1.
ülkemizde futbol çok yanlış anlaşılıyor. sinir stres atmak yerine insanlar sinir stres kazanıyor. takımı kaybedince sövüyor, rahatsız edici paylaşımlar yapıyor. takımı kazanınca çok seviniyor ve bu sefer de diğer takımlara sövüyor, yine rahatsız edici paylaşımlar yapıyor. futbolla iliglenmeyenlere çok saçma laflar ediliyor filan falan.
fanatik olmayan erkeklerle alay etmeler, "futbolla ilgilenmeyen erkekler nabıyooyağğ" demeler çok gereksiz.
tabii ki herkes böyle değil ama böyle olan kesim de çoğunluk.
birleştirici olması gerekirken düşman edici.
fanatik olmayan erkeklerle alay etmeler, "futbolla ilgilenmeyen erkekler nabıyooyağğ" demeler çok gereksiz.
tabii ki herkes böyle değil ama böyle olan kesim de çoğunluk.
birleştirici olması gerekirken düşman edici.
devamını gör...
2.
ülkede siyasi parti tutar gibi futbol takımı tutuluyor,
futbol takımı da tutar gibi siyasi parti tutuluyor.
that's the problem.
futbol takımı da tutar gibi siyasi parti tutuluyor.
that's the problem.
devamını gör...
3.
ülkede futbol yok ki, en basitinden teknik direktörler üzerinden anlatayım:
ülkemizde çok iyi santrfor olmadığı için neredeyse bütün takımlar yabancı forvet kullanıyor, ama konu teknik direktöre geldiğinde ise aynı isimler başka teknik direktör yokmuşcasına dönüp duruyor takımlarımızda. e bu isimler de zaten doğru düzgün bir bilgiye beceriye sahip olmadığı için 2 3 hafta sonra kovuluyor. bu böyle ilerliyor ülkemizde maalesef. ben bir fenerbahçe taraftarıyım, süper ligde fenerbahçe olmasaydı hiçbir maçı izlemezdim. neden izleyeyim ki? futbol kalitesi yok,-oyuncular darbe alınca mermi yemiş gibi yerde yatıyor-zeminler patates tarlası gibi ve her maç istisnasız hakem konuşuluyor. peki sen farklı renklere gönül vermiş yazar dostum, tuttuğun takım olmasa bu dandik ligi izler miydin?
ülkemizde çok iyi santrfor olmadığı için neredeyse bütün takımlar yabancı forvet kullanıyor, ama konu teknik direktöre geldiğinde ise aynı isimler başka teknik direktör yokmuşcasına dönüp duruyor takımlarımızda. e bu isimler de zaten doğru düzgün bir bilgiye beceriye sahip olmadığı için 2 3 hafta sonra kovuluyor. bu böyle ilerliyor ülkemizde maalesef. ben bir fenerbahçe taraftarıyım, süper ligde fenerbahçe olmasaydı hiçbir maçı izlemezdim. neden izleyeyim ki? futbol kalitesi yok,-oyuncular darbe alınca mermi yemiş gibi yerde yatıyor-zeminler patates tarlası gibi ve her maç istisnasız hakem konuşuluyor. peki sen farklı renklere gönül vermiş yazar dostum, tuttuğun takım olmasa bu dandik ligi izler miydin?
devamını gör...
4.
maddiyatın var ise oynayabilirsin yok ise oynayamazsın.
devamını gör...
5.
6.
ölmüştür ağlayanı yoktur. daha oynadığımız ligin resmi sosyal medya hesabı bile bulunmuyor. fazla yorum yapmaya gerek yok. verilen değer ortada işte.
devamını gör...
7.
diğer liglere göre çok daha sıkıcı ilgi çekmeyen şeydir
devamını gör...
8.
türk futboluna güvenim kalmadı. sanki sezon öncesi kimin kaçıncı olacağı belirlenip sezon içinde ona göre tiyatro oynanıyor gibi. eskiden hakem hatası görmedi duymadı diyorduk. şimdi var çıktı hakemlerin bütün pisliklerini ortaya döktü.
devamını gör...
9.
türkiye'deki garabet dolu futbolu takip etmenin, seyir keyfi almanın ve şu ekonomik şartlarda bütçe ayırmanın ihtimali neredeyse sıfıra indi.
özellikle herhangi bir avrupa ligi maçı seyrettiğinizde, "bizim ülkede top mop oynanmıyor ya da bunlar başka bir şey oynuyor." diyorsunuz.
azaltarak uzaklaşmak lazım ülkedeki futboldan.
* *
türkiye'de futbol, mekteb-i sultani içerisinde başlar. 1899'da başladığı sanılmaktaydı fakat galatasaray spor kulübü'nün kurucularından olan refik cevdet kalpakçıoğlu'nun ortaya çıkan hatırası, futbolun mektepte 1895 öncesine tarihlendiğini ortaya çıkarttı.
oynananan ilk futbol günümüz futbolu association football değil, rugby idi.
ali sami yen bey, ilk defa 1904 yılında association futbol maçı izlemiş, mektepte edebiyat dersinde bir konuşma yaparak, 1905 yılındaki kuracakları takımın ilk adımlarını atmış ve türkiye'de futbolun erken çağı başlamıştı.
özellikle herhangi bir avrupa ligi maçı seyrettiğinizde, "bizim ülkede top mop oynanmıyor ya da bunlar başka bir şey oynuyor." diyorsunuz.
azaltarak uzaklaşmak lazım ülkedeki futboldan.
* *
türkiye'de futbol, mekteb-i sultani içerisinde başlar. 1899'da başladığı sanılmaktaydı fakat galatasaray spor kulübü'nün kurucularından olan refik cevdet kalpakçıoğlu'nun ortaya çıkan hatırası, futbolun mektepte 1895 öncesine tarihlendiğini ortaya çıkarttı.
oynananan ilk futbol günümüz futbolu association football değil, rugby idi.
ali sami yen bey, ilk defa 1904 yılında association futbol maçı izlemiş, mektepte edebiyat dersinde bir konuşma yaparak, 1905 yılındaki kuracakları takımın ilk adımlarını atmış ve türkiye'de futbolun erken çağı başlamıştı.
devamını gör...
10.
izleyicilerinin keyif almaya çalıştığı ama bir çok kez hüsrana uğradığı, oynayanların ise zaten keyif almayarak icra ettiği bir çeşit tiyatro benzeri.
zihniyet kökten sakat. sorun sadece kişilerde değil aynı zamanda ülke futbolunu saran paradigmada. altyapısı sorunlu olan hiçbir yapı zaten sağlıklı bir şekilde ilerleyemez.
türkiye'de topun oyunda kalma süresi hala ortalama 50 dakikalarda. bu ne demek biliyor musunuz? "90 dakikalık bir maçın yaklaşık bir devresi futbolun ana enstrümanı olan futbol topu sahada değil ve biz 40 kusur dakika topsuz oyun izliyoruz "demek. tabi bazı maçlar bu süre 40 lara düşüyor ona daha gelmiyorum. yerden kalkmayan galip takım futbolcuları, her maç kavga dövüş giden mücadeleler. futbol oynamaya çalışanları da oynadığina pişman ettirecek hareketler... liste uzar gider. "hah güzel bir maç izliyorum şimdi" dersin hakem çıkıverir karşına.
sözün özün; medyanın futbola yaklaşımı, altyapıda verilen düzensiz futbol eğitimi, ehil olmayan spor yöneticileri, futbolu keyifsiz bir meslek olarak gören kazanmak için her yol mübah anlayışındaki futbolcu topluluğu, fanatizmle realiteyi birbirine karıştıran taraftar kitleleri değişmediği sürece türk futbolu için pek umitvar olmamak gerekir. beklenti ne kadar yüksek olursa hayal kırıklığı da o derece büyük olur zira.
zihniyet kökten sakat. sorun sadece kişilerde değil aynı zamanda ülke futbolunu saran paradigmada. altyapısı sorunlu olan hiçbir yapı zaten sağlıklı bir şekilde ilerleyemez.
türkiye'de topun oyunda kalma süresi hala ortalama 50 dakikalarda. bu ne demek biliyor musunuz? "90 dakikalık bir maçın yaklaşık bir devresi futbolun ana enstrümanı olan futbol topu sahada değil ve biz 40 kusur dakika topsuz oyun izliyoruz "demek. tabi bazı maçlar bu süre 40 lara düşüyor ona daha gelmiyorum. yerden kalkmayan galip takım futbolcuları, her maç kavga dövüş giden mücadeleler. futbol oynamaya çalışanları da oynadığina pişman ettirecek hareketler... liste uzar gider. "hah güzel bir maç izliyorum şimdi" dersin hakem çıkıverir karşına.
sözün özün; medyanın futbola yaklaşımı, altyapıda verilen düzensiz futbol eğitimi, ehil olmayan spor yöneticileri, futbolu keyifsiz bir meslek olarak gören kazanmak için her yol mübah anlayışındaki futbolcu topluluğu, fanatizmle realiteyi birbirine karıştıran taraftar kitleleri değişmediği sürece türk futbolu için pek umitvar olmamak gerekir. beklenti ne kadar yüksek olursa hayal kırıklığı da o derece büyük olur zira.
devamını gör...
11.
al gülüm ver gülüm. eyyamcılık, rezil stadlar, berbat antrenman ve altyapı tesisleri, berbat teknik direktörlük, taraftarın cebini hortumlama, komisyonculuk, âmâ scoutçuluk, yavaş ve zevksiz oyun...
başakşehir'in şampiyonluğundan sonra kimse bana lig temiz demesin. ben taraftarlığımı zaten askıya aldım. geri zekalılar yığınıyla aynı çatı altında anılmak istemem.
başakşehir'in şampiyonluğundan sonra kimse bana lig temiz demesin. ben taraftarlığımı zaten askıya aldım. geri zekalılar yığınıyla aynı çatı altında anılmak istemem.
devamını gör...
12.
eğlence amaçlı olmaktan çıktı, uğruna adam öldürmelere, anne ve kızkardeşler hatta minik kızları bile katılarak küfür etmeye kadar vardı bu spor.
devamını gör...
13.
her liginde buram buram şikenin döndüğü aşikardır. kolay yoldan zengin olmak için birinci lig takip edilebilir.
devamını gör...