ülkenin geri kalmışlık belirtileri

cumhurbaşkanı sarayda yaşarken halkın alışveriş yaparken sadece fiyatlara bakması.

ülkeyi 70 yaşındaki muhafazakar dedelerin yönetmesi.

okumuş kesim iş bulamazken sosyal medya ünlüleri milyoner oluyor.

hayali düşmanlar.

müslüman ise iki ileri bir geri kalır.
(bkz: osmanlı torunu)

-din tüccarlarının parayı kırması.
-saçma sapan gelenekler yüzünden insanların ölmesi.
-toplum baskısı.
-suçluların dışarıda cirit atması.
-bilime, felsefeye, sanata değer verilmemesi.
-vatandaşların bile isteye cahil kalmak istemeleri.
-nepotizm, gerontokrasi, kleptokrasi.
-istifa etmeyen siyasiler.
-iş disiplini bulunmayan vatandaşlar.
-özel hayata saygının bulunmaması.
-barzoluğun, mafyatikliğin prim yapması.
-kavga etmenin cesaret göstergesi sayılması.
-kibarlığın eziklik sayılması.
-kurallara uymanın enayilik sayılması.
-sessizliğin pısırıklık sanılması.
-hiç bitmek bilmeyen gürültü.

tanıdık geldi değil mi?

aktif siyasette hiç bir görev almayıp sabahtan akşama trollük yapmak!

bir ülkede yobazlık ne kadar ileri ise o ülke o kdar geridir.

akıl ile ahlakı birbirlerine karıştırmamız. en basit örneğinden gidelim. trafik ışıklarında yayaya kırmızı yanıyor ancak yol boş olduğu için geçiyoruz. neden diye sorarsanız alacağınız cevap: "yol boş neden bekleyeyim ki ?","enayi miyim ki bekleyeyim."... burada gaye kendi arzularını akılcılık ile bütünleştirerek kendi merkeziyetçiliklerini ön plana koymalarıdır. bu fikri ve hissi başarıdan kaynaklanan üstünlük durumu, her alanda iç yapımıza sirayet etmiş haldedir. bu da bizleri akıllı (?) ancak ahlaksız yapan bir topluluk haline getirir. (ahlakı genel yargılar üzerinden değerlendirmeyin lütfen zira ahlak birbirimize karşı sorumluluklarımız ve saygımızı belirten tutumlardır her şeyden öte) işte ülkemizi bu geri kalmışlığa iten de bencil niyet barındıran tavır ve tutumlardır.

(daha açık olması için benzer örnekler ise şunlardır; iş için torpil, hastaneye gitmeden birilerine haber uçurup sırayı öne çekmek, bir tanıdık var işi ucuza halleder fikri, çocuğu okula yazdıracağım bağış (?) yapalım, ...)

mitolojik yobazlığın yaygın olması.
eğitimsizliğin yüksek olması.
saçma geleneklerden dolayı gerilemek.
modernizm'e (çağdaşlık) karşı durmak.
siyasal islam'ın oyuncağı olmak.
laikliğe savaş açmak (bu savaşı hep kaybettiler ama akıllanmadılar).

belirti mi...?? bizden söz ediyorsanız, bir bir sayıp birde bununla övünmeye çalışmasak, kimsenin umrunda değil de, kendimiz altını çizip alemi de bizi kıskanmakla suçluyoruz. kaşıntı bizde..

rastgele konuşduğunuz herhangi bir insanın sizi gerçekten dinleme olasılığının çok düşük olması.

şöyle açalım, bizim ülkemiz herbokolog cenneti. futbolu da, siyaseti de, mühendisliği de, ekonomiyi de en iyi biz biliyoruz. o yüzden kimseyi dinlemeye ihtiyacımız yok.

a.b ortak pazarının malları ile kuşatılmış olmamız ve a.b'ye kaçmak için olmadık şeyler denememiz geri kaşmıişlığımıza yetmez mi?

baticilik oynamak. batiya ozenmek. kultur karmasasi.

sürekli siyaset din ve futbol konuşmak..
(bilmem kaç yüz yıl önce gelen dinini anlamadıysan, hala sakız çiğnemek oruç bozar mı diye soruyorsan, hala spor değil kulüp başkanlarının servetini konuşuyorsan şaibeli bir ligin varsa, siyasetçileri yazmak bile istemiyorum. )

ilki cinsel, ikincisi de maddi açlık.

akp nin 21 senelik iktidarı ile öz be öz şekilde gözümüze giren bellilik.

bu belirtileri tartışıyor olmamız.

'sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir'' sözünü 16 mart 1923 adana'da adana esnaf cemiyetinin verdiği çay partisinde söylemiştir.

insan gibi konuştuğun zaman "kek" muamelesi görmek.