gözlemleyebilmek için çok sınırlı vaktim vardı fakat hani derler ya "elbiseyi gösteren ütüdür" diye... fazlasına zaten gerek yoktu. şu dünyada ısırmaktan korkacağım çok az insan vardır ama bazıları cidden beni bile korkutuyor, miko da çok kısa zamanda onlardan biri oldu. deli deliyi görünce sopasını saklarmış, ben de miko'ya karşı asla saldırgan tavır sergileyemeyeceğimi biliyorum.

ya hepsini geçtim, istanbul zirvesindeki tavrı asla gözümün önünden gitmeyecek. gerçekten ip üstündeki akrobat gibi kelimeler arasında dans eden biriyle uzun zamandır tanışmamıştım. sözlüğü bırakıyorum demesi, benim onun peşini bırakacağım anlamına gelmiyor *.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"miko" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim