yazar : zülfü livaneli
yıl : 2011
ikinci dünya savaşı sırasında yaşanan bir aşkın arka planında tarihin, yahudi soykırımının ve struma gemisi olayının anlatıldığı romandır.
yıl : 2011
ikinci dünya savaşı sırasında yaşanan bir aşkın arka planında tarihin, yahudi soykırımının ve struma gemisi olayının anlatıldığı romandır.
the boston globe - 2020 'nin en sevilen kitabı
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "ermolettin" tarafından 19.12.2020 20:29 tarihinde açılmıştır.
21.
"güzelliğin bu derecesi içimde sevinçle birlikte bir acu duygusu yaratıyor. belkide insan olmanın sınırlarının aşıldığını hissediyorum. varoluşsal bir boşluğa düşüyorum. insan böyle bir şeyi nasıl yaratabilir?tanrının sesi bu"
devamını gör...
22.
"-aramızdaki temel fark ne, biliyormusun?
sen insanlara baktığın zaman üniförmalar, bayraklar ve din görüyorsun!
-peki sen ne görüyorsun bakalım?
-insan, sadece insan. seven, acı çeken,acıkan, üşüyon, korkan bir insan."
...
anarşist devlet adamları ve ırkçı yasalar nedeniyle, hayat arkadaşını bir gemide patlarken seyretmenin acısı neye denktir?
profesörümüz maximillian wagner'in 59 yıl sonra istanbula inişiyle başlayan hikaye, onu karşılamaya giden 36 yaşında monoton ve tekdüze yaşamının esiri olmuş bir üniversite çalışanı olan maya duran'ın, profesörün hikayesine merak salmasıyla başlamış. türk ve alman tarihin tozlu raflarında terkedilmiş hikayeler büyük usta zülfü livaneli aracılığıyla gün yüzüne çıkmıştır.
nazilerin yahudi düşmanlığına karşın nadia adında bir yahudiye deli divane aşık olan profesör onu almanya'dan kaçırıp türk topraklarına getirmek ve burada huzur içinde yaşatmak ister fakat işler onun istediği gibi gitmez. nadia'nın yahudi olduğu fark edilir ve yola çıktıkları sırada pröfesörden kopartılır. artık bir suçlu olan profesör almanya'ya dönüp onu yanına alamayacaktır. önce toplama ve işkence kamplarına yerleştirilen, işkenceye maruz kalan hamile nadia'yı kurtarmak için, profesör bir yol arar ve bulur. filistin'e yola çıkan bir gemiye pröfesörün dostları tarafından bindirilen nadia'nın başına gelenleri maya duran'nın anlatımıyla okuyacaksınız.
eserde ayrıca 2000 li yılların türkiye'sini, insanların kadınlara bakış açılarını, maya duran'ın anneannesi ile babaannesinin başına gelen olayları, ırkçı saldırıları ve tarihin önemli birkaç hikayesini diş bileyerek okuyacaksınız...
ben okurken bazı bölümlerinde kendi kendime fazla uzatılmış bir kitap, sıkıldım dediğim de oldu lakin zülfü livaneli epilogunda(son söz) şu sözleriyle bu konuya da açıklık getirmiş;
" ben bu hikâyeyi güzel olsun diye değil, anlatmaya değer bulduğum için yazıyorum."
belki bir günde okudum bitti diyebileceğiniz bir eserden değil ama; okurken satırlarda kaybolacağınız, düşünerek, kafa yoracağınız güzel bir eser. ölmeden okunacaklar listenize almalısınız.
bu arda kitap ve filim yorumlarını raf sayfamdan alıyorum.
devamını gör...
23.
fırtınada keman çalan bir meczubun hikayesi.
devamını gör...
24.
zülfü livaneli'nin şimdiye kadar okuduğum en güzel romanı. -ki çoğunu okudum-
devamını gör...
25.
henüz ortalarına kadar okuyabildiğim, gayet sürükleyici kitap.
devamını gör...
26.
"
doğrudur; kitap okumak karın doyurmuyor. ancak karnı tok, beyni boş adamlardan çektiğimiz kadar kimseden çekmedik..."
doğrudur; kitap okumak karın doyurmuyor. ancak karnı tok, beyni boş adamlardan çektiğimiz kadar kimseden çekmedik..."
devamını gör...
27.
yanımda olmanı istiyorum diyemediğim için bu yağmur içimi ıslatıyor dediğimi nasıl anlamaz? düpedüz, sarıl bana dedikten sonra, sarılmanın ne anlamı kalır !
devamını gör...
28.
livaneli'nin en sevdiğim kitaplarından biri. bir çırpıda bitirmiştim. bazı yerlerde göz seğirmeleri olsa da güzel bir kitap.
devamını gör...
29.
insan üç dört saat birisine sarılarak durabilir mi?
devamını gör...
30.
yazarın erkek olmasına rağmen birinci kadın tekil şahsından yazılan ve buna rağmen çok başarılı olan kitaptır
devamını gör...