yazarların uyuyamama sebepleri

sebebi yok. oturuyorum öyle baykuş gibi.

bir duvarın köşesi gibi neden hayatın da bir köşesi yok diye hayıflanıyorum, ruhumu yaslasam bir köşeye uyuyabilsem keşke ama yok.

midem bulanıyor. ülkenin bu durumu sinir sistemimi altüst etti. artık ruh hali dengesizliğim sağlığımı bozmaya başladı. aynı vatanım gibi, bünyemdeki zararlı şeyleri kussam rahatlayacağım...

uludağ sözlüğe ve biraz da buraya yazmak.

depremden sonra bu ülkede uyku kimi tutuyor ki beni tutsun?

kafamı yastığa koysam deprem olacak sanıyorum, böyle travmanın allah belasını versin bile diyemiyorum.
okunacak onca şey beni beklerken nasıl uyuyabilirim?

gerçekler yüzünden bazen rüyaları feda etmek gerek...

mahlasımın hakkını vermek için

bir derdim varsa uyuyamıyorum.

doğum günü heyecanı.

gurbet ellerde hayatta kalabilmem için ders çalışma gerekliliğim.

arka plan sekmeleri kapanmıyor

kafein.

daha yeni eve geldim. ortalığı toparlayıp, duş alıp ve yarının planı yapıldıktan sonra ancak uyuyabilirim.

hepinize iyi geceler dilerim şimdiden.

uzun zaman sonra ilk defa bir hafta sonunu çalışmadan geçiriyorum,gündüz de uykumu yeterince aldığım için evde olduğum bu 3 gün boyunca uyku düzeni vs zerre kadar umrumda değil ki zaten düzen (bkz: yok ki).
benim için derdim ne olursa olsun uyku varsa uyunur.uyuyamama,uykunun gelmemesi gibi bir durumdan asla arabesk çıkarımlar yapmam.

yarının pazar olması ve yatış saatimin genelde 04:00 civarı olması.

aacayip bi gece lan. allahın gücüne gitmesin de bi garip nedense.

ailevi sorunlarla başa çıkma yöntemleri arama.

huzursuzluk. uyumayı zaten eskiden beri çokta sevmem. ama sevdiğim birinin omzuna kedi gibi kıvrılıp uyumak isterdim. kim bilir belki daha çok uykuyu severdim o zman.

yılmaz adamın arabasını almış, karısı da vay sen arabayı nasıl verirsin diye adamcağızı evden kovmuş. bağırıyor yilmaaaazz!!! yilmaaazzz!!!! senin ben ta biiiiiiiippppp!!! ben diyeyim 10 defa sen de 20 defa yilmaz'ın olmayan yerlerine koymaya calisti ama olmadı bir türlü. ayağında terlik yok, üstündeki tişörtü yağmurda ıslanan sokağa atarak yilmaz'ın kapısında dolandı durdu. dün bana "anne penis ne demek?" diye soran oğlum yarın kesin onu uykusundan uyandıran o iki harfli kelimenin (kadın üreme organının) ne demek olduğunu ve adamın neden onu bir türlü yılmaz'a koyamadiğını soracak. sonra döndü diğer tarafa babaaaa!!!! diye bağırdı bir kac kez. üstüne babası da evde yok mu öbür arabayı alsın da başını alıp çekip gitsin!!! bu adamın yaşadığı çileyi hangimiz yaşadı dostlar??
annesi, teyzesi, eniştesi ve yılmaz'ın oğlu bir olup zar zor eve soktular adamı. evde bir posta daha bağırdı, enişte adamın karısının yanına gitti, kadın ağladı ben öyle bir şey demedim diye. tül perdenin ardindan kadının hıçkırıkları duyuluyordu. teyze sokaklarda telefonla konuşup adamın sarhoş olduğu için böyle yaptığını anlattı yılmaz'a. bu gece gelmeyin sakın diye de tembihledi. sonra da çocukların uyumasını bekledim. şimdi ev halkı uyuyor, sarhoş adam uyuyor, yılmaz ve karısından emin degilim. karşı kaldırımda kedi bile uyuyor ama ben uyuyamıyorum sözlük. gittiler yine bir yerlere uyku perileri. yine sarma mı yesem acaba?

iş biter eve gelinir sıcak bir duş alıp kanepeye yayılınır uyku bastırır ama o uyku bir türlü tutmaz işte.. yapacak bir şey yok. devam..

düşünmek.