#ödüllü filmler
1992 yılı abd yapımı film, aynı zamanda al pacino'ya en iyi oyuncu oscar'ını kazandırmıştır. charlie bir kolejde öğrencidir ve okulu için işe ihtiyaç duymaktadır. sonunda görme engelli olan albay frank slade'in yardımcısı olarak iş bulur ve işi de sürekli onun yanında dururak yardımcı olmaktır. ama albay frank slade kolay bir insan değildir. imdb: 8/10.
filmin orijinal ismi: scent of a woman
filmin orijinal ismi: scent of a woman
yönetmeni: martin brest
oyuncular
al pacino
chris o'donnell
james rebhorn
gabrielle anwar
philip seymour hoffman
todd louiso
oyuncular
al pacino
chris o'donnell
james rebhorn
gabrielle anwar
philip seymour hoffman
todd louiso
en iyi erkek oyuncu oscar'ı
1993 · al pacino
altın küre drama dalında en iyi sinema filmi ödülü
1993 · martin brest
altın küre drama dalında en iyi erkek sinema oyuncusu ödülü
1993 · al pacino
altın küre en iyi senaryo ödülü
1993 · bo goldman
bmı film music award
1994 · thomas newman
1993 · al pacino
altın küre drama dalında en iyi sinema filmi ödülü
1993 · martin brest
altın küre drama dalında en iyi erkek sinema oyuncusu ödülü
1993 · al pacino
altın küre en iyi senaryo ödülü
1993 · bo goldman
bmı film music award
1994 · thomas newman
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "ickiliydibilmemne" tarafından 26.11.2020 18:57 tarihinde açılmıştır.
1.
başrolünde al paçino ve chris o'donnell 'in oynadığı film.
al paçino bu filmle oscar kazanmış, mafyatik rollerin üstüne yapıştığını söyleyenlere cevabını vermiştir aynı zamanda.
filmde emekli ve kör bir yarbay ile ona bakıcılık yapma görevini üstlenmiş bir lise öğrencisini izliyoruz. duygusal ve çok hoş bir filmdi.
dostumun adı charles ! repliği ve yemek sahnesi ,tabi ki de tango sahnesi ile beraber, favori sahnemdi.
al paçino bu filmle oscar kazanmış, mafyatik rollerin üstüne yapıştığını söyleyenlere cevabını vermiştir aynı zamanda.
filmde emekli ve kör bir yarbay ile ona bakıcılık yapma görevini üstlenmiş bir lise öğrencisini izliyoruz. duygusal ve çok hoş bir filmdi.
dostumun adı charles ! repliği ve yemek sahnesi ,tabi ki de tango sahnesi ile beraber, favori sahnemdi.
devamını gör...
2.
al pacino'ya oskar kazandıran 1992 yapımı film. mükemmel bir oyunculuk sergilemiştir.
tango sahnesi... efendim nasıl anlatılır. her izlediğimde aynı hissiyat ile beni ekrana kitler. ferrari sahnesi de bir o kadar muhteşemdir.
tango sahnesi... efendim nasıl anlatılır. her izlediğimde aynı hissiyat ile beni ekrana kitler. ferrari sahnesi de bir o kadar muhteşemdir.
devamını gör...
3.
al pacino’nun kör olduğu için malulen ordudan ayrılan emekli bir albayı oynadığı daha doğrusu emekli kör bir albayın al pacino kılığına girdiği enfes ötesi film.
(bkz: scent of a woman (film))
(bkz: scent of a woman (film))
devamını gör...
4.
zerre sıkmayan bir film. al pacino her zamanki gibi kendini izletiyor. özellikle barındırdığı dans sahnesi ile herkeste yer ettiğini düşünüyorum. ayrıca sonlara doğru okulda disiplin kurulu önündeki tiradı da unutmak mümkün değildir. hatta şu an açıp tekrardan o sahneleri izleyeceğim.
devamını gör...
5.
6.
1974 italyan yapımı profumo di donna orjinal isimli filmin yeniden çekimidir. orjinal italyan filmi 1976 akademi ödüllerinde en iyi uyarlama senaryo ve en iyi yabancı dildeki film dalında aday olmuş ama ikisinide kazanamamıştır.
açıkça söylemem gerekirse bana göre italyan filmi, al pacino' nun oynadığı filmden daha güzeldir, al pacino da onca güzel filmi olmasına rağmen bu filmi ile oscara layık görülmesi nedeniyle sanki akademi tarafından "özürümüzü kabul et abi" tarzında ödüllendirilmiştir. öylesine ki 1993 akademi ödüllerinde hem scent of a woman ile en iyi erkek oyuncu akademi ödülüne hem de glengarry glen ross filmi ile en iyi yardımcı erkek oyuncu akademi ödülüne aynı anda aday gösterilmiştir. kural gereği ikisini birden kazanma şansı yoktu, ya hiçbir şey kazanamayack ya da bir tanesini kazanacaktı..
açıkça söylemem gerekirse bana göre italyan filmi, al pacino' nun oynadığı filmden daha güzeldir, al pacino da onca güzel filmi olmasına rağmen bu filmi ile oscara layık görülmesi nedeniyle sanki akademi tarafından "özürümüzü kabul et abi" tarzında ödüllendirilmiştir. öylesine ki 1993 akademi ödüllerinde hem scent of a woman ile en iyi erkek oyuncu akademi ödülüne hem de glengarry glen ross filmi ile en iyi yardımcı erkek oyuncu akademi ödülüne aynı anda aday gösterilmiştir. kural gereği ikisini birden kazanma şansı yoktu, ya hiçbir şey kazanamayack ya da bir tanesini kazanacaktı..
devamını gör...
7.
hiç bitmesini istemediğim, beni çok heyecanlandıran ve duygulandıran sahnelerin olduğu muhteşem bir dram filmidir. tango sahnesi, ferrari sahnesi, intihara kalkışırkenki o diyaloglar ve disiplin kurulu sahnesi hiç unutamayacağım şekilde zihnime kazındı. bir defa, iki defa, on defa yahut 100 defa daha izlesem asla sıkılmayacağım.
devamını gör...
8.
al pacino'nun bir erkek nasıl klas olur,püf noktaları nelerdir sorusuna rolü ile yanıt verdiği mükemmel ötesi film.
bu filmde gözleri görmeyen bir karakteri oynayan al pacino bir uzuv geri kalırsa diğeri gelişir mantığından hareketle vardığım koku konusunda tam bir profesyonel.
yukarıda belirtildiği gibi tango sahnesi ve disiplin kurulu sahnesi akıllara kazınan en önemli sahneler.
bir diğer sahne de ferrari sahnesi tabii bana new york'ta en beğendiğim görsel manzara olan dumbo brooklyn'i aksiyonlu sahnesiyle hatırlattı.
film içinde geçen bir sözü çok beğendiğim için buraya bırakıyorum.
there are two kinds of people in this world those who stand up and face the music and those who run for cover. covers's better
hayatta sahip olduklarımızın kıymetini anlayabileceğimiz,aynı zamanda hayatı dürüst bir şekilde dolu dolu yaşamak gerektiğini öğretebilen bir film.
ileriki dönemlerde tekrar izleyeceğimden şüphemin olmadığı filmlerden biri oldu,sizin de öyle olacaktır.
keyifli seyirler.
bu filmde gözleri görmeyen bir karakteri oynayan al pacino bir uzuv geri kalırsa diğeri gelişir mantığından hareketle vardığım koku konusunda tam bir profesyonel.
yukarıda belirtildiği gibi tango sahnesi ve disiplin kurulu sahnesi akıllara kazınan en önemli sahneler.
bir diğer sahne de ferrari sahnesi tabii bana new york'ta en beğendiğim görsel manzara olan dumbo brooklyn'i aksiyonlu sahnesiyle hatırlattı.
film içinde geçen bir sözü çok beğendiğim için buraya bırakıyorum.
there are two kinds of people in this world those who stand up and face the music and those who run for cover. covers's better
hayatta sahip olduklarımızın kıymetini anlayabileceğimiz,aynı zamanda hayatı dürüst bir şekilde dolu dolu yaşamak gerektiğini öğretebilen bir film.
ileriki dönemlerde tekrar izleyeceğimden şüphemin olmadığı filmlerden biri oldu,sizin de öyle olacaktır.
keyifli seyirler.
devamını gör...
9.
1992 yılında al pacino'nun en iyi erkek oyuncu ödülünü aldığı filmdir. kör olmuş bir huysuz bir subay rolünü o kadar iyi oynamıştır ki, tango sahnesi muhteşem.
izlemeyen yoktur ama varsa izlemeli.
izlemeyen yoktur ama varsa izlemeli.
devamını gör...
10.
verilen mesajların tamamı otoriteye başkaldırı ama sınırlar çerçevesinde kalıplara uyma güdüsüdür. araya bir iki romantik serpinti yapılması hollywood'un tabiatı gereği.bugün kemalist eğitim sistemini tu kaka ilan eden neoliberal sürpüntülerin tamamının izleyip özümsemesi gereken filmdir.
devamını gör...
11.
yakın zamanda izlediğim için hala taze iken fikirlerimi yazmak isterim: al pacino gerçekten büyük bir oyuncu. izlediğim film sayısı iki üçtür ama yine de bu yorumu yapacak kadar gördüm sanırım. bu filmde de kendisi kör birini oynar, kör biri iken görüyor taklidi yapar, gerçekten şahane bir oyunculuğu var. gerek üzüldüğü sahnelerde, gerek kükrediği gerek düşüncelere daldığı gerekse kişiliğini yansıttığı. bu film al pacino için izlenir fakat değinmeden geçmeyeceğim bir iki noktası da yok değil:
filmin isminin kadın kokusu olması beni, bu tarz sahnelerin daha çok olacağına itmişti. fakat filmde bu yoğunlukta, derinlikte sahnelere pek rastlayamadım. yani filmin ismi sanki filmi daha iyi tanımlayacak bir başka isim ile değiştirilebilirmiş gibi geldi bana.
sonu. film eskiden asker olan ''zor'' birinin bakıcılığını üstlenen genç ile yaşadığı zaman dilimini anlatıyor. bu hikayeyi izlerken yoğunluğundan, ağırlığından ve derinliğinden çıkamadığımız sahneler görüyoruz. burada eleştirimi yıkıcı anlamda söylemiyorum hatta tüm bu duyguları yaşatan al pacino'ya tekrar teşekkürümü sunayım. ama böyle derin anlamlı sahneler içeren filmin bir robin williams filmi gibi bittiğini düşünüyorum. bu kadar gri tonlarına (konu olarak) dalmış bir filmin sonunda renk paletinin bu kadar açılması beni şaşırttı biraz.
ama tüm bu yazdıklarım onu hala izlenmeye değer bir film yapmaktan çıkarmıyor. kesinlikle izlenmesi gereken bir film bile olabilir. saygı, kadınlar, doğruluk, ahlak, hayat bilgisi... çoğu şeyinde içinde bulabileceğiniz, izleme zevki yüksek bir eser.
filmin isminin kadın kokusu olması beni, bu tarz sahnelerin daha çok olacağına itmişti. fakat filmde bu yoğunlukta, derinlikte sahnelere pek rastlayamadım. yani filmin ismi sanki filmi daha iyi tanımlayacak bir başka isim ile değiştirilebilirmiş gibi geldi bana.
sonu. film eskiden asker olan ''zor'' birinin bakıcılığını üstlenen genç ile yaşadığı zaman dilimini anlatıyor. bu hikayeyi izlerken yoğunluğundan, ağırlığından ve derinliğinden çıkamadığımız sahneler görüyoruz. burada eleştirimi yıkıcı anlamda söylemiyorum hatta tüm bu duyguları yaşatan al pacino'ya tekrar teşekkürümü sunayım. ama böyle derin anlamlı sahneler içeren filmin bir robin williams filmi gibi bittiğini düşünüyorum. bu kadar gri tonlarına (konu olarak) dalmış bir filmin sonunda renk paletinin bu kadar açılması beni şaşırttı biraz.
ama tüm bu yazdıklarım onu hala izlenmeye değer bir film yapmaktan çıkarmıyor. kesinlikle izlenmesi gereken bir film bile olabilir. saygı, kadınlar, doğruluk, ahlak, hayat bilgisi... çoğu şeyinde içinde bulabileceğiniz, izleme zevki yüksek bir eser.
devamını gör...
12.
orijinal filmi izlemedim. film gerçekten film olarak baya iyiydi. uzun sayılabilir olmasına rağmen sıkmadan izleniyor. al pacino’nun manik depresif bir moda bizleri de soktuğunu söylemeden olmaz. doğruluk, prensipler gibi şeyler söylenmiş zaten. ama filme baktığımda gördüğüm şey geçmişini değiştiremeyen bir insanın içindeki o yıkıcı güçtü. insanlara karşı olan davranışları geçmişini değiştiremeyeceğinden ve geleceğini göremeyeşinden ileri geliyordu diye düşündüm.
devamını gör...
13.
al pacino'ya oscar ödülü getirmiş muhteşem film. aslında film muhteşem değil de al pacino'nun oyunculuğu muhteşem. o nasıl kör rolüdür be üstat. naptın sen? bir ara "ulan al pacino hayatının bir döneminde kördü de o film o zamanlara mı ait acaba" diye düşündürttü.
filmin orijinal ismi (bkz: scent of a woman)
filmin orijinal ismi (bkz: scent of a woman)
devamını gör...
14.
bir martin brest filmidir.
filmin senaryosunu one flew over the cuckoo’s nest, melvin and howard ve meet joe black filmlerinin de senaryosunu yazmış olan bo goldman yazmıştır. bo goldman diğer iki filmle oscar ödülü kazanırken scent of a woman filmi ile de bu ödülü aday olmuştur. o sene oscar’ı bu dalda howard’s end ile ruth prawer jhabvala kazanmıştır. film giovanni arpino’nun il buio e il miele isimli romanından uyarlanmıştır.
başrollerinde sinema tanrılarından al pacino ve chris o’donnell’in oynadığı bu muhteşem filmde bir albay ve bir öğrencinin zorunlulukla başlayan büyük dostluğu anlatılır. al pacino hazretlerine en iyi erkek oyuncu ödülü kazandıran muazzam performansı filmi birkaç seviye yukarı taşımıştır.
dünya bazen dürüstlüğü ve karakter sahibi olmayı cezalandırmak için bekleyen kural düşkünü insanların cirit attığı bir gayya kuyusuna döner. bazen dememin nedeni umutlu olmaya çalışmam. charlie de böyle bir durumun mağduru olur. ama yardımcı olup kolay para kazanma niyetinde olduğu albay frank adaleti asaletle birleştiren ve buna bir de tango sosu ekleyen büyük bir adamdır ve charlie’yi savunmaya sonuna kadar kararlıdır.
ve kadın kokusu. bu koku gabrielle anwar’ın kokusudur filmde. tango esnasında albay’ın görmeyen gözleri ile çok daha iyi duyduğu o büyüleyici kokudur. albaya mektup olmayabilir, albay kimseyi nezahat ile evlendirmeye niyetli olmayabilir, hatta albayım kelimeler bazı anlamlara gelmeyebilir ama güzel bir kadının kokusu por una cabeza eşliğinde albayın genzine dolar ve albay burun farkıyla kazanır bu yarışı.
filmin senaryosunu one flew over the cuckoo’s nest, melvin and howard ve meet joe black filmlerinin de senaryosunu yazmış olan bo goldman yazmıştır. bo goldman diğer iki filmle oscar ödülü kazanırken scent of a woman filmi ile de bu ödülü aday olmuştur. o sene oscar’ı bu dalda howard’s end ile ruth prawer jhabvala kazanmıştır. film giovanni arpino’nun il buio e il miele isimli romanından uyarlanmıştır.
başrollerinde sinema tanrılarından al pacino ve chris o’donnell’in oynadığı bu muhteşem filmde bir albay ve bir öğrencinin zorunlulukla başlayan büyük dostluğu anlatılır. al pacino hazretlerine en iyi erkek oyuncu ödülü kazandıran muazzam performansı filmi birkaç seviye yukarı taşımıştır.
dünya bazen dürüstlüğü ve karakter sahibi olmayı cezalandırmak için bekleyen kural düşkünü insanların cirit attığı bir gayya kuyusuna döner. bazen dememin nedeni umutlu olmaya çalışmam. charlie de böyle bir durumun mağduru olur. ama yardımcı olup kolay para kazanma niyetinde olduğu albay frank adaleti asaletle birleştiren ve buna bir de tango sosu ekleyen büyük bir adamdır ve charlie’yi savunmaya sonuna kadar kararlıdır.
ve kadın kokusu. bu koku gabrielle anwar’ın kokusudur filmde. tango esnasında albay’ın görmeyen gözleri ile çok daha iyi duyduğu o büyüleyici kokudur. albaya mektup olmayabilir, albay kimseyi nezahat ile evlendirmeye niyetli olmayabilir, hatta albayım kelimeler bazı anlamlara gelmeyebilir ama güzel bir kadının kokusu por una cabeza eşliğinde albayın genzine dolar ve albay burun farkıyla kazanır bu yarışı.
devamını gör...
15.
hani bazı filmler vardır içinizi ısıtır, size kendinizi iyi hissettirir, defalarca izleseniz de bıkmazsınız. scent of a woman’da benim için öyle bir filmdir. bugüne kadar kaç defa izlediğimi hatırlamıyorum. gelmiş geçmiş en iyi aktörlerden birisi olarak kabul edilen al pacino’ya hayatındaki tek oscar ödülünü kazandıran filmdir aynı zamanda, scent of a woman.
1992, amerika çıkışlı filmin yönetmen koltuğunda martin brest oturmaktadır. başrollerde al pacino, chris o'donnell, james rebhorn, gabrielle anwar, philip seymour hoffman vardır. filmin müziği ise thomas newman tarafından yapılmıştır.
filmde gözleri görmeyen emekli bir subayı canlandıran al pacino, rolünün hakkını vermek için aylarca körler okulunda yaşamış, çekimler sırasında sürekli belirli bir noktaya baktığı için gözleri bozulmuş ve gözlük takmaya başlamıştır.
yeğeninin, ailesi ile birlikte tatile çıkacak olmasından dolayı bir bakıcıya ihtiyaç duyan ve kendisiyle ilgili bir bakıcı ilanı verilen emekli yarbay frank slade ile paraya ihtiyacı olan kolej öğrencisi charlie’nin yolları, charlie’nin bu ilandaki işe ilgi duyması ile kesişir. ancak yarbay slade’in hafta sonunu evde geçirmeye pek niyeti yoktur; çok daha farklı planları vardır.
tango sahnesi, filmin en unutamadığım hafızama kazınan sahnesidir.pacino, carlos gardel’in muhteşem eseri por una cabeza eşliğinde, güzeller güzeli gabrielle anwar ile birlikte pistte adeta döktürmüştür.
filmdeki en etkileyici sahnelerden biri de kuşkusuz mahkeme sahnesidir. pacino'nun okul mahkenesinde, teatral havada yaptığı savunma, sinema tarihindeki en etkileyici uzun konuşmalardan birisi olarak yerini almıştır.
filmin konusu basit olmasına ve daha önce de işlenmiş olmasına rağmen al pacino, adeta, tek başına bir oyunculuk resitali sunarak filmi bir başyapıt haline getirmiştir.
1992, amerika çıkışlı filmin yönetmen koltuğunda martin brest oturmaktadır. başrollerde al pacino, chris o'donnell, james rebhorn, gabrielle anwar, philip seymour hoffman vardır. filmin müziği ise thomas newman tarafından yapılmıştır.
filmde gözleri görmeyen emekli bir subayı canlandıran al pacino, rolünün hakkını vermek için aylarca körler okulunda yaşamış, çekimler sırasında sürekli belirli bir noktaya baktığı için gözleri bozulmuş ve gözlük takmaya başlamıştır.
yeğeninin, ailesi ile birlikte tatile çıkacak olmasından dolayı bir bakıcıya ihtiyaç duyan ve kendisiyle ilgili bir bakıcı ilanı verilen emekli yarbay frank slade ile paraya ihtiyacı olan kolej öğrencisi charlie’nin yolları, charlie’nin bu ilandaki işe ilgi duyması ile kesişir. ancak yarbay slade’in hafta sonunu evde geçirmeye pek niyeti yoktur; çok daha farklı planları vardır.
tango sahnesi, filmin en unutamadığım hafızama kazınan sahnesidir.pacino, carlos gardel’in muhteşem eseri por una cabeza eşliğinde, güzeller güzeli gabrielle anwar ile birlikte pistte adeta döktürmüştür.
filmdeki en etkileyici sahnelerden biri de kuşkusuz mahkeme sahnesidir. pacino'nun okul mahkenesinde, teatral havada yaptığı savunma, sinema tarihindeki en etkileyici uzun konuşmalardan birisi olarak yerini almıştır.
filmin konusu basit olmasına ve daha önce de işlenmiş olmasına rağmen al pacino, adeta, tek başına bir oyunculuk resitali sunarak filmi bir başyapıt haline getirmiştir.
devamını gör...
16.
al pacino'nun devleştiği filmlerinden biridir. sırf karizmasını izlemek bile büyük bir seyir zevki sunuyor. film hakkında çok spoiler vermeden neden izlememiz gerektiği hakkındaki fikrimi söyleyeyim; eminim ki her insanın hayatının bazı dönemlerinde işlerin ters gittiği dibi gördüğü anlar olmuştur. böyle zamanlarda tükenip pes etmek, savaşmaktan daha kolay geliyor. yarbayda böyle bir döneminde karşımıza çıkıyor. en kısa özetiyle film, dibi görmüş bir insanın nasıl su yüzeyine çıktığını anlatıyor. kendinizi kötü hissettiğiniz, umutsuz olduğunuz bir dönemin içindeyseniz mutlaka bu filmi izlemelisiniz.
devamını gör...
17.
ben kim miyim? emekli gazi yarbay frank slade.
kadın kokusu filmini bu kadar mı çok sevdim? evet, yarbay frank slade mahlasını kullanacak kadar çok sevdim. bu sevgiye değinmeden önce al pacino ve kadın kokusu filmi hakkında biraz bilgi vermek istiyorum. tam adı alfredo james pacino olan amerikalı aktör 25 nisan 1940 yılında new york’ta doğmuştur, 82 yaşındadır. the godfather ve scarface filmleriyle tanıdığımız al pacino, bu kült yapımlarda alamadığı oscar ödülünü 1992 yapımlı kadın kokusu filmiyle almıştır. gözlerini kaybetmiş emekli gazi yarbay frank slade karakterine hayat veren al pacino bu role hazırlanmak için 6 ay boyunca körler okulunda kalmıştır. rolünü o kadar iyi oynamış ki filmden sonra bir süre görme bozukluğu yaşamıştır.
subay slade dinlenmeye çekildikleri sırada el bombalarıyla jonglörlük yapmaya çalıştığı için bir kazaya sebebiyet vermiştir. ve bu kaza sonucunda gözlerini kaybedip malulen emekli olmuştur. bu acı olaydan epey bir süre geçtikten sonra yeğenin evinde yaşayan huysuz bir ihtiyar olarak karşımıza çıkan yarbay frank slade, uzun bir süredir emekli maaşını biriktirmektedir. yeteri kadar biriktirdikten sonra subaylık günlerindeki gibi güzel ve kaliteli birkaç gün geçirdikten sonra otel odasında intihar etmeyi düşünmektedir. noel için hafta sonu tatile çıkmayı düşünen yeğeni, yarbay’a göz kulak olması için dolgun bir ücret karşılığında charlie simms adlı bir öğrenci ile anlaşır. charlie’nin gelişiyle birlikte yarbay planını devreye koyar ve biz film boyunca bu ikili arasında gelişen dostluğu izleriz.
hayattan elini eteğini çekmiş, kendine ve dünyaya kızgın ve öfkeli bu adam tabiri caizse dibi görmüştür. charlie’nin dokunuşuyla birlikte dünyaya tekrar umutla ve sevgiyle bakmayı öğrenir. bu öfkeli adamın umut dolu yolculuğu beni çok etkiledi. ben her zaman pozitif bir insan oldum, başıma gelen türlü zorluk karşısında hep tutunacak bir dal buldum ve ayakta kaldım. fakat geride bıraktığımız yıl beni de yıktı, kendimi tekrar toparlamam ilk defa bu kadar zor oldu. kendimi tekrar toparladıktan sonra bu filmi izledim, güzel bir tevafuk oldu. her zaman ki gibi kusursuz zamanlama. yarbay frank slade benim için sembol niteliği taşıdığı için bu adamı ve bu filmi çok sevdim. kendini kötü hisseden herkese tavsiye ediyorum.
kadın kokusu filmini bu kadar mı çok sevdim? evet, yarbay frank slade mahlasını kullanacak kadar çok sevdim. bu sevgiye değinmeden önce al pacino ve kadın kokusu filmi hakkında biraz bilgi vermek istiyorum. tam adı alfredo james pacino olan amerikalı aktör 25 nisan 1940 yılında new york’ta doğmuştur, 82 yaşındadır. the godfather ve scarface filmleriyle tanıdığımız al pacino, bu kült yapımlarda alamadığı oscar ödülünü 1992 yapımlı kadın kokusu filmiyle almıştır. gözlerini kaybetmiş emekli gazi yarbay frank slade karakterine hayat veren al pacino bu role hazırlanmak için 6 ay boyunca körler okulunda kalmıştır. rolünü o kadar iyi oynamış ki filmden sonra bir süre görme bozukluğu yaşamıştır.
subay slade dinlenmeye çekildikleri sırada el bombalarıyla jonglörlük yapmaya çalıştığı için bir kazaya sebebiyet vermiştir. ve bu kaza sonucunda gözlerini kaybedip malulen emekli olmuştur. bu acı olaydan epey bir süre geçtikten sonra yeğenin evinde yaşayan huysuz bir ihtiyar olarak karşımıza çıkan yarbay frank slade, uzun bir süredir emekli maaşını biriktirmektedir. yeteri kadar biriktirdikten sonra subaylık günlerindeki gibi güzel ve kaliteli birkaç gün geçirdikten sonra otel odasında intihar etmeyi düşünmektedir. noel için hafta sonu tatile çıkmayı düşünen yeğeni, yarbay’a göz kulak olması için dolgun bir ücret karşılığında charlie simms adlı bir öğrenci ile anlaşır. charlie’nin gelişiyle birlikte yarbay planını devreye koyar ve biz film boyunca bu ikili arasında gelişen dostluğu izleriz.
hayattan elini eteğini çekmiş, kendine ve dünyaya kızgın ve öfkeli bu adam tabiri caizse dibi görmüştür. charlie’nin dokunuşuyla birlikte dünyaya tekrar umutla ve sevgiyle bakmayı öğrenir. bu öfkeli adamın umut dolu yolculuğu beni çok etkiledi. ben her zaman pozitif bir insan oldum, başıma gelen türlü zorluk karşısında hep tutunacak bir dal buldum ve ayakta kaldım. fakat geride bıraktığımız yıl beni de yıktı, kendimi tekrar toparlamam ilk defa bu kadar zor oldu. kendimi tekrar toparladıktan sonra bu filmi izledim, güzel bir tevafuk oldu. her zaman ki gibi kusursuz zamanlama. yarbay frank slade benim için sembol niteliği taşıdığı için bu adamı ve bu filmi çok sevdim. kendini kötü hisseden herkese tavsiye ediyorum.
devamını gör...
18.
aktör, aktristler gözleri görmeyen birini canlandıracaklarında gözlerine özel bir lens takılır ve gerçekten göremediklerinden o "boş bakışı" verebilirler.
rivayete göre, sinema peygamberi hz. al pacino bu filmde, o lensi kullanmamıştır. zira, kendi istediği an, istediği sürece öyle boş bakabilmektedir.
rivayete göre, sinema peygamberi hz. al pacino bu filmde, o lensi kullanmamıştır. zira, kendi istediği an, istediği sürece öyle boş bakabilmektedir.
devamını gör...
19.
izlemeden önce al pacino scarface, godfather serisi vb büyük filmlerden oscarı alamamış ancak bu filmde oscar alması filme karşı bende merak uyandırmisti. emekli görme engelli yarbay rolüyle efsane bir oyunculuk yapip, birden fazla kült sahnesiyle de akıllara kazinmıştır. al pacino özellikle tango sahnesi ve son final konuşması ile filmde oyunculukta arşa yükselmiştir . filmi izledikten sonra al pacino nun film boyunca gerçekten kör olabileceğini düşündüren bir kusursuzlukla kör rolünü oynuyor. söylentiye göre de al pacino film sonrası belli bir süre gözlerinde bozukluk yaşamış.
devamını gör...
20.
rivayet odur ki bir efsane olan
al pacino'nun bu rol için görme engellilerle yaşamış, gözleri bozulma derecesine gelmiştir. çünkü rolü görme engelli albay frank slade'dir.
bir genç olan charlie'nin okul harçlığı çıkarmak için iş aramasının ardından görme engelli, aslında merhametli ancak dışı sert bir adam olan albayla tanışmasının ardından yaşadıklarını anlatıyor.
filmi izlerken canınız yanabilir çünkü görme engelli rolünü o kadar iyi oynuyor ki gözleriniz doluyor.
al pacino'nun bu rol için görme engellilerle yaşamış, gözleri bozulma derecesine gelmiştir. çünkü rolü görme engelli albay frank slade'dir.
bir genç olan charlie'nin okul harçlığı çıkarmak için iş aramasının ardından görme engelli, aslında merhametli ancak dışı sert bir adam olan albayla tanışmasının ardından yaşadıklarını anlatıyor.
filmi izlerken canınız yanabilir çünkü görme engelli rolünü o kadar iyi oynuyor ki gözleriniz doluyor.
devamını gör...