starbucks

macbook sahiplerinin oluşturduğu gizli bir tarikatın toplaşma merkezi haline geldiğini düşündüğüm kahve zinciri.

pek kahve seven bir insan değilim. emsalleri de dahil olmak üzere o paralara o kahvelerin içilebilir olduğunu da düşünmüyorum ancak bir kahve alıp/almayıp bedava internet eşliğinde gün boyu oturup üstüne de telefonunu şarj etmek isteyenler için ideal mekandır. zamanında yapmışlığımız var evet.

sadece bizim ülkemizde gösteriş malzemesidir.

gereksiz yere abartılan, şaşalı bulunan bir ortam. bir defa gittim bir daha da gitmeyi düşünmüyorum. dışarıda bulunan cafelerden bir farkı yok. fotoğraf aşıklarının gittiği mekan kahveleri alıp sallayarak resim atarlar. komik.

blonde roast filtre kahvesi yağ gibi akar.

ürünün siz olduğunuz pazarlama şekli.

nasıl mı?

hemen belirtelim. karton bardakta isminizi görmenin size verdiği özgüven, değer ve farklılık yarattım havası. oysa içtiğiniz kahve yemen’den gelmiyor. bildiğimiz kahve. insan psikolojisi kendinde olanı duymaya ve kendini özel hissetmeye meyillidir. bu yüzden birine ismi ile hitap etmek çok önemli olurken isimle hitap edildiğinde hitap edilen kişi hitap edeni de yüceltir. böyle bir döngü. diğer yandan işletmenin olduğu yer diğer cafelerden çokta farklı değil. reklam vermesine gerek kalmadan instagram, tweet, facebook gibi platformlarda kişisel tüm hesapların ücretsiz reklamını yaptığı kurumdur. düşünsenize ismi ile hitap edildi diye size ücretsiz sponsor olan kişiler var. reklamınız yapılıyor, size övgüler yağdırılıyor, başkalarının dikkati üzerinize çekilsin diye içerik üretiliyor. ellerde sallanan kahveler falan.. böyle bir furya işte...

pandemi öncesi şehir içi bir tür konfor alanı oluşturduğu için sevdiğim mekan. öğrenciyken örneğin, iki dersimin arasında bulunun birkaç saati bir kahve ve güzel müzik eşliğinde ders çalışarak ya da rahatsız edilmeden kitap okuyarak geçirmişliğim çoktur. keza iş sonrası arkadaşlarla ya da haftasonları aileyle yürüyüş sonrası soluklanmaya fırsat veren bir yerdi pandemi öncesi. artık bu pek mümkün değil maalesef. öte yandan bir kahve kültürü oluşturma aşamasının başlarında birçok şeyi öğrenme fırsatı vermiştir bana, iyi kahvenin nasıl olması ve olmaması ile ilgili bolca deney/gözlem yaptığımı söyleyebilirim. yine starbucks, bugün artık kötü bulduğumuz kahveleri nedeniyle üçüncü dalga kahve mekanlarının çoğalmasında dolaylı olarak önemli bir etkiye sahiptir.

ezik toplumun ezik bireylerini olimpiyat meşalesi ile ödüllendirerek eziklikten anlık da olsa kurtaran psikolojik merkez. kahve de satıyorlar. bir meşale alıp içindekini içmeden günlerce caddelerde onunla dolaşanlar var. zaten fiyatına bakınca da haftaya yayarak içmek lazım.

arkadaşımla gittiğimizde arkadaşıma güvenip küçük boyla büyük boy kahve arasında sadece 2 lira fark olduğu için güya zekilik yapıp büyük boy kahve aldığım, içindekilerin yazılı olduğu kısım anlaşılır olmadığı için ve içeriğini sormadığım için içinde şeker olmadığını bilmediğim ve şekersiz kahveden nefret eden biri olarak param boşa gitmesin diye kahvenin hepsini içtiğim yerdir.

adında bolca metaforik mesajlar barındıran kahve firması.

olsa da olur olmasa da

seviyorum ama cafe nero da gloria coffee jeans i de eşit oranda tercih ediyorum. ne yeriyorum ne abartıyorum kendilerini.

bir kere gittiğim ve bir kahveye 10 küsür lira verdikten sonra bir daha adımımı bile atmadığım ama ne hikmetse asla boş masa bulunmayan o meşhur kahvecidir.

yemeksepeti ve getirden vale hizmeti almaua başlamış kahve zinciri.
pekoş.

blonde roast filtre kahvesi candır.

ülkemizde oldukça yaygın, amerikan kahve zinciri. fiyatları ise ortalama kafelerdekine yakın denebilir. en azından ne içtiğinizi biliyor, tat konusunda tatmin olabiliyorsunuz. hâlâ 15tlye kahve mi içilir diyenlerin nerede kahve içtiklerini merak ediyorum doğrusu.

amerika menşeli kahve dükkanı zinciri. yalnızca kahve satılan bir yer değildir, çeşitli içecekler ayrıca tatlı ve tuzlu aperatif seçenekler de bulabilirsiniz.

şimdi gelelim gerçeklere; günümüzde ne yazık ki bazı tabular nedeniyle çok kasıntı bir mekan haline gelmiştir. halbuki bildiğiniz kahveci.

ilk kim burada hava attı çıksın ortaya, vallahi mahvetti bizi. insanlar sipariş vermeye korkuyor o sıraya girdiğinde.

korkmayın dostlar, oraya gidenler de insan. ilk gittiğimde ne kahve okunuşu ne bir şey biliyordum, direk baristadan yardım istedim ne var ne yok ne önermesi için. hoşuma giden kahvenin ismini doğru mu telâffuz ediyorum derdine düşmeden sipariş verdim. kasıntı yapmanıza gerek yok dostlarım. böyle böyle aşacağız bu durumu inanıyorum.

yerine caribou'yu tercih ettiğimiz kahve zinciri.
(berrywhitemocha ve karamelbuddino tercihim)

kahvelerini değil ama sıcak hava da o soğuk buzlu çaylarına bayılıyorum. en sevdiğim berry hibiscus içinde böğürtlenler var. sıcak hava da çok güzel oluyor

kahvelerini hiç sevmediğim yerdir. sadece arada dönemsel çıkan oraya özgü kahveleri içerim. ama mozarella sandviçi ve limonlu cheesecake’i oldukça iyidir.