61.
whatsapp durum güncellemesinden anladığım kadarıyla dün ölüm yıldönümü olan siyasetçi.
bu adamla ilginç bir şekilde yollarımız kesişti desem kimse inanmaz. bundan 10-12 sene önce hollanda'da yaşayan kız kardeşim yanında bir kadın ve bir çocukla evime misafirliğe geldi. birkaç gün sonra bu kadın bana ''abi benim burada bir dayım yaşıyor ama kendinin ne adresi var ne de telefonu, nasıl bulurum''dedi. ''ben de ona vallahi burası 5-6 milyonluk şehir, zor'' dedim. o da bana parti siyaset falan onla uğraşan biri dedi. kimdir adı nedir derken kadın ''abi benim dayımın adı muhsin yazıcıoğlu''. demesin mi? olaya bak. şaşırdım ''öyle mi, o zaman onu bulmamız kolay ya'' dedim. neyse gönderdim büyük birlik partisinin genel merkezine, buldu dayısını. aradan 1 hafta geçti geçmedi, evde oturuyoruz kadın telefonu uzattı ''abi yolu tarif eder misin? dedi. ben de karşımdakinin muhsin yazıcıoğlu olduğunu bilmeden adresi tarif ettim. tarif edişimi bir görseydiniz ama.
-merhaba abi, nereden şu an
+merhaba delikanlı, dikimevi'nden doğru çıkıyorum
-tamam doğru devam et, tuzluçayır'a geleceksin, bilir misin tuzluçayır'ı
+iyi bilirim, zamanında buralardaydık.
neyse şuradan döneceksin, buradan geçeceksin derken tarif ettik, verdik yeğenine telefonu. kız kardeşim ''abi nasıl konuşuyorsun adamla ya, insan biraz kibar olur'' dedi. ben o zaman anladım gelenin muhsin yazıcıoğlu olduğunu. geldi eve, buyur ettik, geçtik salona. sohbet muhabbet işte nerelisin delikanlı, yenge hanım nereli, bu da benim bebeğe hediyem olsun falan. ben kangallıyım abi, sen sivas'ın neresindensin, ben de elmalı köyünden dedi. iyi bilirim sizi oraları dedi. at sırtında çok köy gezdim, veterinerdim ben dedi. kahvesini içti teşekkür etti. yeğenimi misafir ettiniz, sağ olun dedi. kartını verdi. mutlaka beklerim gel bi kahvemi iç. bir işin olursa mutlaka haber ver dedi ve kalktı gitti. tam hatırlamıyorum 7-8 ay ya da 1 sene sonra da öldü. o akşam evime girdiğini gören apartman sakinleri bana karşı çok iyi davranmalarını sonra sonra bu ziyarete bağladıydım. lan bu adamlar beni sevmezlerdi ne oldu da şimdi bana gülümseyip hal hatır soruyorlar demiştim.
bu adamla ilginç bir şekilde yollarımız kesişti desem kimse inanmaz. bundan 10-12 sene önce hollanda'da yaşayan kız kardeşim yanında bir kadın ve bir çocukla evime misafirliğe geldi. birkaç gün sonra bu kadın bana ''abi benim burada bir dayım yaşıyor ama kendinin ne adresi var ne de telefonu, nasıl bulurum''dedi. ''ben de ona vallahi burası 5-6 milyonluk şehir, zor'' dedim. o da bana parti siyaset falan onla uğraşan biri dedi. kimdir adı nedir derken kadın ''abi benim dayımın adı muhsin yazıcıoğlu''. demesin mi? olaya bak. şaşırdım ''öyle mi, o zaman onu bulmamız kolay ya'' dedim. neyse gönderdim büyük birlik partisinin genel merkezine, buldu dayısını. aradan 1 hafta geçti geçmedi, evde oturuyoruz kadın telefonu uzattı ''abi yolu tarif eder misin? dedi. ben de karşımdakinin muhsin yazıcıoğlu olduğunu bilmeden adresi tarif ettim. tarif edişimi bir görseydiniz ama.
-merhaba abi, nereden şu an
+merhaba delikanlı, dikimevi'nden doğru çıkıyorum
-tamam doğru devam et, tuzluçayır'a geleceksin, bilir misin tuzluçayır'ı
+iyi bilirim, zamanında buralardaydık.
neyse şuradan döneceksin, buradan geçeceksin derken tarif ettik, verdik yeğenine telefonu. kız kardeşim ''abi nasıl konuşuyorsun adamla ya, insan biraz kibar olur'' dedi. ben o zaman anladım gelenin muhsin yazıcıoğlu olduğunu. geldi eve, buyur ettik, geçtik salona. sohbet muhabbet işte nerelisin delikanlı, yenge hanım nereli, bu da benim bebeğe hediyem olsun falan. ben kangallıyım abi, sen sivas'ın neresindensin, ben de elmalı köyünden dedi. iyi bilirim sizi oraları dedi. at sırtında çok köy gezdim, veterinerdim ben dedi. kahvesini içti teşekkür etti. yeğenimi misafir ettiniz, sağ olun dedi. kartını verdi. mutlaka beklerim gel bi kahvemi iç. bir işin olursa mutlaka haber ver dedi ve kalktı gitti. tam hatırlamıyorum 7-8 ay ya da 1 sene sonra da öldü. o akşam evime girdiğini gören apartman sakinleri bana karşı çok iyi davranmalarını sonra sonra bu ziyarete bağladıydım. lan bu adamlar beni sevmezlerdi ne oldu da şimdi bana gülümseyip hal hatır soruyorlar demiştim.
devamını gör...
62.
kendisinin “üşüyorum” adlı şiirinin olması... sanırım ironinin tam anlamı bu.
devamını gör...
63.
yakarak insan öldürüp donarak ölen terörist.
devamını gör...
64.
türk milliyetçisi değil arap ümmetçisidir. maraş, çorum, sivas, bahçelievler gibi vahşi katliamlarda parmağı vardır. muhsin yazıcıoğlu; alparslan türkeş'in bir tık üstüdür, ondan daha islamcıdır. 1990'larda sanki bir ülkücü değil de refah partisi'nin islamcı milletvekili gibi davranırdı.
yazıcıoğlu muhsin; gülerek yaktın, donarak öldün. ateşin bol olsun.
yaşarken yüzde 1-2 oy alıp abuk sabuk mesajlar verirdi. "yok abd'nin ortasında devlet kurarız" falan cart curt.
ilgili linkler:
1) yazıcıoğlu muhsin'in fetö'yü savunduğu o skandal sözleri
2) yazıcıoğlu muhsin'in canıhıraş bir şekilde fetö'yü savunduğu o anlar. muhsin'in de tayyip'ten bir farkı yokmuş, al birini vur ötekine.
yazıcıoğlu muhsin; gülerek yaktın, donarak öldün. ateşin bol olsun.
yaşarken yüzde 1-2 oy alıp abuk sabuk mesajlar verirdi. "yok abd'nin ortasında devlet kurarız" falan cart curt.
ilgili linkler:
1) yazıcıoğlu muhsin'in fetö'yü savunduğu o skandal sözleri
2) yazıcıoğlu muhsin'in canıhıraş bir şekilde fetö'yü savunduğu o anlar. muhsin'in de tayyip'ten bir farkı yokmuş, al birini vur ötekine.
devamını gör...
65.
gazeteci ve siyasetçidir. sağcı ve ülkücüdür. türk demek müslüman demek fikrini ortaya atan ilk siyasi kişilerden birisidir. alparslan türkeş ile yakın olduğu bilinir.
bunların dışında çoğu kişi bilmese de kendisi (gbkz: menzil tarikatı'nın bir müridi mensubu idi.) övgülerle bahsetmiştir.
son dediğime dair bizzat kendi söylemi:
manevi olarak bizimle beraber ruhları dediği daha önce ki nakşi şeyhleridir. biliyorsunuz islam da şehitler ölü sayılmaz ruhları diridir. derler. menzil yani nakşiye göre büyük alimlerin de ruhları diri ve anıldıkları hatmeler de bizzat orada bulunduklarına inanılır.
bunların dışında çoğu kişi bilmese de kendisi (gbkz: menzil tarikatı'nın bir müridi mensubu idi.) övgülerle bahsetmiştir.
son dediğime dair bizzat kendi söylemi:
manevi olarak bizimle beraber ruhları dediği daha önce ki nakşi şeyhleridir. biliyorsunuz islam da şehitler ölü sayılmaz ruhları diridir. derler. menzil yani nakşiye göre büyük alimlerin de ruhları diri ve anıldıkları hatmeler de bizzat orada bulunduklarına inanılır.
devamını gör...
66.
bu gerçek her ne kadar bazılarının zoruna gitse de acı bir gerçektir. muhsin yazıcıoğlu, sanıldığı gibi milliyetçi değil aksine laiklik düşmanı islamcı bir politikacıydı. yazıcıoğlu muhsin, erdoğan tayyip'in atanamamış jr. versiyonudur, öyle çok da abartılacak bir tip değildir zaten yaşarken partisi büyük birlik partisinin oy oranları çok düşüktü. yaşarken kime tınlamazdı muhsin'i, ta ki 2009 yılına kadar. yazıcıoğlu muhsin, sentezci-islamcı, araptapar bir alperen'di. kendisi hayatı boyunca hiçbir zaman gerçek bir türk milliyetçisi olmamıştı ve olamamıştı, şişme balonun tekiydi muhsin. zamanında masum alevileri haksız yere katletti. su testisi su yolunda kırıldı. ateşi bol olsun. muhsin yazarkasa'nın..
ilgili linkler:
1) odatv4.com/siyaset/muhsin-y...
2) bomba32.com/haber/isparta/e...
3) avrupademokrat.com/atesin-b...
yazıcıoğlu muhsin yobazının arkasındaki yeşil renkli arap paçavrasıyla basına verdiği bir demeç
"şeriatın islam'la eşit olduğunu savunan ve şeriat inancımızdır, buna asla laf edemezsiniz" diyen islamofaşist yazıcıoğlu muhsin... hadis inkarcısı ve şeriat karşıtı tatlısu müslümanlarının zoruna giden acı bir gerçek.
işte, yazıcıoğlu muhsin'in başbuğ atatürk ve cumhuriyet hakkında söylediği skandal ifadeler. bu karaktersiz islamcı'nın akp ve tayyip'ten çok da bir farkı yoktu sadece muhsin'in eline tayyip kadar güç ve fırsat geçmemişti.
ilgili linkler:
1) odatv4.com/siyaset/muhsin-y...
2) bomba32.com/haber/isparta/e...
3) avrupademokrat.com/atesin-b...
yazıcıoğlu muhsin yobazının arkasındaki yeşil renkli arap paçavrasıyla basına verdiği bir demeç
"şeriatın islam'la eşit olduğunu savunan ve şeriat inancımızdır, buna asla laf edemezsiniz" diyen islamofaşist yazıcıoğlu muhsin... hadis inkarcısı ve şeriat karşıtı tatlısu müslümanlarının zoruna giden acı bir gerçek.
işte, yazıcıoğlu muhsin'in başbuğ atatürk ve cumhuriyet hakkında söylediği skandal ifadeler. bu karaktersiz islamcı'nın akp ve tayyip'ten çok da bir farkı yoktu sadece muhsin'in eline tayyip kadar güç ve fırsat geçmemişti.
devamını gör...
67.
türkeş'in vurduğunu öldüren kişi. '69 kurultayında yaşanan atsız-türkeş ayrılığında milliyetçilik mezhepçi ve tutucu bir karakter kazanmaya başlamıştır*, '92 yılında yaşanan türkeş-yazıcıoğlu ayrılığında ise iyice köktendincileşmiş bir milliyetçilik hasıl olmuştur*. benim nazarımda bu ülke için hayırsız biridir ancak ölüm sebebi akp'den bağımsız varlık göstermeye çalışan bir sağcı olmasıdır*. bugün de ölüm yıldönümüdür, allah bildiği gibi yapsın ne diyeyim*.
son olarak, pek bilinmese de 28 şubat süreci'ndeki 3. genel başkandır***.
son olarak, pek bilinmese de 28 şubat süreci'ndeki 3. genel başkandır***.
devamını gör...
68.
devamını gör...
69.
seni tanıyordum.
elinde silah, komünist avına çıktığın ta o ilk günlerden beri seni tanıyordum.
önce ankara'da, sonra istanbul'da ve tüm bir ülkede kana bulamadığın sokak, kahvehane, okul avlusu, fabrika önü kalmamıştı.
ev baskınları yaptın; kör karanlıklarda.
boğarak öldürdüğün arkadaşlarımın üstüne, kurşun yağdırmak marifetlerin arasındaydı.
bahçelievler' de yedi canıma sen kıydın.
ellerine bulaşmış insan kanıyla, yüzünü yıkıyordun her sabah.
sarkık bıyıkların, yaz-kış üstünden çıkarmadığın kara ceketin, korkak- hain sinsi, kan oturmuş bakışların, gözümün önünden hiç gitmedi.
16 mart katliamı'nda kardeşlerimin üstüne kurşun yağdıranların başında sen vardın.
1979 kışında, ankara ziraat fakültesi öğrencisi, kayınbiraderim sabit torun'u balgat'ta evinin önünde pusu kurup, yaylım ateşine tutanların başında sen vardın.
kalbura çevirdiğiniz o körpe bedendeki, yirmi bir kurşunun dört adedi, senin cinayet aletinden çıkmıştı.
maraş'ı kana sen buladın.
annelerimizin karnındaki bebeklerimizi katlettin.
bir değil, beş değil, on değil yüzlerle canımızı ateşe verdin.
yozgat, çorum ve 93'te sivas'ta yine sen vardın.
bir dağ başında, elinde silahın uluyan resimlerini anımsıyorum, madımak ateşe verildiğinde, "tahrik var" diyen yine senin ölüm kokulu sesindi.
korkağın tekiydin.
uçan kuştan, akan sudan, kararmış geceden, gündüz güneşten ve insan sesinden ödün patlardı.
bu yüzden olsa gerek, seni yalnız başına kimse görmedi!
kuyruğunu kıstırıp, sokak köşelerine pusu kuran, uyuzluk misali yaşadın.
ardında iş ortağın onca "tosuncuk" varken, hep güvencede hissettin kendini.
bu ülke katillerini seviyor ya, seni daha çok seviyorlar!
bahçeli de seviyor seni, baykal da, tayyip de, erbakan da.
halen arkan sağlam.
ardından methiyeler düzülüyor!
yazık oldu sana yazık. ölümün böyle olmamalıydı!
ateşe verdiğin o maraş yolu, canını aldı!
çakılıp kaldın bir dağın başına.
beş santim buz tutmuş bedenin.
zavallı ürkek yüreğin donmuş!
üzülmedim.
hiç unutmayacağım; söz!
aklıma faşizm düştüğü her an, önce seni anıyordum, yine seni anacağım.
orhan aydın
30 mart 2009
elinde silah, komünist avına çıktığın ta o ilk günlerden beri seni tanıyordum.
önce ankara'da, sonra istanbul'da ve tüm bir ülkede kana bulamadığın sokak, kahvehane, okul avlusu, fabrika önü kalmamıştı.
ev baskınları yaptın; kör karanlıklarda.
boğarak öldürdüğün arkadaşlarımın üstüne, kurşun yağdırmak marifetlerin arasındaydı.
bahçelievler' de yedi canıma sen kıydın.
ellerine bulaşmış insan kanıyla, yüzünü yıkıyordun her sabah.
sarkık bıyıkların, yaz-kış üstünden çıkarmadığın kara ceketin, korkak- hain sinsi, kan oturmuş bakışların, gözümün önünden hiç gitmedi.
16 mart katliamı'nda kardeşlerimin üstüne kurşun yağdıranların başında sen vardın.
1979 kışında, ankara ziraat fakültesi öğrencisi, kayınbiraderim sabit torun'u balgat'ta evinin önünde pusu kurup, yaylım ateşine tutanların başında sen vardın.
kalbura çevirdiğiniz o körpe bedendeki, yirmi bir kurşunun dört adedi, senin cinayet aletinden çıkmıştı.
maraş'ı kana sen buladın.
annelerimizin karnındaki bebeklerimizi katlettin.
bir değil, beş değil, on değil yüzlerle canımızı ateşe verdin.
yozgat, çorum ve 93'te sivas'ta yine sen vardın.
bir dağ başında, elinde silahın uluyan resimlerini anımsıyorum, madımak ateşe verildiğinde, "tahrik var" diyen yine senin ölüm kokulu sesindi.
korkağın tekiydin.
uçan kuştan, akan sudan, kararmış geceden, gündüz güneşten ve insan sesinden ödün patlardı.
bu yüzden olsa gerek, seni yalnız başına kimse görmedi!
kuyruğunu kıstırıp, sokak köşelerine pusu kuran, uyuzluk misali yaşadın.
ardında iş ortağın onca "tosuncuk" varken, hep güvencede hissettin kendini.
bu ülke katillerini seviyor ya, seni daha çok seviyorlar!
bahçeli de seviyor seni, baykal da, tayyip de, erbakan da.
halen arkan sağlam.
ardından methiyeler düzülüyor!
yazık oldu sana yazık. ölümün böyle olmamalıydı!
ateşe verdiğin o maraş yolu, canını aldı!
çakılıp kaldın bir dağın başına.
beş santim buz tutmuş bedenin.
zavallı ürkek yüreğin donmuş!
üzülmedim.
hiç unutmayacağım; söz!
aklıma faşizm düştüğü her an, önce seni anıyordum, yine seni anacağım.
orhan aydın
30 mart 2009
devamını gör...