#ödüllü filmler
1978 yılı türk filmin senaryosu yılmaz güney'e aittir. hamo ve ailesi hayvancılıkla geçinen göçebe bir ailedir. hamo'nun oğlu şivan ise berivan ile evlidir ama berivan düşman aşirettendir . ikilinin çocukları olur ama yaşamaz. hamo,berivan'a düşmandır; şivan ise babası ile sevdiği kadın arasında kalmaktadır. imdb: 8,2/10.
*antalya altın portakal film festivali 1980
altın portakal en iyi film
zeki ökten
düsman için en iyi yönetmen
zeki ökten
en iyi müzik
zülfü livaneli
en iyi yardımcı erkek oyuncu
tuncel kurtiz
en iyi kadın oyuncu
melike demirağ
adak en iyi erkek oyuncu
tarık akan
*berlin uluslararası film festivali 1979
ınterfilm ödülü - otto dibelius film ödülü yeni sinema forumu
zeki ökten
ocıc ödülü yeni sinema forumu
zeki ökten
*ingiliz film enstitüsü ödülleri 1979
sutherland kupası zeki ökten
*locarno uluslararası film festivali 1979
altın leopar zeki ökten
özel konak uzun metraj film
altın portakal en iyi film
zeki ökten
düsman için en iyi yönetmen
zeki ökten
en iyi müzik
zülfü livaneli
en iyi yardımcı erkek oyuncu
tuncel kurtiz
en iyi kadın oyuncu
melike demirağ
adak en iyi erkek oyuncu
tarık akan
*berlin uluslararası film festivali 1979
ınterfilm ödülü - otto dibelius film ödülü yeni sinema forumu
zeki ökten
ocıc ödülü yeni sinema forumu
zeki ökten
*ingiliz film enstitüsü ödülleri 1979
sutherland kupası zeki ökten
*locarno uluslararası film festivali 1979
altın leopar zeki ökten
özel konak uzun metraj film
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "unutulandeliadam" tarafından 04.12.2020 04:37 tarihinde açılmıştır.
1.
senaryosunu yılmaz güney'in yazdığı yönetmenliğini zeki ökten'in üstlendiği 1979 çıkışlı film. başrollerde tarık akan, melike demirdağ ve tuncel kurtiz oynuyor. film bir başka yılmaz güney filmi olan yol'a göre kesinlikle senaryo olarak daha derli toplu. kurgusal olarak yol'daki gibi kopukluklar yok. film bazı yerlerde insana filmden çok bi belgesel izliyomuş havası veriyo. bunun sebebi ele alınan konunun gerçekliği kadar filmin bu kadar yaşanmışlık hissini vermesi için çekilen zorlu süreç. oyuncular bu filmi çekmek için bi ücret almamışlar mesela.
devamını gör...
2.
defalarca izlememe rağmen asla bulmadığım film bildiğim kadarıyla yılmaz güney cezaevindeyken yazmış senaryoyu türk solundaki bütün aydınların oynadığı film birde mutlu sonla bitseydi tadından izlenmezdi..
devamını gör...
3.
yılmaz güney'in senaryosunu yazdığı, tuncel kurtiz, tarık akan gibi isimlerin yer aldığı zeki ökten filmidir. filmin müziklerini zülfü livaneli hazırlamıştır. özellikle üryan geldim müziği ve tren sahnesi bir dönemi özetler niteliktedir.
devamını gör...
4.
dünya sinema fakültelerinde uzun uzun oyunculuk dersi olarak okutulması gereken filmdir. yine muhteşem bir yılmaz güney öyküsüdür. filme bir kaç eleştirim de olacak. diyaloglar daha iyi olabilirdi. bir de, yılmaz güney sinemasının şöyle bir eksiği vardır. sınıfın kazanımlarından hiç bahsedilmez. sınıf hep sürünür ve yenilir. keşke büyük usta bunu aşabilseydi. lakin 48 yaşında sürgünde katledildi. en verimli çağında sürgün ipiyle idam edildi.
bir de yani izleyenler düşünüyor mu neden bu kürtler türkçe konuşuyor? zira bu ülkede kürtçe yasaktı. evet vatanı paylaştığımız en büyük nüfusun dili filmde kullanılsaydı ışıkçısına kadar onlarca yıl hapis yatarlardı.
bugün de kürdün dili ve siyaseti pek de serbest sayılmaz.
bir de yani izleyenler düşünüyor mu neden bu kürtler türkçe konuşuyor? zira bu ülkede kürtçe yasaktı. evet vatanı paylaştığımız en büyük nüfusun dili filmde kullanılsaydı ışıkçısına kadar onlarca yıl hapis yatarlardı.
bugün de kürdün dili ve siyaseti pek de serbest sayılmaz.
devamını gör...
5.

senaryosunu yılmaz güney'in hapishanede yazdığı ve zeki ökten'in yönetmenliğinde 1978'de çekilen "sürü", türk sinemasının sadece bir filmi değil, aynı zamanda toplumsal bir manifestosu ve politik bir ağıtıdır. film, ekonomik zorluklar ve kan davaları nedeniyle hayvan sürülerini satmak için doğu'nun dağlarından ankara'nın modern kaosuna doğru yola çıkan bir aşiretin trajik yolculuğunu anlatır. ancak bu basit olay örgüsünün altında, çöken bir feodal düzenin, sınıfsal ve etnik ezilmişliğin, ataerkil sistemin acımasızlığının ve modernite ile gelenek arasındaki kanlı çarpışmanın destansı bir alegorisi yatar. "sürü", bir ailenin değil, bir toplumun ve bir yaşam biçiminin çözülüşünün öyküsüdür.
filmin en güçlü siyasi göndermesi, yolculuğun kendisidir. aşiretin, hayvanlarıyla birlikte tıkıştırıldığı tren vagonlarında yaptığı bu yolculuk, sadece coğrafi bir yer değiştirme değildir; bu, feodal bir geçmişten, acımasız ve yabancı bir kapitalist geleceğe doğru yapılan zorunlu ve sancılı bir göçtür. tren, demir raylar üzerinde ilerleyen soğuk, mekanik ve merkezi devlet aygıtını simgeler. kendi topraklarında bir değere ve güce sahip olan aşiret, bu trenin içinde kimliksizleşir, değersizleşir ve bir nesneye dönüşür. yol boyunca karşılaştıkları hor görülme, dolandırılma ve aşağılanma, kırsal ve etnik olarak öteki olanın, kentin ve merkezi otoritenin karşısındaki çaresizliğinin bir özetidir.
sürü, çökmekte olan feodal düzeni romantize etmez, aksine onun içindeki çürümüşlüğü de cesurca gösterir. tuncel kurtiz'in canlandırdığı aşiret reisi hamo, eski düzenin ve onun katı değerlerinin temsilcisidir. ancak onun otoritesi, kendi toprakları dışında hiçbir anlam ifade etmez. film, bir yandan bu ataerkil ve baskıcı düzenin nasıl sürdürülemez olduğunu gösterirken, bir yandan da bu düzenin yıkılışının getirdiği kimliksizleşme ve yabancılaşmanın acısını seyirciye hissettirir. bu bağlamda, tarık akan'ın canlandırdığı şivan karakteri, eski ile yeni arasında sıkışmış, hem babasının baskısına hem de modern dünyanın acımasızlığına karşı mücadele eden trajik bir figürdür.
filmin en dokunaklı ve en sert eleştirisi ise melike demirağ'ın canlandırdığı berivan karakteri üzerinden ataerkil sisteme yöneltilir. berivan, sadece hasta bir kadın değil, aynı zamanda aşirete dışarıdan gelmiş bir gelin olarak "öteki"dir. onun hastalığı, kayınpederinin ve kocasının ailesinin gözünde bir utanç ve bir yük olarak görülür; insan olarak değeri hiçe sayılır. berivan'ın trenin soğuk ve pis tuvaletinde sessizce can vermesi, kadının en çok ezilenler arasında bile en altta olduğunu gösteren, sinema tarihinin en sarsıcı sahnelerinden biridir. o, hem feodal düzenin hem de o düzeni yutan yeni sistemin ortak kurbanıdır.
sürü, diyaloglarından çok sessizliğiyle, görüntülerinin gücüyle konuşan politik bir başyapıttır. yılmaz güney'in keskin gözlemi ve zeki ökten'in usta yönetimiyle, bir halkın ekonomik ve kültürel olarak nasıl cendereye alındığını anlatır. film, bir yandan feodalizmin insanlık dışı yönlerini eleştirirken, diğer yandan kapitalizmin ve modern devletin yarattığı yabancılaşmayı ve kimliksizleşmeyi suratımıza bir tokat gibi çarpar. bu çok katmanlı ve cesur anlatımıyla "sürü", sadece türkiye sinemasının değil, dünya sinemasının da en önemli politik filmleri arasındaki yerini haklı bir şekilde almıştır.
devamını gör...