türkiye'nin en iyi üniversitesi

boğaziçi.

boğaziçi derim tek geçerim lakin siyasal rektör ataması, orayı da bitirecek.

imkanlar bakımından bence akdeniz üniversitesidir. hem tatil yapıyorsun hem okuyorsun daha ne olsun. adam olana çok bile.

(bkz: kastamonu)resmi olarak hangi üniversite olursa olsun benim için en güzel üniversite hali hazırda okuduğum canım okulum kastamonu üniversitesidir

mühendislikte odtü,hacettepe ve itü başı çeker. ee şimdi tıpda zaten hacettepe başı çeker. diğerlerinde boğaziçi başı çeker. ama türkiye olduğu için başı çekmesi bile yetmez.

kendi okuduğum dönem için söylersem gazi üniversitesi’dir. arayıp da bulamayacağınız her şey bu üniversitede bulunur. aksiyon, korku, drama, komedi, aşk, şehvet, sansasyon... ve eğitim fakültesi için söylüyorum gerçekten iyi bir eğitim.

beşevler’de en güzel yanı bahçeli ve kızılay’a yakın olması olan butik kampüsü ile göz dolduran üniversitem 20 liralık değeri olan rektörlük binası ile içine girenlere bir mimar kemalettin bakışı atar. rektörlüğün hemen önünde, biraz ileride bir havuz vardır, dört sene boyunca o havuzcuk ne temizlendi ne de dolduruldu. havuz olduğunun farkına bile varamadı zavallıcık.

bahar şenliklerinin gelmesi ile butik kampüse bir bahar havası eser. otağ kurup kımız dağıtan, okulun içinde mehter takımı dolaştıran, çim sahada yağlı güreş turnuvaları yapan gençler her sene kıraç konseri ile coşarlar.

kampüste ülkücü hareketin engellenememesi için durmadan bağıran ve parmakları ile illüzyon dolu bir kurt hareketi yapan genç dimağlar yaz kış uzun pardösüler giyerek doğaya da kafa tutmaktan çekinmezler. her biri birer deli yürek olan kardeşlerimiz tam olarak neyi savunduklarını bilmedikleri için oruç tutmayanlara, zekat vermeyenlere, hacca gitmeyenlere saldırıp bir yandan da uzun saçlı ve küpeli arkadaşları sopalarla eleştirirler.

kantinlerde durum o kadar eğlencelidir ki her yer posterlerle doludur. türk bayrağı baş köşededir ki buna sözümüz yok ama yanındaki darbeci albayımın resmi biraz rahatsız edici olabilir zaman zaman. rektörlüğün içinde bulunan küçük çay ocağı ise candır, ciğerdir; ordan alınan çay unutulmaz.

eğitim kısmına ise söyleyecek sözüm yok. hala orda olup olmadığından emin olmadığım cemal çakır ve paşa tevfik cephebüyük adamlardır. orda olmadığını bildiğim aydan ersöz ise yol gösterici ışığım olmuştur. diğer hocalarım da az değildir .

gazili olmak bir ayrıcalıktır. ama tehlikelidir de.

boğaziçi, galatasaray, odtü, bilkent dörtlüsü arasında bölümüne göre değişir. hukukta ankara ve ıstanbul'dur. bana kalırsa bunların dışına çıkmak yerine mezuna kalmak çok daha hayırlı. tercih dönemi isteyenle detaylı konuşuruz.

bana göre koç üniversitesi geri kalanların sıralaması ve ortalamaları ortada liseden dönme okullar hepsi.

hadi yatın uyuyun yok işte iyi üniversitemiz falan. o diplomalar falan ülkeden çıkınca çöp hükmünde. çok da şey etmeyin…

mezunlarının iş hayatında birbirini tutması, her yerde en az 1 mezununa denk gelmen. kampüse döndüğünde hala evinde hissediyor olman. her ne kadar eğitim aldığın süre boyunca ağzına etse de, bir başkadır aga. ha hangi okul mu? söylemeyi unuttum ama siz anlamışsındır. odtü.

boğaziçi üniversitesi; en yüksek puanla girildiği için, herkesin orada okumak için can attığı, doğal olarak en iyi üniversitesi denebilir.

türkiye'de üniversite mi var?

köklü bir tarihi ve kültürü olan, öğrencilere sadece akademik bilgi değil aynı zamanda vizyon da kazandıran üniversitedir.
her ne kadar sınav puanı ile arasında korelasyon olsa da bazı okulların bazı bölümleri nispeten düşük puanla alsa da bahsettiğim vizyon dikkate alındığında tercih sebebi olmalıdır.

sosyal ve dil alanında boğaziçi, teknik anlamda odtü diyorum...

(bkz: istanbul üniversitesi)

oxford- şanlıurfa-ibrahim tatlıses
boğaziçi mezunu sıfatı dahi bu kadar para kazandıramaz.

boğaziçi üniversitesidir. daha iyisi olana kadar.

bu konuyla ilgili bir hikaye okumuştum. toplanın anlatıyorum. türkiye’nin en iyi üniversitesini kurmak isteyen bir grup harvard üniversitesini ziyarete gidiyorlar. bu minvalde bir okulda biz yapalım türkiye’ye diyorlar. okulun her noktasını detaylıca inceliyorlar. gördüklerini türkiye’de nasıl uygulayabileceklerini tartışıyorlar. proflarla konuşuyorlar. günün sonunda rektörün yanına gidiyorlar. biz türkiye’ye sizinki gibi bir üniversite kurmak istiyoruz. türkiye’nin en iyi üniversitesini yapmak istiyoruz diyorlar ve soruyorlar. bunun bize yaklaşık maliyeti ne olur? harvard rektörü cevaplıyor. 350 yıl. (harvard üniversitesi kuruluş tarihi 8 eylül 1636) kısacası bu iş paraya, binaya, etkinliğe, arsaya bakmıyor. ülke olarak böyle büyük üniversitelere sahip olmamız için yıllarımızı bilimle harmanlamamız ve büyük emekler vererek uzun yıllar çalışmamız gerekiyor. para sadece basamak. mühim olan yetkinlik ve kadro.

yoktur. hadi belki koç ucundan.

yok.

yoktur, bölümlere göre eğitimi iyi okullar vardır. en iyi üniversite kavramının ne olduğu, neye göre sınıflandırma yaptığımız önemli bu konuda.