üniversite hocalarının öğrencileri küçümseyen tavırları
başlık "beautiful" tarafından 25.01.2021 11:13 tarihinde açılmıştır.
1.
üniversitede uğraşıp didinip mevki sahibi olan öğretmenlerin geçtiği yolları unutup takındığı tavır.
malum vize - final haftası, pandemi yüzünden uzaktan eğitiminde olması sebebiyle biraz iyi niyet biraz anlayış bekleyen öğrencilere daha ağır, zorlayıcı, şevk kırıcı tutum takınmaları durumu insanı üzüyor.
üniversite aslında gençlerin fikirlerini daha özgür ve özgün bir şekilde dile getirme platformu olması gerekirken, hocaların baskıcı, yeniliğe kapalı olması sebebiyle sığ düşünen gençlere dönüşümlerine sebep olmaktadır.
birde kabul etmeselerde çoğunda ben süründüm sizde sürünün kafası var.
olum sen sürünmüşsün, senden sonrakiler senin yaşadığını yaşamasın daha iyi olsun diye çaba harcaman gerek.
sonra yok bu gençlik nereye gidiyor, neden böyle diye isyan ediliyor.
malum vize - final haftası, pandemi yüzünden uzaktan eğitiminde olması sebebiyle biraz iyi niyet biraz anlayış bekleyen öğrencilere daha ağır, zorlayıcı, şevk kırıcı tutum takınmaları durumu insanı üzüyor.
üniversite aslında gençlerin fikirlerini daha özgür ve özgün bir şekilde dile getirme platformu olması gerekirken, hocaların baskıcı, yeniliğe kapalı olması sebebiyle sığ düşünen gençlere dönüşümlerine sebep olmaktadır.
birde kabul etmeselerde çoğunda ben süründüm sizde sürünün kafası var.
olum sen sürünmüşsün, senden sonrakiler senin yaşadığını yaşamasın daha iyi olsun diye çaba harcaman gerek.
sonra yok bu gençlik nereye gidiyor, neden böyle diye isyan ediliyor.
devamını gör...
2.
aşağılık takıntısı vardır.
devamını gör...
3.
türkiye'de azda olsa kendini ispat etmiş, kariyer yada akademik olarak yükselmiş her insana astını ezme davranışı otomatik olarak yükleniyor ne yazık ki.
her insan aynı değil tabi çok yardımsever iyi hocalara da denk geldim ama genel olarak böyleler.hatta geç üniversiteyi lisedeki hocalarımında çoğu böyleydi. sorulan soruya cevap vermek yerine bunu da bilmiyorsan git öl beni uğraştırma tavrı var çoğunda. bilsem zaten sana sormazdım canım hocam.
her insan aynı değil tabi çok yardımsever iyi hocalara da denk geldim ama genel olarak böyleler.hatta geç üniversiteyi lisedeki hocalarımında çoğu böyleydi. sorulan soruya cevap vermek yerine bunu da bilmiyorsan git öl beni uğraştırma tavrı var çoğunda. bilsem zaten sana sormazdım canım hocam.
devamını gör...
4.
üniversiteden geçene kadar ayıya dayı diyeceksiniz gençler yapacak bir şey yok.
devamını gör...
5.
hocalarımdan birini notumu sisteme girmediğini söylemek için aradığımda konuşma telefonu suratıma kapamasıyla sonlanmıştı. halbuki kabalık da etmemiştim, sadece onun istediği gibi konuşmamışım. arkadaşım aynı konuyu daha mahcup bir tavırla anlatıp rica edince sorunumuz çözüldü. o zaman sorun bendeymiş diye düşünmüştüm. sorun hocaların egolarını öğrenciler üzerinden tatmin etmek istemesi.
devamını gör...
6.
bizim üniversitede rastlamadığım hocalardır. egoları yok bir kere, mütevaziler. örneğin çok sevdiğim dünya edebiyatına giren bir hocamın ertesi gün londra'da sunumu varmış, dersin sonunda tatlı tatlı ve biraz da heyecanlı "lütfen şans dileyin, londra'da sunumum var" gibi bir şey dedi. kadın yurtdışında kendini zaten fazlasıyla geliştirmiş ve o sunumu kötü yapmasının bizce imkanı yok fakat mütevazi olduğundan gelmiş bize anlatıyor. bu tabii basit bir örnekti, diğer hocalarımız da anlamadığımızda anlamamız için gerçekten çaba gösteren kişiler. üni dili ingilizce olduğundan ve çoğu hoca başka ülkede yüksek lisans, doktora vs yaptığından da geliyor olabilir bu mütevazi tavırları. bilmiyorum ama şanslıyım, çünkü lise hocalarımı aklıma getiriyorum da, tek yaptıkları öğrenciyi önemsememek, hiçbir şey bilmiyorsun tavırları sergilemek, öğrencilerini dinlemekten bile aciz olmaktı. bu tarz kisiler umarım kendisine öğretmen demez. çünkü tek yaptıkları öğrenciye psikolojik şiddet uygulamak.
devamını gör...
7.
ne kadar çok bilgi;o kadar düşük ego, ne kadar az bilgi;o kadar yüksek ego/ einstein
tabi buradaki bilginin asıl kaynağı insanın kendini eğitmesi, kişiliğini geliştirmesidir.insan'nın iç zenginliği olmazsa durduğu yerin ne anlamı kalır ne de diğerlerinde bir farkı.
tabi buradaki bilginin asıl kaynağı insanın kendini eğitmesi, kişiliğini geliştirmesidir.insan'nın iç zenginliği olmazsa durduğu yerin ne anlamı kalır ne de diğerlerinde bir farkı.
devamını gör...
8.
bulunduğu konumu asla hak etmeyen insandır. sen insan yetiştiriyorsun, gelecek şekillendiriyorsun. ne bu dünyayı ben yarattım havaları?.
devamını gör...
9.
artık şaşırtıcı gelmeyen durumdur. hangi hocanın neye nasıl baktığını çözümledim ona göre uğraşıp uğraşmıyorum. hukuk okurken hakkınızı aramaya kalktığınızda bile problem çıkaran hocalar var. hak aramaktan bahsederken yaptıkları haksızlıklara tepki verilince bazıları rahatsız oluyor. görmezden gelmelik hocalar.
devamını gör...
10.
kendisinin de bir zamanlar o sıralardan geçtiğini unutan öğretim görevlisidir.
devamını gör...
11.
süt kokan ağzımızla okula yeni başlamışız, her şey çok yeni, yeni olan her şey tedirgin edici.
düşe kalka öğreniyoruz. artık hayatımızda yeni bir sayfa açılıyor; okul.
okulla ev arasında gidip geliyoruz.
ite kaka okumayı öğreniyoruz.
büyüyoruz, çizgi çekmeler, boyamalar geride kalıyor. ergenlik öncesi ortaokullu oluyoruz. konular ilkokula göre daha zor ve tüm hocaların dilinde "temel konuları bunlarr! temeliniz iyi olmazsaa olmazzz!!" nidaları duyuyoruz.
büyüyoruz, liseye başlıyoruz.
artık ergeniz yani yetişkinliğe hazırlık evresi.
hormonlar tavan, vücut değişimi max. aile, arkadaşlar, okul vs vs hayatımızda ne varsa düşman gibi geliyor. hormonlar aklımızı bulandırıyor, kimi zaman yanlışlara düşüyoruz.
hayatı anlamaya çalışıyoruz. hocalarımızdan yaşça küçüğüz belki çocuğu yaşındayız ama nedense baskın davranıyorlar.
kaprisler, aşklar, kavgalar, dersler derken oluyoruz mezun.
büyüyoruz, ergenliğin etkileri hala sürüyor ama artık buna alıştık, kontrol altına alabiliyoruz.
şimdi genç bir yetişkin olduk yasaların önünde.
çocukluğun tedirginliği ve yeni merakı, ergenliğin fırtınalı sahaları duruldu, bitti.
eğitime kalındığı yerden devam etmek lazım. öyle de yapıyoruz
çalışıp bir okulu kazanıyoruz. heyecanlıyız, yepyeni bir şehir, yepyeni arkadaşlıklar ve hocalar.
ergenlikte birikimlediğimiz bir sürü soru artık açığa çıkıp tartışılmak, anlaşılmak için can acıtıyor.
ama o da ne? sabah günaydın bile demeyen, işlediği dersle yaptığı sınavın alakası olmayan bir hoca tüm hevesimizi kırıyor.
bırak iletişim kurmayı seni insan yerine koyup yüzümüze bile bakmıyor.
fikirlerimizi kimse umursamıyor. hoca yalakası olan tiplerin yüksek puanlarla seni geçtiğini görünce tüm şevkin bitiyor.
eğitim böyle olmamalıydı. konuşmamız gereken yerlerde ağzımız tıkanmamalı, şevkimiz kırılmamalıydı.
düşe kalka öğreniyoruz. artık hayatımızda yeni bir sayfa açılıyor; okul.
okulla ev arasında gidip geliyoruz.
ite kaka okumayı öğreniyoruz.
büyüyoruz, çizgi çekmeler, boyamalar geride kalıyor. ergenlik öncesi ortaokullu oluyoruz. konular ilkokula göre daha zor ve tüm hocaların dilinde "temel konuları bunlarr! temeliniz iyi olmazsaa olmazzz!!" nidaları duyuyoruz.
büyüyoruz, liseye başlıyoruz.
artık ergeniz yani yetişkinliğe hazırlık evresi.
hormonlar tavan, vücut değişimi max. aile, arkadaşlar, okul vs vs hayatımızda ne varsa düşman gibi geliyor. hormonlar aklımızı bulandırıyor, kimi zaman yanlışlara düşüyoruz.
hayatı anlamaya çalışıyoruz. hocalarımızdan yaşça küçüğüz belki çocuğu yaşındayız ama nedense baskın davranıyorlar.
kaprisler, aşklar, kavgalar, dersler derken oluyoruz mezun.
büyüyoruz, ergenliğin etkileri hala sürüyor ama artık buna alıştık, kontrol altına alabiliyoruz.
şimdi genç bir yetişkin olduk yasaların önünde.
çocukluğun tedirginliği ve yeni merakı, ergenliğin fırtınalı sahaları duruldu, bitti.
eğitime kalındığı yerden devam etmek lazım. öyle de yapıyoruz
çalışıp bir okulu kazanıyoruz. heyecanlıyız, yepyeni bir şehir, yepyeni arkadaşlıklar ve hocalar.
ergenlikte birikimlediğimiz bir sürü soru artık açığa çıkıp tartışılmak, anlaşılmak için can acıtıyor.
ama o da ne? sabah günaydın bile demeyen, işlediği dersle yaptığı sınavın alakası olmayan bir hoca tüm hevesimizi kırıyor.
bırak iletişim kurmayı seni insan yerine koyup yüzümüze bile bakmıyor.
fikirlerimizi kimse umursamıyor. hoca yalakası olan tiplerin yüksek puanlarla seni geçtiğini görünce tüm şevkin bitiyor.
eğitim böyle olmamalıydı. konuşmamız gereken yerlerde ağzımız tıkanmamalı, şevkimiz kırılmamalıydı.
devamını gör...
12.
bir arkadaşım bununla ilgili güzel bir anekdot anlatmıştı. iki yıllık önlisans bölümlerinin dersine giren bir hoca ilk derste şunu söyler;
"eşeği bağlasan bu sınıfta iki senede mezun olur."
öğrencilerden biri kalkarak der ki;
"dört yıl bağlayınca da akademisyen oluyor işte..."
tüm sınıf kahkahalar atmış, çocuk okulu bitirememiş ama gerekli cevabı yapıştırmış.
kısaca bilge olmak, bilmediğini bilmektir. akadamik bir personel olumdu diye kimse kimseden üstün değil..
t: yeteri bilgeliğe ulaşmamış kişilerin, öğrencilerini yetersiz ve aciz görmesi durumu.
"eşeği bağlasan bu sınıfta iki senede mezun olur."
öğrencilerden biri kalkarak der ki;
"dört yıl bağlayınca da akademisyen oluyor işte..."
tüm sınıf kahkahalar atmış, çocuk okulu bitirememiş ama gerekli cevabı yapıştırmış.
kısaca bilge olmak, bilmediğini bilmektir. akadamik bir personel olumdu diye kimse kimseden üstün değil..
t: yeteri bilgeliğe ulaşmamış kişilerin, öğrencilerini yetersiz ve aciz görmesi durumu.
devamını gör...
13.
aslında bu bir kişilik meselesi. her insan aynı değildir. benim gittiğim üniversitede hocalarla arkadaş gibiydik, hangi hocanın odasına gitsek ya çay ya çikolata illaki bir şey ikram ederlerdi, hatta bir hocam rehber öğretmeni gibiydi. bütün dertlerimizi sıkıntımızı onunla paylaşırdık. allah iyi insanlarla karşılaştırsın gerisi boş.
devamını gör...