telefon çalınca telaşlanmak

telefonum çalmaya başladığında her zaman ilk olarak panik olurum. arayan kişiye göre paniğin boyutu artar. sebebini bilmiyorum, eskiden okulla alakalı işlerde ani telefonlar bekliyordum fakat şimdilerde öyle bir durum da yok. yalnız olmadığımı biliyorum.

ailem hariç herkes işi düşünce için aradığı için telaşlanıyorum gene ne isteyecekler acaba diye

sosyal fobik olmadığınızdan emin olun önce.

ya kaybetme korkusu vardır sevdiklerini ya da bazı haltlar yemişsindeir açığa çıkmasını istemiyorsundur. karışık işler kardeşim...

kıl bir müdürün arıyorsa trip atan eş arıyorsa korkulandir. sabırlar dilerim.

çevrenizdeki insanları elemeye başlamanız gerektiğinin habercisidir.

çünkü tükürdüğüm telefonu o kadın aradığında açılmazsa kan kıyamet kopuyor. imtihan gibi imtihan. onun haricinde arayanım yok zaten..

bende hiç olmuyor valla, ve neden telaşlanılır ki?

amcamın ölüm haberini telefonda aldıktan sonra yaşadığım durum. ödüm kopuyor kötü bir şey oldu diye.

telâşlanmak değil de bende anlık bir sıkıntı hali hasıl oluyor.

bir yere telefon ettiğiniz zaman, telefon ahizesini açan karşı tarafın sesini alamadığınızda, daha doğrusu sesini tanıyamadığınızda, spontane olarak aradığınız kimsenin ismini soru cümlesi gibi sorarsınız. mesela ''ali?...'' karşı taraf da gerçekten ali ise ''evet okan naber?'' diye devam eder. eğer ali değilse, ''bir saniye lütfen'' diyerek ahizeyi ali’ye uzatır. m.s. 2010’da askerliğimi yaparken acemilik sonrası atandığım görev yerimde, sorumlu olduğum telefon çalıyor. telefonu açıyorum. karşımdaki ses şöyle diyor:

- binbaşı birol?

yan odada bir binbaşı var ama adı birol değil. riske girmeyerek cevap veriyorum:

+şu an burada değil.

telefondaki hiddetleniyor:

-binbaşı birol! binbaşı birol!
+birol binbaşı burada değil komtanım!
-öff! şu telefonu birine ver lan!

yakınımda bulunan üst devrelerden birine veriyorum telefonu.

+çavuş kazım?.. emret komutanım! ahmet binbaşı şu an yerinde değil komutanım!

nasıl lan? az önce aynı kişi binbaşı birol'u soruyordu?

sonradan öğreniyorum ki soru cümlesi kendini tanıtma maksatlıymış. yani adam ''binbaşı birol?'' soru cümlesini kurarken, ben binbaşı birol’um sen kimsin diyor. ben de kendimi tanıttıktan sonra istediğini söyleyecek...

çok eskiden çizgi film vardı trt’de... çizgi karakter şaşırınca kafatası açılır, içinden bayrak, düdük, topaç, uçak, kaktüs, keçi vs. çıkardı. o an benim de kafatasım açılıyor ve içinden benzeri şeyler çıkıyor.

saat kaçta çaldığına ve kimin aradığına göre değişkenlik gösteren telaşlanmadır.

telefonla konuşmayı sevmeyen benim arayan kişiye göre zaman zaman yaşadığım durum.

telefon çalan insanların cebinde patlaması durumudur. hırsız telefonu cebe atıyor ve telefon da çalınca telaşlanıp ne yapacağını şaşırıyor.

bir zamanlar borçlu olduğum bankalar arardı telas degil de acaba ne kadardır acaba borcum diye anlık strese girerdim. zamanla aramalar azaldı. şimdi işi düşenler arıyor acaba yine ne isteyecekler diye. telaş değil sinir basıyor. aradığınız kişi artık hiç kimse için birşey yapmayacak, lütfen daha sonra tekrar denemeyin.

akıllı telefonun sadece akıl kısmını kullanan insanın yaşadığı hal.
kendi aklını rölantiye almış, iki akla ne gerek var diye.
telefon arama yapınca kalakalıyor.
çünkü o aslında bir çamaşır makinası.
onunla nasıl konuşulabilir ki.
biraz düşün bence, bulursun belki.

dustayken calinca bir telaslaniyor insan.
bir de dustayken aeadiginda hep en kotu senaryolar geliyor insanin aklina. dusun en keyifli yerindesin bir anda telefon calmaya basliyor sabunlusun falan ha deyince cikamiyorsun da. caldikca caliyor caldikca sen kafanda kurmaya basliyorsun "ulan acaba birine bir sey mi oldu?". susmak bilmiyor yari sabunlu cikiyosun bir de bakiyorsun ki digitürk yeni kampanyalari bilgilendirmek icin aramis. yasadik hep bunlari.

bazı telaşlar saate bağlı bazı telaşlar kimin aradığına ama bende şöyle bir problem var anksiyetemin yüksek olduğu dönemlerde bakkal osman abi arasa elim ayağım titriyor.

heyecandıracak bir beklenti olmayınca kimin umurunda.

hiç çalmadığı için sıkıntı yok...