osmanlı dönemi eşcinsellik.
yazılanların hepsi belgeli ve gerçektir.
şaşırabilirsiniz.

osmanlı' da eşcinsellik

ahmet cevdet paşa nın, "maruzat" isimli eseri:

kadın düşkünleri çoğaldı, delikanlı meraklıları azaldı. oğlancılık sanki yere battı.

istanbul’da eskiden beri delikanlılara karşı olan aşk ve ilgi kızlara yöneldi. sultan üçüncü ahmed zamanından beri devam eden káğıthane seyri daha fazla rağbet buldu. gerek orada, gerek bayezid meydanı’nda arabalara işaret verme usulü başladı. devletin önde gelenleri arasında kulamparalığıyla (eşcinsellikle) meşhur kámil ve áli paşalar (o devrin sadrazamları, yani başbakanları) ile onlara mensup olanlar kalmadı. áli paşa, yabancıların eleştirisinden çekinerek kulamparalığını gizlemeye çalışırdı." ("máruzát", türk tarih kurumu yayını, sah: 9)

orhan gazi zamanında (1326-1359) osmanlılara esir düşen bizans’ın selanik başpiskoposu gregory palamas, osmanlı’da sapkınlığın çok yaygın olduğunu, özellikle hristiyan esirlere yönelik tacizlerin çok olduğunu yazar hatıratında.

‘oğlancılığın’, ı. bayezid döneminde başladığını kabul eden kaynaklar ise suçu bayezid’in karılarından sırp asıllı olivera despina’ya atarlar. güya bu gavur hatunun kocası için bulduğu hıristiyan oğlanlarla başlamıştır eşcinselliğin osmanlı’da kurumsallaşması ve saraydaki ‘iç oğlanları’ örgütlenmesinin nüvesini bu oğlanlar oluşturmuştur…

yaz olunca avretlere, kış olunca oğlanlara...

peki ıı. murad, kendisinin emri üzerine mercimek ahmed’in farsça’dan çevirdiği, 11. yüzyılda yaşamış kuhistan sultanı kabus'un oğluna nasihat kitabı kâbusname’deki şu satırları okuduğunda şaşırmış mıydı acaba: "...

ve yaz olunca avretlere meylet ve kışın oğlanlara, ta ki bedenen sağlam olasın. zira ki oğlan teni sıcaktır, yazın iki sıcak bir yere gelirse teni azıtır ve avret teni soğuktur, kışın iki soğuk bir yere gelse teni kurutur vesselam."

"osmanlı'nın eşcinselliği neredeyse tarihsel ve cinsel bir norma dönüştürmesine karşılık, cumhuriyet etiğinin, eşcinselliği kamusal söylemin dışına çıkardığını söyleyebiliriz” diye söze giren hilmi yavuz, fatih sultan mehmed’in ‘avni’mahlasıyla yazdığı gazellerden birinde veyis adlı güzel bir oğlanı övdüğünü, gazelin sonunda da “ey avni! talihin yaver gitti ve o sevgili misafirin oldu. fırsatı kaçırma; zira veyis bin cana bedeldir” dediğini; fatih’in bir diğer gazelinde ise galata’daki bir kilisede görevli papazı öve öve bitiremediğini yazdığında kıyamet kopmuştu. bu konu da hala araştırmacısını bekliyor…

tüysüz oğlanlar kılavuzu

ıı. selim, ııı. murad ve ııı. mehmed dönemlerinin tarihçisi, divan katibi, valisi gelibolulu mustafa ali (ö. 1600), dönemin eşcinselliğe bakışını en güzel özetleyen eserlerden biri olan mevâidün nefais fi kavaidil-mecalis’i (görgü ve toplum kuralları üzerinde ziyafet sofraları) kaleme almıştı.

gelibolulu mustafa ali, mevâid'in çeşitli bölümlerinde osmanlı eyaletlerinde yaşayan çeşitli ırk ve etnik kökenden toplumların delikanlıları hakkında kısa kısa bilgiler veriyordu. örneğin “tüysüzler soyundan namert lokması olanların çoğu arabistan piçleri ve anadolu türklerinin veled -i zinalarıdır, onların sürdüğü güzellik ve cazibe süresini hiçbir diyarın tüysüzleri sürmez,” diyordu.

örneğin “edirne, bursa ve istanbul'un ince bellileri her yönden kusursuzlukta ve güzellikte onlardan ileridir,” diyordu. örneğin “kürt tüysüzleri, anadan doğma evbaş olanların tecrübesine göre sağlıklı, yumuşak ve uysal ve her ne teklif olunsa dinleyip yapmaları çok olur. hele bellerinden aşağısını kına ile boyatır, dizlerine ininceye kadar boyanarak kendilerini süslerler,” diyordu.

eski zamanların eşcinselleri, istanbul’da padişahın huzurunda düzenlenen resmigeçitlere bile iştirak etmiş, hattá yanlarında kendilerini pazarlayanlar olduğu halde yürümüşler ve bu yürüyüşler o devrin kayıtlarına ayrıntılarıyla geçmişti.

osmanlı zamanında müşteriye çıkan delikanlılara "hîz oğlanı"denirdi ve mesleklerini icra eden "hîz"lerin devlet tarafından kayıt altına alınmaları şarttı. hayatını bu işten kazanan erkekler "defter-i hîzán" yani "hizler defteri" denilen kütüğe yazılırlardı ve bugünden çok daha önemli bir farklılık sözkonusuydu: profesyonel eşcinseller, "esnaftan" kabul edilirlerdi. esnaf, o devirde ordunun bir bölümü sayılır, padişahın sefere çıkışından önce istanbul’da yapılan büyük geçit resmine bütün meslek grupları katılır ve "hîzán", yani eşcinseller de bu geçit resminde yeralırlardı.

bu törenlerden birini, 17. asrın çok önemli bir ismi, evliya çelebi,meşhur "seyahatnáme"sinde ayrıntılarıyla yazıyor. zamanın hükümdarı dördüncü murad’ın bir sefere çıkışından önce yapılan büyük resmigeçide askerlerin yanısıra bütün istanbul esnafının da katıldığını, meselá börekçilerin sanatçılarla, peksimetçilerin imamlarla, yelkencilerin de dalgıçlarla, imamlarla ve müezzinlerle birarada yürüdüğünü ve binlerce kişilik kortejde "eşcinsellerin, deyyusların ve pezevenklerin" de yeraldığını söylüyor.


evliya çelebi, seyahatnáme’sinin birinci cildinde her meslek grubunu ayrı ayrı anlattığı ve istanbul’un esnaf tarihi bakımından bugün en önemli kaynak kabul edilen bu geçit resmi bahsinde, eşcinsellerin yürüyüşünü bugünün türkçesi ile şöyle yazıyor:

"pasif dilber eşcinsel esnafı: bunlar, evsiz-barksız 500 kişidir. kendi kadir ve kıymetlerini bilmeyip bábulluk’ta, kalatyonoz’da, finde’de, kumkapı’da, san pavlo’da, meydancık’ta, kiliseardı’nda ve tatavla’da málum işin yapıldığı yerlerde boğaz tokluğuna çalıştıkları sırada avlanıp subaşı’nın (yani, o zamanın polis müdürünün) tuzağına düşer ve deftere kaydedilirler. işte, sözü edilen bu kişiler geçit resminde subaşı ile şakalar ederek yürürler. bunlar gibi daha nice esnaf mevcuttur ama anlatmakta hiç fayda yoktur ve sadece subaşı tarafından bilinirler. resmigeçide katılan deyyusların sayısı 212, pezevenklerin adedi de 300’dür."

17. asır osmanlı istanbul’undaki eşcinsel resmigeçidinin ayrıntıları evliya çelebi’de kısaca işte böyle geçiyor ama bu yazdıklarımdan dolayı hiddetlenecek ve her zamanki ádetleri veçhiyle

uygunsuz kadınlarla erkekler, osmanlı zamanında da faaliyetteydiler. devlet bu faaliyetlere bazen göz yummuş, bazen de sıkı yasaklar getirmişti ama yaygın düşünce, "isteyen, canının çektiğini yapsın"şeklindeydi. üstelik bu iş eski devirlerde sadece bize mahsus değildi, bütün dünyada várolan birşeydi. aynı cinse duyulan ilgi osmanlı toplumunda da hafiften yadırganırdı fakat yadırgama kendi cinsine düşkün olanın bu merakını gizlemesini gerektirecek bir hále gelmez, herşey ortada, apaçık cereyan ederdi. şairlerin delikanlı sevgilileri için kaleme aldıkları gazeller elden ele dolaşır, bestecilerin yine genç erkekler için döktürdükleri nağmeler de her yerde terennüm edilirdi.

meselá, fuzuli’nin "subh çekmiş çerha tıygın táşa çalmış áfitáb / záhir etmiş ol meh-i delláke aynı intisáb" mısraıyla, yáni "sabah usturasını bilemiş, güneş kılıcını taşa çalıp o ay gibi telláka bağlılığını göstermiş" sözleriyle başlayan gazelinin bir delikanlıya yazıldığı daha ilk okuyuşta anlaşılırdı. gazel, daha sonra "başlar, onun anber kokulu usturasının hareketinden, suyun dalgalanıp kabarcıklar meydana getirmesi gibi neşelenip tertemiz oluyor. her kılımın ucunda bir baş olsaydı ve sevgilim onları saç gibi doğrasaydı, kanlar döken usturasından yine de kaçmazdım..."sözleriyle devam etmekteydi.

türkiye'nin ilk jigololarının bahsi topkapı sarayı arşivi'ndeki e.5801 numaralı belgede geçiyor. işte, 16. yüzyılın ilk çeyreğinden kalan ve zamanın hükümdarı yavuz selim'e hitaben raporla dilekçe arasında bir üslupta kaleme alınan belgenin günümüz türkçesiyle özeti ve mesleğin öncülerinin kısa öyküsü:

rumeli taraflarında sancakbeyi olan bálî bey, yavuz selim zamanının önde gelen akıncılarındandır ve kahramanlığıyla bir hayli meşhurdur.

ama karısından yana çok ama çok dertlidir... büyük bir servete sahip olan kadın varını-yoğunu genç erkeklerle yemekte, çıkan dedikodulara, hakkında anlatılanlara aldırış bile etmemektedir.

bali bey semendire'dedir ama karısı üsküp'te kalmakta ve bir delikanlıyla yaşamaktadır. günün birinde dedikodular haddi aşar, kadının evi basılır, sevgilisiyle beraber o zamanın tabiriyle ‘‘aradan kılıç geçmeyecek’’ vaziyette yakalanır ve kadının önüne çıkartılır.

falakaya yıkılan delikanlı daha ilk sopanın inmesiyle ‘‘ama bana hem para veriyor hem şık elbiseler alıyordu...’’ deyiverir. bu sözleriyle bilinen ilk jigolomuz, hatta fransızlar'ın deyimiyle ‘‘gigolo de robe’’ yani ‘‘giyim kuşam jigolosu’’ olarak tarihlere geçer.

ama ortaya dökülen marifetler bali bey'in mahkemeyi takip eden siláh arkadaşlarından birinin kanına dokunur, kılıcını çeker ve önce relikanlıyı biçiverir, sonra işe karışan altı kişiyi daha kadı efendinin gözleri önünde doğrar.

mahkeme mezbahaya dönmüş ama kadı millî bir kahramanın karısı hakkında karar vermekten kurtulmuştur. geçici bir tedbir alır ve kadını bir üsküplü'nün konağına kapatır. kadın, kocası savaştan dönene kadar orada yaşayacaktır.

ama asıl rezalet bundan sonra patlar:

bali bey'in karısı kaçıp ıstanbul'a gelir. parası ve pulu boldur, hemen bir konağa yerleşir ve kendisine bir başka sevgili bulur: dellákoğlu adında genç bir hafız... üstelik háfızdan bir de bebek peydahlar.

iş bu defa ıstanbul kadılarından birinin önüne gelir. kadı háfızı temiz bir meydan dayağı çektirir. kellesinin derdine düşen genç kadını da, yeni doğmuş çocuğunu da unutur, edirne'ye gider. kadıdan kurtulmuş ama edirne'yi kasıp kavuran sıtmanın eline düşmüştür. birkaç gün sonra ölür, gider...

bali bey'in karısı, artık zıvanadan çıkmıştır. edirne'ye gidip háfızın mezarını ziyaret eder, hattá ziyaret etmekle de kalmayıp mezarı açtırır ve cesedi saatlerce seyreder. sonra istanbul'a döner, bu defa da háfızın bakı ismindeki kardeşiyle beraber yaşamaya başlar.

bu rezaletlerin artık bir son bulmasını isteyenler hadiseyi zamanın padişahı yavuz selim'e rapor ederler. raporda konu ayrıntılarıyla anlatılmakta, ‘‘...karının kemerveş adlı bir cariyesi vardır ve ferayet adlı bir çerkez kulu vardır. ishak adında bir de adamı vardır ve pezevenklik edenler işte bunlardır’’ gibisinden ifadelerle işin içinde bulunan herkesin ismi geçmektedir.

bir başka örnek: küçük mehmed ağa’nın eseri olan ve müziğimizin en san’atlı parçalarından sayılan evcárá makamındaki bestede, yáni "gelince hatt-ı muanber o meh cemálimize / yazıldı mebhas-i sevdá kitáb-ı hálimize" güfteli eserde "o ay yüzlü sevgilimizin sakalları çıkmaya başlayınca, hálimizi anlatan kitaba sevda bahsi yazıldı" deniyordu.

tarihimizde ‘‘gay kulüp’’ kavramını ilk defa uygulayan deli birader'den bugüne hikáyelerinin yanısıra bir de kitap kaldı: ‘‘dáfiu'l-gumûm ve ráfiu'l-humûm’’ yani ‘‘gamları defeden ve kaygıları kaldıran kitap’’ isimli eseri. yer yer düzyazı, yer yer de şiir şeklinde yedi bölümden meydana gelen kitap şimdi ‘‘zanpara’’ denilen ‘‘zenperest’’lerle yani kadın düşkünleriyle genç delikanlı meraklısı erkeklerin yani bugün ‘‘kulampara’’ dediğimiz ‘‘gulamperest’’lerin rekabetini anlatıyor. rekabet taraflar arasında bir meydan savaşına dönüyor, araya o devrin pasif eşcinselleri olan ‘‘muhannis’’lerle ‘‘zürefá’’ denilen lezbiyenler de giriyor ve savaşın galibi tabii ki deli birader'in ‘‘gulamperest’’leri oluyor

edebiyat tarihçilerimiz bugün açıkça söyleyemeye cesaret edemeyip yayınlayamıyorlarsa da, deli birader'in kitabı divan edebiyatı'nın en gerçekçi ve en güçlü örneklerinden biri olarak bilinir.osmanlıcanız varsa gidip okuyun ve önce denize döküp sonra kırmızı halılar sererek karşıladığımız ‘‘hoşcinseller’’ konusunda atalarımızın neler yazıp neler ettiklerini kendi gözlerinizle görün.

oğlancılık neden bitti?

özetin özeti, eşcinselliğin ayıp sayılması, batı tipi reformlara hız verilen, dolayısıyla kadın-erkek ilişkilerinin normalleşmeye başladığı tanzimat dönemi’nden (1839’dan) itibaren oldu. avrupalı olmaya karar verip tanzimat’ı ilán etmemizden sonra, "ayıp" sayılır oldu ve bir zamanlar sıradan hadise gibi görünen münasebetler artık sessizliğe büründü.
devamını gör...
eşcinsellik yaygınmış diye biliyorum. sübyancılığa gelince de bence devşirme sistemi bile sübyancılığa yol yapacak nitelikte...
devamını gör...
osmanlı’daki frengi salgınları nedeniyle cumhuriyetin ilanından kısa bir süre sonra köy kanunu çıkarılmıştır. söyleyeceklerim bu kadar.
devamını gör...
osmanlı döneminde eşcinsellik,600 küsur yıllık imparatorluğun neredeyse dört yüz yılında etkili bir alanı kapsamıştı.günümüzde de kullanılan "oğlan" ve"oğlancılık"terimleri,anlamlarını osmanlı devleti döneminde yaşanan eşcinsel ilişkilerden almıştır.devletin var olduğu dönem boyunca bir çok alanda gözlemlenmiş olan oğlancılığın orhan gazi döneminde başladığı düşünülmektedir,1296-1359 arasında yaşamış olan gregory palamas'ın "osmanlı'da eşcinsel ilişki çok yaygındır,özellikle hristiyan esirlere yönelik tacizleri çoktur"sözü bu varsayımın dayanağı olarak görülür.yeniçeri ocağında kurulan "civelek taburu"sefer boyunca yeniçerilerin ayak işlerini yapmakla beraber eşcinsel yeniçerilerin ihtiyaçlarını gidermek için kurulmuştu.

osmanlı dönemi’nde padişahların yazdırdığı ve halka okuttuğu seks kitaplarına bahname ismi verilmiş ve küçük penislerin nasıl büyüyeceğinden,gebelik pozisyonlarına ve prezervatifin kullanımına kadar farklı konular işlenmişti ancak yavuz sultan selim'in dönemin şeyhülislamı kemal paşazade'ye yazdırdığı bahname,bu konular dışında oğlancılıkla ilgili fazlaca minyatür barındırması
bakımından dikkat çekiyordu.
18.yüzyılda adını eşcinsel olarak fazlasıyla duyurmuş olan devlet yöneticisi ve divan şairi enderunlu fazıl,erkek sevgilisinin isteği üzerine lgbti temalı "güzel oğlanlar kitabı"nı yazmıştı.

tanzimat reformları,fransa'daki düzenlemeleri baz aldığından dolayı 1858 yılında osmanlı’da eşcinsel ilişkiler suç olmaktan çıktı(fransa'da 1791) ancak daha öncesinde bu suçun işlenmesine verilen ceza uyarıydı fakat uyarıya uyulmadığı takdirde ölümle sonuçlanabiliyordu.

eski adlandırmada "lutilik" olarak da tanımlanan eşcinsellik durumunun,kura'n-ı kerim'de bahsedilen lut kavmine benzetildiği de açık bir şekilde görülmekle beraber dini açıdan yasak(haram) görüldüğüne dair çıkarımlar yapmayı mümkün kılıyor.

linç edecekler için açıklama:
eşcinsellik bilinen dünya tarihi içerisinde neredeyse tüm toplumlarda görülmüştür.burada yaptığım osmanlı devletini karalamak değildir.

kaynakça:güzel oğlanlar kitabı/enderunlu fazıl,osmanlılarda cinsellik/haluk akçam,yeniçeriler/reşad ekrem koçu
minyatürlerin kaynakları:sevakıbul menakıb - şeyhülislam ibn kemal,heft-i evreng - molla camî,penc-genc - nizâmî-i gencevi,osmanlı'da seks - murat bardakçı
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
osmanlı'da seks işçisi eşcinsellere "hiz oğlanı" denir ve hizler devlet tarafından kayıt altına alınır ve esnaftan sayılırdı. ayrıca padişahın huzurunda yapılan resmi geçitte dahi yer alırlardı. kaynak
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"osmanlı toplumunda eş cinsellik" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim