müge anlı ile tatlı sert

rize trabzon arasında yaşanan olay cidden vahim. 71 yaşındaki dedeyi öldürmüşler. torun uyuşturucu bağımlısı gibi ekrana bakıyor, herkese borçlanmış, kumar bataklığına saplanmış, bir tane düzgün arkadaşı yok, kendisini ifade etmiyor. kardeşi ondan da beter. saçma sapan hareketleri var. bana desen kumarcı, annesi pskolojik sorunlu bütün köy şikayetçi olmuş. dede ve torun aynı yatakta uyuyor. tam laz fıkrası. benim tahminim dedeyi soyup soğana çevirdiler bütün paralarını almak istediler dede de yok falan deyince ortadan kaldırdılar. aile de üzüntü yok dede öldü parayı yiyecekler.

biz dünyaya 1 tane çocuk getirmek için yıllarca düşünürken suriyeliler fabrikasyona bağlamış. pompalı tüfekler, evlenme vaadiyle kandırmalar, ormanda tuhaf cinsel ilişkiler, çocuk kaçırmaallah rızası için daha fazla üremeyin artık. ülkemde doğmayan her çocuğun hakkını siz yiyorsunuz ve ben size asla hakkımı helal etmiyorum

yine bir avuç dangalağı konuk eden program. kusura bakmasınlar ama uzaktan bakınca görünen o.

şimdi, olay şu: 2 tane adam var, baba oğul olduğu söylenen. bu adamlar iş ilanı veriyorlar ve iş için gelen kadınları "anneme benziyorsun", "ölen eşime benziyorsun" diyerek işe alıyorlar.

aradan birkaç gün ya da maksimum 1 ay geçince "şu gün öderim, bu gün öderim" diyerek bu kadınlardan para istiyorlar. kadınlar da kredi çekip veriyor bunlara. bu arada duygusal ilişki kurup evlenme konusunda bu kadınlara vaatlerde bulunmayı da ihmal etmiyorlar.

arkadaş tamam, her şey insan için ve kınamayalım ama... yahu bir adama tanıştığın gün de kredi çekip vermezsin be! hani insan nasıl dolandırıldığını anlamayacak bir durumda olur, yıllarca süren bir ilişki sonunda dolandırılmıştır falan. yani beklemediği yerden vurulur, eyvallah! fakat bu ne yahu kabak gibi!

en trajik olanı da programa bağlanıp "sizi çok seviyorum. her gün izliyorum" demeleri. her gün senin gibi kazları nasıl yolduklarını anlatıyor bu program. nerenle izliyorsun? hiç mi ders çıkarmıyorsun?

yok arkadaş... bu millet adam olmaz.

edit: "dedikine" diyen bir insanın aklını kullandığını görmek nadiren kısmet oluyor.

gencecik,gözlerinin içi gülen birinin daha hayatı solmuş. geriye bir not kalmış sadece.
"dostlar beni hatırlasın".
evet bağımlılığı varmış. maddi anlamda sorunu olmayan hangi aklıselim insan gidip kumara başlar ya da yönlenir ki?
bu işten para kazanmıyorsa neredeyse hiçkimse. gencecik ya. tamam kendisi gitti. ailesi neler yaşayacak, neler çekecek.
ne diyeyim. ailesine sabır diliyorum. sabah sabah çok üzdü.

iyi hâl indirimi denen saçmalığın yine sinir bozduğu program.

4 çocuğu aylarca annelerini aradı. şeref yoksunu herif kadını öldürüp bir araziye atmış, eski bir eşya gibi. neymiş? iyi hâli görülmüşmüş. müebbetlik olay 25 yıla düşmüş, onun da yatarı 16 yıl diyor avukat.

bu uygulamanın artık kaldırılması gerekiyor. hiç ama hiç mantıklı bir yanı yok.

şu toplumun yapısını böyle bozan herkese hakkımı haram ediyorum. ister suç işleyen olsun ister bu kararları veren kişiler... kendi başlarına gelmesini umuyorum.

az önce ailemle gereksiz tartışmaya girdiğim bir program. izlerse izlesinler yani bundan sonra karışmayacağım.
başta bu ve benzeri programlar kadına şiddeti, kadın, erkek düşmanlığını arttıran programlardır. bu kadın da bu çarkın içinde hem de bilinçli bir şekilde. insanlıktan iğrenme sebebim bunlar, insan kendini bu kadar ucuza satmamalı. fahişelik mesleği ( örnek vermek için söyledim sadece, (lütfen yanlış anlaşılmasın) bu meslekten kat kat daha onurludur. biraz sert konuşacağım maalesef ama her gün gördüğümüz şiddet, taciz ve tecavüz, cinayetlere karşı kendimi azcık bile empati yapmaya zorladığımda bu acının yanında bu dediklerim bir hiçtir.
burada önemli olan bu kişi de değil zaten olsa olsa piyon olur, bu bir propoganda. kadınlığın, erkekliğin insanlığın ne kadar ümitsiz durumda olduğunu gösteren devlet destekli bir kampanya. diyorlar ki biz bu sorunu çözmek için gerçekçi hiçbir adım atmayacağız, siz alın bu sadakayla avunun (egonuzu besleyin), sorunun çözüldüğünü zannedin, her şeyin düzeleceği yalan günlere inanın.
bunlar insanlığın yüz karası bence. bunun parçası olan en ufak bir kişi bile maalesef büyük ziyandadır.

bir atv programı.

bu programda görüyoruz ki (muhtemelen benzer programlarda da var aynı durum), yapmaması gereken şeyi yapan insanlar arasında yeni bir moda çıkmış: utanması gereken durumu yüksek sesle söyleyince kendini dürüst sanmak. şöyle;

adam evli. gitmiş başkasıyla bir hayat yaşıyor. karısı, çoluğu çocuğu evde bunu bekliyor. soruyorlar buna:
- iyi de sen evli değil misin? ne bu şimdi?
diye. adamın verdiği cevap şu:
- ben saklamadım ki zaten evli olduğumu...

iyi de bu senin yaptığın dürüstlük değil pişkinlik. ülkede bunlardan çok fazla var. konuşurken iki kelimeyi bir araya getiremiyorlar ama konu karşı cins olunca hepsi casanova kesiliyor başımıza. 2 kitap okuyayım da cehaletimden kurtulayım diyen yok. varsa yoksa şunun kızına halleneyim, bunun karısıyla aşk yaşayayım.

allah belanızı versin.

anadolu irfanını baştan aşağı gördüğümüz program. bi yandan ile yarıyor, çok insana ulaştılar ettiler o konuda hakkını teslim etmek lazım. bir yandan da müge ablanın muktedirlere toz kondurmadığını konuklardan ve şahitlerden güce yettiklerini takır takır leştirdiği, yerden yere vurduğu programdır.

uzun zamandır izlememiştim. gerçekten özlememişim. artık eski cinayetler yok anacığım ya. nerede bir palu ailesi nerede o mütüş entrikalar. pehey...
bu olay biraz entrikalı ama hadi bakalım.

bu ve bunun gibi programları sunan ve hazırlayanlar, olumsuz bir etki bıraktıklarının pek farklarında değiller. bu programların bağımlıları cinayet, hırsızlık, cinsel istismar, ensest ilişki konularında adeta porno film seyreder gibi baştan sona bir zevk yaşıyorlar. ben de bunlar için kriminal pornografi tabiri kullanıyorum.

psikopat yetiştirmelik program.
benim ruhum kaldırmıyor böyle programları.
değil tanımadığım insanların manyaklıklarını
tanıdığım insanların manyaklıklarını bile duymak istemem.
ama sanırım, tüm ülke benden farklı düşünüyor ki
bu kadar seyrediliyor.

an itibariyle "yangın var a dostlar" diye bağırmak istiyorum. bir çift, kadın kanser. evi tedavi için satıp adamın erkek kardeşine saklasın diye vermişler. oğlan gezmiş, yemiş, içmiş tedavi parasını hiç etmiş. parayı ödememek için abisinin çocuğunun olmamasından tuttu, yengesinin sözde hırsızlığından çıktı. müge anlı kamera kapandığı an çat diye çatlayacak, kesin.

#2338591
aynı olaya ek bilgi vereceğim. adamın gerçek adı ömer gitmiş ezel diye değiştirmiş.
*
oyuncu olacakmış. müge anlı da diyor ki ezel de böyle şeyler yapıyor muydu?

parayı ne yaptın diyorlar yedim diyor.
anama babama paramı sorunca yedim demedim ben bu nasıl rahatlık.

bir de çalmışsın diyor müge anlı, çalmadım kendi verdi bankaya yatır diye diyor.

sen niye programa geldin ki?
bazı insanların iq gerçekten yerlerde. hani bir halt yiyorlar ama o kadar salaklar ki, bu durumdan kurtulmayı bile akıl edemiyorlar.

imkanı olan açıp izlesin. şaka gibi.

kahkaha atarak izlediğim program.

yenge ailesinden kalan evi satıp 300.000 tl ile kanser hastası olduğu için tedavi görmek istiyor, kocasının parayı erkek kardeşine kaptırmasıyla programa katılıyor. erkek kardeş ortada yok derken programa dahil oluyor. koca da,hanımına bir şey olursa parayı hanımının ailesi yemesin derken adam 300.000 tl'yi erkek kardeşine kaptırıyor. hayır neden gider de parayı erkek kardeşine verirsin ki? karın hastayken üstelik, tedavi görmesi gerekirken. yenge en sonunda "boşayacağım ben bu adamı" dedi. kadına cidden üzüldüm.

gelelim ömer'e namı değer ezel bayraktar'a.


bu adamı bu hale getiren eyşan'a saygılar. bazıları hakediyor çünkü. ılkokul mezunu ama herkese bilgisayar mühendisiyim/ mimarım demiş kralll ezelcik * "ben figüran değilim dublörlük yapıyorum" diyecek kadar da oyunculukla kafasını bozmuş. dediğine göre dönem dizisinde yalnız kurt'ta oynamış. ama asıl mesleği hamburgerci de çalışmak.


3 ayda 300.000 tl'yi bitirmiş. saunalar, bol bahşişler, kılık kıyafete harcayıp çer çöp etmiş parayı çakma burak özçivit. senetle öde borcunu yok, kredi çek yok. "anca bi dizide başrol oynarsam ordan gelen parayla öderim borcu" diyor. aklı sıra reklamını yapıyor. ağzı da iyi laf yapıyor ki pezonun, müge bile baş gelemedi *


abiyi güvenlik görevlileri zor tuttu, yengesinin abisiyle ayrı yataklarda yatması bile konuşuldu, ben ezel bayraktar karakteriyim 4.000-5000 tl para kazanıyorum derken, abi ne karakteri la? dedi, rahmi amcam pot kırarak kumarda mı yedin o kadar parayı? dedi, seyircinin biri "ben o gün 250 tl'ye oyunculuk yaptım ucuza gitmişim" dedi.

ve final.

şu sıralar keyifle izliyorum. allah affetsin çok güldüğüm de oluyor. ben ki hayal gücü geniş bir insanım, beni bile dumur eden olaylar söz konusu. özellikle dün gece resim yaparken izlediğim ezel bayraktar muhabbeti. ağlanacak bir durum ama kendimi kahkaha atarken buldum. sen git abinle yengenin parasını cukkala, adını da meşhur ezel dizisinden ilhamla ezel bayraktar yap.*
çok pişmanım şu programı 2016 senesinde izlemediğime. belek sahilde tanıştık çünkü müge anlı ile. o zamanlar huysuzlandım da kadına. şimdi olsa "ay sabrınıza çok hayranım, bi' fotoğraf çekinebilir miyiz?" derdim. müge - rahmi - şevki üçlüsünün amigurumisini yapıcam kendime hediye edicem.*

sinan denen yaratığı izliyorum kaç gündür. delirtti beni orevladı. ama bekle sinan şimdi sana ayıp takacağım.

bu arife teyzeyi annesinin mezarının üstüne gömdü bu eminim. okuyan eden varsa müge anlı'ya ulaştırsın.

müge'nin, rahmi bey'in ve şevki bey'in bazen gereksiz şekilde kendilerinden emin konuşuyor olmaları çok canımı sıkıyor. bir olay karşısında bütün ekip ağız birliği edip "bu böyle olmaz" diyor. kendi hayatımı ya da tanıdıklarımı düşünüyorum; e öyle oluyor bazen?

deminden beri adamın elindeki izler için "kaşımayla böyle olmaz" deyip duruyorlar. tanıdığım biri vardı, sürekli orasını burasını kaşıyarak yara ederdi. hatta bazen ne yaptığını bile hatırlamazdı "burana ne yaptın?" dediğimde. bunların hesabına göre o adamın her gece birini öldürmüş olması lazım. bütün gece yurtta, oda arkadaşlarının yanında yan gelip yatan adamdan bahsediyorum bu arada.

deminden beri "olmaz olmaz olmaz" diyerek fenalık getirdiler içime. oluyor ulan oluyor! yani olmayabilir deseler, bu izler şüpheli deseler neyse de kesinlikle olmaz diye ısrarcı olmak nedir? bunların hayata bakışı bir acayip.

edit: sürterek kaşıdığını iddia ettiği için öyle olmaz demişler. yine de lafımın arkasındayım çünkü başka bazı olaylarda da bu kadar emin konuştuklarına ama kendi hayatımda "olmaz" dedikleri şeyin olduğuna şahit oldum.

ne zaman açıp izlesem, evimde uslu uslu oturduğum için şükrederim, kendi ailem normal gelmeye başlar; insanlara duyduğum güvensizlikse zirve yapar.

bir anne,sülaledeki tüm erkeklere vermiş ve hem kendi hem de çocuklarının canından olmuş. insan sınırı aştığı zaman, durmayı bilemediği ve kendi nefsini öncelediği zaman başına gelecekleri hesaba katmıyor. uzun vadede izlediğim bir program değil ama yaşadığımız ülkenin nasıl ibretlik olduğunu anlamak için ara ara hatırlatıcı olarak kullanıyorum bu programı.

1 aydır bu programa maruz kalıyorum. görüyorum ki ne ahlak kalmış ne namus. "ben haklıyım" diye koltuğa oturan insanın ne pislikleri çıkıyor.

insanlardan iyice soğudum yeminle.

bu programda nazmiye diye bir kız var ergenus bağırışları ile beni öldürüyor. ayrıca kendisi atanamamış laetitia casta ve uzun saçlarıyla ruslana korshunova arası bir şey.