uzun tanımları okumamak

ben okuyorum. o kadar emek verip yazmış, bir mesai harcamış sonuçta. okumayınca ayıp ediyormuş gibi hissediyorum.

ben çok severim, zevkle okurum.
emeği geçenlerin eline, emeğine sağlık.

girizgaha bağlıdır.

eğer okumakta zorlanmıyorsam devam ediyorum, hele bir de hiç boşluk bırakmadan aralıksız çivi yazısı gibi yazanlar var onlar hayatın şifresini yazsa yine de okuyamıyorum. bak okumuyorum demiyorum okuyamıyorum sanki o sıkışıklık beni de sıkıştırıyor anında başlık değiştiriyorum.

(bkz: durumumuz yoktu okuyamadık)

uzun tanımlar edebiyat kasma olarak görülüyor. veya sırf uzun diye emeğe saygı adı altında asla sonuna kadar okunmadan artılanıyor.

kısa tanımlar ise okunuyor ancak basit görülüyor. okumak isteyen bir şekilde okuyor. okumak istemeyene ise silah zoruyla bile okutamazsın. ne kadar kısa, uzun olursa olsun.


t/ uzun tanımları okumama durumu.

vakti faydalı kullanmak için elzemdir. burayı kullanma amacına paralel olarak değişir.

inanmayacaksınız ama ruhum daralıyor benim. okuyamıyorum. yok, olmuyor yani.

uzun yazan kişinin durduğu yer açısından bakarsak yazmak için yazmak vs okunmak için yazmak kıyaslamasını akla getirir.

ben uzun tanım kısa tanım ayrımına girmeden okunaklı yazılmış uzun tanım kavramına da dikkat çekmek istiyorum.

bazı arkadaşlar uzun yazıyor ve okumak da istiyorum ama cem yılmaz'ın bunu dokuyan kız kör oldu şakası gibi olmasın ama okurken gözüm kanıyorsa okuyamıyorum.