o zamanlar üniversiteye yeni başlamıştım sanırım, zamanı tam hatırlamıyorum. deli gibi rus edebiyatı okuyordum ve nedense bundan çok fazla keyif alıyordum.

özellikle rus toplumunun anadolu insanına benzemesi çok garibime gitmişti. o cahillik, yobazlık ve kaba saba tavırları bizim insanımıza çok benzetiyordum. normal türk edebiyatını okumayı çok fazla sevmiyorum. bana bir ayna tutuyormuş gibi hissediyorum çünkü. aynada gördüğüm şeyler beni çok rahatsız ettiği için biara okur gibi yapıp okumayı bıraktım. fakat saatleri ayarlama enstitüsü'nü muhakkak okumanızı öneririm. müthiş bir kitaptır.

rus edebiyatının neden bu kadar güzel olduğu üzerine çok fazla düşünmedim fakat nedeninin çok fazla zorluk yaşamalarına bağlıyorum. bu fakirliğin getirmiş olduğu hayta şartları, çarlığın yıkılması, devrimler, savaşlar filan edebiyatı çok fazla beslemiş bana göre. burda rus edebiyatını çok iyi biliyorum diye ahkam kesecek halim yok tabi ama iyi olmasının sebeblerini buna bağlıyorum.

mesela dostoyevski'nin siyasi bir suçtan (siyasi bir suçta olmayabilir aklımda öyle kalmış) tam kurşuna dizilecekken saniyelerle kurtulması çok ürkütmüştür beni. böyle birşey yaşayan biri tabi ki de karamazov kardeşleri veya suç ve ceza'yı yazacak. benim yazacak halim yoktu ya.

her ne kadar rus edebiyatını okumaktan zevk alsamda gıcık olduğum şeylerde çok fazla. mesela 100-150 sayfa okumuşsun, karakterlerin isimlerini vs ezberlemiş kafada oturtmuşsun pat hemen o karakteri başka bir isim (ki bu rus kültüründe varmış lakap takıyorlarmış) kullanıyor. yok annişka yok mişka filan. babacım adamın adı gregor neden biranda mişka demeye başlıyorsun. bari önceden anası babası bu çocuğa mişka filan diyor diye bir bilgi filan ver dimi. o da yok. üç dört sayfa geri dön kim lan bu mişka diye düşün dur sonra.

bir başka rahatsız olduğum konuda patates konusu. rus edebiyatı okumaya başladığımdan beri ne zaman sulu patates yesem rus köylüsü geliyor aklıma. "ulan rus köylüsü kadar fakirleştim mi ben patates yiyorum" diyorum. güzelde sebze çok severim ama bilinçaltıma oturdu bu.

bunlar tabi ki küçük ve şımarık rahatsızlıklar. şımarık bir adamım ben.

bak mesela rus edebiyatından aldığım keyfi aynı dönemlerde yazılan eski avrupa edebiyatından veya modern edebiyattan alamıyorum. o tat o doku yok onlarda. asya edebiyatı (ki büyük ihtimalle adı asya edebiyatı değildir) bana köşeleri sivri bir nesneymiş gibi geliyor. o bölgeden çıkmış eserlerde çok güzel ama kolay kolay empati kuramıyorum o eserlerle. yaa evet güzeldi diyip geçiyorum. işin içine giremiyorum bir türlü.

hiç unutamıyorum mesela ivan ilyiç'in ölümü hikayesinde "öl artık ivan yalvarırım bu ızdırabıma son ver" diye bağırmıştım.
devamını gör...
kadın sandığım karakterin aslında erkek olduğunu kitabın sonlarına doğru öğrenip beynimden vurulmuşa döndüm bugün.
devamını gör...
okulu rusca okudugumdan edebiyat derslerinde maruz kaldigim seydi. fena sayilmazdi.
devamını gör...
rus değilsen, rusçasını okumuyorsan, istediğin kadar oku, genede "ruhunu" tam anlayamazsın. zaten tercümanlarda istedikleri kadar uğraşsınlar, genede birşeyler eksik kalır.
devamını gör...
hangi ülkenin edebiyatı olursa olsun buna rus edebiyatı da dâhil; romanın yazıldığı tarihsel koşullara bir miktar hakim olmak alınan hazzı artıracaktır okunan metinden. elbette her metni orijinal dilinde okumak çok daha başka hisler oluşturacaktır ama eserin orijinal dilini bilmiyoruz diye suç ve ceza'yı okumamak da olur mu hiç? alanında iyi bir çevirmenin çevirisi de keyif verecektir. rus edebiyatı için iyi bir çevirmen olarak da nihal yalaza taluy önerilir. *
devamını gör...
beni her gittigim yerde rusa benzetirler.
amerika ya gittigimde bir grup insan rus musun diyye sormustu..
fransa da amfi de bir rus exchange varmıs, o kisinin ben oldugumu sanmıslar uzun sure.
sagda solda nicce insan rus musun dedi simdiye kadar bana.
ruslarla degisik bir bagım var.:)
birkac sene once rusca kursuna yazıldım. dedim ben dosytoyevski yi tolstoy u rusca okucam. sonra rrusya da egitim gormus bir erkek arkadasım rusca cok zor, ben hala o kitapları okuyamıyorum dedi, dondurdu beni kararımdan, kursu ispanyolcaya cevirdim ben de.

keza rus edebiyatını da cok, cok seviyorum.
okuduklarıma gore ilk aklıma gelenler:

-dostoyevski-suc ve ceza
-dostoyevski-kramazov kardesler
-dostoyevski-budala
-dostoyevski-kumarbaz
-dostoyevski-tatsız bir olay
-dostoyevski-beyaz geceler
-dostoyevski-yer altından notlar
-tolstoy-insan neyle yasar
-tolstoy-savas ve barıs
-tolstoy-dirilis
-tolstoy-anna krenina
-tolstoy-cocuklugum
-marx gorki-ana
-puskin-yuzbasının kızı
-puskin-butun oykuleri
-ıvan sergeyeviç turgenyev-ilk aşk
-mihail bulgakov-usta ile margerita
-komunist manifesto
-gogol-palto

onun dısında tapındıgım bir rus bale hocam vardı cok uzunca sure. idi suda filan gibi temel seyleri anlıyorum:) -gel buraya-

yani demeye calıstıgım, benim kalbimde bu kadar yerin varken bana dıs kapının mandalı muamelesi yapamazsın rusya:)
devamını gör...
soğuk hava, üşümek, ruble, palto, ayakta yırtık ayakkabı, kirayı ödeyememek, cepteki son kalan parayla vodka alıp sokaktaki evsize yardım etmek, soğuk hava, toprak ağası şişko zengin, vodka içip soğuğu hissetmemek, sokakta yatmak, soğuk hava, açgözlülüğün getirdiği ölüm ve soğuk hava.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"rus edebiyatı okumak" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim