türkiye'nin iyi olduğu konular

salağa yatmak.gerçek olduğunu düşünürsem ülkenin geleceği ve ıqsu hakkında hayal kırıklığım zirveye ulaşır. depresyona girerek ve bu insanlar hakkında düşünerek zaman kaybetmek istemiyorum.

(bkz: kutuplaştırma) konusunda iyiyiz.

bize benzemeyenin kapısına çarpı işareti koyarız.

coğrafya, yemekler vs vs çok şey sayarım.

ama bunu işleyecek insan sayısı kaç kişi var bilmiyorum.

gerçekten düşündüm, oturup şu başlıkta ülkemizi nasıl övebilirim diye. ama yok arkadaş, şundan bir 10 sene öncesi olsa hala 3,5 bi şey kalmış olurdu ama yok gerçekten.

neyi övmeye kalksan bir yerden elinde kalıyor.

adaleti? eğitimi? politikalarını? tarımını? sanayisini? ahlağını?

bulabilen varsa mesajınız turuncusunu görmek isterim.

asfalt yaması.

cahillik
yargılama
yobazlık
seçme özrü

mizah. muazzam bir espiri anlayışımız var. ağlamanın kar etmediğini anladığımızdan beri vurdumduymazlığa vuruyoruz galiba. avrupayı bırak dünyaya toz attırırız.

izahı olmayan şeyin çok güzel mizahını yapıyoruz.

gastronomi.

fırsatçılık.

herbokolog artışında oldukça iyi durumda. ihraç edecek kadar hatta. bizde çok fazla var diğer ülkelere de ihraç edelim de bari faydasını görelim.

dublaj konusu hakikaten başka bir yy da.

kendimizi aşağılamak. ben bu kadar kendinden, kendi tarihinden, kendi köklerinden tiksinen , kendi yapıp etmelerinden utanan, kendini değersiz gören, sürekli elalemle kıyaslayıp biz battık, yandık, tarra yedik edebiyatı yapan başka bir millet görmedim. aşırı özgüvensiz , tırsık, titrek bir millet haline geldik cidden.

durum komedisi.

dublaj, voleybol, çay üretimi ve batı özentiliği diyerek dörtlerim.

güreş, kebap, baklava , cay ve fındık. son zamanlarda insansız hava araçları. amerika da fındık ekiyormuş arazilerine yakın zamanda birincliğimizi kaybediyoruz.

sokak itleri konusunda dünyanın en iyisiyiz. gerçi hindistan'da bizden çok (64 milyon) sokak iti var ama kişi başına düşen it sayısı (14/84)= 0.17'yle hindistan'ın (0.046 ) tam üç buçuk kat üstündeyiz. üstelik orada bazı eyaletler takır takır vurup öldürüyor ve bizdeki kadar büyük bir "pet food" endüstrileri yok.

son zamanlarda yobaz yaratma kapasitesi
arabistanda ayak basmadığım yer kaldı mı bilmem ?
böyle semiz yobazı 1 yemende, 2 mısırın bazı yerlerinde gördüm o kadar
yobaz yaratma kapasitemizin inanılmaz olduğuna inanıyorum.

ben sosyalistim ,her ne kadar kapitalist sömürü devletini sevmesem de cumhuriyete sonsuz saygı duyarım, öyle böyle değil yoktan var edilmiş bir ülke kuruldu,ben 70'lerin ortasına doğru ülkemizi gezmeye başladım , hala yapılmayan işler vardı ,bilhassa köylere hiç ilgi gösterilememişti ama eğitim vasatın çok üstünde idi.
her yerde 1923-1946 arası kurulan fabrikalar ,bankalar ,vardı şunu ekleyelim 1946-1980 arsı sağ iktidarlar ülkeyi abd'ye teslim etmişti.
1923'de anadolu sefaletten öte haldeydi , güneydoğu ve karadeniz'e osmanlı çivi çakmamıştı hepimiz biliyoruz artık ankara köydü.

okul mu mu güldürmeyin.
zirrat 1950 sonrası boş bırakıldı hatta almanlar 1970 gibi ( +-) bize yapmayın etmeyin ,tarımınızı boşlamayın tarımdan sattıklarınızla abat edersiniz ülkenizi ,konserve satsanız fabrika kurarız biz karlığı dediler,yapıldı da sovyet fabrikaları meyve -sebze karşılığı kuruldu.

1923'de türkiye çok iyi şeyler yaptı sanayi devrimini yakaladı maalesef büyük savaş ve arkasından anadolu feodalleri ülkemizin içine etti.
iyi olduğumuz konuları yok ettiler.

aptal, cahil olmak ve kölelik rejimine tapmak.
bir de dini inancından ve gerekliliklerinden bir haber olmak.

şahsen ülkede herkes dini inancı ile ilgili biraz bilgili olsa, din ile bu kadar uzun süre kullanılamazlardı. bu ülkede siyasi iktidar yok, dini kullanarak başta kalmaya çalışan anti- dindar bir hükümet var.

anti- dindar diyorum evet :)

çünkü, islamda ve diğer indirilen kutsal kitaplarda "büyük günahlar" başlığı altında insanlığa bildirilmiş ve yapılmaması emredilen ne varsa, hepsi baştaki devlet adamları tarafından zaten uygulanıyor. dindar olduğunu iddia edipte, bağlı olduğu kutsal kitaba taban tabana zıt davranan kimse olamaz. kuşkusuzdur ki; rabbini gerçekten tanıyacak kadar kur'an-ı kerim okumuş herkes, rabbinin şerrinden ve adaletinden çok korkar. gerçekten ayetleri okumuş kimsenin eli usulsüzlüğe gidemez çünkü dini anlamda bazı günahların veballeri çok ağır. okudukça, titriyorsun zaten. dindar olupta, bu kadar hak yiyemezsin. insan ölmekten korkar.

diğer değişle

dindarım diye gezip, çalamazsın- çırpamazsın, yetim/ yoksul hakkı yiyemezsin, verdiğinden fazlasını talep edemezsin, sokakta aç yatan insanın varken, şatoda oturamazsın ve bir sürü milyalarca örnek..

bu ülkede, dindarım diye gezinen herkesin şeytanları çok mutlu ama bunu anlayabilecek kapasite bizim halkımızda var mı?