aksiyon / macera
6.8 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

son dönemde sjw'lik belası yüzünden başta sinema olmak üzere tüm sanat dalları derin bir çöküşte. bu yüzden bu film zaten rezil durumda olan sinema sektörü göz önüne alındığında birilerine iyi gelmiş olabilir ama değil! kimse kusura bakmasın ama rezil bir film.
christian bale, george clooney, val kilmer gibi karizma ve oyunculuk tanrısı gibi adamların oynadığı bir rol, ağlak ergen tipli, sıfır karizma sıfır oyunculuk sahibi robert pattinson'a nasıl teslim edilebilir! ancak bu kadar dandik oyunculuk yapılabilirdi! ayrıca penguen gibi önemli bir karakterin bu kadar sıradan yancı rolünde olması ayrı bir rezillik.
filmden bol bol sjw'lik akıyor. bir sahnede üstü kapalı beyazlara sövüyorlar, filmde zaten batman hariç tüm iyi karakterler zenci, tüm şerefsizler tüm kötülerse beyaz. normalde beyaz olan birçok karakter de filmde zenci yapılmış. filmin kısa bir özetini 3 kelime ile ifade edersek: zenci zenci zenci... bol zencili bir film. kısaca ağır bir sjw filmi olmuş. beyazlara yönelik bu aşağılık ırkçı sjw tavır midemi bulandırıyor artık!
batman izlemek isteyen christopher nolan'ın sinema harikası batman serisine baksın. bu rezilliğe cidden 3 saatinizi ayırmayın, yazıktır!
devamını gör...
robert pattinson'un ağlamaklı gözlerle etrafa baktığı ve bir çoğumuza "gerçek batman bu değil" dedirttiği filmdir. penguen karakterine hayat veren canımız, ciğerimiz colin farrell' miz ise resmen oyunculuk dersi vermiştir.
devamını gör...
sol frame'de ave maria görünce aklıma gelen bir detayı paylaşmak istediğim film. zira bu film de aynı beste ve sözler ile başlar. başlamakla da kalmaz ve filmde üç kez tekrar etmesinin yanı sıra kötü karakter olan the riddler'ın da karakter müziği olarak kullanılır lakin farklı bir versiyonu seçilmiştir bu kez. daha korkutucu ve gizemli bir versiyon.

spoiler'lı kısım;

ilk kez filmin başında belediye başkanının öldürülmesinden hemen önce, arkada the riddler'ın nefes alıp verişi ile beraber duyuyoruz. daha sonra is yetimhanenin kalıntılarında bruce'un babasının projeksiyon cihazından duyulan konuşmasına eşlik ederken duyuluyor ve son olarak da the riddler kendisi bizzat arkham akıl hastanesinde söylüyor. bu da bize kullanılış temasının az çok ölüm olduğunu çıtlatıyor.



peki neden the riddler kendine bu ilahiyi seçmiş. şöyle ki,çoğu yerde latince dua ve schubert'in melodisi ayrılmaz bir bütün gibi kullanılsa da aslında schubert bu parçayı başka bir eser için bestelemiştir. o eser ise bir walter scott şiiri olan lady of the lake'in 6. kısmı?(tam emin değilim) ellens dritter gesang'dır.
ilginçtir ki o şiirde de ave maria kısmı geçer en başta lakin esasen çok farklıdır. tema olarak meryem ana'dan yardım diler. şurada da sözleri;


ave maria! maiden mild!
listen to a maiden's prayer!
thou canst hear though from the wild;
thou canst save amid despair.
safe may we sleep beneath thy care,
though banish'd, outcast and reviled –
maiden! hear a maiden's prayer;
mother, hear a suppliant child!



riddler'ın kendisi de yetimhanede büyümüştür ve o süreçleri anlatırken de kendisinin ne tür zorluklar çektiğini duyuyoruz. soğuk ve açlıktan tutun da her gece ölen çocuklara varana kadar. pek tabii böyle zorlu şartlar altında akla gelen ilk şey yardım dilemek olmuş olacak ki kendisine bu parçayı seçmiştir dua olarak. kaldı ki çocuk korosu tarafından seslendirilen versiyonunu daha önce duyduğunu da biliyoruz.

bence güzel bir detay diyor ve bu aralar favori ave maria versiyonum olarak the riddler'ın karakter müziğini alta bırakıyorum;

devamını gör...
bir matt reeves filmidir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
filmin senaryosunu da yönetmen matt reeves, peter craig ile birlikte yapmıştır. filmin başrollerinde robert patrinson, zoe kravitz, collin farell, joe turturo, andy serkins, jeffrey wright ve paul dano oynamıştır.

öncellikle filmin joker mantığıyla çekilmiş olması bir anlamda hoşuma gitti. bir süper kahraman filminin insan psikolojisine böyle eğilmesi hoşuma gidiyor izlerken. ama üç saat boyunca değil.

robert pattinson the lighthouse ile hayranlığımı kazanmış bir isimdir ve bu filmde de ortalamanın üstünde bir performans ortaya koymuştur. ama benim filmi izleme nedenim hayran olduğum üç oyuncu yüzünden oldu aslında.

barton fink olarak benim için efsaneler arasına girmiş olan joe turturo'yu görmek beni çok mutlu etti filmde. tabii ki iki gözümün çiçeği gollum'u canlandıran andy serkins piyango gibiydi. ve tabii ki collin farrell'ın muhteşem performansı. bence bu adam her şeyi oynayabilir.

zoe kravitz çok zorlama olmuş. kedi kadın olmak için güzel olmak yeterli değil. zoe kravitz de yetersiz kalmış. paul dano'yu çok sevsem ve beğensem de the riddler karakteri bana biraz derinliksiz geldi açıkçası.

ve karanlık. böyle bir klişeye düşmek istemem ama bu karanlık böyle güzel değil. sonraki batman filminde kamerayı siyah bir perdeye çevirip bize sadece sesleri dinletecek sanki dc.

özetlemek gerekirse; ben zaten bir süper kahraman olarak batman'i sevmem. kardeşim büyük bir batman hayranıdır ama ben çocukluğumdan beri bu zengin züppeye süper kahraman gözüyle bakamadım. o yüzden filme biraz önyargılı yaklaşmış da olabilirim.
devamını gör...
80'lerin sonunda ve 90'larda çevrilen dört batman filminin de ortak noktası filmlerde hem batman, hem düşmanlarının kara mizah şeklinde yansıtılmasıydı. yani filmler fantastik, aksiyon ve macera yönlerinin dışında komedi yönünü de içeriyordu. ilk filmde jack nicholson'ın oynadığı joker karakteri tamamen çıldırmış bir palyaçodan ötesi değildi. keza batman de sivil hayatta yumuşak, çekingen ve bazen espri yapabilen, kıl bir burjuva olarak karşımıza çıkmıştı. 1992 yapımı ikinci filmde batman biraz daha ciddi olsa da, bu sefer de catwoman ve penguen kara mizah karakterleri olarak karşımıza çıkmıştı. film cinayet ve korku yönleri dışında bir çok espri ve absürtlüğü de beraberinden getiriyordu. üçüncü filmde jim carrey'nin riddler'ı ve tommy lee jones'un two face'i bütünüyle bir komedi sunmuş ve filmi sürüklemişlerdi. bu filmde val kilmer'ın oynadığı batman daha soğuk ve ciddi bir tavırdaydı. 1997 yapımı dördüncü film ise tam bir rezalet ve tatsız bir komediden ötesi değildi. ancak batman bu filmlerde toy değildi. beceriksizdi.

nolan'ın batman filmleri ile ilk batman filmlerindeki bu durum değişti. artık batman son derece ciddi ve absürt davranışlardan arınmış bir burjuva olarak karışımıza çıktı. keza düşmanlarında da durum değişmişti. ras al ghul uzakdoğu felsefesine dayanan bir sosyoloji ile son derece zeki biri olarak karşımıza çıktı. harvey dent, lee jones'un two face'i gibi acımasız ve şapşal değil tam bir psikopat olarak canlandırıldı. en büyük dönüşüm ise jokerde yaşandı. ilk filmdeki takma dişleri, ateş edince bayrak çıkan tabancası, balonları ve diğer oyuncakları yoktu 2008 yapımı filmde. ayrıca tatsız espriler ve düşük zekalı imajı da silinmişti. azılı bir gangster ve şeytani bir psikopat olarak gayet muktedir bir kişilikteydi. yine bir sonraki filmdeki, bane karakteri 90'lardaki karikatürize havasının aksine çok zeki ve anarşist yapısıyla canlandırılmıştı.

ilk filmlerde batman işinin ehliydi ama absürt düşmanlarına karşı sakarlaşabiliyordu. çünkü tasarlanan evren absürt ve karikatür temelliydi. ikinci seride batman sağlam bir eğitim almıştı, toyluğunu çabuk atmıştı ve zorlu düşmanlarına karşı çetin mücadelelere girebiliyordu. bu yönden bakınca ilk seri ile ikinci seri tamamen birbirinin zıttı olarak görülebilir. ben ilk seriyi tercih ederim çünkü çizgi roman aslına daha sadıktır. nolan'ın serisi ise çok güzel aksiyon filmleri ve isabetli cast tercihleri ile dikkat çeker. ama batman karanlık ve siyahtır. nolan filmlerinde ise batman gündüzleri meydan kavgalarına bile katılıyordu.

2022 yapımı the batman filmi ise bütün serilerden farklı bir noktadan hikayeye başlıyor. batman şehirde hakimiyetini tamamen kabul ettirmiş bir evrede değil gibi gözüküyor. ondan korkanlar olsa da,kimi polislerin, çetelerin ve bodyguardların ona saldırması, dövüşürken zorlanması ve pattinson'ın genç yapısını da göz önüne alırsak, batman henüz batmanliğini tamamen kanıtlamış gibi durmuyor. keza colin farrell'ın pengueni de aynı durumdadır. henüz oyuncakları ve sadık dostları olan penguenleri yoktur. büyük bir çetesi bulunmaz. yeraltı dünyasında palazlanmaya çalışan, mafya babası carmine falcone'nin altında çalışan bir kulüp işletmecisidir. catwomanda palazlanmaya ve varlığını kabul ettirmeye çalışır. babası falcone'den intikam peşindedir ve ayrıca henüz bir hırsızdır. daha da ilginci çoğu polis batman'i ciddiye almamakta ve güvenmemektedir. burada garip bir şekilde batman'e ''sistemi'' anlatan ve düzenin asıl suçlularını idam eden riddler gibi gözükür. yani riddler, riddler olmuştur ve diğer herkesten daha profesyonel olarak yansıtılmıştır. bu filmde en ''olmuş'' karakter ise elbette john turturro'nun şahane canlandırdığı mafya babası carmine falcone'dir. gücünün zirvesindedir ve şehrin gerçek yönetici görünümündedir. ancak zirvede olduğundan, aşağılarda kalan herkes onun rakibidir ve film zirvede başlattığı falcone'yi sonunda ortadan kaldırmayı seçer. riddler ve joker'in son sahnelerdeki konuşmalarıyla sıranın kendilerine geleceğini anlamak zor değildir.

bu perspektif ile bakınca tutuk ve zorlanıyor gibi gözüken batman'i robert pattinson'ın iyi canlandırdığını söylemek yanlış olmaz. o duygu ve evreyi iyi canlandırmış. ama filmi asıl sürükleyen oyuncunun riddler performansı ile paul dano olduğunu söylemek yanlış olmaz. hem temiz yüzüne rağmen yansıttığı psikopatlık, hem sesiyle oyunculuğuna sunduğu katkı üst düzeyde olmuş. benim filmde beğenmediğim cast catwoman oldu. günümüzde abd de furya olan her önemli konum ve rolü afro kökenlilere verme olayından dolayı bu rolü kapmış gibi gözüküyor.

filmin karanlık tonu beklentilerin çok üstünde. son derece basık ve bunaltıcı bir karanlık, sabırla, adım adım ekrana yansıtılmış ve neredeyse hiç atlanmamış. filmin karanlık yapısının yanında seçilen mekanlar ve senaryonun da oldukça yoğun yapısı insanı iyiden iyiye basıyor ve bunaltıyor. filmin sinematografisi bence onu en başarılı batman filmi yapıyor. batmobil'in spor arabadan farksız oluşu, batman'in aksesuarlarının özensiz oluşu ise gözden kaçmıyor. yine catwoman için de aynı durum geçerli. senaryonun karmaşık yapısı, polisiye ve dedektif yönü çok katmanlı ve esrarengiz olmuş. hele ki filmin karanlığı, sinematografisi ile birleşince film ilginç bir hal almış.

filmin kötü ve eksik yönlerine gelirsek, the batman filminin gereksiz uzunluğunu anlamak mümkün değildir. neredeyse 3 saate varan filmde amaç gotham'ın karanlık yapısını yansıtmak ise film bu konuda başarılı. ancak senaryonun son bir saatte bir yere bağlanmaması, şehri bir anda su basması ve batman'in itfaiyeliğe soyunup, çoluk çocuğu kurtarması çok absürt ve gereksiz olmuş. belediye başkanı siyahi kadının vurulması ve siyahi komiserin onu kurtarması ise günümüzdeki az önce bahsettiğim afro furyasına dair bir göz kırpmasından başka bir şey olamaz. filmin riddler ile joker'in döneceğiz mesajlarına bağlanması da yine filmin devam filminin gelebileceğine dair bir klişe ve ticari dürtü gibi gözüküyor. batman filmlerinin klasik gotham yöneticileri kötü, halk iyi, sınıfsal çatışmalar, kötü karakterlerin aslında fakirleri savunması, batman'in ise iyi bir kahraman olmasına rağmen düzen savunucusu olması gibi klişeler ise bu filmde de var. ben filme başarılı sinematografisi, karanlık yapısı, ilginç bir evreyi sunması ve başarılı oyunculukları sebebiyle 10 üzerinden 7 puan veriyorum. filmin son bir saati ve bilindik klişeleri olmasaymış daha başarılı bir film olabilirmiş.
devamını gör...
2022/ noir bir film olmuş.
(hadi iyisin imax; parlaklığı azaltmak için muazzam bir fırsat.)

müziklerle non-evident atmosfer daha bir katmerlenmiş. ben sevdim çömez batman'i.
ya, arkham'da riddley ve joker fısıldamaları? oh bebeque!

soundtrack =>> (bkz: michael giacchino)



favorim♪♫ | michael giacchino |(bkz: water tower)

*
devamını gör...
beklentiye göre beğenisi değişecek film. ben daha önce batman çizgi romanları okumamış, batman karakterini de sevmeyen, hatta böyle fantastik doğaüstü güçleri olan karakterleri sevmeyen biriyim. sadece nolan'ın üçlemesini izleyip beğendim. eğer benzer bir tarz bekliyorsanız bu film öyle değil.

film aşırı karanlık. tamam kasvet, kokuşmuş bir hava vermek istemişler de televizyonun tüm parlaklığını açmak gerekiyor yine de bazı yerler görünmüyor.
nolan batman'lerinde her an bir aksiyon olduğundan geçen süreyi farketmiyorsunuz ama bu batman 3 saat ve insana ağır ilerliyor gibi geliyor.
nolan batman'lerinde batman kusursuz bir adam. adeta hızlı ve öfkeli'deki toretto. çok zeki, çok emin, çok güçlü falan. bu filmde batman daha bir gerçek insan. zaten bu batman'ın gençliği, nasıl batman olduğu türünde.
filmdeki hava, görüntüler eski dönemmiş gibi, bazen the godfather izliyorum gibi geldi sanki o dönemler ama bir yandan da görüntülü arama yapacak kadar yakın dönem. açıkçası film hangi seneyi anlatıyor anlayamadım.
geçmişte bir film izleyince insan filmi oradaki insanlarla özdeşleştiriyor. hani bir dizide oyuncu değişir de yadırgarız ya, bana biraz öyle oldu. alfred'e batman'e gordon'a alışamadım. keza kedi kadına da öyle. zaten filmde kedi kadın olması şart mıydı, filmden çıkarsan bişey farkeder miydi pek emin değilim. olmasa da olurdu bence.

filmde kasvet verilmek istenmiş tamam da 3 saat kasvette çekilmeyebiliyor. riddler karakteri kafamdaki kötü karakter imajına oturamadı. mesela nolan filmlerindeki joker ve bane karakterleri başrol gibiydi, kendi hayran kitlesini yarattı, keza joker için ayrı bir film bile yapıldı. bana riddler silik bi imaj geldi. ergen ve yıkık batman, bebek yüzlü kötü karakter. bilmiyorum benim için biseyler oturmadı genel olarak, belki de nolan batman'ini beğendiğimdendir.

madem batman'ın nasıl batman olduğunu izledik filmde. bari kullandığı alet edevat ekipman her neyse onları nasıl geliştirdiğine dair de bişeyler görseydik. hangi durumda nasıl kaçar, neyi kullanabilirdi insan izlerken düşünüyordu nolan evreninde. en azından birşeyleri bir mantığa oturtmaya çalışıyordu.


son olarak bunun spoiler olacağını sanmayarak bişey merak ediyorum. bu kadar teknolojik şey yapabiliyor madem batman. madem zaten maskeli kahraman. ağzı neden açık bu maskenin. ağızlığı da olan bir maske yapılamıyor mu. madem hiçbir şey işlemeyecek kadar güçlü bir zırh giyiyor diye vücuduna hiçbir şey olmuyor, peki onca saldırıda nasıl bir tesadüf asla savunmasız olan tek yeri yani ağzına bişey olmuyor. tamam filmde mantık hatası aranmaz da bu göze çok çarpıyor.


suratında bomba patladı dudağı kanamadı. eli silahlı onlarca adam eşzamanlı ateş etti biri değmedi. ne ağızmış.
devamını gör...
bu girdide spoiler olacaktır!!! ayrıca ben film sektörü hakkında bilgili birisi değilim sadece sıradan bir türk genci ve seyirciyim. sonra bu böyle değil!! şöyle demeliydin!! demeyin de* iyi okumalar efenim.

filmi bugün akşam izledim ve açıkçası film oldukça etkileyiciydi. film çok ağır bir şekilde ilerliyor, batman ve brunce wayne ayrımını iyi vermişler. film süper kahraman filminden ziyade dedektif filmi gibi. ama zaten batman aslında bir süper kahraman değil. aslında kahraman kelimesini bile zorlukla yakıştırırım. bitişinin çok daha etkileyici olmasını isterdim açıkçası. gotham’ın karanlık atmosferini çok iyi aktarmışlar. batman’i oynayan karakter rolüne çok yakışmış, baya marjinal bir hava var. oyuncular genel olarak karaktere oldukça yakışmışlar ve en iyisi 2022 içinde çıkmasına rağmen içinde sjw unsurları yok. şunu da söylemek isterim ki brunce wayne’in kendi ailesinin şehrin pis işleriyle ilişkisinin gerçek en azından ailesinin günahlarının doğru olduğunu alfredin ağzından doğrulanmasını filmin gerçekçiliğini arttırması için, hem de batman’in karakterinin derinleşmesi için çok isterdim. batman filminde batman’in felsefesi alabildiğine derin olmalıdır. batman’in ailesinin öldürülmesi durumunun ve çocukluğunun ilk filmde işlenmemesi iyi olmamış ancak, 2. filmde geriye dönüş ile bunu yapabilirler. tıpkı yüzüklerin efendisi filminde gollüm için yaptıkları gibi. lakin bir fark var ki gollum yüzüklerin efendisinde yan karakterdi, batman direkt ana karakter. son olarak keşke brunce wayne için biraz daha zaman ayırabilselermiş. film içinde “batman” mükemmel işlense de filmdeki dedektiflik kadar olmasa bile brunce wayne’yi de görmeyi isterdim doğrusu. öte yandan ölen belediye başkanının oğluyla kendisi arasında yakınlık gözlemlediğini gördüm. öte yandan kendini bir şey sanan bir incelin bütün bu her şeyi planlamış olması çok hoşuma gitmedi. o karakter de iyi işlenmiş ama ben daha derin bir kişi bekliyordum. bu filme puanım 8/10. gerçekten mükemmel ve çok etkileyici bir filmdi. ben çok beğendim.

her neyse, şimdilik benden bu kadar esen kalın.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"the batman" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim