suriyeli sığınmacılar

öncelikle mülteci değil, sığınmacılardır. iki kelime arasında ciddi bir fark bulunuyor. doğru telaffuzda fayda var.
sayıları 6 milyonun üzerinde olduğu tahmin edilen sığınmacılardır.
ekonomi piramidinde alt tabakayı oluşturuyor olsalar dahi üreme oranları türklerden çok fazladır. bu sebeple her geçen gün sayıları artmakta.

kontrolsüz bir şekilde ülkenin dört bir yanına yerleşen sığınmacılardır.
devletin en ufak bir plan programı yok, ileride ne olacağı meçhul. ben hayatımda bu kadar büyük bir belirsizlik görmedim.

bu kadar sığındıkları artık yetmiştir. artık sığınma değil, buralardan sıvışma zamanıdır.

avrupa'nın zamanında esad'ı yıkacağız diye iç savaş çıkartması sonucu oluşmuş ülke ekonomisinin ve iç huzurun içine etmiş grup.
not : ekonomi ve iç huzur şahaneydi demiyorum, olanı da bunlar mahvetti diyorum.

mülteci kamplarında olmaları gerekirken sokaklarımızda dolaşan insanlardır.
senin burnunun dibinde bir iç savaş patlamış ve bundan muzdarip olan bir halk var. belli ki bu insanlar senin ülkene sığınacaklar. neden yeterince önlem almıyorsun? bu iş böyle mi yapılır? mülteci kamplarını kurarsın ve bu adamları buradan çıkartmazsın. diyeceksiniz ki bu iş maliyetli. peki bu şekilde maddi ya da manevi daha mı az bedel ödüyoruz ya da diyeceksiniz ki sınırlarımızdan kontrolsüz olarak ülkemize sızmışlar. e kardeşim senin ülken muz cumhuriyeti mi? sınırlarını neden koruyamıyor.
kısacası, türkiye cumhuriyeti'nin yanlış ya da olmayan mülteci politikasının bedelinin bu ülkenin vatandaşları ödüyor.

ben de ilerleyen dönemlerde büyük problemlere sebep olacağını düşünüyorum. bu kadar çok çoğalma oranı ki sadece kayıtlara geçen %50 bu kadar hızla yayılmaları pek hayra alamet değil.

ülkesindeki savaştan kaçıp, hayatta kalmak için türkiye’ye sığınan insanlardır, fazlası değil. napsalardı ölümü mü bekleselerdi evlerinde ?
evet aralarında çok sıkıntılı insanlar var, teröristi var, yobazı yığınla, hırsızı var katili var ama hangi kalabalık arasında kötüleri yokki ?

onlara tanınan imkânlar türk gençleri için bir istihdam olarak sağlansaydı birçoğumuzun şu gelecek kaygısı olmazdı.

hümanizm yapanların evlerinde yer açmalarını tavsiye ettiğim sığınmacılardır.

yavaş yavaş türkleşmeye başlıyorlar, eskiden suriyeli ile türk'ü direk ayırt ederdim ama artık ayırt edemiyorum çünkü bizim bazı türkler bazı suriyeli bacılarımızla evlendiği için onlar da türklere benzemeye başladı.

çalışan ve ailesi olanlar hariç tüm erkeklerinin geri gönderilmesi gerektiğini düşündüğüm güruh. adamlar bizden rahat geziyor.

zengin araplar ülkenin belli kesimine para kazandırdı ve para karşılığında bizlerle aynı haklara hatta daha iyilerine sahip oldular.yığın olanları ise ülkenin demografik yapısını bozmak için varlar. gerektiğinde yüksek oy potansiyeli. gerektiğinde sokaklarda militan.gerektiğinde avrupaya aba altından gösterilen sopa.bizim kültürümüzle yakından uzaktan alakası olmayan bu milyonlarca insan aramızda artık. bütün standartlarınızın düzenli şekilde azalmasının sebeplerinden biri de bu göçmenlerdir.ilk başlardaki kamplarda savaş bitene kadar onlara yardımda bulunmaya eminim ki kimse karşı çıkmazdı.herkes elinden geleni yapardı.eğer düzenli şekilde geri gönderilmezlerse ileride çok ama çok büyük problemlere sebep olacaklar

ya burada istemeyince ırkçı kesiliyoruz bazılarına göre. ulan adamlar ülkeyi mahvetti, mitoz bölünmüş hücre gibi çoğalıyorlar, ülkenin güvenliğini bitirdiler. bu oy verenlere az bile bunlar. sonuc yine iktidara oy vermeyen kişilere patlıyor. evet.

türk halkının çok sevdiği sığınmacılar, evi olan bunlardan kelle başına para alarak olması gerekenden daha fazla gelir elde etti, iş verenler bunları kaçak ve çok az paraya çalıştırarak işçi masraflarını düşürdü, pişman olduğunuzda yastık altı paralarınız bile size kurtarmaya yetmeyecek.

mülteci olarak adlandırılan fakat aslında geçici koruma statüsünde bulunan insanlara verilen ad.

geçici koruma; ülkesinden zorla ayrılan veya geri dönemeyen, acil ve geçici koruma bulmak amacıyla kitlesel olarak sınırlarımıza gelen veya bu kitlesel akın döneminde bireysel olarak sınırlarımızı geçen yabancılara sağlanacak korumadır. geçici korumanın mültecilikten farkı, acil ve geçici koruma sağlayıp kitlesellik şartını aramasıdır. ayrıca geçici koruma statüsü de sırf suriyeli göçmen akınlarını hukuki zemine oturtmak amacıyla yeni düzenlenmiş bir kurumdur.

geçici korumadan yararlananlara geçici koruma kimlik belgesi verilir. bu belge yalnızca türkiye'de kalış hakkı sağlar ve ikamet izni yerine geçmez. türk vatandaşlığına geçiş hakkı tanımaz. çalışma izni yerine geçmez.

yani şöyle ifade etmek daha türkçe olacaktır zannediyorum: birilerinin zannettiği kadar da imkanı bol bir müessese değil suriyeli sığınmacı olmak. suriyeliler, bazı türkiye vatandaşları için çoğu zaman ucuz iş gücü ve küfür edilecek günah keçisinden öte bir değere sahip değil maalesef.

suriyeli sığınmacılar ülkemizde mültecilik ve ikincil koruma statülerindense çok daha az güvence sağlayan sadece "burada durabilirsin" denilen bir statüde hayatta kalmaya çalışıyorlar. milyonlarca insanın varlığı inkar edilemeyen bir savaştan kaçmasını göz ardı edecek kadar hiddetlenilen olayları medyanın sunuş şekli de önem arz ediyor. haber metninin sunumunda ırkçılık yapılması olarak değerlendirilmesi gerekilen bu haberlerin başlıkları genelde şöyle olur: "suriyeli adam iki dükkanı soydu halk isyanda", "iki suriyeli birbirini dövdü, ayırmaya çalışanlar yaralandı", "suriyeli tecavüzcü bakın nereye saklanmış!". bu şekilde hazırlanan metinleri okumadan önce vicdanınızın yerinde olup olmadığını kontrol etmenizi tavsiye ederim. bir suçlunun, katilin, tecavüzcünün fiilini koca bir topluma nakşedeceksek türklerden, kürtlerden, lazlardan veya konuştuğunuz dili kim anlıyorsa onlardan başlayıp gerekli cevabı hakkıyla almanızı beklerim.

kitlesel olarak bir sığınmacı akınının söz konusu olduğu noktada "şu cihatçı mı, bu pkklı mı" süzgecinin etkin bir biçimde kullanılamayacağının farkında olmakla beraber suriye politikasında pek de süzgeç kullanılmadığını düşünüyorum. eleştiriler daha çok bu odakta ise aklıma yatıyor fakat iş güvencesi olmayan, kadınlarına ucuz seks olarak bakılan, yaptıkları çocuklar dahi eleştirilen bir toplumu topyekün suçlu ilan etmek ırkçılıktır.

suriyeli sığınmacıları bu şekilde -en hafif tabiriyle- eleştirmek, hükümetin katar'la kurduğu işbirliğini eleştirmekle bir değil. suriyeli sığınmacılar, her biri bir insan olup savaşmamayı tercih edip yaşama hakkına sahip olanların oluşturduğu bir toplumdur. aksini düşünüp bu toplumun oldukça rahat şekilde yaşamlarına devam ettiğini düşünenler büyük şehirlerin kenar mahallelerinde hiç bulunmamıştır.

gerçek bir suçluya laf edilmesi gerektiğinde savaş odaklı politika yürütenler ve başka bir devletin toprağında gözü olanlara ağzımı açarım ben. sizlere de bunu tavsiye ederim.

gözünün önünde ailesinden birileri canice öldürülmüş veya tecavüze uğramış bir çocuğun destek almadan büyümesinden korktuğum için temkinli yaklaştığım kesim.

yedikleri kabı pisleyen insanlıktan nasip almamış hiçbir kutsalı olmayan et sürüleridirler.
türkiye cumhuriyeti'nin başına bela olmuşlardır.

başlarda hepimiz gibi benim de içim acıdı. ülkemize sığınmalarına izin vermenin insanlık olduğunu düşündüm. ama artık ülkenin her tarafına dağılmış ve kalıcı bir yer edinmiş durumdalar. bizim yararlanamadığımız haklardan ve hizmetlerden faydalanabiliyorlar. tamam pozitif ayrımcılık falan ama cidden bir yere kadar. bu konu hakkında birilerinin bir şeyler yapması gerekiyor. sanki sığınmacı olan onlar değil de biziz.

belki ırkçılık olabilir ama arapları sevmiyorum, sevmedim, sevemedim de hiçbir zaman. suriyelileri -her ne kadar arap olup olmadıkları tartışılır olsa da- de sevmiyorum. bunun sebebiyse medeniyet düzeyleri. hayatın amacını tam olarak çözememiş bir topluluk görüyorum onlara baktığımda. tek amaçları bir şekilde hayatlarını sürdürmek, bunu yaparken de bol bol üremek ve hamal gibi çalışmak olan bir millet gibi geliyor. avrupa mülteci konusunda bu kadar seçici davranırken bizim geri kalan vasıfsız adamları almamız da göz önünde bulundurulursa ülkeye çok bir katkılarının olmayacağını düşünüyordum. ne kadar katkılarının olduğu da tartışılır. yüzsüz olmaları, suriye gibi bir yerden çıkıp beleşe başka bir ülkenin vatandaşlığını almaları yetmezmiş gibi mırın kırın edip ülke şartlarına burun kıvırmaları insanı çıldırtıyor. gerçi insanların yok pahasına vatandaşı olabileceği bir ülkemiz olduğu da başka bir gerçek ama bu ayrı bir tartışma konusu.

ırkçılık bireye ya da topluma yönelik biyolojik özellikleri sebebiyle düşmanca tavır almak, saldırganlık göstermek ve kendini üstün görmektir.

patlıcanı, koltuğu, yazı sevmediğim gibi herhangi bir milleti de sevmeyebilirim ve bunu da istediğim yerde ifade ederim. bunu ırkçılık olarak görmek faşizmdir.

kimsenin ölmesini yok olmasını istemiyorum ama ablak suratlı, rezalet dilli olan pis surileri sevmiyorum.