the queen’s gambit

izlerken zaman zaman satranç oynamayı istediğiniz, geceleri tavana bakıp bakıp satranç tahtası görmeye çalıştığınız, bazen de abi benim niye böyle yeteneğim yok diyeceğiniz ama severek bitireceğiniz mini dizi

aşırı dizi seçici birisiyim ve genelde dizileri atlaya atlaya izlerim ama bunda öyle bir şey olmadı keyifli bir diziydi öyle kafa yormaya da gerek yoktu sanırım bu senim satrancı sevmemle ilgili de olabilir

aylarca övülünce bakayım dediğim, övülecek kadar hiçbir yanının olmadığını gördüğüm dizidir. 2 bölüm izleyebildim. uyuşturucu hap alıp geceleri kafasında satranç oynamaya başlayınca koptum zaten. netflix'in dünyadaki tek güzel şeyin, uyuşturucu ve cinsel yönelimlerimiz olduğunu ima etmesi çok bayan bir durum. hayat bu kadar sıkıcı değil lan. her şeyi buraya bağlamayı nasıl başarabiliyorlar anlamakta güçlük çekiyorum.

ayrıca uyuşturucu kullanarak zekileşmezsiniz. hele hele satranç filan hiç oynayamazsınız. bu tür maddeler zekanızı gelistirmez hatta ıq puanınızı 10 birim kadar düşürebilir bile. bunun hakkında bilimsel çalışmalar da vardır. evet bu bir "dizi" gerçek olmak zorunda değil. fakat satranç böyle saçma şeylerin propaganda aracı da olmamalıdır.

ezcümle, uyuşturucu kötü bir şeydir. zekanızı gelistirmez. satranç öğretmez. daha basit nasıl anlatabilirim bilmiyorum.

özellikle dönemin havasını çok güzel yansıttığını düşündüğüm dizi.

bu dizi hakkında ülkemiz icin örnek alınması gereken bir durum var kanımca.

şöyleki, diziden sonra satranç oyunlarında, takım satışlarında patlama yaşanmış.

şimdi bu kadar kısa, öz ve etkileyici bir mini dizi ile boylesine müthiş bir etki yaratilabiliyorsa, ihtiyaç duyulan şeylerle ilgili örnek alınabilir. örneğin yazılımcı, kaliteli öğretmen, dürüst idealist gazeteci, startup kurma, melek yatırımcı vs. yani toplumda ihtiyaç duyulan alanlara rol model olup ilgi sağlama için aynı konseptte kaliteli işler yapılabilir. bu biraz da bu alanlarda ihtiyaç duyulan yerlerin, devletin vs sponsorluguyla da olabilir.

özetle sinema ve dizinin bu harika gücü ile eğlenceli ve faydalı işlere imza atılabilir.

not: bilinçlendirme maksatlı da olabilir. örneğin gündemde olan deprem, su kıtlığı vs konularini işleyen black mirror havasında işler de cok etkili olur.

kapağında ayla ve müslüm'ün yapımcısından yazsa şaşırmazdım. ne aldığı puanı ne de aldığı övgüyü haketmeyen dizidir. güzel mi? evet. ama o kadar. muhteşem değil. olamaz da. 2 saaatlik bir filme sığacak hikayeyi 7 bölümde anlatmış da anlatmışlar.

şahsım olarak 7.5/10 bir dizi.

güzel olmasına güzeldir de öyle satranç şampiyonası olmak bety harmon un yaptığı kadar kolay değildir.. stephan zweig olayı arşa çıkararak bunu bi gemide kısa bi sürede yapmıştır.uçup kaçan bi dizi değildir izlenir ama tekrar etmek istemezsiniz...

diziyi izledikten sonra online satranç oynayıp çok fazla yenildim ama olsun dizi sayesinde yıllar sonra tekrar satranç oynadım. bu arada beth in yakın arkadaşı jolene dizide favorimdi.

overrated bir dizi.

isaac asimov’a ait bir söz geldi aklıma ;
“ hayat satrancın aksine şah-mattan sonra da devam eder.”
dizi bu felsefe üzerine işlenmiş olsaydı tadından yenmezdi. ayrıca belirtmek isterim ki müziklere yazık olmuş..

6. bölümdeyim. başroldeki kızı inanılmaz itici buldum. oyunculuğunu da öyle. garip şekilde yüzü içimi kıyır kıyır ediyor. konusu ve vermek istediği mesajlar bakımından hoş. mekanlar ve çekim teknikleri de hoş. insanda satranca ilgi uyandıran bir yapım. genel olarak sevdim diyebilirim, bayılmasam da izlenir.

dizide oyunları kasparov (eski rus dünya şampiyonu) yazdığı için hatalı herhangi bir hamle (emine erdoğan atı gibi...) yada oyun yok. satrançla 3 yıldır ilgilenen birisi olarak söylersem kesinlikle dönemini doğru yansıtıyor. kız, alekhine ve paul morphy karışımı bir karakter. standart konuların dışında bir dizi, izleyen pişman olmaz.

walter tevis'in 1983 tarihli aynı adlı romanından uyarlanan the queen's gambit, soğuk savaş döneminde geçen bir hikayeyi işliyor. dünyanın en iyi satranç oyuncularından biri olan beth harmon'ın hayatına odaklanılan dizinin başrolünü anya taylor-joy üstleniyor.
yeşilin kızı anne çakma kızıldı , dizideki beth harmon karakterinin de saçlarının peruk olduğunu öğrenince hiçbir dizi karakterine güvenim kalmadı artık. dizi isminden de anlaşıldığı gibi satranç konusu üzerinden ilerliyor. tek bir konu üzerinden ilerlemesi bir yerden sonra sıkıyor. izlenir mi, izlenir tabikide ama çok bir beklentiye girmemek lazım ,nasıl bi ara la casa de papel abartıldıysa bu dizide onun yan çarı gibi birden patladı. pandemi döneminde herkesin satranç takımı alıp evinde satranç oynamaya başlamasını sağlasa da zamanla unutulup netflix tarihinin unutulanlar kategorisinde yerini alacaktır.
--- alıntı ---

bırak konuşsunlar, sonra içinden gelen neyse onu yaparsın.

--- alıntı ---

walter tevis'in 1983 tarihli aynı adı taşıyan romanından uyarlanmış netflix yapımı mini dizi. sinematografiden senaryoya her şeyi kusursuz bir dizi bence. elbette bunda anya taylor-joy'un oyunculuğunun etkisi de var. dizi başladığınızda bırakamadığınız türden, birkaç entryde ilk birkaç bölüm sonrası temponun düştüğünü okudum ancak bakarsanız beth'in yükselişi, çöküşü ve yeniden kendini bulması bu noktalarla eş zamanlı oluyor. ayrıca santraç meraklısı biri olmasam dahi bundan sonra satranç takımımla daha fazla görüşeceğimden eminim. çok etkileyici, çok güzel, izlemenizi tavsiye ettiğim dizi.

ağır balon dizi. sakın izlemeyin. kostümleri, atmosferi beğeniyor millet. onun dışında bir şey yok.

abi holivud filmlerinde yeterince içip sapitip dans eden ergen sahneleri izlemedik mi? yedinci bölüme geldim artık bişey olsun diye bekliyorum salak kızın evde tek başına partylemesini 20 dk boyunca neden izliyorum lan? ileri sara sara, küfür ede ede bitirdim. bomboş bir dizi. puanım 4.5/10

taşlamayın ama beğenmediğim, hatta finale kadar dayanamadığım dizidir. belki sinema filmi olsaydı gişe de hemen batardı ve hiç rastlaşmazdık, iyi de olurdu. dönem sevenler mad men izlesin.

çok güzel başlayan, satranç gibi güzel bir temaya sahip olmasından mütevellit izlenebilecek bir dizi olmakla birlikte saçma sapan sığ amerikan klişelerinin esiri olmaktan kurtulamamış, oyunculuklarının da vasat olduğu netflix dizisidir.

izlemekten keyif aldığım ancak (bkz: overrated) bulduğum netflix dizisi.

netflixte yayınlanan 7 bölümlük dizidir. satranç oynayan bir kızın hayatını konu alan bir dizidir. izlediğim en iyi netflix dizilerinden biriydi. kısa olması mükemmel olmuş. gereksiz sahne hiç yok. izlerken sıkıldığım sahne hiç yok oyuncuların satranç hamlelerini takip etmek bile çok zevkliydi.

sinematografik açıdan gayet hoş geçiş karelerine sahip dizidir, görüntü yönetmeninin ellerinden öperim.

müzik seçimleri de gayet hoş olmuş; anya-taylor joy ise geleceği fazlasıyla parlak oyunculardan. kurguda bir takım boşluklar var gibi seziyorum ancak mini bir dizi için göz ardı edilemeyecek boyutta değiller. haliyle neden beğenilmediğini anlamakta güçlük çekiyorum. normalde netflix yapımlarını beğenmememe rağmen gayet elle tutulur bir iş çıkmış ortaya çünkü.

2024'ten gelen edit: anya-taylor joy ortalığı kırdı geçirdi. szal scouting ekibi iyi günler diler.

ilk bölümünün yayınlandığı günden bu yana büyük beğeni almış ve benim de dahil olduğum büyük bir topluluğun satranca olan ilgisini arttırmış satranç bilmeyenlerin dahi satranç öğrenmeye teşvik eden mini bir dizidir böyle içeriklerin hastasıyız.

2020 yapım bir mini dizidir. bana kalırsa sonda mesaj verme çabası çok gözüme battı ama genel olarak merakla takip ettim bölümleri. birçok insanı satranca teşvik ettiği de su götürmez bir gerçek. umarım diziyi izleyip hemen bir satranç takımı sipariş edenler maymun iştahlı davranmamışlardır.