kendisinin islami fıkhında yazıları vardır, kürtçü falan da değildir, kürttür. islam'da bir şeyin taraftarı olmak yoktur. hiçbir zaman da said nursi kürtlerin üstünlüğü yahut arapların üstünlüğü ile ilgili bir şey söylememiştir.
devamını gör...
kürt ırkçısı ve ruh hastası bir şizofrendir. bırak batı dünyasını ve felsefesini, afrika’nın en geri kalmış ülkesinde bile yaşasaydı “ radyonun içinde cinler var” dediği için tımarhaneye tıkılırdı. nitekim abdülhamit’de bu müptezelin deli saçmalarına katlanamamış ve tımarhaneye attırmıştır.
devamını gör...
zehir.
devamını gör...
yaşadığı süre zarfında din simsarlığı yapan bomboş bir kişilikti. bir diğeri de fesli deli olarak bilinen kadir mısıroğlu'dur.
devamını gör...
alim zannedilen deli. 2. abdülhamid tarafından tımarhaneye atılmışlığı var.

yazdıklarının mantıklı hiçbir yanı yok. zaten anlama ihtimaliniz de fazla yok. en çok da kitaplarının türkçeye çevrilmesi karşıdır. diğer tüm diller tamam ama türkçe olmaz. niye? olursa okuyan anlar da ondan.

radyonun ses iletmesi, bu kişinin yazdığına göre, melekler aracılığıyla olur mesela.

azılı bir atatürk düşmanıdır. hatta bu deliye göre atatürk deccaldir.

zehirlenip ölmez mesela. buna sıkılan kurşun da işlemiyor. * bu anlattıklarım da kendi kitaplarında yazıyor. hatta adile naşit'i lise zamanında gördüğünü, geleceğinin de kendine gösterildiğini iddia eder. başka alemde hz ali ile görüştüğünü iddia eder. kur'an'da risale saçmalıklarından bahsedildiğini iddia eder.

nerden tutsanız elinizde kalır. fesli delinin 8-10 kat üstü bir kaçıktır kısaca.
devamını gör...
yaşantısı, hakkında birbirine zıt pek çok düşüncelere neden olan bir yazar ve düşünürdür. takriben yüz otuz parçadan ibâret olan ''risâle-i nûr'' kitaplarının müellifidir. bu kitapları yirmi üç, yirmi dört yılda yazdığı bilinmektedir. kitaplarında geçirmiş olduğu zihni değişimi, ''eski said ve yeni said'' olarak bir ayrıma tâbi tutar. ''eski said'' zamanında siyâsi konuları ele alan yazıları ''ictimâî reçeteler'' adlı 2 cildlik bir kitapta toplanmıştır. bunun dışında ''yeni said'' zamanında imânî konulara dair düşüncelerini anlattığı kitaplarını te'lif etmiş olup bunların en başta gelenleri ise ''sözler, mektûbât, lem'alar ve âsây-ı mûsâ'' dır. said nursî'nin ayrıca ''mesnevî-i nûriye'', kur'an'ın bir tefsiri olduğunu söylediği ''işârât'ül î'câz'', ''muhâkemât'' ve ''şûâlar'' gibi kitaplarının yanında çoğunluğu öğrencilerine gönderdiği ve öğrencilerinden aldığı mektupların yer aldığı ''barla, emirdağ ve kastamonu lahikaları'' da risâle-i nûr külliyatı içinde bulunmaktadır. yazdığı kitapları sebebiyle hakkında pek çok dava açılmış, hapishane ve sürgünlerde hayatı kendisine zehir edilmiştir. kitaplarında imâna ait konuları soyut niteliklerine rağmen bir takım hikâyeler ve temsiller ile anlatarak somutlaştırmak sûretiyle okuyucuya anlaşılır kılmak istemiştir. ''yeni said'' döneminde her ne kadar siyâsete kapılarını kapadığını belirtse de zamanın başbakanı adnan menderes'e mektup yazmaktan geri kalmamıştır.

yazdığı kitaplardaki kimi düşüncelerine ben de dâhil olmak üzere katılmayanlar olsa bile sırf düşünceleri ve yazdığı kitaplar sebebiyle said nursî'ye hukuk yoluyla yapılan eziyetleri asla doğru bulmuyorum. kitaplarını pek çok defa okumuş ve anlamaya çalışmış bir insanım. dili, günümüz türkçesi ile anlaşılmaya müsâit değildir. bununla birlikte müellif, kitapların asla tercümeye tâbi tutulmamasını, aksi halde orijinalliğini yitireceğini belirtmiştir. yine, ''muhâkemat'' isimli kitabında yazdıklarının bir ''mihenge vurulmasını'', yâni eleştirilmesini ister. kitapların te'lif hakkını alan bir kaç tane yayınevi vardır. ancak, her nedense said nursî'nin kaleme aldığı söylenen ve fakat henüz zamanı gelmediği için yayımlanması doğru bulunmayan risâleleri vardır ki ''kevser risâlesi'', ''rumûzât-ı semâniye risâlesi'', ''18. lem'a'' bunlardandır. ''işârât'ül î'câz'' isimli kitabında kur'an'ın bazı âyetlerinin cifr hesâbını yaparak bulduğu ebced değerlerinden hareketle yazdığı kitaplarda bir kutsallık bulunduğu fikrini her seferinde benimsetmeye çalışmıştır. hazreti ali'ye atfedilen ''celcelûtiye'' kasidesinden, yine risâle-i nurlara yönelik bir takım işâretlerin bulunduğunu, yazdıklarının kendi duygu ve düşünceleri değil ama ilâhî ilhamlar olduğunu söyleme ihtiyacı duymuştur. böyle yapmakla, aslında kitapların hiç bir şekilde eleştirilemez olduğunu ihsâs etmiş ve ''muhâkemat'' taki yukarıda dikkatinizi çekmeye çalıştığım düşüncesiyle çelişmiştir. said nursî'nin kendi kitaplarını bir kutsallık şalıyla örtmesi, bugün dahi risâlelerin tüm yönleriyle, kur'an'ın ve kur'an'ın anlamıyla çelişki arz etmeyen hadislerin ölçülerine vurularak eleştirel bir yaklaşımla değerlendirilmesi imkânını ortadan kaldırmıştır. bu sebeple, risâleleri anlama ve anlatma işi cemaatlere kalmıştır. cemaatler ise risâleler'den anlam devşirme önceliğini kendilerinde görmüşler, ancak onların anladıkları ve anlattıkları, risâleler'in gerçekliğini teşkil etmiştir. halbuki, risâleler ile ilgili karanlıkta kalan pek çok şey vardır. bunları karıştırdığınızda risâleler'den kendilerine bir dünya kurmuş insanların hakâretlerine uğramanız veya en hafif tâbirle onlar tarafından kaâle alınmamanız neticesini doğuracaktır. evet, sevenlerinin tâbiriyle üstâd'ın insan zihnini ve kalbini aydınlatan, beğenerek okuduğum ve yararlandığım ''sözler''i, ''mektubât'' ı, ''lem'alar'' ı vardır. ancak, imân umdeleriyle taban tabana zıt bulduğum görüşleri de vardır. 18. lem'ayı bulmayı başaranlar varsa, hazreti ali'nin cebrâil (aleyhisselâm)'dan nasıl sayfa aldığını, bu sayfada sadece hazreti ali'ye ism-i âzâm'ın öğretildiğini okuyarak şaşırabilirler. bu şaşkınlık uyandıran lem'a'nın başında ''mahremdir, herkese gösterilmez'' ikâzı da bulunmaktadır. pekiyi ama neden? çünkü, bunun imân umdeleriyle bağdaşmadığı bilinmektedir. bunun bilinmesi hâlinde insanların risâlelere teveccühü ve bakışı zedelenebilecektir. sevenlerinin, kitaplarını okudukları üstâd'ı ve yazdıklarını yeterince tanıyamadıklarını, o'nun kitaplarını hep kendi açtıkları tezgâhta okuyup pazarlayanların anlam dünyalarından öteye, çizilen sınırların dışında izinli olmadıkları için adım atmadıklarını düşünüyorum. ''âsây-ı mûsâ'' ilk okunması tavsiye olunan eserlerdendir. merâkı olanlara ve defalarca bu kitabı okuyanlara, ''kör hâfız'' gibi değil, gerçekten anlama çabasıyla yeniden okumalarını ve hiç bir cümleyi tamamen anlayıp kavramadan geçmemelerini tavsiye ediyorum.

sözlerimin yanlış anlaşılmasını istemiyorum. said nursi'ye çektirilen sıkıntı ve eziyetleri asla tasvip etmiyorum. sadece said nursi'ye değil, sol görüşlü olan ve aynı dünya görüşünü paylaşmadığım yazarların da düşünceleri nedeniyle hapishanelere kapatılmalarını doğru bulmadığımı başka yorumlarımda dile getirdiğim ortadadır. yine said nursi'nin dini hayatını, dünyevilikten soyutlanmış hâliyle farklı ve çarpıcı buluyorum. her ne kadar kendisi eleştiri kapısını kapatmış ve yazdıklarına inanmayanları ''zelil olmakla'' korkutmuş ise de kitaplarında serdettiği bazı düşüncelerinin imân ilkeleriyle bağdaşmadığını, kitaplarını okuyanların dikkatli şekilde tahlil etmeleri gerektiğini düşünüyorum.
devamını gör...
sırf kürtlere laf etmek icin oylesine yazan var.
adam islam adamidir kürtçülük ve kürtlüğün yanindan dahi gecmez.
boyle fikirleri olsa fetullah gulen denen adamin orgutu fikir babasi olarak gorur mu ?

bu tur fikirlerin, sahislarin kitaplarinin okutuldugu yerlerden kendiniz ve cocuklarinizi ileride uzak tutun.
devamını gör...
bir dönem milletvekilliği yapmış, modernist islamcıların hedefinde olan, gelenek islamcılarının ise yere göğe sığdıramadığı, seveni kadar sevmeyeni de bulunan; tarihi şahsiyet.

şahsi fikrim; said nursi dönemin siyasi konjonktürüne göre hareket etmiş biridir. kitaplarını dönemin şartlarına göre anlamak gerekir.

nitekim yaşadığı dönem göz önünde bulundurulursa; sosyalist oluşumların devletleştiği bir dönemdir. insanların dalga dalga sosyalizme koştuğu bir dönemde; kendince fikrini ortaya koymuştur. kendisi allah'a iman konusu üzerinde durduğunu söylese de; kitaplarının konusu allah'ı ispat üzerinde yoğunlaşmıştır. nitekim iman ayrı şeydir, ispat ayrı şeydir. iman da teslimiyet söz konusu iken, ispat etmede teslimiyet söz konusu değildir.

öğrencileri ise, kitaplarının kur'an tefsiri olduğunu ileri sürer. şahsi fikrim; nur külliyatı kur'an tefsiri de değildir. çünkü; tefsirlerde belli bir metodolojinin izlenmesi gerekir. her ayete ışık tutmak, her ayeti açıklamak, konudan konuya geçerken birbiriyle bağlantılı ayetlerin açıklanması söz konusudur.

bugün yaşıyor olsa idi; muhtemelen insanların yazdığı kitaplara yüklediği anlamı görse şaşıracak biridir.

bir seyyid kutup, hasan el benna, abdulaziz rantisi, muhsin el hekim, ayetullah humeyni olamamıştır.
devamını gör...
o çok övülen risalelerin de türk boyları için akvam-ı vahşiyye (vahşi kavimler) demiş söz de din âlimi. sorsan ırkçılık etmemiş, zamanın ötesinde bir din âlimi* hatta o kadar din alimidir ki kendisi "ahiretimi feda ettim" diyebilecek kadar din alimidir. ha bir de yine o kadar din alimidir ki abdülhamit tarafından tımarhaneye atılmıştır. kendine din âlimi diyeceksin, ama allah'ın yeryüzünde ki gölgesi olarak bilinen halife tarafından tımarhaneye gönderileceksin. öyle de ironik bir din alimidir* kurtuluş savaşı zamanında millet cephede iman ve inancıyla savaşırken kendisi istanbul'da ki evinde düşman işgali altında o, kendi iman ve inancıyla biricik risalelerini yazmıştır. aklı olmayanın dinî olur mu? adam deli.
devamını gör...
devlet yurdunda kalırken; bu şahsın yurt içinde örgütlenmeye çalışan cemaat öğrencileri odamıza gelip sohbet düzenlemeye kalkardı. ben odanın dinsiziydim, dolayısıyla çok denk gelmedim.

bir keresinde odamda bir şeylerle uğraşırken denk geldik. külli irade, cüzzi irade ve kader üzerinden saidin kitabından bir şeyler okuyorlar. ama ne okuduklarını da anlamamışlar, dinliyorum bir yandan. içlerinden cevval olanı birden bana dönüp:

"burada ne demek istemiş efendimiz bölücü kebapçı kardeşim?" diye bir soru sordu. çocuklara yarım saat irade-kader denklemi üzerinden ders verdim, sonra bir daha uğramadılar odaya. arkadaşlar bana dönüp "sen de bayağı biliyormuşsun" dediler. bildiğimizden inanmıyoruz ya.
devamını gör...
tam bir şarlatan. soba borusuyla falan konuşuyor. yukarıyla çeşitli iletişim kanalları var. kendisinin "görevlendirildiğini" ve eserlerinin ona "yazdırıldığını" iddia eder. açıkça peygamberim diyemiyor ama kapı oraya çıkıyor. bütün olayı şarlatanların klasik "rüya gördüm manası şu demektir" üzerine kurulu. çünkü cahil ve yönlendirilmeye müsait insanları bundan daha iyi yönlendirme yolu yok. ayrıca kendi şahsı ve mustafa kemal ile bir nevi mesih-deccal karşıtlığı yaratmıştır. bu zehirli iklimden de nurculuk dediğimiz tarikat ortaya çıkıyor.

nurcuların genel özelliği risale-i nuru kuran'ın dahi önüne koymaları ve yalnızca onu okumalarıdır. modern değerlere tamamen düşmandırlar, kuranı da işlerine geldikleri gibi yorumlarlar. fethullah gülen cemaati de nurcuların kollarından biridir. bu herifin sürekli ağlayıp zırlayıp rüyalar anlatması da bundandır. doğum tarihini boş yere 10 kasım 1938 olarak değiştirmemiştir. çünkü dedik ya atatürk'ü deccal kendisini ise dünyayı bu deccalden kurtaracak mesih olarak görüyor.

şu sözlükte bile kaç kere rastladım kendisini övenlere. varın zehirlenmenin boyutlarını siz hesap edin. islam zaten andersenden masallar tadında bir dinken bu şarlatanların elinde hepten fantastik bir jrr tolkien romanına dönüşüyor ve tuhaftır takipçi sayısı daha da artıyor. araştırmaya değer bir konu.
devamını gör...
ulu öndere tek gözlü deccal benzetmesi yapan ve bir dönem sobayla konuştuğu söylenen ruh hastasının tekidir. kendisini savunanlar şüphesiz ki atatürk düşmanıdır, cumhuriyet düşmanıdır. bunlar atatürk heykellerinden için “put” benzetmesi yaparlar lakin kendileri gider kabenin etrafında 7 tur dönerler. yani savunucuları da, bu şahısta son derece leştir.

bir de islam alimi falan denmiş kendisine, ruh hastasıydı. kesin bilgi yayalım..
devamını gör...
geri, ilkel ve hastalıklı fikirleriyle koca bir halkı cahil bırakmayı başaran gerici bir yobaz, fetö'nün fikir babası.
devamını gör...
en’âm suresi 93. ayet bağlamına giren zat. dönemine göre kendince bazı ayetleri tefsir etmeye çalışmış, verdiği misaller ile iman esaslarına açıklık getirmiş kişidir.

yazdığı kitaplardaki bazı iddialar şu şekildedir.

“bu risalenin mukaddimesinin bu derece uzun olması istemeden olmuştur. demek ihtiyaç var ki, öyle yazdırıldı.” [10] risale ayetinden anlaşılacağı üzere, said nursî bu edilgen konumunu tevazu maskesine bürünerek birinci şua’da şöyle izah ediyor; “benim gibi yarım ümmi bir adam… risale-i nur’a sahip değildir ve o eser, onun hüneri olamaz, onunla iftihar edemez. belki doğrudan doğruya kur’an’ın manevi mucizesi olarak, rahmet-i ilâhiyye tarafından ihsan edilmiştir.” bunun tercümesi ise şudur:

peygamberimiz kur’an’ın tercümanıdır, tebliğcisidir; said nursî de nur risaleleri’nin tercümanıdır, tebliğcisidir. hz. peygamber ümmîdir; said nursî ise yarım ümmî bir zattır. nasıl ki, kur’an hz. muhammed’in değil, allah’ın kelâmıdır; o sadece tercümandır, mübelliğdir. risaleler de said nursî’nin eseri değildir; o da nur risaleleri’nin tercümanıdır, tebliğcisidir. peygamberimizin görevi kur’an’ı tebliğdir; said nursî’nin görevi de risaleleri “tebliğ”dir.

said nursî, risalelerin kendi eseri olmadığını öylesine güçlü bir dil ile vurgulamaktadır ki; bu vurgu, eserin kendisine nispeti imkânsız kılmaktadır. bu bağlamda said nursî’nin risaleler ile bağı ancak tercümanlık ve tebliğ mesabesindedir. nur risaleleri, said nursî’nin eseri değildir! onun ihtiyarıyla yazılmamış, bilâkis cenab-ı hakk’ın lisanıyla yazdırılmıştır! semavîdir! arşîdir!

said nursi risalelerin tenkid edilmemesinin; “mübarek sözler şüphesiz kitab-ı mübinin nurlu lemeâtıdır. içinde izaha muhtaç yerler eksik olmamakla beraber, küll halinde kusursuz ve noksansızdır” diyerek önünü kesmiş oluyor. (yirmi yedinci mektup)

said nursi’ye göre risâil-i nur bir mucizedir. bunun gerçek olduğunun delili ise şudur: “onda öyle parçalar vardır ki, kimisini altı saatte, kimisini iki saatte, kimisini bir saatte yazıp meydana getiremiyorum… ve altı saatte yazılmış olan otuzuncu sözü ben de, en yeterli dindar filozoflarla çalışsak altı günde yazamayız. ve kimse de yazamaz.” (sikke-i tasdiki gaybi, s:123)

konuyu said nursi’den bazı iddialar ile bağlayalım:
“mütebakisi şimdilik yazdırılmadı.” yani kalanı şimdilik yazdırılmadı. (sikke-i tasdiki gaybi, s: 236)
“risale-i nur dairesi içine girenlerin tehlikede olan imanlarını kurtaracak ve bu imanla kabre ve cennete gireceklerdir.” (tarihçe-i hayat, s: 444)
“risale-i nurun dışında iman aramaya gerek yoktur.” (barla lahikası, s:588, lem’alar, s: 63)
“risale-i nur bereket sebebidir.” (sikke-i tasdiki gaybi, s: 40)
“ imanı harika bürhanlarla/delillerle kurtaran, başta risale-i nur’dur. (barla lahikası, s: 580)
“risale-i nur, belaları def eder.” (emirdağ lahikası, s: 493)
“risalei nur musa’ın asası gibidir.” (tarihçe-i hayat, s: 213)
“risale-i nur’un bir harfine dokunmak büyük günahtır.” (barla lahikası, s: 56)
“risalei nur eksiksizdir.” (barla lahikası, s: 54)
“risâil-i nur’da yazılı olanlar kur’an’ın malıdır, allah’tandır.” (bediuzzaman cevap veriyor, s: 122)

yazdıklarına karşı yazılan reddiyeler mevcuttur.

not: vaktiyle, küçük sözler, gençlik rehberi, mektubat ve bir kaç risaleyi okumuş biri olarak yazıyorum. sene 1996.
devamını gör...
sobayla fln konuşuyor sıkıldıkça öyle bir kasa.
devamını gör...
deli olsanız da peşinizde binlerce kişinin dolanabileceğini gösteren kişi.
devamını gör...
arkadaşlar kendisi bedülzaman (asrın alimi) lakabını çayda çıra oynayarak almamıştır... büyük bir adamdır, ancak tartışmalıdır.
yazdığı risaleleri ile tanınır genelde, uzun süren bir sürgün hayatında oldukça verimli işlere imza attığını söylemek mümkündür. cemaatci bir yapıya sahip olduğu için tartışmalıdır.
devamını gör...
hem islam açısından hem felsefe açısından çok mühim bir allamedir.onun kanıtlarıylada başa çıkabilenin ellerinden öpülür.
devamını gör...
hakkındaki en doğru tespiti (bkz: hüseyin nihal atsız) yapmıştır.
devamını gör...
kendisi için "bedii" denmiş lakin o allah'ın sıfatıdır. ağır gelsin ona bu lakabı verenler!!
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"said nursi" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim