müge anlı ile tatlı sert

bu kadın kadar tiksindiğim çok az şey var herhalde. bugün karısı terk eden 22 yaşındaki amip “kaynanam büyü yaptı ayırdı, ben de muska yaptırdım barıştık ama yine aramızı bozdu” dediğinde “ben çok kızıyorum. 22 yaşında dünyayı değiştireceğimi düşünürdüm, sen nelere inanıyorsun. bir taraftan da mars’ta hayat aranıyor” vs geveliyor. insan ister istemez “ulan madem bu kadar biliyorsun da, bunları bilerek cahil bırakan 20 yıldır iktidarda olanların kanalında niye çalışıyorsun? niye her fırsatta cumhur ittifakına ve ona dair şeylere minnetini dile getiriyorsun?” demekten kendini alamıyor!

muğla'daki son olayda tek mağdur keçiler. umarım onları da silkmemişlerdir.

edit: bir köy var. 3-4 aile var. köyde herkes akraba evliliği yapmış. herkes birbirinin karısına, kızına yan gözle bakıyor. tuttuğunu silkiyor. çok garip.

olm valla dalga geçmeyin bak, yarın bir gün kaybolursanız, başınıza bir iş gelirse falan bu kadın bulacak yine sizi.

ha bulana kadar sözlükten mesajlaştığınız yazardan tut, instagram'da fotoğrafını 'like'ladığınız platoniğinize kadar hepsi ortaya dökülüyor ama yapacak bir şey yok. buluyor mu, vallahi buluyor.

şu anda tam bir hödük barındıran program.

böyle kadını küçümseyen, alaycı tavırlar takınan kişilerle evli falan kalmayın! adamın o ağzının dalga geçmek için kıvrılışı beni burada 5 dakikada gerdi. 40 sene bununla yaşanır mı, deli misiniz siz? kürekle vurmalık tam.

isim verip rencide etmek istemiyorum fakat programdaki avukat kişisi, müge anlı'nın her söylediğine yine müge anlı' nın söylediği şeyin aynısını söyleyerek yorum yapıyor.
çok sinir bozucu.
arada programa çıkanlar birbirine giriyor. hakaretler bağırış bağırış konuşmalar.
müge anlı da öyle susup konuşanları gözleriyle takip ediyor.
bazen müge anlı, programdaki adlı tıp uzmanı kişisi ve avukat kişisinin sözlerini bölüyor, hatta bazen böyle alaylı bir şekilde gülüyor.

bunlar da benim gereksiz tespitlerim olsun.

bugün çıkan dolandırılmış tipin sinir krizi geçirttiği program.

- muska yapmışlar diye para aldılar bizden.
- peki size kim muska yapacak diye düşünmediniz mi hiç?
- dolandırmak için yaptılar.
- tamam ama o sonradan anladığınız gerçek. size ilk kez "size muska yazmışlar" dediğinde düşünmediniz mi hiç kim bize düşman da kim yapacak bunu diye?
- dolandırmak için yaptılar.
- ben anlatamıyorum galiba... ilk bulduğunda kim yapmıştır bunu demediniz mi?
- dolandırmak için...
- işte görüyorsunuz, bu zihniyet yine dolandırılır. ne dediğimi anlamıyor.

gaaaah! fenalık geliyor şöyle insanlardan gerçekten.

kadının telefonunun sinyalinin en son hangi dairede kesildiğine kadar bilgi var elde. adamın "onları öldürdüğüm gibi seni de öldürürüm" dediğine dair iddia var. bir dediği bir dediğini tutmayan ve kıskanç sevgili olması ihtimali taşıyan bir kadın var ama cinayetten tutuklanan yok. daha doğrusu tutuklanıp bırakılmış tipler var hep böyle olaylarda.

delil yetersizliği... bana kalırsa bunların hepsi zaten delilin ta kendisi! delil yetersiz ise niye tutukladınız, tutuklanmasına yetecek kadar delil varsa neden bıraktınız?

insan bu ülkede delirmeden çok zor yaşar.

3 gündür safiye mevzusuyla içimize fenalık getiren program.

gitmiş, aptallığı yüzünden dolandırılmış. gelmiş program aracılığıyla sesini duyurmuş ve avukat bulmuş. dava süresince yine aynı aptallıkla yine aynı adama inanıp bir kez daha dolandırılmış. bundan bize ne?

kusura bakmasınlar da bu hiç de öyle türkiye'nin ders alacağı, herkesi ilgilendiren bir olay değil. zaten bu tür olaylardan ders alınsa bu kadın orada olmazdı. izlediğini anlamayı geçtim, karşısında ne konuşulduğunu bile anlamaktan aciz kişilerin aptallığına siz çözüm bulamazsınız. tıbbi vaka bunlar.

oldu olacak hepimiz sırayla çıkalım programa ve kendi hayatlarımızda yaptığımız her hatayı günlerce konuşalım, başkaları da aynı hataları yapmasın diye? saçma olur değil mi? işte bu mevzunun günlerce konuşulması da tam olarak bu yüzden saçma!

iyi yani... sevgilisine para harcayan herkes ayrılınca çıksın parasını geri istesin o zaman. yok paranız çok yüklü miktarda ve kıymetliyse o zaman sevgili falan demeyip senetle iş yapacaksınız. sonra zırlamanızı çekmek zorunda mıyız biz?

herkes bu olayın sürekli ısıtılmasından rahatsız ama belli ki bunların sosyal medyayı adam gibi takip eden bir ekibi yok. nereye girsem "bıktık safiye konusundan ve benzeri konulardan" yorumları havada uçuşuyor. azıcık dikkate alsalar keşke. reyting içinse eğer, bunu görüp televizyonu kapatan da var, ona göre.

biraz insaf yahu!

sabah kuşağından en sevdiğim program. ülkenin gerçek yüzünü açıp görebilyorsunuz. bizim insanımız kafelere gider lüks mekanlarda yemek yer çok güzel konuşur son model arabalarda pozlar verir en güzel kombinlerle kendini donatır ama işlerin girdaba girmesiyle yada en kötü ihtimalle başına bir şey geldiğinde müge anlıdaki durumlar söz konusu olur. öte yandan bütün bu saydıklarımı yapanların yan binalarında yaşarlar bu programa çıkan insanlar türkiyenin acı bir gerçeğidir müge anlı. en çok izlenilmesi gereken programlardan biridir fikrimce.

ben bu safiye'yi döverim!

cüneyt'e çıkaramadığı gıkını başkalarına bağırmaya gelince maşallah pek iyi çıkarıyor.

oynaşmış oynaşmış, şimdi kalkmış "ben o amaçla konuşmadım" diyor.

müge allah aşkına yeter! şuna acımayı da şunu programa çıkarmayı da kes artık! midemiz bulandı kaç gündür.

yine dolandırıcı olaylarına saran program.

şuraya çıkıp dolandırıldığını söyleyen insanların çoğu aşırı derecede saf; salaklık derecesinde hatta. uyanık geçinenleri de var da aslında değiller. bu insanları her türlü dolandırabilirler bu ülkede. bu sorun bu kişilerin bireysel sorunlarını çözmekle düzeltilmez. bu bir eğitim ve yasaların uygulanması sorunu. bu devletin çözebileceği uzun vadeli bir iş. ne diye programı bu boş tiplerle oyalıyorsunuz?

daha çözülememiş olan bir sürü cinayet var, birkaç sene önce işlendiği hâlde yarım bırakılmış olan. onlar dururken bu şapşalları izlemek sinirime dokunuyor. zaten konu değişene kadar sesi kapatıyorum bazılarında.

ses tonu ve konuşmasındaki benzerlikten yola çıkarak tekrar dolandırıldığını düşündüğüm safiye'nin saçlarını 3 numaraya vurup tanınmamak için birkaç tane de dövme yaptırıp programa katıldığı program.

yine günlük görevimi yapıp sabırla izlediğim program.

iki kadın kuzen trafik lambalarında duran arabalarının içinde kurşun yağmuruna tutulup öldürülmüştü. "yazık yahu! pisi pisine gitmişler." demiştim ama pek de pisi pisine olmamış anlaşılan. yine de üzülüyorum tabii ki 2 gencecik insanın, ne olursa olsun böyle bir sonu hak etmediği gerçeği karşısında.

kendi halindedir, dışarı bile çıkmaz dedikleri tuğçe çok kafa karıştırıcı bir profile dönüştü. hatta komple kızlar da, abi ramazan da, alihan da yalan makinesi çıktı. palu ailesi ve şu sahtekâr imamla "müge aplaaa" diyen zeynep'ten sonra 3. sıraya yerleşirler bence manyaklık konusunda.

herkes delirmiş ülkede...

yalnız programın başındaki konu kaliteyi bir anda yükseltti. ilk kez "şu taraf yalan söylüyordur" teşhisini koyamadım. herkes gayet düzgün ve kibarca konuşuyordu. bakalım ne çıkacak altından...

"karım annemi kaçırdı" diye gelen bir adamın bulunduğu program. şaka gibi oldu insanlar iyice.

kadın, kayınvalidesini alıp kendi babasına götürmüş ikisini evlendirmek için. kadıncağız telefonda "beni kaçırıyorlar" demiş bir de fısıltıyla.

imam nikâhı kıymışlar. adam çıkmış "nikâh falan yok. formaliteden yaptık biz onu. ben o kadını istemiyorum." diyor ama kabak gibi video var imam nikâhı kıyılırken. bu adam bir de hacca falan gitmiş. "saf bir kadın. ben istemiyorum onu" diyor ama belli ki saflığından faydalanmış hırt!

arkadaş bu ülkenin insanına ne yediriyorlar, hava diye ne soluyoruz biz allah aşkına! bu ne basitlik, bu ne düşüklük, bu ne yalancılık yahu! adam diye geziyorlar bir de ortada.

müge sinirlendi, aldı adamı yayından. adam bir de utanmadan "ben sizinle muhatap olmam" gibi bir laf söyledi. müge de "7 ömür yaşasam senin gibisiyle zaten muhatap olmam böyle bir program yapıyor olmasam ama kader utansın" diyerek hislerime tercüman oldu.

insanları küçümsemeyi hiçbir zaman doğru bulmuyorum amaaa... ama bazı insanlar var ki yaşadıkları kalitesiz hayatlarla toplumun kalitesini de aşağıya çekiyorlar ve bedelini hepimiz ödüyoruz. uygarlıktan nasibini aldığı için kıskanarak baktığımız ülkelere benzeyemiyor oluşumuzun nedeni bu tipler olduğundan affedemiyorum bunları da, bunları oy uğruna cahil bırakan yöneticileri de.

bu tipe de cinsiyeti yüzünden adam demek durumunda kaldığım için tüm adamlardan özür diliyorum.

su programi ulke genelinde sevmeyen, izlenmemesini oneren ve muge denen kisinin tv binalarına sokulmamasi gerektigini dusunen tek insanim sanirim.

buram buram kadin ahalisine korku pompalayan bir yayin.

bunu koycagina 2 saat porno koysa kanal daha cok sevaba girer ve izlenir.

bugün de damadıyla kaçan kadını konu eden program. damadıyla, kendisine anne diyen adamla kaçan kadın... daha yoruma gerek var mı?

damat, kendi karısını hamileyken bile döven, muhtemelen alkolik, dengesiz bir tip. karısı bundan bunalıp babasının evine dönmüş. kayınvalide girmiş sıraya. şimdi "ben onunla 1 yıldır görüşmüyorum" dese de birileri arayıp "oğlumla yaşayacağım diye bizim evimizi kiralamak istedi. araştırdık, damadıymış. vermedik evi." falan dedi.

ha bu arada daha damadı olmadan önce görüştüklerine ilişkin şüphe uyandıran durumlar da var.

mide bulantısı, nefret, sinir harbi... düzgün bir şey hissetmek mümkün değil.

edit: sinirlenenler izlemeyecekse müge'nin de izlememesi gerekecek programı. o hepimizden çok sinirleniyor çünkü*.

yine izlemede olduğum program. bu bitene kadar işime gücüme bakmıyorum.

memlekette bir kesim var. bunlar kaç yaşında olursa olsun, ya hiç para kazanmayan ya da az kazanan bir erkek grubu. bunların olayı, emekli maaşı olan dedelerinin, ninelerinin, ana babalarının parasına göz dikmek ve gidip gelip yaşlı başlı insanları para için sıkıştırmak. az da değil sayıları. "yahu git, adam gibi çalış da kendi paranı kazan it!" diye bağırası geliyor insanın, suratlarına doğru. bakıyorlar ki gariban akraba para vermiyor ve hatta bazen de veremiyor, öldürüp atıyorlar parası kendilerine kalsın diye.

bu kadar kötünün olduğu bir ülkenin burnunun boktan çıkmaması tesadüf değil. karma, ilahi adalet ya da adına ne derseniz deyin o. belamızı buluyoruz işte böyle böyle...

bu programdaki karadenizliler yüzünden her karadenizli aynı sanılıyor. allahın malları yaşlı adamı öldürmüşler bu bariz belli üstünü kapatmaya çalışıyorlar. iki kelimeyi bir araya getirip cümle kuramıyorlar. benim buradan çıkardığım sonuç kitap okumanın ne kadar önemli olduğudur. yoksa böyle canlı yayında ya da röportaj yaparken rezil olursunuz. ayrıca bu kerim denen çocuk 20 yaşına gelmiş halen daha internet kafeye gidiyor, derdini anlatacak cümle kuramıyor, bonzai çekmiş gibi tuhaf hareketleri var. gülmekten öldüm emenike.

bir avuç tuhaf insanın konuk olduğu program.

çalışıyor ama az para kazanıyor. buna rağmen ya da bu yüzden, internetten oyun karakteri geliştirip hesap satıyor. belli ki oradan kazandığı da işe yaramıyor ki arkadaşlarına borçlanmış. dedesinde bir miktar para var ki muhtemelen o da kefen parası diye ayırdığı para adamın. şimdi dede ortada yok ve herif borçlarını dedesinin evinde "bulduğu" parayla ödemiş. böyle özetine bakınca bir resim şekilleniyor kafada doğrudan.

dedeyi belki öldürdü belki öldürmedi ama daha önceki vakalardan yola çıkarak konuşmak gerekirse, iki lafı bir araya getirmeyi beceremiyorler ama cinayet işlemeyi "beceriyorlar" nedense. bütün vasatlar katil kesildi başımıza.

***

konudan bağımsız olarak müge ve ekibi bazen çok saçma yerlere takılıyorlar olayda. adam anlatıyor;
"dedem uyandı sabah. ben de uyandım aynı sıralarda. lavaboya gidecektim, baktım dedem gitti oraya. herhalde abdest alacak, namaz kılacak diye düşündüm, yeniden uyudum. uyandığımda dedem çıkmıştı evden. sonra ben de çıktım, internet kafeye gittim."

bizimkiler soruyor;
"kaçta açılıyor o kafe?"

"7 buçuk, 8 gibi..."

"sabah ezanı o saatte olmaz ki... deden abdest aldıysa sen o saatte niye gittin kafeye? daha açılmamıştır ki?"

yahu kaza namazı kılamaz mı bu adam! belki uyanamadı sabah ezanına, uyanınca kılmak istedi? 2 saat aynı şeyi sordular.

bir de "o öyle olmaz" diye tutturuyorlar bazı olaylarda ama o öyle oluyor. mesela "öyle bir ses olsa uyanırdın" diye diretiyorlar. ben de olsam uyanmazdım mesela. her insan aynıymış gibi muamele yapıp da bir konuya takarsanız çözemezsiniz bazı olayları.

son olarak; rahmi bey ne olur git artık! dinlemiyor, cevabı verilmiş soruları yeniden soruyor, saçma sapan konularda 2 saat vaaz veriyor... bıktık be!

edit: anası da ayrı kıl bu çocuğun. bağırıp duruyor müge'ye. bu kadar ses çıkarabiliyorsun madem, oğluna bağır ne yaptın dedene diye.

bu arada, sahtekâr bankacı da cortladı arada*.

annem izliyor bende ara sıra bakıyorum bu rizeli mi trabzonlu tam anlayamadığım aile psikolojik vaka gibi duruyor. 70 bilmem kaç yaşındaki adam küçücük bir ilçede kaybolmuş adam 5 aydır piyasada yok. adamı öldürdünüz işte bu kadar basit. yoksa bu kadar küçük yerde herkes herkesi tanır bir şey olsa duyulur zaten. çocuğun annesi de ayrı cahil. işte bunlar hep eğitimsizlikten.