(bkz: dünyanın sekizinci harikası)
yanında verilen çataldan bozma beyaz plastiğe dokunmadan olaya elle müdahale edilir.
halk dilinde pattes ekmektir.
devamını gör...
istanbul'un sahil ilçelerinde satılan sosisli içine 2 tane soğuk ve buz gibi patates kızartması konulmasına kızan bir vatandaş "şimdi ananı laciverde boyadım" diyerekten kocaman ekmek içine kızarmış 1 tane sosis ve bol miktarda sıcak patates kızartması koyarak satmaya başlamadan önce özgün isim telaşına düşüp patates ve sosis kelimelerinin baş harflerinden isim uydurup satmıştır.
istanbul üsküdar'da sahile giderken cumhuriyet lisesi'nin hemen altında merdiven altında bir yerde her daim sıcak ekmek, sıcak patates ve sıcak sosisli halini bulabilirsiniz ama yer bulabilir misiniz onu bilemem.
devamını gör...
üniversitede okurken yurtta oda arkadaşımla 5 liraya aldığımız karnımızı doyuran tam bir öğrenci dostu yemektir. (bkz: ekmek arası patates)
devamını gör...
bir nesilin patates kafalı olma sebebi olabilir
devamını gör...
bir sevemedim şu patatesli ekmeği. çiğnedikçe ağızda büyüyor meret.
devamını gör...
kadıköy’e her gidişimde ne kadar acil işim de olsa, rıhtımdaki büfelerden bir tane mutlaka yediğim, bol ketçap, mayonez sıkıldığında lezzetini artıran ekmek arası.
devamını gör...
sırf ucuz diye tercih edilen lezzetli de bulmadığım en son öğrenciyken yediğim gereksiz yiyecektir. sadece patates yerim ama bu yok , olmuyor yani.
devamını gör...
valla ne kadar vizyonsuz bir öğün gibi gözükse de arada anlamsızca eski bir dost gibi özlenir, can çeker deli gibi.
devamını gör...
belki de kaç senedir yemiyorum. ucuzdu ve harikaydı , taşan patatesleri verilen minik çatalla yemek sonra kocaman bir ısırık almak . çocukluğumdan kalan değerli anlardan biri de babamla hiç şaşmadan hep patso yediğimiz zamanlar
devamını gör...
efendim bu tanım çok uzun ve gereksiz bir biçimde çok kişisel olacaktır. yazar sizi baştan uyarıyor ki sonunda 'bana kayıp dakikalarımı geri ver' diye mesaj atmayasınız.


daha ana kuzusuyum. altı yaşındayım. köyde oturuyoruz ve köyümüzde okul yok. sağlık ocağı yok, bakkal bile yok. yok allah yok. birinci sınıfına başlayacağım ve taşımalı eğitim var. annem çok minyon olduğum için halime üzülüyor. kızımız nasıl gidip gelecek tek başına diye dertten derde sürükleniyor. babamın aklına başka bir ilçenin merkezinde yaşayan halam geliyor. ilk sene oraya gitsin, hem kuzeni ona göz kulak olur hem de ablamın yanında daha iyi bir okulda okur diye annemi ikna ediyor. annem sonradan ikna olduğuna bin pişman olsa da kabul ediyor. bir gün beni halama götürüp elime üç kuruş veriyorlar ve markete gidip abur cubur almamı söylüyorlar. zaten köyümüzde kıt olan bir şeye kavuşmuşum, ayaklarım götüme vura vura küçük kuzenim ile markete gidiyoruz. mutlu mutlu halamın evine dönüyorum ki annemler yok. beni bırakmış gitmişler. bir hevesle aldığım şeyleri bile yiyemiyorum. okula başlamadan önce toparlak bir çocuk olan ben o sene süzüm süzüm süzülüyorum üzüntüden. yıllarca da kilo alamıyorum. tek tesellim ise okulda en çabuk okuma yazma öğrenenlerden biri olmam. yaşlı öğretmenimin benimle gurur duyması. en yakın arkadaşımla minicik kantinden aldığım patates ekmek ise en sevdiğim yiyecek. o zamanlara dair hep acı verici şeyleri hatırlamama rağmen patso beni o dönem en mutlu eden şey olmuştu. 50 kuruş ya da 1 liraya -tam hatırlamıyorum- aldığım o ekmek arası patates bana dünyanın en lezzetli şeyi gibi gelirdi. o sene doyasıya patso yedim. sene bitince patsoya ve halama veda ettim ve aileme kavuştum. bir daha da patso yüzü görmedim uzun bir süre. bugün eşimle ne yiyelim derken patates kızartması yapayım da ekmek arasına koyar ketçap sıkıp yeriz dedim. yaa işte sonra eski günleri hatırlayınca biraz boğazım düğümlendi. insan otuz yaşına gelse bile bazı şeyleri unutamıyor.
devamını gör...
bana hep bir ilkokul arkadaşımı anımsatır. aslında hayatımda hiç patso yemedim. ama o yedi, 12 yıl boyunca her gün, mutlaka.

zenginlerin yoğunlukta yaşadığı bir mahalle olsa da aralarda memur ve işçi çocuklarının da olduğu bir sınıftı bizimki. hatta sanıyorum ki okuldaki en düşük gelir grubuna sahip çocuklar çoğunlukla bizim sınıfımızdaydı. o da o düşük gelir grubundan birinin tek evladıydı. fakat üstüne başına baktığınızda bunu anlamak mümkün değildi. hep özenli, hep temiz, hep düzgün bir görünüşü vardı. asla anlayamazdınız ailesinin gelirini. babası hep takım elbiseyle gezerdi mesela. yıllar sonra babasının çalıştığı siteden bizim sitemize gelen bir komşumuz, kapısını çalıp sabaha siparişi olup olmadığını soran bu "janti" adama "yok beyefendi, estağfurullah, sizin bir arzunuz var mıydı?" diyecek kadar belirsizdi görünüşlerinden bir çıkarımda bulunmak.

neyse gelelim arkadaşıma. incecik, kolundan tutsanız kolu incinecek diye insanı korkudan titretecek kadar zayıftı. açıkçası o kadar yemeğe o kadar zayıf kalması da her zaman şaşkınlık sebebim olmuştur. bir gün yine iştahla patsosunu yerken sordum; x... ben senin kadar yesem kapıdan geçemem. sen onu her gün nasıl yiyip kilo almıyorsun?
bana verdiği cevap kendisine bugün nazarımın değme sebebi sanıyorum; "ben hiçbir zaman bununla doymuyorum ki. üç tane olsa ancak doyarım. genetikmiş. annemde böyleymiş, sonradan kilo almış."

15 yıl sonra geldiğimiz noktada o hâlâ patso yemeye devam ediyor. ben hâlâ tadını bilmiyorum. neyse ki kendisi kilo aldı da sağlığının yerinde olduğunu anladım.
devamını gör...
bunu yiyen pilavla, makarnayla da ekmek yer. karbonhidrat komasına gireceksen git fıstıklı baklava, burma kadayıf ye şerefinle.
devamını gör...
(bkz: fakirlik)
devamını gör...
düşük mallara* güzel bir örnektir.

tüketicinin (burada ekmeği iki patisiyle tutan gariban köpek bakışı hayal edin, sonra da o bakışı bir üniversite öğrencisine koyun) geliri arttıkça talebin azaldığı, yani fakir fukaralık vaktinde zaruriyetten tüketilmiş bir besindir.

ha, eğer derseniz ki "garibanlık zamanının damakta kalan kuru bir tadı var ya, işte biz o tadı özledik" o zaman talebiniz değişmeyebilir tabii. takım elbiseli, beş bin liralık saat takmış insanların hesaplanamaz bir nostalji ile ketçap damlatmamak için eğile büküle patso yediğini düşünürseniz kavram daha iyi oturacaktır. o da işin psikolojik boyutu tabii; iktisatın bulanık sınırlarına teğet bir yerlerde...
devamını gör...
iki saattir yesem mi yemesem mi ikileminde olduğum yiyecek. bu başlığı gördüğüme göre yemeliyim. bu bir mesajdır.
devamını gör...
bu nedir yaa? deyip harbi harbi google'dan baktım, sosisli patates kızartmalı ekmek diyor. eee bunda yanlış olan ne? yukarıda bayağı bi gömmüşsünüz? hayır anladık ekmeği bedava alıyorsunuz da, sosis de mi bedava? patates kızartmasına zaten sözüm yok, sevmeyeni çok az da... bu da iyice ketçaplı pilava dönmüş.*

başta cips markası falan sandım ama bayağı bayağı milletin gömdüğü sosisli bu. e yenir ne var bunda? hadi siz fakir deyin kardeşim, hadi. hadi...

edit büdüt her neyse: hatta chip butty olarak geçiyormuş. viki de inatla sosisli demiş bunun için. hoş sosisli olmasa da yenir de.*
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
lisedeyken hep gittiğimiz bir kafede satılan en uygun yiyecekti. her gittiğimizde d&d oynamadan önce grupça patso yerdik orada. sadece ucuz olduğundan değil ama tadını sevdiğimden yiyordum daha çok. evet vizyonsuzum yapacak bir şey yok.
devamını gör...
daha önce hiç yemedim ama güzel bir şey olduğuna eminim...
en azından kulağa hoş geliyor; ekmek arası kızarmış patates!
google'a yazdım nasıl bir şey diye, yanlış yazmışım, "patos" yazmışım.. bir cips çıktı, onu da yemişimdir mutlaka ama aldığımı hiç hatırlamıyorum...
posta gazetesi de hiç almadım mesela fakat okudum çok...
potasyumum düşük, normal yani.. bu, güzel bir gelişme..
pastoral da bir hayat yaşıyorum bu arada..

daha bir şey kaldı mı?
devamını gör...
patates kızartması ve sosis ile yapılan sandviç türüdür.

sandviç ekmeğinin arasına önce kızarttığınız sosisi, daha sonra patatesleri koyun. ekmeğin içerisine isteğe göre ketçap, mayonez, ve kornişon turşu ekleyin. sandviç ekmeğini içindekiler taşmayacak şekilde kapatın ve tost makinesinde bastırın. afiyet olsun.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
zamanında lisede 5 liraya yerdim, ekonomi çok acımasız.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"patso" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim