patiswiss sosyal medya rezilliği

her şey son kullanma tarihi geçmemiş bir ürünlerinin küflenmiş olması nedeniyle yapılan bir eleştiri ile başlamış :

eşinin sahibi olduğu söz konusu firmanın ceo su olan hanımefendi ve egosu şöyle bir cevap vererek marka imajı nasıl yerle bir edilir, türkçe nasıl kullanılmamalı, tüketici nasıl tehdit edilerek antipatik olunur dersi vermişler:

arkasından sosyal medyada yüksek takipçi sayılarına sahip olan isimlerin bu durumu gündeme getirmesi ile iş iyice rezilliğe dönüşmüş:

bir de üstüne ilgili firma çalışanlarının şu paylaşımı eklenmiş:

bir de bu var:
bu markanın ürünleri ile ilgili son karar biz tüketicilerin artık. izleyelim görelim…
buradan

bedavaya verseler yemem.

kadın hemen atatürk storyisi falan atmaya başlamış, kompleksli, yazı yazmayı bilmeyen bir ceo. liyakat çikolata olmuş çikolata.

kriz nasıl yönetilemez dersi. tek bir mesajdaki üslûpla; hem kişilik hem alınan eğitim hem özgüven hem yöneticilik kariyeri hem marka değeri nasıl yerle bir edilir, nasıl eşzamanlı *ıçıp sıvanır dene yap atölyesi.
fikir verecek bir takım eklemeler:
ceo hanımefendinin ilk eşi ve şimdiki eşi.

şimdiki eşiyle evlenmeden ve tabii ceo olmadan önce onun firmasında ne iş yaptığına dair ilginç bilgiler var
bu da hanımefendinin düzeltme metni.

hanımefendi tedx'de konuşma da yapmış. ayrıca 1,5 metre boyunda olduğu söyleniyor.

ilk defa duyduğum bir ürün. ilk başta köpek maması sandım hatta. ürün son kullanma tarihi bile gelmeden küflenmişse senin bunun sebebini araştıracağız demen lazım. öyle müşteri için falan da değil he, en basitinden kendin için. binlerce ürün satıyorsan bunların bazıları küflü gidiyorsa, hele ki bir çocuk falan bunu anlamaz ve yerse başına bişey geldiğinde sorumlu olabilirsin. yani bırak bizi kendi menfaatin için bu olayı önemsemen gerek.

peki bu ülkede işler nasıl yürüyor, kim yoğurdum ekşi demiş ki. senin evin küflü diyip aşağılamaya git, yetmez tehdit et müşterini. sen benim kim olduğumu biliyor musun sözü hayatımızın her yerinde. bir de herşeye kendinden fazla misyon yükleme. koskoca. koskocaymış migros. ee napalım, toplanıp allah mı diyelim. herkese biat et, herkesten kork. migrosun avukatları çok iyi diye satılan bir ürün küflü de olsa, satıcısı alay ve tehdit de etse susmalıyız. çünkü biz kimiz ki koskoca bir firmayı karşımıza alalım. bunu da sağlayan sebep o koskoca firmaların karşısında tek olan vatandaşını yalnız bırakmayıp arkasında durması gereken koskoca bir devletimiz olmayışı. güçlü güçsüzü eziyorsa bu devletin suçudur. devlet haklı olduktan sonra tek başına da olsa vatandaşının arkasında dağ gibi durup kimseye yem etmemelidir.

edit: aşağıda biri konuyu atatürk'e çekmiş. kim olduğu zaten anlaşılır. sürekli tehdit, millete hayt huyt sen kimsin çekme, sürekli bi birilerine tapınma şeyh şıh ilan edip yüceltme, inandığını herkese dayatma, bol bol camide namaz fotoğrafıyla göz boyama, kuyruk sıkışınca atatürk'e sarılma (15 temmuz sonrası mitinge bakın nasıl da atatürk mektupları okuyor) tam da reisin hareketleri. dön de bir reisine bak.

aslı’nın üslup ne ya öyle. bu her an saç baş yolacak bir seviye değil mi ooff aşırı avam, rezalet.

fazla kibirlenmeyin hanınefendi, zira size hiç yakışmıyor!
kibir iğrenç bir günahtır; fakat kabul edelim ki bazı insanlara yakışır bazılarındaysa öylesine rezil durur ki...
eski sevgililerimden iki tanesi çok kibirliydi. koynuna aldığı, sevgilim dediği erkeği, beni bile eleştirileriyle boğacak, özgüvenini yerle bir edecek kadar... bu kibir birine çok yakışıyordu, çünkü güzelliği ile, eğitimi ile, başarıları ile kibir onda eğreti durmuyordu. hakikaten kibirlenmeye hakkı var gibi geliyordu insana. gel gelelim diğeri vasat tipiyle, vasat kariyeriyle, vasat kişiliği ile kibirlendikçe antipatik, tahammül edilemez bir hal alıyordu. içimden her defasında "sen kimsin ki insanları küçümsüyorsun! " sesi yankılanıyordu. haliyle bu iki ilişkim de bir seneyi bile doldurmadan bitti gitti.
aklıma kendi yaşamımdan bu örnek geldi. bu varoş, sonradan görme kadın da kibrin zerre kadar yakışmayıp, eğreti durduğu tiplerden. kimsin sen! bu kibrinin kaynağı ne! avukatları ilgileniyormuşmuş! çok korktuk(!) ateş olsanız cürmüm kadar yer yakarsınız! küflü çikolatanı kocanla birlikte ye, milleti zehirlemeye hakkın yok!

kemalist kafası bu zaten. nerede görsem tanırım. bol miktarda ego, kendinden başka kimseyi insan yerine koymama, hukuk'u bir tehdit sopası olarak kullanma, sürekli agresif bir aşağılama, yüce migros, sürekli tapınma vurgusu yapma, kendi tapındığını herkese dayatma ve son olarak mustafa kemal fotoğrafı paylaşıp, laik koyunlardan kitlesel destek almaya çalışma. ve kemalist olduğu için de her şeyi yapmaya hakkı olduğuna inanma. kapanış.

trip atıp laf sokan ceo .dkdkd

çikolata küflenmiş foto koymuşlar, ceo bozuntusu kadın çikolatalar kesinlikle küflenmez diyip satın alan tüketiciyi suçluyor nemli ortamda tutmuşsun deyü.

ee hani hiçbir şekilde küflenmeyen çikolataydı? bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?

ben, isme odaklandım: elif aslı yıldız tuna bişey... muhtemelen anne babası da dahil tüm sülalenin adını kullanıyor. bir de çocukları olacak. maşallah.

t: bir pr çalışması. çok iğrenç.

şu marka geniş çapta rezil oldu ya, ay nasıl mutluyum! :)) mühendislere rezil tavırları sebebiyle biz staj için kapısını çalmaktan bile imtina ettik zamanında çünkü duyduklarımız gerçekten fena!! kişi, maalesef tam bir zengin züppe tavırlarıyla karşısındaki çalışanı (mühendisten tutun üretim bandında çalışan emekçilere kadar) insan yerine koymayan, sürekli mobbinge maruz bırakan biriymiş. çevremde de sırf markanın ismi sebebiyle kaliteli zannedenlere aldırtmıyordum. artık daha çok insan almaz da akılları başlarına gelir umarım.

evladı olsam evlatlıktan istifa ettirir.

yalnız kocası akşam evde iyi çıngar çıkarmıştır ha. aşkınız da küflenmesin de.shsjsksls

yönetim kurulu başkanı(ceo) istifa etmiştir.

bu olay ortaya çıkana kadar hiç duymamıştım adını. sanırım artık kolay kolay da unutulmayacak. marka yönetimi ve pr çalışmalarında "ne yapmamanız gerekir" başlığı altında eğitimlere eklenecektir muhtemelen.

ceo kişisinin de kim olduğu ile ilgili bilgim yoktu. haberlerden öğrendiğimize göre eş kontenjanından şirketin başına geçirilmiş. adam muhtemelen "evde ben uğraşacağıma şirkette insanlar uğraşsın" diye düşünüp böyle bir şey yapmıştı. sanırım artık uzun süre kimse ile uğraşamaz.

he bu arada migros ve carrefour ürünlerin satışını durdurmuş. bundan sonra pazar tezgahlarında falan görülür sanırım. her daim bayat olan pazar gofretlerinin yanında para üstü olarak verilir.

migros, bim, a101 gibi zincir marketler fason üreticilerini her daim denetlerler. eğerki bu denetimlerde standartlara uymayan bir durum görürlerse de almazlar. öyle bana yolla aralarından seçeyim de denetleyeyim değil baya fabrikalarına gidip yerinde denetlerler. kısaca bu kadının koskoca migros arkamda sözü birz ona istinaden edilmiş bir söz. tabi bunu o kadar yanlış ifade etmiş ki kolayca geçilebilecek bir olayı eline yüzüne bulaştırmış. zaten liyakatsiz biri olduğu belli oluyor, nasıl ceo olduğu hakkında sanırım kimsenin aklında soru işareti yoktur.

tüm denetime rağmen bazen bazı ürünlerde hatalar olabilir, üretimde ya da tedarik zincirinde istenmeyen durumlar yaşanabilir. bunun için de tüketiciyi suçlamak, sen bizi karalıyorsun yoluna gitmek yerine samimi bi şekilde "gerekli incelemeleri yapacağız" dese yine olay büyümez konu kapanırdı. tepeden indirilme gelinen makamlar koltuklar işte her zaman böyle eğrelti durur insanda. o eğrelti duruşu düzeltmek için kişiler de bolca saçmalar gördüğüz üzere.

umarım marka batmaz ne diyim.

hanımefendi, tüketicinin şikayetine cevap olarak makale yazmak yerine "adli işlemler başlatıldı" yazsaydı keşke direkt. fazla şey yapmayın aman diyeyim sizi de dava etmesin.
aşırı abartılan bir markaydı zaten bu arada, kalitesinin da vasat olduğunu düşünüyorum. eskiden daha iyiydi. sahibesi de, markası da linç kültürünün kurbanı olacak (linç edenler de haklı)
özür dileyip, telafi etmeye çalışacağına bir de şikayetini dile getiren hanımefendiyi tehdit etmiş hele hele ya.

an itibari ile istifa etmiş ve doğru olanı yapmıştır.
finans.mynet.com/haber/deta...

sevgilimle aramızda 11 yaş olduğu için (küçük olan benim) ceo’nun yaşlı kocasına olan giydirmeleri gözyaşlarımı sıkıca tutarak okuyorum…o kadın yerinde bir gün ben de olabilirim… cıkcıkcık şeytanürracim.

bir markanın değeri nasıl yok edilir, süreç daha kötü nasıl yönetilemez adlı çalışmayı izlediniz. gerçekten içler acısı bir durumdu, olayın en başında sergilenen tutum ılımlı olsaydı süreç bambaşka şekilde sonlanır, marka değerine bu denli büyük bir zarar verilmemiş olunurdu. ibretlik bir olay gerçekten.

hanımefendi kriz yönetimi yapmaz, krizin ta kendisidir.