yazgı

insanla ve her şeyle ilgili bütün olan bitenleri, olmakta olanları ve gelecekte olacakları önceden ve değişmeyecek bir biçimde düzenlediğine inanılan doğaüstü güç. başka bir deyişle kadersel bakış açısı.

didem'in su dizeleri aklıma geldi: "ama yazgısını yaldızlı çokomel kağıtları gibi,
tırnaklarıyla düzeltemiyor insan."

hakkı verilememiş muazzam bir teoman şarkısıdır aynı zamanda

seneca, "kötü yazgı olmadıkça örnek alınacak büyük insan keşfedilmez." der.

yazgı, en cesurları araştırıp, dürüst ve inatçı insanlara saldırır. üstlerinde gücünü dener.

kaderime musallat olmuş bi kara yazgı var.

attığım her adımda peşimden sinsice beni takip eden bi yazgı.

her gece göğüme savuşturduğum yıldızlarımı söndüren.
her sabah maviye boyadığım semama kara çalan bi yazgı.

mutluluğumu huzurumu sanki paslı bi kafes içinde rehin tutmuş gibi yazgı.

kimseyi yanıma yaklaştırmayan.bana yaklaşanlara azğın yüzünü vahşi dişerleri gösterip kaçıran bi yazgı.

zeki demirkubuz'un bir filminin ve çocuğunun ismidir.

hayatlarımız kısacık ve iki tür senaryo yazılıyor yaşadığımız her an. biri insanların dilinden çıkma, diğeri herkesin kendi inandığı ya da kafasında yarattığı tanrısı tarafından yazılan. insan bu her gün gıybet ediyor, dostun, düşmanın, ailen ve hatta sevdiğin bile arkandan konuşuyor. dillerde dönüyor hakkında atıp tutulanlar. tanrı'nın yazdığına ise kader deniliyor. birinde rolden bihaber olsan da yazılmaya devam ediyor. çöp olarak kalmaya mahkum; çoğu kez oynanmadan. öteki ise rolünü sevsen de sevmesen de mecburen oynanan. performansına göre ödüllerin ne olacağı muallakta. yanacaksın diyorlar da zaten sürekli yanıyorsun. kimi oynadığın değil de ne için ve nasıl oynadığın aslolan.

alinda olani makbuldur.

iyi yazgı yada kötü yazgı yok. aklınız ve iradeniz var.
tercihleriniz, seçimleriniz sizi iyi yada kötüye götürür.