yalan söylediğin nasıl anlaşılır sorunsalı

bana termal kamera falan lazım orda da anlasilmiyorsa sizin iş nanay

ağzını kapatıyorsa yalan söylüyordur. burun kaşımak, dudak üstüne dokunmak, elin saniyelik ağzın seviyesinden geçmesi gibi hareketler bilinçaltının ağzından çıkanı engellemek istemesiyle mi ne alakalıymış. lie to me diye bi dizi vardı orda görmüştüm. alın bu bilgiyle naparsanız yapın.

karşı taraf az daha zorlasa kahkaha patlatacakmiş gibi oluyorum.

#2393100 doğrudur ancak ve ancak benim tanımım yanlış olduğunda.

bunu da çözüdür bilader.(bkz: swh)

benim mimiklerden falan anlamak çok zor. karşımdaki insanın zeka seviyesine bağlı anlaşılma sürem.
tak diye anlayabilir veya anlamayabilir. doğrusunu sakladıklarım yalan sayılmaz btw. böyle bir gerçek de var.

bir rivayete göre yalan söyleyen söylediklerini tersten söyeleyemezmiş.
yani arka arkaya şunu yaptım, bunu yaptım diye saydıklarını tersten sayamazmış.

zeka seviyesine göre değişir aşağılamak anlamında söylemiyorum tabii zeka seviyesi dediğim şey tecrübe de olabilir çünkü insanlar genelde yalan söylerken göz temasından kaçar. bunu öğrenip madem öyle ben gözünün içine bakarak yalan söyleyeyim de yalanım anlaşılmasın diyerek bunun üzerine gidebilir ve hatta bu konuda ilerleme kat edip bunu aşabilir. burnuna dokunma olayı var o da her insanda olmayabilir ben burnuma dokunma konusunda bu örneğe dahil olmam bence çünkü genelde yaptığım şey ben sürekli yalan mı söylüyorum demektir bu. tabii ki konuştuğun sırada cümlelerin doğruluğunu tartmak istersen yine yalan mı değil mi çözmek o kadar zor olmaz eğer bir usta ile karşı karşıya değilsek.

mimikler değil de mikro ifadelerle daha net anlaşılır. farkına varmazsınız ama yalan söylerken vücudunuz bir şekilde itiraz eder, yalanınızı açık edip sizi ele verir.

mesela yaygın bilinenin aksine gözleri kaçırmaz genelde yalan söyleyen, direkt gözlerinin içine içine bakar ona inandığını görmek için. bir şekilde tek omzunu ya da ikisini birden kaldırabilir yalan söyleyen. evet derken başını hayır anlamında iki yana; ya da tam aksine hayır derken onaylar gibi sallayabilir.

bunlar gibi yalanı açık eden çokça detay var. buna bağlı olarak şimdiye kadar birebir karşımda yalan söylediğini düşündüğüm birini yakalamadığım hiç olmadı.

ek olarak bu konular dikkatinizi çekiyorsa, lie to me dizisini izlemenizi şiddetle tavsiye ederim.

yalan söylemek yüksek zeka gerektirir diye biliyorum. sürekli zihnini dinç tutman, ne masal anlattığını tüm detaylarıyla hatırlaman ve aynı yalanı tekrar söyleyebilmen gerekir.
o sebepten yalan söylemek gayet yorucu bir eylemdir.
doğru söylemek basittir. zaten bilinç altında olan şeyleri, olmuş olayları, varolmuş ve bağın olan kişileri naklettiğin için hatırlaman gereken pek bir şey kalmaz. gün, saat, tarih vb... şeylerde yanılma olur sadece.
o sebepten yalan söylemek zor, doğruyu söylemek çok kolaydır.

özetle yalan söyleyen kişiyi serbest bırakıp bir süre sonra o konuyu tekrar açıp hikayeyi tekrar dinlemek durumu açıkça ortaya koyacaktır. şayet çok zeki bir insan ise, aynı şeyleri yine tekrarlamış ise ve siz hala inanmamışsanız eğer, yukarıda ki yazar arkadaşlarımın anlattığı gibi teknik detaylar ile yakalamaya çalışabilirsiniz.

dürüst olmak her zaman iyidir. o sebepten "açık yara kangren olmaz" derler.

ayrıca ;

"her zaman doğruyu söylersen, ne söylediğini hatırlamak zorunda kalmazsın."

anlaşılmaz çünkü söylemiyorum.

eskiden durmuyordum üzerinde, söyleyip geçiyordum. sonra sonra ters gelmeye başladı bana. anneme de karışır oldum mesela bu konuda. diyelim ki bir şeyi yapmak, biriyle görüşmek istemiyor. ne yalan uydursam diye kara kara düşünüyor. "boş ver anne" diyorum, "söyleme yalan. neyse onu söyle." gazıma da geliyor sağ olsun hemen. açıyor telefonu "istemiyorum"u yapıştırıyor.

vallahi kuş gibi hafif olursunuz, demedi demeyin. ne yalan söylediğinizi aklınızda tutmak zorunluluğundan ya da yalanınız ortaya çıktığında rezil olmaktansa o an birilerinin canını sıkmak daha iyi. zamanla huyunuza alışıyorlar ve sorun kalmıyor. "o yalan söylemez. her türlü güvenirim sözüne." inancı da cabası.

yalanı ortaya çıkar diye korkan kişi kaybetmekten korkan kişidir. sevmediğiniz birini kaybetmekten korkar mısınız.size nazı geçen biri değilse kimseyi kaybetmekten korkmazsınız.

iş / para ilişkiniz varsa da işten atılma ya da maddi olarak zarar görme / kayba uğrama endişeniz olur. bu endişe yoksa yani işte atılsam fark etmez iş bulurum vs diyorsanız yalan söylemek de yalanın ortaya çıkması da umurunuzda olmaz.

iş dünyasında yalan söyleyememek değil yalan söylemek kabul gören bir davranıştır eğer toplumsal ahlak ile ilgili bir işiniz yoksa.

mesela diyanet çalışanı birinin iş ahlakına uymayan bir durumda yakalanması belki işten atılmasına veya ekonomik kayba uğramasına sebep olmaz ama iş arkadaşları ve sosyal çevresinde sana yakışmadı gibi sosyal açıdan kınamaya maruz kalacaksa kişi yalanı önemser.

tam anlamıyla yalanı önemsemeyen kişi anti sosyal kişilerdir. adı üstünde adam toplumu / insanların ne dediğini tamamen önemsemiyor. anti sosyal kişilik bozukluğu psikopatlık ile karşılaştırılırsa kesinlikle açık ara psikopatlık yalan söylemede bir numaradır.

psikopatlar heyecan panik korku vs duyamaz. yalan söylerken insan bedeni yalanla mücadele eder ve bu mücadele derinizden, yüzünüzden vs görsel işaretleri alabilecek olanlarca fark edilebilir ama psikopatlarda bu göstergeler olmadığı için yalan makinesi falan bunlara parkta yürüyüş gibi gelir. adamın beyin görüntüsünü mr ile izlesen beyni bile yalan söylüyor demez değil ki standart bir yalan makinesi gibi bu bahsettiğim göstergeleri ölçmeye ayarlı makine söylesin.

günlük hayatta yalanı yakalamak daha kolaydır çünkü birinin rutin davranışını biliyorsanız rutin dışına çıkmak onu ele verir.

anneler bilir derler ya işte anneler en fazla zaman geçiren dolayısıyla gözlem yapan kişidir. sonra uzun yıllar evli kalan eşler ve çocukluk arkadaşları vs gelir.

gözünü bile kırpmadan annesine bile yalan söyleyebilen varsa kaçın.