sansa stark

televizyon tarihinin en şanslı malı. muhtemelen edebiyat tarihinin de öyle.

kız kardeşi kayıp, erkek kardeşi sakat, üvey abisi ölümle cebelleşiyor, abi dediği adamın bi yerlerini koparıp attılar ve geriye kalan ikinci derece akrabaları dahil herkes öldü.

peki bu çapsız napıyor? kralın p*ç oğluyla fingirdeyip o saray senin bu kışla benim geziyor.

dangalak ya.

aslında ben bu başlığa bi görsel atacaktım. başlığının açılmadığını fark edince olaya tavrım değişti. bu da beni çok tutarsız biri yapar, ayağınızı denk alın.

çok gülmekle birlikte, çok hak verdiğim tanımı okudum yukarıda. üzerine yazılacak bir şey olmadığını düşündüm. * arya' cıyım ben. bunun için girdim başlığa.

biraz 1700ler stili bir hanımefendi olmakla beraber neoclassicism çağını buram buram yaşatmıştır. jane austenvari bir karakterdir. bir öyledir bir böyle yersiz kararlılık yersiz kararsızlığı yer yer düşkünlüğü ama müthiş bir romantizmi vardır.
bence tabii.

dizi senaristleri de "izleyen böyle düşünsün" diye kendisini sezonlar boyunca salak gibi gösterdi.
taa ki üvey abisini kurtardığı güne kadar.
ondan sonra zeki kadın imajı çizildi.

şimdi biraz empati yapalım :
babanın kafasını kesmişler.
kız kardeşin kayıp.
abini düğünde parça pinçik etmişler.
kardeşin sakat ve yakıldığını öğreniyorsun.
uzaktan kuzeni miydi neydi çükü kesilen, heh işte onu kıt kıt.
bir üvey abin var, o da kuzeyde siyahlara bürünmüş, duvarın tepesinde ayazda kalmış bekçi copu gibi neresi dondu belli değil.

kafasınızı kaldırdığınız anda kelle gidecek?
kaldırıp kellesini mi verseydi yoksa "kraliçe" olma yolunda gerekirse bok mu yeseydi?
mantıklı ve zekice olanı yaptı.

dizide izlediğimiz sansa stark; kendini prenses gibi gören, kibirli ve ukala biridir. her prenses gibi yakışıklı güçlü bir prensle aşk yaşamayı umduğundan kralın oğlundan azına tamah etmediği gibi, o kişiyle de nasıl olursa olsun evlenmeyi düşünecek kadar prensesliğinden emindir. trion lannister ile evlendirildiğinde hayal kırıklığına uğramış, ondan yana herhangi bir kötülük görmese de içindeki prensese bir hakaret olarak gördüğünden ilk fırsatta ondan kaçmıştır. buradaki kaçışı korkudan öldürüleceğinden değildir aslında. trionla evlendiği için hiçbir zaman yakışıklı prensle evlenemeyeceği düşüncesidir. tazı buna "gel seni ailene götüreyim" dediğinde ise bu hayali hala canlıdır ve gitmemiştir. korkudan olsaydı şayet o an kaçardı kısaca.

serçe parmakla olan kısa birlikteliğinde ise onu prensesi koruyup kollayacak şovalyesi zannetmiştir. kadın, şövalye olarak bile lorddan aşağısına dönüp bakmadığından haliyle kimseye yar olamazdı. tabi bu şovalye onu tutup kuzeydeki krala yani boltonlara satınca kaderine ufak ufak razı olmaya karar vermişken ölmekle kaçmak arasında kalmış, akabinde kaçmaya razı olmuştur.

teyzesinin yanında eski şovalyesi ve aşığı serçeparmağı biraz destekleyerek ona kral olabileceğine iyiden iyiye inandırarak piçlerin savaşına desteğe getirmiş akabinde de kardeşine boğazını kestirerek ondan kurtulmuştur. bu serçe parmağın kral olabileceğini kendisi de gözlemleme fırsatı bulduğundan kuzeyin kraliçesi gibi davranmakta herhangi bir beis görmemiştir sonrasında. madem amaç kraliçe olmak bunun için de etrafta uygun bir kral yok, haliyle kendi soyuna güvenerek kendi kendini kraliçe ilan etmiştir.

kısaca o veya bu şekilde kraliçe olmak isteyen bir insandır sansa stark. çektiği acıların bir nedeni olduğunu düşünerek katlanmış, yürüdüğü kraliçelik yolunda da her şeye göğüs germiştir.

karakter gelişimi kendisini finalde başka konumlara getirse bile yaptığı 10 hamleden 9'u sanıldığı gibi stratejik değil, aksine histerikti. günümüzde yaşasa tiktoktan başını kaldırmazdı.

woow.

www.instagram.com/reel/C-GP...

en sevmediğim stark. sinsi ve kenafir gözlü. ailesinin başına ne geldiyse onun yüzünden geldi.

kraliçe olacağım derken kendini köle olarak bulan starktır. starkların yüz karası… evlenme sevdasıyla yanıp tutuştuğu için bir sürü insanın başına gelmeyen kalmadı. kötü sansa, pis sansa!

game of thrones dizisi boyunca aldığı her karar, eylediği her eylem, düşündüğü her şey ile beni deli eden karakterdir. "bir insan hiç mi aklını kullanamaz?" sorusunun kesin bir şekilde "evet" cevabıdır kendisi.