orijinal adı: материнское поле
yazar: cengiz aytmatov
yayım yılı: 1963
ikinci dünya savaşı'nda tüm ailesini kaybeden bir genç kız elinde kalan yegane varlıkla, toprakla konuşmaya başlar.
yazar: cengiz aytmatov
yayım yılı: 1963
ikinci dünya savaşı'nda tüm ailesini kaybeden bir genç kız elinde kalan yegane varlıkla, toprakla konuşmaya başlar.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "mahlassızım" tarafından 07.12.2020 19:12 tarihinde açılmıştır.
1.
bir köy kadınının eşi ve oğullarının savaş zamanı cepheye gitmesinden sonra gelinleriyle verdiği yaşam mücadelesini anlatıyor. köydeki zorlu yaşam, sefalet ve açlık da köy kadınlarının zorlu mücadelesi olarak ifade ediliyor.
devamını gör...
2.
ikinci dünya savaşı sırasında oğulları harbe gönderilen bir annenin dramını yansıtan etkileyici cengiz aytmatov romanı. savaşın yıkıcı etkisi cephe gerisinde kalan insanlar aracılığıyla sade bir dille aktarılmakta. kolhozda çalışan tolgonay'ın azmi ve güçlü duruşu dikkat çekmekle birlikte, çocuklarına duyduğu hasret günden güne ağırlaşır. tek dert ortağı olan toprak ana ile konuşmalarına hüzünle tanıklık ederiz. okunması gereken kıymetli bir eserdir kısaca.
devamını gör...
3.
isminden tutun da konunun işlenişine kadar "ben aytmatov'un kaleminden çıktım." diyen karakteristik bir roman.
ikinci dünya savaşı'nın yanı sıra; kolhoz sistemi, tarımda makineleşmenin etkileri, kadının toplumdaki yeri* gibi birçok önemli konuya değinmektedir.
en çok dikkatimi çeken; alt sosyoekonomik tabakadan bahsederken başka eserlerde görmeye alışık olduğumuz "kolay yönlendirilebilir, sığ" insan profilleri çizmenin aksine karakterleri yüceltmesi ve toplumu sınıfsal ayrım gözetmeden yansıtması oldu.* bunu en çok kadın-erkek rolleri üzerinde hissettim. aynı işleri yapıyor, aynı zorlukları yaşıyorlar ve bir üstünlük söz konusu değil.
ekonomik anlamda kadın ve erkeğin üstlendiği rollerin dışında "anne, eş, gelin" gibi toplumsal rollerin de tek tarafa yüklenmeden işlenmiş olmasını çok takdir ettim. özellikle kitabın sonlarına doğru aliman'ın yaşadıklarının hem tolgonay hem de çevredekilerce karşılanışı bunun en güzel örneğiydi. en önemlisi de tüm bahsettiklerimin kitap içinde açıkça vurgulanmıyor oluşu. aytmatov; kadın-erkek eşitliği hakkında tek bir söz etmeden, yani bir fikri ondan hiç bahsetmeden savunuyor.
birlikte yürürken gözümüzde bütün dünya değişirdi ve biz bir masal âleminde yüzerdik. ve, her tarafı sürülmüş boz toprak, dünyanın en güzel tarlası görünürdü bize. o sırada, önümüzden kalkan bir boz torgay da havalanırdı aydınlardan gökyüzüne doğru. çok yükseklere kadar çıkar, gökyüzünde bir nokta gibi görünür ve bir insan yüreği gibi çırpınarak mutlu mutlu ötmeye başlardı.
-bak bizim torgayımız ötüyor! derdi suvankul.
ne güzel değil mi? bir torgayımız vardı bizim!
boz torgay:
ikinci dünya savaşı'nın yanı sıra; kolhoz sistemi, tarımda makineleşmenin etkileri, kadının toplumdaki yeri* gibi birçok önemli konuya değinmektedir.
en çok dikkatimi çeken; alt sosyoekonomik tabakadan bahsederken başka eserlerde görmeye alışık olduğumuz "kolay yönlendirilebilir, sığ" insan profilleri çizmenin aksine karakterleri yüceltmesi ve toplumu sınıfsal ayrım gözetmeden yansıtması oldu.* bunu en çok kadın-erkek rolleri üzerinde hissettim. aynı işleri yapıyor, aynı zorlukları yaşıyorlar ve bir üstünlük söz konusu değil.
ekonomik anlamda kadın ve erkeğin üstlendiği rollerin dışında "anne, eş, gelin" gibi toplumsal rollerin de tek tarafa yüklenmeden işlenmiş olmasını çok takdir ettim. özellikle kitabın sonlarına doğru aliman'ın yaşadıklarının hem tolgonay hem de çevredekilerce karşılanışı bunun en güzel örneğiydi. en önemlisi de tüm bahsettiklerimin kitap içinde açıkça vurgulanmıyor oluşu. aytmatov; kadın-erkek eşitliği hakkında tek bir söz etmeden, yani bir fikri ondan hiç bahsetmeden savunuyor.
birlikte yürürken gözümüzde bütün dünya değişirdi ve biz bir masal âleminde yüzerdik. ve, her tarafı sürülmüş boz toprak, dünyanın en güzel tarlası görünürdü bize. o sırada, önümüzden kalkan bir boz torgay da havalanırdı aydınlardan gökyüzüne doğru. çok yükseklere kadar çıkar, gökyüzünde bir nokta gibi görünür ve bir insan yüreği gibi çırpınarak mutlu mutlu ötmeye başlardı.
-bak bizim torgayımız ötüyor! derdi suvankul.
ne güzel değil mi? bir torgayımız vardı bizim!
boz torgay:
devamını gör...
4.
lise 1'de okuduğumda bazı acı gerçeklerin farkına varmamı sağlayan cengiz aytmatov kitabı.
hayatınızda her şey güzel gidiyorken başka birinin yüzünden hem sizin hem tüm ailenizin hayatı mahvolabiliyor. oysa ki tek bir hayat yaşıyoruz. bu haksızlık değil mi? aytmatov bu gerçeği yüze vuruyor.
belki okurken ağladığım ilk kitaptır. muhtemelen o sırada gözüme toz kaçmıştır ama ya. *
hayatınızda her şey güzel gidiyorken başka birinin yüzünden hem sizin hem tüm ailenizin hayatı mahvolabiliyor. oysa ki tek bir hayat yaşıyoruz. bu haksızlık değil mi? aytmatov bu gerçeği yüze vuruyor.
belki okurken ağladığım ilk kitaptır. muhtemelen o sırada gözüme toz kaçmıştır ama ya. *
devamını gör...
5.
kitap türk dünyasında oldukça sevilen kırgızistanlı cengiz aytmatov'un ödüllü kitabıdır.
kitap dışından da anlayacağınız üzere ince bir yapıya sahip, sayfa sayısı az olan bir eserdir. kısacası kahvenizi içerken size eşlik edebilecek, ortalama bir saat içerisinde bitirebileceğiniz hüzün dolu bir eserdir. kitabın sayfa sayısı az olsa da anlattığı hikaye oldukça uzun ve keder dolu bir kadının hayat hikayesini konu almaktadır.
kitapta ana kahramanımız olan tolunay'ın gençliğinden yaşlılığına kadar olan hayatına ortak oluyoruz.
tolunay oldukça çalışkan, güzel bir kadındır. toprakla uğraşmayı, çalışmayı oldukça sever. bir gün karşısına kendi gibi çalışkan olan genç bir adam çıkar. bu adam savankul'dur. çalıştıkları yerde tanışırlar ve kısa sürede birbirlerine aşık olup ve evlenirler. çalışmayı seven bu çiftin önünde iş kalmaz, ikisi bir araya gelince bütün işleri kıs sürede bitirirler keyifle işlerini yapar günlerini mutlu geçirirler. bu mutlu evlilikten 3 tanede erkek çocukları olur. bunlar kasım, muslubeg ve caynak'tır. bu üç oğuldan biri olan kasım annesi gibi çalışkan, güzeller güzeli bir kız olan aliman ile evlenir. bu ailenin günleri mutluluk, huzur ve neşe ile geçer ancak kısa bir süre sonra gelen savaş haberiyle bu güzel günler geride kalır.
kitap ilk başlarda çok tatlı tatlı ilerliyor ancak savaş haberiyle bütün dünya tam tersi yönde dönmeye başlıyor. büyük bir hüzün ve acı kitabı kaplıyor ve doğal olarak bu durum okuyucuya da hissettirmeden aktarılıyor. kısacası cengiz aytmatov'un mükemmel kitaplarından biri. sevgili yazarın bu kitap ile kazandığı bir ödülü de vardır.
kesinlikle tavsiye tavsiye tavsiye..
kitap dışından da anlayacağınız üzere ince bir yapıya sahip, sayfa sayısı az olan bir eserdir. kısacası kahvenizi içerken size eşlik edebilecek, ortalama bir saat içerisinde bitirebileceğiniz hüzün dolu bir eserdir. kitabın sayfa sayısı az olsa da anlattığı hikaye oldukça uzun ve keder dolu bir kadının hayat hikayesini konu almaktadır.
kitapta ana kahramanımız olan tolunay'ın gençliğinden yaşlılığına kadar olan hayatına ortak oluyoruz.
tolunay oldukça çalışkan, güzel bir kadındır. toprakla uğraşmayı, çalışmayı oldukça sever. bir gün karşısına kendi gibi çalışkan olan genç bir adam çıkar. bu adam savankul'dur. çalıştıkları yerde tanışırlar ve kısa sürede birbirlerine aşık olup ve evlenirler. çalışmayı seven bu çiftin önünde iş kalmaz, ikisi bir araya gelince bütün işleri kıs sürede bitirirler keyifle işlerini yapar günlerini mutlu geçirirler. bu mutlu evlilikten 3 tanede erkek çocukları olur. bunlar kasım, muslubeg ve caynak'tır. bu üç oğuldan biri olan kasım annesi gibi çalışkan, güzeller güzeli bir kız olan aliman ile evlenir. bu ailenin günleri mutluluk, huzur ve neşe ile geçer ancak kısa bir süre sonra gelen savaş haberiyle bu güzel günler geride kalır.
kitap ilk başlarda çok tatlı tatlı ilerliyor ancak savaş haberiyle bütün dünya tam tersi yönde dönmeye başlıyor. büyük bir hüzün ve acı kitabı kaplıyor ve doğal olarak bu durum okuyucuya da hissettirmeden aktarılıyor. kısacası cengiz aytmatov'un mükemmel kitaplarından biri. sevgili yazarın bu kitap ile kazandığı bir ödülü de vardır.
kesinlikle tavsiye tavsiye tavsiye..
devamını gör...