recep tayyip erdoğan

bir ulusun bağımsızlık sembollerinden biri olan şeker pancarını cumhuriyetçilerin gözbebeği sömürgeci cargill şirketine peşkeş çektiren türkiye cumhuriyeti devleti cumhurbaşkanı ve aynı zamanda akpli popülist lider.
(bkz: cargill)
amerikan mısır şurubuna (nişasta bazlı şeker) karşı sağlıklı beslenmenin yapı taşı pancar şekeri ülkemizin ekonomik/toplum sağlığı/gıda güvenliği ve de ulusal bağımsızlığı meselesidir.

ilk ülke gençliğinin, kültürünün içine etmeye and içmiş şeçilmiş başkan.

bernard shaw' ın "vatan hainlerinin en büyük sığınağı vatanseverliktir" lafını doğrulayan kişi.

ülkeyi öyle bir hale getirdi ki bildiğin mafya yönetiyor iktidarı öyle yada böyle pasifize olmuş durumda bu yüzden önce yüzünü avrupaya döndü mafya bozmasından ayarı yiyince de geri adım attı.

adamın 20 sene de ülkeye verdiği zararı tartışmıyorum bile.

edit: düşünsene bir sistem kuruyorsun tek adam oluyorsun sonra mhp diye bir parti ile ittifak yapıyorsun şu an seçim olsa barajı geçemiyor onun desteği olmadan bir hiçsin ve barajı geçemeyen parti senin kurduğun sistemde seni maymun ediyor.

akpli cumhurbaşkanı

buraya gerçek hayat hikayesini yazsam yarın silivri'de açarım gözümü.
gerçeklerden kaçan türkiye cumhuriyeti'nin başkanı.

hakkında bir takım şeyler yazarsanız şirinleri bile görebilirsiniz.

tiran ve despot tanımlarına göz atmak gerek...

time dergisi yedi yıl önce türkiye cumhurbaşkanı tayyip erdoğan'a övgüler yağdırarak müslüman dünyasındaki “laik, demokratik, batı dostu” yönetim biçimini “erdoğan'ın yolu” olarak tasvir etmişti. .bu şimdi time'ın kesinlikle geri almak isteyeceği bir kapak oldu.

bugün cumhurbaşkanı erdoğan dünyaya başka bir yol gösteriyor. islamcılık, milliyetçilik, tek kişilik tarikata sarsılmaz bağlılık ve devlet onaylı yolsuzluk unsurlarından oluşan yeni ve güçlü bir ideoloji.

erdoğan kısa süre önce cemal kaşıkçı'nın suudi sponsorluğunda öldürülmesinin ardından iyi polisi oynayarak imajını düzeltmeye çalıştı. türkiye'deki ve dünyanın dört bir yanındaki insanlar, türkiye'nin siyasi sistemindeki otoriter değişimi, model bir müslüman demokrasisinden baskıcı bir rejime görünüşte bilmece gibi dönüşümü anlamaya çalışıyor. erdoğan'ın gelecek vaat eden bir müslüman demokrattan asi, dürtüsel, işlemsel ve otokratik bir siyasi kişiliğe dönüşümü için ikna edici bir açıklama bulmakta da aynı derecede güçlük çekiyorlar.

1990'ların başında istanbul belediye başkanlığına aday olduğu için erdoğan'ın siyasi kariyerini yakından takip eden bir gazeteci olarak, bu dönüşümün temel sütunlarına şahit oldum. türkiye'nin romanını, 2000'lerde ve 2010'ların başında erdoğan'ın gözetimi altında demokratik açılımlar arzulayan ama erdoğan'ın son dönemdeki otokratik dönüşünün şahidi oldum. bu dönüşüm, 2013 yılının mayıs ayında gezi parkı protestolarının patlak vermesiyle ve altı ay sonra 2013'te genişleyen bir yolsuzluk soruşturmasıyla başladı. her ikisi de erdoğan'ı ve ailesini suçüstü yakaladı ve siyasi iktidarını kurtarmak için en otoriter dürtülerini çözdü.

bir zamanlar batı yanlısı demokrasinin bir göstergesi olarak görülen erdoğan'ın yeni rejimi, özenli bir ödül ve ceza sistemiyle yönetilen sadık bir dost kapitalistler sınıfı üzerine inşa edildi. akp partisi, iş dünyasını güçlendirmek amacıyla, borç tahsilatı, vergilendirme, devlete ait şirketlerin özelleştirilmesi ve kamu alımlarını düzenleyen devlet kurumlarını siyasallaştırdı. bunu yaparken iktidar partisi, kaynakları dost partilere yeniden dağıtmak ve sermayeyi muhaliflerden taraftarlara aktarmak için hukukun üstünlüğünü aşındırdı.
erdoğan, hırsızlığı ustaca borç kullanımıyla birleştirdi. gelişmekte olan ülkelerin çoğunda geleneksel yolsuzluk yöntemi olan halihazırda mevcut küçük bir pastadan bir dilim almak yerine, pastayı kamu borçluluğu ve esnek işletmelere denizaşırı krediler yoluyla genişletmeye çalıştı. sonuç iş dünyasını, müttefikleri ve halkı mutlu etti ve kendisine daha büyük bir pay sağladı. bu yüzden halk, "elbette hırsızlık yapıyor olabilir, ancak yeni havaalanlarına, hastanelere, yollara ve köprülere bakın!" dedi.

erdoğan ile oğlu bilal arasında sızdırılan telefon görüşmesi ponzi sistemini ortaya çıkardı. söz konusu kayıtta erdoğan ve oğlu, sıtkı ayan adlı bir iş adamından alınacak rüşvet miktarını tartışıyor. sıtkı ayan, çeşitli ülkelerde petrol ve doğalgaz kuyularına sahip olan ve her yıl milyarlarca dolar ciro yapan londra merkezli som petrol şirketinin sahibi.

erdoğan, ayan'ın teklif ettiği 10 milyon doları yetersiz bulur ve oğluna söz verdiği miktarı ayan sağlamadıkça kabul etmemesini söyler. erdoğan oğluna “başkaları getirebilir, öyleyse neden yapmasın ki? ne sanıyorlar? ama şimdi düşüyorlar, kucağımıza düşecekler, merak etmeyin. "

ayan'ın da sahibi olduğu turang transit transportation, iran ve türkmenistan'dan avrupa'ya doğal gaz taşımak için 11,5 milyar dolarlık bir boru hattı inşa etmek için hükümet ihalesini kazandı . yatırım hükümet tarafından sübvanse edildi ve şirket kdv ve diğer çeşitli vergi ve harçlardan muaf tutuldu.

erdoğan'ın saadet zincirinde hükümet, ekonomik rasyonelliklerinden bağımsız olarak, çoğunlukla çok yüksek maliyetlerle büyük altyapı projelerini aralıksız olarak üstleniyor. sözleşmeler sadık işadamlarına verilirken, kamu ihaleleri teklif verenler arasında en yüksek komisyonu verene verilir. çoğu durumda kazanan önceden belirlenir... vs vsvs kimsenin okumayacağı, anlamayacağı bir sürü yazıdan biri olmaya evirilen bu ve benzeri yüzlerce makaleyi internette bulabilirsiniz,

özetle dışarıdan bakıldığında görünen algı şudur : erdoğan, türkiye'yi nadir bir müslüman demokrasi modelinden yozlaşmış bir otokrasiye dönüştüren, yolsuzluğa batmış, yaptığı yolsuzlukların belgelerini elinde bulunduran bir çok dünya ülkesince rehin alınmış biri.. yine uluslararası medyanın kapaklarında ama bu kez bir diktatör olarak gazetecileri, kadınları ve hatta bebekleri hapse atıyor, öğretmenlere işkence ediyor, uluslararası teröre destek veriyor olarak tanımlanıyor. bir sonraki adımın (umarım ülkeye demokrasi getirmek olmaz) bedelini kim ödeyecek siz onu düşünün...

kabilemizin gazi cumhurbaşbakanı

beraber siyaset yaptığı, partisinde bulundurduğu ya da hala aynı ekipte olduğu insanlar ile birlikte ilginç demeçler veren akpli cumhurbaşkanı.

ahmet davutoğlu : gençlere eş bulmayı vaat etti buradan

cumhurbaşkanı : millet bahçesi, kek ve çimlerde yuvarlanma buradan

berat albayrak : uzaya dört şeritli yol yapıyoruz desek inanacak seçmenimiz var buradan

ahmet hamdi çamlı ile bilim tarihi öğreniyoruz buradan

anlık

bügün okuduğum yabancı bir gazete şöyle demiş :
--- alıntı ---

başkalarının trajedi gördüğü yerde recep tayyip erdoğan fırsat görüyor.

--- alıntı ---

bunu kabul etmiş olmaları, tamamen buradan darbe almış olmalarıyla alakalı.

18 yıllık serüveninde onun en çok yanında olan beceriksiz muhalefet ve padişah sever halktır. kendisini suçlamayı bırakalım lütfen. bende düne kadar kızıyordum. eleştiri yapacak olsanız muhalefet asla arkanızda durmaz. neden dursun ki abi adamlar maaşını alıyor neden ülke yönetmek istesin neden sorumluluk alsın ki. rte halkın yarısını yönetiyor. kalan ona oy vermeyecek kısmın ise oylarını böldürüyor. halkın yarısını yönetmek tamamını yönetmekten daha çok işine geliyor. siyaset işinde başarılı diyebilirim. ayrıca siyasal islamcılar ve sonradan görmeler altın varak sever.

neyse masum bi hatıramı yazayım.

hayatımda 1 kez gördüm , 9 yada 10 yaşındaydım sanırım , yanımdaki çocuklara oyuncak verdi bana da 2 tane çokoprens vermişti.

teşekkür etmek için bi bakayım dedim , bak bak bitmiyordu o derece.

hihihi.

ömrü hayatımda gördüğüm en çalışkan devlet başkanı.2.sıraya özal gelir.tecrübe ettik gördük ,boş laflara bakmayın.allah başımızdan eksik etmesin.

sesini dahi duymaya tahammül edemediğimdir. başlıkları engelleme butonunu dört gözle bekletendir.

bir çin atasözü derki!
hakiri kakona sokomoya tokaji: ne kadar dönersen dön kıçın hep arkanda kalır(kendi uydurmam)

cahil olanların merhameti ve lütfu azdır.
bilgisiz birini kanıtlarla yenmek olanaksızdır.
cahil insanlar davul gibidir. sesi çok çıkar ama içi boştur.
cahilin cahilliğini kanıtlamak kolaydır fakat ona itiraf ettirmek güçtür.

5 defa farklı tanım girip geri sildim, (cahil olan anlamaz nedenini)

kendisi bildiginiz hirsizdir. bunu kucuk ortagi da meydanlarda bagiriyordu bir zamanlar. saatini 17 25 e sabitlemisti.

turkiye’de siyaseti yeni olmasa da post modern bir seviyeye cikarmis cumhurbaskani. eskiden siyaset denktir yalandi belki ama su an siyaset esittir yalan oldu.

bu ulkedeki siyasilerin cogu ayni yolu takip etmektedir. dogru ve genel ahlaka uygun olan seyler az cok belli. mesela adaletin tesis edilmesi ekonominin duzelmesi icin atilmasi gerekli oncelikli adimlardandir. her siyasetci isine geldiginde dogru seyler soyleyebilmektedir. ancak is ne zaman dogruyu uygulamaya gelir, o zaman cogu siyasetci cikarini gozetir. bugun koltuk cb icin sevdasindan bahseden kilicdaroglu is kendine gelince koltugunu birakamamaktadir. sen o koltugu birakamiyorsab ne hakla daha cazip olan iktidar koltugunu birakmasi icin baskasina laf soyleyebilirsin. malesef dedigiyle yaptigi uyusmayan siyasetciler azalmadikca turkiye duzelmez.

savunanlara tek bir soru sormak istiyorum. yanınızda hesap vermek istemeyen ve daima bundan kaçan birini çalıstırırmısınız?siyasetçiler oy verenlerin çalışanıdır....