superman

kripton gezegeninden dünyamıza gönderilen bir nevi iyi niyet elçisi; dc comics'in bünyesinde yer alan en popüler süper kahramanların başında gelir. 1933 yılında jerry siegel ve joe shuster tarafından yaratılmış, çeşitli değişikliklerle 1938'de nihai kimliğini kazanarak dc comics'te ilk sayısı yayınlanmıştır. o gün kararlaştırılan mavi-beyaz taytlı kostümü aynen korunmuştur. uçabilen en sempatik kahramandır.

önceden hazırlıklı batman'a ve annesi martha olan kişilere karşı kaybetmeye mahkum süper kahraman.

sanılanın aksine justice league'in en kuvvetli karakteri değildir. bu sadece fiziksel güç için geçerlidir. kendisini indirebilecek justice league karakterleri için;

batman: slade wilson ile birlikte gezegenin en iyi taktisyeni. dahi. kendisi, superman ile ters düştüğünde, her seferinde kazanmıştır. hatta bir konuşma esnasında, "seni indirebilecek en az 7 yol biliyorum" gibi bir laf söylediğini hatırlıyorum. her durum, her kişi için bir çok planı vardır. kötü bir superman, gezegensel bir tehdit iken, kötü bir batman tüm multiverse'i tehdit eder. bunu da dark knights: metal'da gördük zaten.

flash: hızlı değil, hızın kendisidir. superman daha gözünü bir kere kırpmadan kendini 1 milyar sene öncesinde, ya da sonsuza kadar kalmak üzere speedforce içinde bulur.

zatanna: tek bir kelimeyle kanınızı ateşe ya da beyninizi hamamböceklerine dönüştürebilir.

wonder woman: babası zeus olan, 800 senelik bir savaşçı tanrıçadır. ölümcüldür. mükemmel tekniği, superman ile yarışacak fiziksel gücü ile teke tekte superman'e pek şans vermez, zaten örnekleri de bol.




captain atom: quantum alanlarını kontrol ederek teoride sonsuz bir gücü yönlendirebilir.

"neden" diye düşünmeme sebep olan süper kahraman. olm bunu kim düşünmüş, kim yapmış lan? böyle süper kahraman mı olur? ama en ünlü süper kahramanlar arasındaki en eski süper kahramandır. eski kafayla yapmışlar yani. fakat güçlüdür superman, yani eğer birgün karşılaşırsanız* belanın ta kendisiyle karşılaşmış olduğunuzun göstergesidir.

insanlara umut veren süper kahraman. ben onun yerinde olsam şirketler kurar, uzaydan madenler getirir, açık ara dünyanın en zengin insanı olur. sonra tüm ülkelerde sanayinin gelişmesini sağlar, nüfus planlaması yapar, ortak güzel bir ekonomi kurardım. çocuklara toplum bilincini aşılayan eğitim verdirir en son da sınırların kalkmasını sağlardım. tabi bunlar yıllar alırdı.

acaba başka şartlar altında doğsaydı ne olurdu diye düşündüren kurgusal karakter.

çizgi roman dünyasında "superman red son" gibi hikayelerde bunun üzerine biraz gidildi aslında. superman türk olsaydı ne olurdu sorusu üzerinden yapılan geyiklere denk geldim geçenlerde.

superman daha doğrusu kal-el büyük şehire değil küçük bir kasabaya düşüyor. ameriganların farmboy dediği bizim anadolunun saf insanı olaylarına yakın yani. aslında ne farmboy ne de anadolu insanı anlatıldığı kadar saf ve masum değil bunu biliyoruz. jonathan ve martha kent iyi insanlar çıkıyor ve şansımıza insanlığa superman'i kazandırmış oluyorlar. fakat 1930'lu yıllarda kent'lere değil de redneck bir aileye düşseydi kal-el zencileri, yahudileri "temizleyen" varsa üvey kız kardeşiyle ilişkiye giren bir tip olurdu herhalde. bu minvalde kal-el'in anadolunun medeniyetten uzak, ensestin, oğlancılığın, mezhepçiliğin ve ırkçılığın gayet normal şeyler olduğu lanet olası bir ücra köyüne düştüğünü düşünelim. yok ya ben bunu düşünmek istemiyorum... şöyle toparlayayım kal-el israil'e düşse filistinli çocukları gözünü kırpmadan öldürecek, almanya'ya düşse bütün kıta avrupasına almanya diyecektik, japonya'ya düşse pasifik okyanusunu japon gölüne çevirecekti vb. örnekler çoğaltılabilir. superman'in nereye düşerse düşsün her zaman temiz, dürüst, erdemli insanların içinde büyüdüğünü ve bu sayede her daim insanlığın elinden tutacağını kabullenmek içimi ferahlatıyor. zaten temiz, dürüst, ahlaklı ve erdemli ailelerde büyüyen çocukların superman olmasına gerek yok. onlar her zaman dünyayı kurtaracak.

şöyle bir haber var kendisi hakkında

superman 2’den….
‘daha iyisi olamaz’:

diğer süper kahramanlardan farklı olan süper kahramandır.

bkz: kill bill vol2

küçüklüğümden beri okumaktan ve izlemekten büyük bir zevk aldığım, jerry siegel ve joe shuster ikilisinin 1932 - 1933 yıllarında yarattığı hayali bir çizgi roman karakteri.

bugün bir haber gördüm full saçmalık. henry cavill rolü bırakıyor, yerine michael b. jordan geliyormuş. siyahi superman mi olur? neredeyse 100 yılı devirmiş ikon bir karakteri harcamak olur. yabancı kaynaklara baktım onlarda haberleri doğruluyor. superman siyahi olursa rezilliktiktir resmen.

elinizde rol için biçilmiş kaftan henry var.
elinizde oyunları ve çizgi romanları yok satmış bir ınjustice hikayesi var. çizginin öbür tarafına geçmiş bir superman var. henry, ınjustice superman'i oynamadan rolü bırakmamalı.

batman v superman ve justice league snyder cut'da çok kısa bile olsa ınjustice gösterdiniz. o hevesi verdiniz. çekeceksiniz o filmi.

batman v superman injustice sahnesi.


snyder cut after credit sahnesi yeterli. yalnız ben affleck maske altında bile olsa duyguları çok iyi yansıtan bir oyuncu. hele son sahnede. korkunun ecele faydası yok be yarasacık.

eminem şarkısıdır;

eğer sözlerine dikkat edersiniz, 20 yılda ülkemizin küçük bir amerika'ya dönüştüğünün kanıtı olan şarkıdır.

özel hayatında hep mutsuz olacak, istediklerini hiç bir zaman "istediği gibi" yaşayamadığı için sürekli arayışta olup hayatındaki insanları aldatacak şahıs.
o kadar süperlik fazla aslan, biraz normal olman lazım.

daha 1 yaşındayken tarladaki traktörleri tek eliyle yan kasabaya atabilen bir çocuk olarak, çocukken nasıl yanlışlıkla anne-babasını öldürmediğini merak ettiğim kişilik.

gerçek hayatta varolsa, ilk öfke atağında yaşadığı kasaba ve herkesi yok ederdi muhtemelen.

kırmızı donl'u süper kahrama'n

aşka uçmadıktan sonra uçmak neye yarar süperman?

birçok insan tarafından fazla sevilmeyen bir süper kahraman. en büyük sorunu fazla süper olması çünkü. adam kıçına füze kaçmış kelebek gibi uçuyor, doğuştan sahip olduğu zırhı ile kurşun geçirmiyor, röntgen cihazı gibi duvarların ardını dikizleyip görebiliyor, nefesi ile devasa yangınları söndürebiliyor. gözlerinden çıkan ışın ile en ala kaynakçıdan daha kuvvetli kaynak yapıp istedi mi kestaneleri çizebilirken yetmiyormuş gibi on yüz bin milyon dana kuvvetinde bir de! bazı bazı şu kıytırık kriptonit ile karşılaşınca yamuluyor ama ondan da bir şekilde kurtulmasını biliyor. hiçbir karanlık yönü yok neredeyse. karakteri de fazla iyi. çoğu kez insan görünümlü melek gibi davranıyor. kimliğini gizlemeye çalıştığında da molozun önde gideni oluyor maalesef. azıcık aşk acısı çekiyor ama çok fazla takılmıyor bu duruma da. bildiğin meselesiz işte, kasıntının teki. tek derdi isminin hakkını verebilmek. nerede o peter parker kardeşimizdeki hayat gailesi, batman'deki kimlik karmaşası ve arızalar, x-men'in ötekileştirilmeye ve ayrımcılığa karşı verdiği savaş ve derin meseleler, nerede superman'ın monoton maceraları. ha bir de klasik dönemden beri uzun süre devam eden şu berbat kostüm yok mu akıllara zarar; mavi tayt üstü kırmızı slip don! yiğidin malı meydanda olur hesabı sürekli gözümüze gözümüze sokmak istiyor çükünü. o ne berbat bir kıyafet seçimidir öyle, cemil ipekçi'den giyinse bile daha hoş görünecek. neyse ki imajı düzelttiler az buçuk. geç de olsa külodunu içine giymeyi öğrendi. bu üstün başarısından ötürü tebrik ediyor, daha güzel maceralara yelken açmasını diliyorum.

ona uçmayı ben öğrettim.

(bkz: christopher reeve)

**

ben askla bakmanın ne oldugunu superrman la ogrendim, biliyor musunuz?:)
oldugun gibi sevilmenin, yanında rahat olmanın, saatlerce konusmanın,
dinlemenin, sevismenin, siir dizeleri ilişstirmenin, musmutlu hissetmenin, guzel ve zeki hissetmenin..

bu kucuk bir hediye superman'e.
sen bu omurde hep benim kahramanım kalacaksın..
omur ne kadar vefa ederse..

fragman gelmiş...

aynı senaryoyu farklı oyuncularla oynatma fikrinden ne zaman vazgeçecekler acaba merakla bekliyoruz...