öğretmenlere takılan lakaplar

kimyacıya atom karınca derdik.minyon olduğu için karınca, kimyacı olduğu için de atom.

muhasebe hocamız 40 yaşlarında ve hiç evlenmemişti. "çılgın bakire" derdik.
70 yaşlarında bi hocamıza da "ölü hüseyin" derdik. dersleri mıy mıy mıy anlatırdı.

bizim formülümüz vardı.
mustafa koç + hatice koyun = kuzu

mustafa fevzi akçay hocamız vardı. edebiyatçı. mizacı çok sert iri bir adamdı. imzasıda m.f.a şeklindeydi. mafya derdik zatı şahanelerine. hala hatırladığında altına sı.anlarımız var.

ortaokuldayken suzan isimli kısa boylu, ince sesli ve hızlı yürüyen bir resim öğretmenimiz vardı. lakabı suzukiydi. isimsel çağrışımın yanında, az yakar çok kaçar mottosu ile mi bu lakap takılmıştı orasını tam hatırlamıyorum. neyse bu bahaneyle buradan kendisine saygılarımı iletiyorum.

gargamel.* çok tatlı bir öğretmendi fakat fiziki olarak inanılmaz benzerdi. canım hocam duyduğunda gülmüştü.

bizim lisede bi kimyacı vardı. kadın her daim çizme giyip geliyordu. çizme sevim diye lakap taktık. yaz kış çizme de giymezsin be kadın. ama çok güzel hocaydı az mı elementlerin sembollerini ezberlemedim senin için sevim hocam <3

kangal derdik bir tanesine. soy adı kangaldı herifin, ama kendisinde de o tip vardı. birine baykuş diyorduk baykuş suratlıydı burnu gaga gibi duruyordu. simitçi vardı adamda potansiyel simitçi olabilecek bir bıyığı ve sesi vardı. neyse baktım da hep dış görünüş yargılamışız.

lisede makine elemanlari hocamizin adi gültekin'di.
ama tum okul* -muzik aletleri bolumundekiler bile- onu "kıltekin" olarak bilirdi.
lakabinin hakkini sonuna kadar veren adam gibi adam kıltekin hocam.
hatta lakabini o kadar benimsemisti ki kendi bile kendinden bahsederken kiltekin derdi hahaha.
saygiyla.

lisede coğrafya hocamız derse girer girmez oturur öğretmen masasına kalkmazdı ders boyunca bir daha. ayrıca hep söylenirdi ülkenin halinden durumundan falan bizimkiler de oturan boğa diye lakap takmıştı o dönem karikatüre sardığım için karikatürünü yaparken hocanın dalıp gitmişim diyalog baloncukları havada uçuşuyor gırgır şamata desen keza öyle sınıfta. bütün sınıf karikatürünü görmüştü hocanın. neyse... ilk defa adam ayağa kalmış yanıma gelmiş kafamı kaldırdım göz göze geldik dedim kesin "s*çtın oğlum" içimden. adam gayet güldü "ver bakayım şunu bana hatıra olsun." dedi. ben de "hocam daha renklendirmedim." dedim. yüzsüz yüzsüz sınıf kahkahayı bastı tabi (swh)... sonrasında verdim hocaya çizimi... bu da böyle bir anımdı. niye anlattıysam artık.

casper vardı bizde adamın ismini bile unuttum.

kel mahmut.

sıfırcı.

at ayaklı serhat
(nedeni de öğretmenin sınıfa tekme atarak girmesiydi)

dinci hocamız vardı, saçları uzundu. yeleli derdik. at diyenler de vardı.

t.şak asiye
sıfırcı
beton

(bkz: nah)
nail hoca vardı kısaca böyle çağırırdık.
bitti.

thanos müdür, taner stark, metin deagle, demokrasi, geoit.

kel matematik hocamıza üstü açık ferrari derlerdi.

en sevdiğim tak tak idi.
nazmiye tak tak kafadan kontak.*