sözlükten birine ciddi ciddi aşık olmak
başlık "lucifer" tarafından 07.03.2021 00:03 tarihinde açılmıştır.
61.
sözlükten birine aşık ol , ansiklopedi ile de evlen. ay gece gece ne soğuk bir espri yaptım ya.
devamını gör...
62.
bence sevişmek daha kararınca olur ama siz bilirsiniz.
internetin nimetlerini kullanım derim. aşık olmasına her yerde bulursunuz.
internetin nimetlerini kullanım derim. aşık olmasına her yerde bulursunuz.
devamını gör...
63.
aşık olduğuma çok memnunum zira evlendim. hani aşık olmadan evlenseydim sözlükten biriyle daha fena..
devamını gör...
64.
olabilecek bir hadise bazı sözlük yazarlarının mentionlarından etkilenip merak ettiğim oluyor ama işin görsel tarafı da var tabi bence kimseyi kandırmamak lazım. foto atmakta saçma geliyor çünkü fotoda ki insan ile gerçek insan çok farklı olabiliyor negatif manada değil pozitif manada bazı insanlar gerçekte, doğal yaşamda harbiden daha güzelken fotojenik değiller bir de kişiyi güzel yapan görselliğin yanında diksiyonu, mimikleri, sesi, hareketleri ve duruşu da kişiye bir güzellik katıyor o yüzden ben foto üstünden de değerlendirmeyi pek sevmiyorum ve sağlıklı bulmuyorum.
devamını gör...
65.
bence olmayacak ya da olmaması gereken bir şey değil. bazı yazarların kendini ifade ediş biçimi çekici gelebilir, buradan bir konuşma ve bir aşk doğabilir. bunda tuhaf bir şey yok.
devamını gör...
66.
bundan 5 sene önceydi. o zamanlar başka bir sözlükte yazıyorum. ama daha toyum. hayatım boka sarsa da, hala dayanacak gücüm var. ondan eminim.
öyle sözlükte dolanırken, meyvemsi nicke sahip bir yazar gördüm. komikti. ve o gün doğum günüydü. genellikle doğum günü unutulan biri olarak, o an içimden geldi, hoş bir entry girmek istedim. bir saat sonra, konuşmaya başladık. konuştuka bana benzediğini gördüm. kısa sürede, birlikte çok şey paylaştık. sevinçlerimizi, üzüntülerimizi, mutluluğumuzu, mutsuzluğumuzu, travmalarımızı… iki insanın böylesine benzer hayata, benzer hatıralara sahip olması; çekincelerinin sevinçlerinin, hayallerinin, kırgınlıklarının falan böylesine yakın olması daha önce rastlamadığım bir şeydi. baya şaşırmıştım. hatta bir ara, onun bir hanımefendi değil de, başkalarıyla dalga geçmeyi seven acımasız bir hemcinsim sandım.
nasıl oldu bilmiyorum. gerçekte görmediğim birinin resmine bakıp, hayal kurmaya başladım. buluşmak istedim. o istemedi. yanlış zaman falan dedi, geçti. çok ısrar etsem, gıcıklıklar yapsam da, bir şey değişmedi. daha sonra, hissettiklerimin karşılıksız olduğunu kabul edip yoluma bakmanın en doğru şey olacağını kabul ettim.
görüşmedik bir süre. bu sırada bir sürü güzel olay oldu. ben o güzel olayları yaşadığımı düşündüğümde, yanımda bana destek olan hayat arkadaşımın hep o olmasını istedim. hep bir keşkem vardı. dua ettim. dualarım kabul oldu ve hayat bizi tekrar karşılaştırdı.
kahve içtik. saatleri nasıl hızlıca aktığını anlamadan uğurladık. ondan ayrıldığımda en yakın arkadaşımı arayıp şöyle dedim, "zehracım, aşk böyle bir şeymiş." bu sefer geçmişin intikamını alırcasına, aklıma ne gelirse, mutlu olacağını düşündüğüm her şeyi yaptım. iltifatlar, tatlı hediyeler, olduğum gibi doğal olmalar falan hepsi tamamdı.
yine yanlış zamanmış, giderken öyle dedi.
ağır bir depresyon atlattım. bir sürü kötü haber aldım. arkadaşlarım, ailemden akrabalarım öldü. ne bileyim, bir sürü sevimsiz ve yıpratıcı olaylar geçti başımdan. hiçbiri devamında geçirdiğim bir/ bir buçuk sene kadar yıpratıcı geçmedi. belki de bu yaşadığım olaylar yıpratıcılığı arttırdı, bilmiyorum.
sevilmediğimi bu sefer kabul edip, yoluma baktım. sevilmemek gibi, bir türlü dolmayan duygusal taraflarımı da gömdüm bir şekilde. zaten, benim gibiler hep kendi kendilerine iyileşmek zorundadır.
hayat yolumuzu tekrar kesiştirdi. aslında ben istedim biraz da. yeni sevgilimle beni ayırmıştı ve bir daha onunla rastlaşmak istemiyordum. sonra aslında benim için farkında olmadan iyi bir şey yaptığını fark ettim. sözlükte dolanırken, anlatmaya ihtiyacı olduğunu düşünüp yazdım. bu sefer, eski bir dost gibi.
konuştuk. aslında başlangıçta her şey çok basitti. canı isteyince birbirine mesaj atan iki kişiydik. nasıl oldu anlamadım, her gün birbirine flört eder gibi yüzlerce mesaj atan iki insan olduk. hala içimde bir şeylerin geçmediğini benden önce fark etti. önce reddettim, düşününce kabul ettim. sonra yine yanlış zaman gibi bir şeyler işittim. artık görüşmüyoruz. bazen, keşke ilk seferinde bir daha görüşmeseydik diyorum. bazen de, onu tanıdığım için şükrediyorum.
son zamanlarda, mantığım bu işe bir el attı. artık, bir şeylerin sonunun gelmesi gerektiğinin farkındayım. çünkü, sevse olurdu. sizi sevmeyen birini de, ne kadar severseniz sevin, bir şey değişmeyecek. hem zaten yaşayacağım kaç yıl? sevilmeyi, konforlu hissettirilmeyi, mutlu edilmeyi, düşünülmeyi, endişelenmeyi ben de hak ediyorum.
artık onunla ilgili dualarıma kendimi dahil etmiyorum. umarım mutlu olur. umarım onu anlayan, değer veren, mutlu eden, konfor alanı olacak, hayatı boyunca destekçisi kalacak sağlam, gerçek bir aile babası birine denk gelir.
vaktimizi aldım, kusuruma bakmayın. öyle, anlatasım geldi.
öyle sözlükte dolanırken, meyvemsi nicke sahip bir yazar gördüm. komikti. ve o gün doğum günüydü. genellikle doğum günü unutulan biri olarak, o an içimden geldi, hoş bir entry girmek istedim. bir saat sonra, konuşmaya başladık. konuştuka bana benzediğini gördüm. kısa sürede, birlikte çok şey paylaştık. sevinçlerimizi, üzüntülerimizi, mutluluğumuzu, mutsuzluğumuzu, travmalarımızı… iki insanın böylesine benzer hayata, benzer hatıralara sahip olması; çekincelerinin sevinçlerinin, hayallerinin, kırgınlıklarının falan böylesine yakın olması daha önce rastlamadığım bir şeydi. baya şaşırmıştım. hatta bir ara, onun bir hanımefendi değil de, başkalarıyla dalga geçmeyi seven acımasız bir hemcinsim sandım.
nasıl oldu bilmiyorum. gerçekte görmediğim birinin resmine bakıp, hayal kurmaya başladım. buluşmak istedim. o istemedi. yanlış zaman falan dedi, geçti. çok ısrar etsem, gıcıklıklar yapsam da, bir şey değişmedi. daha sonra, hissettiklerimin karşılıksız olduğunu kabul edip yoluma bakmanın en doğru şey olacağını kabul ettim.
görüşmedik bir süre. bu sırada bir sürü güzel olay oldu. ben o güzel olayları yaşadığımı düşündüğümde, yanımda bana destek olan hayat arkadaşımın hep o olmasını istedim. hep bir keşkem vardı. dua ettim. dualarım kabul oldu ve hayat bizi tekrar karşılaştırdı.
kahve içtik. saatleri nasıl hızlıca aktığını anlamadan uğurladık. ondan ayrıldığımda en yakın arkadaşımı arayıp şöyle dedim, "zehracım, aşk böyle bir şeymiş." bu sefer geçmişin intikamını alırcasına, aklıma ne gelirse, mutlu olacağını düşündüğüm her şeyi yaptım. iltifatlar, tatlı hediyeler, olduğum gibi doğal olmalar falan hepsi tamamdı.
yine yanlış zamanmış, giderken öyle dedi.
ağır bir depresyon atlattım. bir sürü kötü haber aldım. arkadaşlarım, ailemden akrabalarım öldü. ne bileyim, bir sürü sevimsiz ve yıpratıcı olaylar geçti başımdan. hiçbiri devamında geçirdiğim bir/ bir buçuk sene kadar yıpratıcı geçmedi. belki de bu yaşadığım olaylar yıpratıcılığı arttırdı, bilmiyorum.
sevilmediğimi bu sefer kabul edip, yoluma baktım. sevilmemek gibi, bir türlü dolmayan duygusal taraflarımı da gömdüm bir şekilde. zaten, benim gibiler hep kendi kendilerine iyileşmek zorundadır.
hayat yolumuzu tekrar kesiştirdi. aslında ben istedim biraz da. yeni sevgilimle beni ayırmıştı ve bir daha onunla rastlaşmak istemiyordum. sonra aslında benim için farkında olmadan iyi bir şey yaptığını fark ettim. sözlükte dolanırken, anlatmaya ihtiyacı olduğunu düşünüp yazdım. bu sefer, eski bir dost gibi.
konuştuk. aslında başlangıçta her şey çok basitti. canı isteyince birbirine mesaj atan iki kişiydik. nasıl oldu anlamadım, her gün birbirine flört eder gibi yüzlerce mesaj atan iki insan olduk. hala içimde bir şeylerin geçmediğini benden önce fark etti. önce reddettim, düşününce kabul ettim. sonra yine yanlış zaman gibi bir şeyler işittim. artık görüşmüyoruz. bazen, keşke ilk seferinde bir daha görüşmeseydik diyorum. bazen de, onu tanıdığım için şükrediyorum.
son zamanlarda, mantığım bu işe bir el attı. artık, bir şeylerin sonunun gelmesi gerektiğinin farkındayım. çünkü, sevse olurdu. sizi sevmeyen birini de, ne kadar severseniz sevin, bir şey değişmeyecek. hem zaten yaşayacağım kaç yıl? sevilmeyi, konforlu hissettirilmeyi, mutlu edilmeyi, düşünülmeyi, endişelenmeyi ben de hak ediyorum.
artık onunla ilgili dualarıma kendimi dahil etmiyorum. umarım mutlu olur. umarım onu anlayan, değer veren, mutlu eden, konfor alanı olacak, hayatı boyunca destekçisi kalacak sağlam, gerçek bir aile babası birine denk gelir.
vaktimizi aldım, kusuruma bakmayın. öyle, anlatasım geldi.
devamını gör...
67.
allah varsa başka dert vermesin. ha gönül bu tabi ota da poka da konuyor ona diyecek sözüm yok lakin buradakilerle wc’ye bile gidilmez lan, evlat olsalar bile eldivenle zor sevilirler evlerden ırak..
devamını gör...
68.
cidden seviyorum bütün yazarları, yazmaya çalışanları, amma ben bir köpkeyim sevgim tüüm insanlığa.
devamını gör...
69.
buradaki insanlar başka gezegenlerde mi yaşıyor? ne var bunda gayet olası bir durum.
devamını gör...
70.
aşk değildir o. aşk olsa duramazsın.
devamını gör...
71.
burdan birine gordugum gibi vuruldum, onlayn olsa da meşaz atsam diye telefon basinda bekliyorum
devamını gör...
72.
ilk defa bugün iki kişi ile iletişime geçmiş bulunmaktayım. siz aşık olmaktan bahsediyorsunuz. çok mu geç kaldım yahu :')
devamını gör...
73.
icine dusmus oldugum bataklik. vermiyor efenim vermiyor.
devamını gör...
74.
denedim olmadı.
devamını gör...
75.
siz ciddisiniz. şakaysa komik, gerçekse daha da komik. ulan iki tanım yazıp gidicez olaylara gel.
devamını gör...
76.
inandığınız tanrınız başka dert vermesin çocuklar.
bu kadar boşta bırakmayın kendinizi.
bu kadar boşta bırakmayın kendinizi.
devamını gör...
77.
bir kere öyle bir hatada bulundum, başkasıyla da görüştüğünü hesaba katmamıştım tabi. kullanıp attı.
devamını gör...
78.
entrylerine bakıp "siz çok biliyorsunuz insanlar" diye söylendiğim başlık.
devamını gör...
79.
ne biri ne biri. hepsine aşığım.
devamını gör...
80.
hiiç öyle dertleri olmayan bir büyüğünüz olarak aşıklara yardıma gelmişimdir.
devamını gör...