sıkışık maç takvimi

lig 21 takımla oynadığından ve türkiye kupası maçlarının da oynanıyor oluşundan son günlerde her gün maç var, hafta içi hafta sonu demeden ekranda futbol görmekten bıktım. evde tek televizyon olduğundan futboldan başka bir şey izleyemez oldum. ne zaman bitecek bu çile?

türkiye süper ligi için ocak ayının sonuna kadar sürecektir. buradan en az kayıpla çıkan takımlar zirveye yaklaşacak ya da oradaki yerini koruyacak. daha çok sıkışık takvim görürüz ama. *

o kadar parayı alıyorlar, bir zahmet oynasınlar diye düşünüyorum. ingiltere de futbolcular senede minumum 60 maç yapıyor milli maçlar hariç. bizimkiler 7 maç fazla yapınca sıkışık maç takvimi, yok fikstür. geçiniz efendim geçiniz.

ulan biz çocuk halimizle her yaz günü çıkıp 5-6 saat top oynuyorduk. garip!

futbolda anlam veremediğim ifadedir.

genelde sıkışık maç takvimi denildiği zaman sekiz günlük zaman diliminde oynanan üç maçtan bahsediliyor. dünyanın her yerinde bundan şikayet eden teknik adamlar ve futbolcular var.

benim anlam veremediğim nokta şu: bu adamların işi futbol oynamak değil mi? sekiz günde üç maç makul bence. diyelim ki çok geldi bu maçlar. yedek kulübesinde, alt yapılarda bekleyen oyuncular bostan korkuluğu mu?

futbol endüstriyel bir hal aldıkça ve futbolsevmez taraftarlarla paragöz yöneticiler el ele verip spornsorlar ve reklam firmalarının dümen suyuna girdikçe bu şikayetleri çok duyarız.

kendimi bazen the fan (film)'indeki robert de niro gibi hissediyorum. bir mübarek insan da futbolun güzelliğinden bahsetsin, futbolu oyunun ruhuna uygun okusun.

bizim sevdiğimiz oyun ile futbolcuların ve futbolun birçok diğer paydaşının fayda sağladığı oyun aynı değil artık. bataklık futbolu izlemeye dönme niyetindeyim. gidip amatör maçlar izliyorum ara ara. orda ne sıkışık maç takvimi var ne de yorulan futbolcular.

futbol asla sadece futbol değildir ama futbol asla sadece para da değildir.