tekrar tekrar okunan kitap

harry potter.
klasikler
anna karenina. sefiller.

"tutunamayanlar" okuması biraz zor bir kitap olsa da oğuz atay'ın kalemi karakterler o kafa karışıklıkları o acı ve sevinç o korku sizi kitabın içine çeker

alacakaranlık serisi.

monte kristo kontu- alexandre dumas

fırat budacı - kendimi durduracak değilim 1-2

kuyucaklı yusuf
sherlock
suç ve ceza

ne zamanki canım hiç bir şey yapmak istemiyor, ruhumda bir bezginlik, açıp "robinson crusoe" okuyorum. kahramanımızın azmi, gayreti bana ilham veriyor. onun o ıssızlıkta, o yalnızlıkta her şeye rağmen düzenli ve planlı olarak günlük işlerini hiç aksatmadan yapması beni de harekete geçiriyor. gerçi adadaki ben olsaydım kesin yatardım. ne uğraşacam yazlık ev, kışlık mağara, keçi sütü falan. neyse günler çok rutine bağlayıp, içime sıkıntılar basıyorsa, ya "çalıkuşu"nun satırlarında feride'yi kovalıyorum. ya da henri charriere'nin peşine düşüp fransız guyanasından, trinidad adalarına oradan da venezuellaya uzanan yolculuğunda "kelebek"e eşlik ediyorum. eğer bir çabamın sonucunu almış, hedefime ulaşmışsam kendime ödül olarak monte kristo kontunu hediye ediyorum. edmond okumalara doyulmaz. ayriyetten çok amaçsızca da olsa yılda bir kez "rüzgar gibi geçti" yi okuma ritüelim vardır. dünyanın bana göre en sevimsiz kahramanı scarlett'in aşırı bencilliğiyle sarmalanmış bu romanda niyeyse vazgeçilmezlerimden.

simyacı. bana harekete geçme, hedefe ulaşma ümidi veriyor.

sadece kürk mantolu madonna ve ruh adam kitaplarını birden fazla okuma gereksinimi duydum

her ikisini de bir kez daha okuyunca daha çok beğendim..

yakup kadri karaosmanoğlu - yaban

(bkz: kırdaki zambak ve gökteki kuş)
(bkz: yüreğinin götürdüğü yere git)

1984. tekrar tekrar okunur. hangi ülkede yaşarsanız yaşayın o ülkeden bir şeyleri kitapta bulursunuz. mutlaka bir şeyler vardır. en demokratik en özgürlükçü ülkelerde bile hiçbir şey yoksa örümcek ağı gibi her bir yeri sarmış güvenlik kameraları ya da devlete ait olmasada büyük şirketlere ait dev reklam panoları (teleekran) vardır. yani izlenir, yönlendirilirsiniz.
dolayısıyla 1984 geri kalmış ülkelerde, devlet tarafından; modern, demokratik, özgürlükçü(!) ülkelerde, büyük kapitalist şirketler tarafından insanın kuşatılmışlığının yalın oldukça da çarpıcı bir anlatımıdır.

ben birçok kitabı tekrar tekrar okuyorum. sınırsız , sonsuz okunacak şey dururken aynı şeyleri tekrar tekrar okumak çok normal bi durum değil ama ben okuyorum.

monte kristo kontu- alexandre dumas

bir kitabı en fazla iki defa okurum. kendini bana üçünçü kez okutturacak kitap kesinlikle bir şaheserdir. bulur mu? ömrümüz el verdiğince bekliyoruz.

okunacak daha bir sürü kitabım olduğu için tekrar okuduğum kitaplar olmadı ama ileride tekrar okumayı planladığın kitaplar var; suç ve ceza, batan güneş, simyacı, muhteşem gatsby.

ah muhsin ünlü'nün şiir kitabı olan *gidiyorum bu kitabı anlamak için 3 4 kez okumuşluğum var.

benim için harry potter serisidir. o büyülü evrende kaybolup bir süreliğine de olsa gerçek hayatın kaosunu unutmak için dönüp dönüp tekrar okurum.

çalıkuşu
canan tan piraye
ahmet ümit beyoğlu rapsodisi

asla değişmeyen cevabımdır. monte kristo kontu- alexandre dumas