müge anlı ile tatlı sert

izleyecilerini, belgesel izler gibi izlediğim yayın.

büyük konuşmayayım, şu ana kadar böyle bir program izleyecek kadar sıkılmadım ama yani ben bi 50 sene daha yaşamayı planlıyorum, bir ara izlerim belki.

toplumdaki çarpık ilişkileri dinlemeyle zaman öldürürüm belki.

babannemin zamanında böyle programlar vardı, bende onun gibi dışarı çıkamadığım zamanlarda, bu tür programlarla avunur, ordan çarpıklıklara sayarım belki. akşam nasıl olacak diğer türlü.

birkaç gündür işlenen çok can sıkıcı bir konunun muhtemelen sonuna gelmiş olan program.

nezaket adında gencecik, bebek gibi bir kadıncağız yıllardır ortalıkta yok. 4 çocuğu daha küçükken kadın kaybolmuş piyasadan. baba ve amcalar çocuklara annelerinin telle boğularak öldürüldüğünü söylemiş. muhtemelen çocukların bağırlarına taş basıp susacaklarını ve olayın buralara gelmeyeceğini sanmışlardı ama sağlam yanılmışlar.

erkek çocuk piyasada yok. 3 kız kardeş yıllar sonra annelerini aramaya gelmişler, büyüyünce. babaları da amcalar da söyledikleri her şeyi inkâr ettiler günlerce. bu arada kızlar amcaların bazıları tarafından tacize de uğramışlar ama baba hiç oralı değil ve "öyle bir şey yok" deyip çıkıyor işin içinden günlerdir.

mevzu çok uzun ama ben son gelinen noktadaki özetini anlatayım. anlatılanlara ve gizli tanığın ifadelerine bakılırsa kadın, kocasının erkek kardeşlerinin tecavüzüne uğramış. içlerinden bir tanesi (adı adem olan) özellikle fazla yakınmış kadına. sanıyorum kocası kadını dövüp konuşturmuş olmalı ki kadın itiraf etmiş sonunda. kocası, nezaket'in ve adem'in eşyalarını yakmış. sonra 2 kardeşiyle birlikte nezaket'i arabaya atıp götürmüşler. kendisi arabadan inmemiş. kardeşleri son bir kez tecavüz ederek öldürmüşler ve üçü birlikte yok etmiş kadını. bu arada kadının bir ara evine sığınmaya çalıştığı öz yeğeninin de kadını uyuşturucuya alıştırdığı ve pazarladığı konuşuluyormuş. bugün nihayet kocası olacak ...'yı ters kelepçeyle götürdüler.

koskoca dünyada sığacak, sığınacak ufacık yer bulamadan tüm rezillikleri yaşayıp gitmiş kadıncağız bu dünyadan. ben böyle bir onun bunun çocukluğu görmedim epeydir. daha da görmem inşallah. çivisi çıkmış gerçekten bu insan(!)ların.

helal olsun kızlar size! allah sabırlar versin aynı zamanda. dilerim bundan sonraki hayatlarınız çok güzel olur ve dilerim bu işte parmağı olanların sonu, nezaket'in sonundan beş beter olur.

konukların, kelime ve cümlenin ne olduğu hakkında en ufak bir fikir sahibi olmadığını gördüğümüz program.

"bana şu kelimeyi etti" dedikten sonra 1 tane kelime bekliyorum haklı olarak. işte ne bileyim, dönek dedi, haklısın dedi falan gibi...

ama kocaman bir cümle, hatta bazen birkaç cümle kuruyor devamında, bunu söyleyen kişi. arkadaşım kelime değil ki ama o! hatta bazen kendisi bile "tek kelime söyledi" diyor. tek mi senin söylediğin şey? peş peşe diziyorsun makineli gibi.

ay, üf!

ay bugün izledim yine kafayı yicem ya bir adam 17 yıldır kayıp, kaybından önce erkek kardeşi ve karısı beraber oluyor ve adamın ortada olmadığı 17 yıldır da beraberler hatta iki çocukları bile olmuş… annesi yayında kayıp olan çocuğu hakkında tek bir iyi söz söylemiyor, benim çocuğum nerede diye sormuyor… gerçekten sinirim bozuldu. bu nasıl annelik, nasıl kardeşlik anlamadım ben… yengenle beraber olup çocuk yapıyorsun ve hala resmî olarak “kayıp olan” abinle evli olduğu için çocuklar onun nüfusuna kayıtlı oluyor üstelik… bunu kimin midesi kaldırabilir ya.

mahir için o kadar üzüldüm ki şu hayatta hiç kimsesi yokmuş resmen, arkasından kayıp başvurusunda bile bulunulmamış… zaten büyük ihtimalle kendi erkek kardeşi tarafından öldürüldü…

müge artık makineli tüfeğe bağladı, kimseyi konuşturmuyor. nereye kadar böyle gidecek rahmi ve şevki ne kadar daha izin verecek buna, çok merak ediyorum. soru soruyor ama cevabı da dinlemiyor.

evlatlık verilen kadına hamile hamile yaptıkları kötü sürpriz de hiç hoş değil. artık bu evlatlık arama işine son verilmesi gerek. insanların hayatının içine ediyorsunuz. seyirci de merak etmiyor ayrıca bu konuları, cinayetler kadar.

şu gıcık kadını izleyebilen birinde ya müthiş bir sabır vardır ya da arıza vardır.

ben bu kadının suratını görmeye bile tahammül edemiyorum. aşırı itici bir tip.

romanların çok farklı hayatları olduğunu görüyoruz şu an. kadın 5 çocuğuyla kocasını bırakıp başka bir adama kaçıyor, kocası da nolur geri dön diye dün diz çöküyordu, bugün adam da başkasını bulmuş istediğine git diyor şimdi. adamın gideceği kadın da daha önce karısını aldattığı kadınmış ayrıca. bu ne hız ya.*

şu programları izleyip başımıza bela edenlerle keşke aynı ülkede yaşamasak. alınmayın ama bela bunlar ülkenin değerlerinin içinden geçiyorlar. belki doğru olaylarda vardır içinde ama kurgu ve abartıda bol emin olun.

bu ülkeye zerre faydası olmayan hatta daha çok zararı olan yapımlardan biri,insanları uyuşturmaktan başka bir işe yaramıyor maalesef ama bir yandan da programdaki o tipler * bizim toplumumuzun içinde yaşıyorlar o da daha kötü.

müge anlı 'nın takındığı tavır yüzünden izleyemediğim program.
bir ara gerçekten bağımlısı gibi izliyordum fakat sonradan programa dair birçok şey rahatsız etmeye başladı.

kendini evliya olarak tanitan bir kadının, bir bavul dolusu küp şekerin iki yil sonra altın olacağını söyleyen, 4500 tane çeyrek altını alıp bunlar artık şekere dönüştü diyerek kandırdığı ve 11 yıldır kayıp olan dostunu öldürüp parçalara ayırıp, 11 yıl boyunca buzlukta saklayarak beraber yaşadığı bugün öğrenilen program...

millete laf söyleyen dayıların, teyzelerin çılgın hayatlarını önümüze seren güzide program.

tanımı yaptığıma göre yardırabilirim. olm, küp şekerin altına dönüşeceğine inanan insanların olduğu bir yerde, edepli şekilde çalışmak gerçekten çok zor. eminim ki, ben daha iyi yalan söylüyorumdur. imaj işini çözeceğimden hiç şüphem yok. bu memlekette doğru, dürüst bir şekilde çalışmaya çalışmak gerçekten çok zor.* her şey seni çalıp, çırpmaya, dolandırıcılığa sevk ediyor.

kaynanama atladım...
kaynım bana kaydı...
mahallece trencilik oynadık...
kocaya kaçmaz isem olmaz...

gibi temaları gözümüzün içine sokan gündüz kuşağı programı.

bunları izledikçe diyorum ki hani marjinal bizdik ?

bugünü kendisi ile geçirdim, ara ara alırım bi doz.
yani eskiden sosyal medya etkisi ile biraz gıcıktım programa, koca parası yiyen ev hanımı programı etiketi vardı üzerinde.
sonra düşündüm, bunlar bizim köydeki akrabalarımız, apartmandaki komşularımız, alışveriş yaptığımız esnaf, eve çağırdığımız usta…
gerçek yani.
cesedi parçalara bölmeler, toprak kavgaları, namus, cinler, ensest, fuhuş, uyuşturucu, hırsızlık ne ararsan var içinde.
belki twitter’da falan görsek maşallah ne bilge bi ihtiyar falan izlenimi bırakacak olan koca koca insanlar, meğer ne gaddar çıkıyor gerçekte.

ben bu programın izlenmesi gerektiğini düşünüyorum, daha yeni 6 faili meçhul infaz konusu işleniyor ve kanım dondu. 6 ay daha beklense zaman aşımına uğrayacak olan dosyalar tekrar soruşturmaya başlanacak şimdi.

dedim biz neye oy veriyoruz, umutsuzluğa kapıldım… bunlar eğitilecek de insan olmayı öğrenecek de… gerçek bir politikayla 100 yılda anca insan olur bunlar. ben bunları insandan aşağı görüyorum valla.
müge anlı’nın tavrı falan onları geçin; orada gerçek hayatlar var, gerçek katiller, gerçek kurbanlar, kadersizler…