tokyo

-japonya'nın başkenti.
-dizi karakteri (bkz: la casa de papel)

asyanın en gelişmiş teknoloji şehri.

dünya'nın en kalabalık şehri. ayrıca la casa de papel'deki şehir ismi takılan tokyo'ya da aşığım :)

dünyanın en gelişmiş şehri. uzakdoğulular teknolojik gelişmeleri yaşam şekillerine yansıtmış ve merak edilesi japon kültürü ile harmanlamışlar.

uzak asya'nın kültürel ve teknolojik olarak en gelişmiş şehirlerinden bir tanesi.

mükemmel bir şehir. köyler, kasabalar, ilçeler hepsi birlikte 35 milyon nüfusu olduğu düşünülüyor.

japonyanın başkenti olmakla birlikte ölmeden görmek istediğim şehirlerden birisidir.

la casa de papel deki kadin oyuncu

nasıl pahalı olduğuna inanamayacağınız japonya şehri.

(bkz: doğu'nun new york'u)

terlik

hımm dur ben de tokyo ile ilgili coğrafi bilgiler bırakayım şuraya.
tokyo, 14 milyon merkez nüfusuyla japonya'nın başkenti. bizim büyükşehirlerdeki merkez ilçeler ile olan nüfus gibi düşününün bu merkez nüfus olayını. mesela atıyorum istanbul için çatalca, silivri, şile haricindeki ilçeler merkeze tabii. bu şekilde istanbul nüfusu 15.5 milyon. ya da izmir için buca, karşıyaka, konak, balçova, bornova vs. ya da new york için manhattan, brooklyn, queens, staten island vs. ya da londra için chelsea, westminster, hammersmith, greenwich, ıslington, lewisham vs.

tokyo'yu bir il gibi düşünürsek nüfusu 34 milyonu buluyor abiler. aynen, istanbul'da herkes merkeze yığılmış ama tokyo'da öyle değil.

son olarak metropolitan nüfusu ise 40 milyon. yani yakınındaki başka bir metropol ya da büyükşehir varsa onunla oluşturduğu tampon bölgenin nüfusu bu. yani yokohama ile. istanbul ile kocaeli gibi düşünebilirsiniz. ya da izmir ve manisa gibi.

diyeceklerim bu kadar.

japonca doğu * ve başkent * kanjileriyle yazılan japonya'nın günümüzdeki başkenti. sanılanın aksine dünyanın en kalabalık şehri değildir. banliyöleri ile birlikte yaklaşık 14 milyon nüfusa sahiptir. 40 milyon nüfusa sahip olan bölge; içerisinde yaklaşık 10 milyon kişi ile kanagawa, 8 milyon kişi ile saitama, 6 milyon nufüsa sahip chiba'nın ve yaklaşık 2 milyon kişiye ev sahipliği yapan ibaraki'nin de dahil olduğu büyük tokyo metropolitan alanı olarak adlandırılan bölgedir. burada saydığım kanagawa, saitama, chiba ve ibaraki birer prefektörlüktür ve içerlerinde birçok şehir barındırmaktadırlar. bu yüzden istanbul ile karşılaştırmak çok yersiz.

turist olarak gidilebilecek dünyadaki en güzel şehirlerden biridir. her insanın isteğine karşılık verebilecek * bölgeleri vardır. dünyanın en temiz ve güvenli şehirlerinden biri olmakla beraber ingilizce bilen kişi sayısı çok azdır. eğer turist olarak gitmek isterseniz mutlaka en azından derdinizi anlatacak kadar japonca öğrenin. çok pahalı bir şehir olarak algılansa bile biraz araştırma ile daha uygun şekilde gezilebilecek bir şehirdir. tabi türkiye şartlarında her türlü pahalı bir şehir.

tokyo'da yaşam batılı ülkeden gidenlere alışması çok zor gelebilir. özellikle japonca bilmeden yaşayabilmek çok zordur ve üstüne japon kültürüne de alışamazsanız yaşayabilmek imkansıza yakındır. bu yüzden internette japonya'ya gittiği için pişman insanlarla karşılaşmak çok normaldir. ancak yaşam standartları dünyanın birçok şehrine göre daha yüksektir. ayrıca insanlara saygısı olup istanbul'da yaşayabilen birinin alışması oldukça kolaydır.*

son olarak insanları ortalama bir batıldan daha fazla sıcakkanlılar.* ben bir türk'ün orada yalnız kalabileceğine inanmıyorum.

şehirdeki her şeyin hiç kullanılmamış gibi olmasını nasıl başardıklarını asla çözemiyorum, 35 milyon kişi yaşıyor ve her şey yepyeni gibi. bizde olsa halkın kullandığı herhangi bir şey 3 günde folloş oluyor. daracık ve tıkış tıkış olmasına rağmen okullara 15 futbol sahası kadar yerler ayrılması, her districte depremde toplanılacak alanlar gerçekten var, inanabiliyor musunuz, istanbullular. ayrıca araba alacaksanız, arabayı park edeceğiniz yeri belgelemeniz gerekiyor, yoksa araba alamıyorsunuz. böylece görgüsüz gibi bir eve 4 araba alıp insanların yürüdüğü kaldırımları gasp etmenizin önüne geçilmiş. daha aklıma gelmeyen bir milyon hayat kolaylaştıran şey... gitmeyi düşünenler varmış, gitmeyin abicim, yaşayamazsınız siz o kadar düzen içinde...

bir belgesel izlemiştim tokyo ile ilgili. evler ve yaşam koşullarıyla ilgiliydi. epey zaman oldu ama aklımda kalan kiraları uçuk, mutfaksız evlerdi(ev değil oda desek doğru olur)
kendimi düşündüm. en türk olduğum konu sanırım tencere yemeği sevgisi.
mutfaksız ev ne zor benim gibiler için.

ednan bey iş gezisi için tokyo'ya gidecekken bihter'e de teklif eder:
"tokyo'dan osaka'ya geçeriz." (demek ki osaka tokyo'ya göre renkli )
bihter ise, "uçakla o kadar yol çekilmez, gözümde büyüdü şimdi" diyerek reddeder. (demek ki behlül osaka'ya göre renkli)

ednan'ın dünyanın her yerine gidecek kadar zengin olup parayı düşünmediğine mi yanayım, bihter'in bu cazip teklifi geri çevirecek kadar zenginliğe doyduğuna mı yanayım?

kısacası; tokyo denince aklıma hep bu sahne gelir.

ben kim miyim? zenginin malının züğürdüğünün çenesinin ete kemiğe bürünüp vücut bulmuş hâliyim. ednan ağaysa ben de züğürt ağayım. tek ortak yanımız bu.

bir gün inşallah gideceğimdir.

(bkz: la casa da casa ha) dizisinden sonra şehir olmaktan ziyade erotik obje olan isim.

artı ve eksi yanlarını yazmak istiyorum. bu entry zaman zaman güncellenebilir. böylece gidecekler aşağı yukarı fikir edinebilir.

+ şehir çok temiz . 40m+ bir nüfuslu yerde hem neredeyse hiçbir yere çöp kutusu koymayıp hem de yerde çöp olmamasını sağlamak büyük iş. havası da çok temiz. gürültü çok az, ne arabalar ne insanlar gürültülü. şehir öyle bir düzen içinde işliyor ki neredeyse hiçbir yerde "bu şehir de amma kalabalık" hissi yaşanmıyor.

+ tax-free olayı pek çok mağazada pasaport üzerinden otomatik işlem yapılarak hallediliyor. diyelim ki 100.000 yen'e bilgisayar aldınız. mağazada pasaportunuzu veriyorsunuz, adamlar %10 vergiyi düşüyor ve indirimli almış oluyorsunuz. tabi vergi ödemediğiniz için ürünü japonya içinde kullanmanıza izin yok. yine de,avcı ne kadar tuzak bilirse ayı da o kadar yol bilir :) bu arada elektronik ürün alacaksanız adres akhiabara'dır. orada bic camera, yodabashi gibi hiper elektronik mağazalar var. ancak unutmayın, her üründen sınırsız alma hakkınız yok, örneğin oyun konsolu ve konsol aksesuarları için pasaport başına sadece bir ürün alınabiliyor.

+ japonlar çok kibar insanlar. ahlâk seviyeleri üst seviyede. yolda bir şeyinizi unutsanız, muhtemelen çalınmaz. çalındı ise de bunu bir turist filan yapmıştır muhtemelen. restoranlarda ya da tarihi yerlerde, müzelerde vs çalışan insanlar güler yüzlü. trafik kurallarına her yerde uyuluyor. sadece bir keresinde kırmızı ışıktan geçmek için motorundan inip eliyle süren, ışığı geçince tekrar motora binen bir adam görmüştüm :)) bu arada obez insan neredeyse hiç görmedim. 10 kişiden 9u fit.

+ ulaşım temel olarak metro ve raylı sistemler üzerinden yürüdüğü için bir yerden bir yere varmak kolay ve pratik. internet bağlantınız olduğu sürece google maps kullanarak rahatlıkla bir yerden bir yere gidebilirsiniz. şehir merkezinde suica card denilen bir ulaşım kartı kullanılıyor. bu karta her metro durağında kağıt veya bozuk para ile yükleme yapabilirsiniz. neyin nasıl işlediğini çözmeniz çok uzun sürmüyor.

+ yeme-içme ve müze-kule vs. ziyareti açısından türkiye'den daha pahalı değil. mesela tokyo skytree'ye takribi 2400 yen'e filan çıkabiliyorsunuz. tokyo national museum'a 620 yen karşılığı girebiliyorsunuz. sandviç 400-500 yen, kahve 300 yen. tl olarak vermiyorum zira yen tl'ye göre çok daha stabil, hesaplanabilir. bu yazıyı yazarken 1 yen 18 kuruşa tekabül ediyor.

+ iflah olmaz bir oyun, anime, manga vs. delisi iseniz tokyo tam size göre. shinjuku'ya girip günlerce çıkmak istemeyebilir siniz. atari salonları, konsollar, karakter figürlerinin, oyuncaklarının bulunduğu dev binalar, her şey var.

+ sigara içmek yasak . açık kapalı alan farketmiyor. sigara sadece belirlenen alanlarda içilebiliyor. zaten satın almak isterseniz de pahalı bir ürün, sigara içenlere duyurulur.

-------------

şimdi gelelim eksilere... görüşlerim şahsi olup başkalarına göre artı sayılabilir.

- şehirde çöpü atabilecek bir yerin olmaması, daha doğrusu bulunması zorluğu bir türk için zor. yanınızda çanta, poşet vb. bulundurmanızda fayda görüyorum.

- japonların önemli kısmı ingilizce bilmiyor. iletişim sorunu yaşama ihtimaliniz çok yüksek. bu sebepten google translate'i çevrimdışı indirip , ilgili cümleyi yazarak kendilerine çeviriyi göstermeniz daha mantıklı.

- shinjuku'daki gigo , game panic gibi ünlü oyun merkezlerindeki oyuncak kapma makineleri para tuzağı. benim tavsiyem hiç figür, oyuncak filan kazanacağım diye para harcamayın.

- herkese açık wifi bağlantıları var ancak pek hızlı değiller. çok sık bağlantı kopması yaşanıyor. bu bakımdan japonya gibi teknoloji üreten ülke için hayal kırıklığı diyebilirim. paranıza kıyıp internet paketinizden yemek daha mantıklı olabilir.

- otel odaları çok küçük. bir süre sonra alışıyorsunuz lakin kalabalık gidecek, bir odada birkaç kişi kalacak arkadaşlar ona göre ayarlamalarını yaparsa daha iyi olur.

- aslında bu madde sadece tokyo'ya özgü değil. ürün alırken cash kullanın. cash is the king. kredi kartlarından yaptığınız alışverişlerden banka komisyon kesiyor. hem de öyle küçümsenecek rakamlar değil. aldığım elektronik eşya için 2000 tl'yi iç etti banka, canım biraz yandı.

-------------------------

ne eksi, ne artı bilgiler:

* tl bozdurmuyorlar. dolar ya da euro ile gidin. al-sat makası en düşük exchange'lerden biri havalimanında, diğerlerini bulmak için google maps şart.

arigato gozaimas, mata ne!

ölmeden önce en çok görmek istediğim şehirdir.