roman / edebiyat
10 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

ahmet hamdi tanpınar’ın mahur beste- sahnenin dışındakiler-huzur üçlemesinin(nehir roman) 2. kitabı. aslına bakarsanız yayın yılı olarak huzur’dan çok sonra yayınlanmıştır ama kronolojik bir sırayla okuma yapmak isterseniz, ilk mahur beste’yi(tanzimat dönemi), sonra sahnenin dışındakiler(kurtuluş savaşı dönemi), daha sonra da huzur’u(cumhuriyet dönemi) okumanız gerekir.

1973 yılında sahnenin dışındakiler,
1975 yılında mahur beste,
1949 yılında da huzur yayınlanmıştır.

not: kitapların basım tarihini esas aldım, gazetelerde tefrika edilmeleri daha önceki dönemlerde olmuştur.
devamını gör...
insanın doğasında vardır hep görünür olmak istemek kendinden söz edilsin istemek. dünya bir sahneyse o sahnede etkin rol almak ister. ahmet hamdi tanpınar üstad bu kez istanbul ve cemal karakterini sahne dışına koyarak asıl sahnenin oyunun döndüğü alanın dışarıdan nasıl göründüğünü anlatıyor bizlere. tarih mondros sonrası milli mücadele zamanı. istanbul işgal altında sömürge askerleri istediği gibi at koşturabiliyor diğer tarafta da padişah şakşakçıları rahatım bozulmasın diye milli mücadele aleyhtarı oluşumlar içindeler. istanbul halkı sinmiş bezmiş durumda bu gidişat nereye gidiyor tünelin ucunda ışık var mı onu merak ediyor. cemal çocukluğunu istanbul'da rahat geçirmiş bir kişi tarihi yarımadada anıları dolu daha sonra babasının tayini nedeni ile anadolu'ya gidiyorlar çok sevdiği arkadaşı sabiha'yı istanbul'da bırakıp. 6 yıl aradan sonra vapurla istanbul'a geldiğinde gördüğü istanbul'un o eski çocukluğundaki istanbul olduğunu anlıyor ne yazık ki sabiha'nın da. yüzyılların başrolü istanbul artık başrol değil anadoluya vermiş kendisi de sabiha'nın yanında başrol değil geçen yıllar rolünü kaptırtmış. işte üstad tanpınar olaylara üçüncü göz olarak baktırıyor kitabında ve alıştığımız üslubunda hürriyet meselesini devletin ülkenin geleceğini insanların ikiyüzlülüğünü yalnızlık deneyim hayat aşk kavramlarını bol karakterli sahne dışı ama güzelliği saflığı bozulmamış istanbul'un o atmosferinde sunuyor.
devamını gör...
kitabın kapağını henüz kapadım. hakiki bir edebi eser okumanın gururu ve mutluluğu içindeyim. hikayenin güzelliği bir yana, o eski kelimelerle kurulan ahenkli cümlelerin uyandırdığı hazzın tesiri altından çıkmak istemiyorum. okurken sık sık sözlüğe baktım. birçoğunun anlamını unutacağım muhtemelen. keşke böyle kelimelerle konuşulan bir ortamım olsa.

kitap mütareke yıllarının istanbul'unda geçiyor. "sahnenin dışı" tabiri, asıl mücadelenin yaşandığı anadolu'nun dışını kastediyor. asıl olay çocukluk dönemine dayanan bir aşk ve arkadaşlık ilişkisi çerçevesine dayanıyor. ana karakterin çevresindeki kişiler sadaretin içinde veya etrafında, istanbul'daki içtimai ve siyasi olaylarla içli dışlı insanlardan oluşuyor. zaten kendisi de ucundan da olsa bu işlere bulaşıyor. bu sayede o zamanki sosyal hayatın bir kesimine yakından tanıklık etme fırsatı yakalıyoruz. şimdi izninizle biraz görgüsüzlük edip bir sürü alıntı paylaşacağım:


"gariptir ki nuri bey hiç kitap hediye etmezdi. belki de fikrin mesuliyetini üzerine almaktan çekinecek kadar derin düşünceliydi."

"- (...)bütün bu insanlar bana öyle geliyor ki olacakları şeyi olamamışlar. bir duvar önünde asıl yollarını değiştirmişler, yahut da oldukları yerde kalmışlar.bu duvar nedir sen biliyor musun?
-hayır, dedim. belki talihtir.
-hayır, değil. "

"insan dediğimiz mahluk, her şeyden evvel çehre ve tavırdır."

"fikirler arkalarında kendi kalabalığını isterler. onu bulamazsa konuşan hür olamaz."

"pascal, büyük adamdan bahsederken, sadece iki uçta birden bulunmaz, bu iki ucun ortasını da doldurur, der. kudret bey'i anlamak için bu cümleyi hatırlamağa muhtacız. o, gülünç ile makulün sınırlarında beraberce bulunur. bizde, son zamanlarda ve bilhassa umumi işlerde, karşılığı olmayan çeke benzeyen bu cins insanlar çok görülür."

"ancak zaaflarımızı seven bizi hakkıyla sever, meziyetlerimizi herkes zaten kabul eder."

"evin hemen her tarafından zaman kendini ilan ediyordu. beyhudedir, diyordu., bütün bu ıstıraplar, unutmalar ve hatırlamalar, ben varken hepsi beyhudedir!"

"süleyman bey; sonra anladım ki yaşadığı dünyadan istifa etmiş bir adamdı."

"belki de ahlak yoktu, vazife yoktu. hiçbir şey yoktu. sadece bazı şeylere kabiliyetsizlik, bazı şeyleri kendisine nehyetmek vardı. insiyaklarından korkmak ve kaçmak vardı. belki de sadece terbiye ve korku vardı."

"onun hayatı henüz muallaktadır. bazı insanları sonuna varmadan bilemeyiz."

"hayır, her zaman hayat iğrenç değildir. bazen insan çok temiz tabakalara çıkabiliyor. bulutların yıldırım ve şimşek kokusunu koklayabiliyor. insan hayatla dövüştüğü zaman ona başka türlü bakıyor."

"çünkü muhtar; hiçbir zaman tam bir şekilde sevilmeyecek, fakat daima affedilecek, her kusurunun üstünde yaşayacak insanlardandı. bu, yaradılışının, belki de hücrelerinin bir sırrı ve imtiyazıydı."

"kime dokunmak istesem kuru bir dal gibi elimde kalıyordu."

devamını gör...
ahmet hamdi tanpınar' in kaleme aldığı 1973 yılında basılmış 373 sayfalık eser.kurtuluş savaşı zamanı istanbul'unu ana kahraman aracılığıyla yansıtan, siyasi konuların fazlaca yer aldığı bir romandır.

eserden beni etkileyen küçük bir alıntı paylaşıyorum.


keşke öldükten sonra bir daha yaşayabilsek; o zaman iyi oluruz. hepimiz iyi oluruz!
devamını gör...
mütareke dönemi istanbul'unda geçen bir ahmet hamdi tanpınar romanı. ilk 200-250 sayfasında hemen hiçbir şey yok. cemal bey vefaya gider, sabiha hanım laleli tarafına çıkar, vezneciler yönüne doğru ihsan bey gelir, köşklere misafirliğe gidilir ve oradaki alafranga manzaralar mahallede dedikodu konusu olur, derken ana karakter çocukluğuna döner. monotonluk had safhadadır ve sadece istanbul'un o dönemki mahalle hayatına ışık tutulur. ayrıca sık sık 1908-1918 arası arasında geri dönüşler ve yoğun bir çocukluk özlemi duyulur. ancak 250 sayfa sonra romanda hareket görülmeye başlar.

fakat roman asıl olarak bu yönüyle bir hiciv ve trajedi hikayesidir. imparatorluk önce trablusgarp sonra balkan savaşları ile tarihi topraklarını ağır kayıplar vererek kaybederken, imparatorluğun başkentinde bu durumlar pek umursanmamakta ve hayat normal akışında devam etmektedir. birinci dünya savaşında da bu durum değişmez. çanakkale cephesi ve rusya'da gerçekleşen ihtilal sonrası doğu cephesinde başarılar haricinde çok ağır kayıpların yaşandığı ve bütün arap coğrafyasının trajik bir şekilde elden çıkması da yine dersaadet için sarsıcı olmamış ve rutin hayat devam sürmüştür. mütareke devri ile birlikte bu umursamazlık kesintiye uğramaz. romanın ana karakteri aksaray'da, vezneciler'de, kadıköy ve istanbul'u en bilinen yerlerinde sık sık işgal ordularının askerlerini görür. kimi fransız, kimi iskoç, kimi ingiliz olan bu askerlerin yanından geçtikten sonra ana karakter aşkla bağlı olduğu sabiha'yı, mahallenin gündelik hayatını ve geçmişi düşlemekten başka bir şey yapmaz. yine roman milli mücadeleye bakışı da bir çok yerde ayrıntıları ile gözler önüne serer. herkesin derdi kendi hayatıyladır ve çıkarlar her şeyin üstünde görülür. romanı tarihi yönü ve dönemle ilgili verdiği öznel bilgiler, gözlemlere dayanan bilgiler ise çok değerli ve nabız ölçücü gözükür.

bir anı kitabı gibi yazılan bu roman, aynı zamanda bir tarihi belge niteliğinde, tıpkı ismi gibi sahnenin dışındakileri anlatır. sahnenin içinde ise o sırada ankara'da milli mücadeleyi yürütenler bulunmaktadır. ben romanı okurken uzun süre oldukça sıkıldım. bir türlü sadede gelinmediğini düşündüm ve bu kadar monoton olay ve diyalogların neden tasarlandığını anlayamadım. sonrasında aslında romanın ana amacının hiçbir şeyi umursamayan bir payitaht üzerine kurulu olduğunu anlayınca romanın gözümdeki yeri değişti. yakup kadri'nin sodom ve gomore'sinde hikaye, olaylar daha canlı ve açık olsa da, sahnenin dışındakiler farklı kurgusuyla ve birkaç katmandan oluşan yapısıyla çok ilginç bir dönem romanı.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"sahnenin dışındakiler" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim