1.
yazın çevirisine ait ilk olarak tartışılan şey, kuramsal belirleyimlerdir.
james s. holmes, describing literary translations: models and methods (1978) kitabında çeviride kuramsal belirleyimler için şunları söylemiştir:
yazın metni 3 türlü bilgiyi bir arada iletir:
1. dilbilimsel
2. yazınsal
3. kültürel
yazın metni dediğimiz edebî metinlerdir ve bu üç bilgiyi de barındırır. her yazar, yazınında kendi kültüründen bir şeyler taşır, edebî değer taşır ve diline ait bilgileri alenen sunmuş olur.
yazın metninin temelinde 3 özellik vardır:
1. metinsellik
2. bağlamlılık
3. metinlerarasılık
metinlerarasılık: bir edebi eser, farklı bir kültürün, çağın, yörenin ürünü olsa da çeviri dilinin yazın gelenekleri içindeki benzerleriyle türdeştir.
yazın metninde ilkeler arayışı bu sorunun devamını oluşturmuştur.
ilkeler arayışı konusunda çeviriye dair ülkelere ait beylik laflar ses getirmiştir.
türkçe: “çeviri kadına benzer; güzel olsa sadık olmaz, sadık olsa güzel olmaz.”
almanca: “ein übersetztes buch, ein verletztes buch.” (çevrilmiş bir kitap, yaralanmış bir kitaptır.)
italyanca: “traduttore traditore.” (çevirmen haindir.)
ilkeler arayışında theodore horace savory, the art of translation (1968) isimli kitabında genelleyici, bulanık, birbiriyle bağdaşmaz 12 tarihsel ilke belirlemiştir:
1. çeviri özgün yapıtın sözcüklerini vermelidir.
2. çeviri özgün yapıtın düşüncelerini vermelidir.
3. çeviri özgün yapıt gibi okunabilmelidir.
4. çeviri çeviri gibi okunabilmelidir.
5. çeviri özgün yapıtın biçemini yansıtmalıdır.
6. çeviri çevirmenin biçemini yansıtmalıdır.
7. çeviri özgün yapıtın çağdaşı bir yapıt gibi okunabilmelidir.
8. çeviri çevirmenin çağdaşı bir yapıt gibi okunmalıdır.
9. çeviri özgün yapıta ekler yapabilir, gereken yerleri çıkarabilir.
10. çeviri özgün yapıta ek yapamaz, ondan hiçbir şeyi çıkaramaz.
11. koşuğun çevirisi düzyazıyla yapılmalıdır.
12. koşuğun çevirisi koşukla yapılmalıdır.
yazın çevirisi konusunda çevirmenden istenenler şu şekildedir:
direkt kaynak dilden yapılmış olması (aktarma bir dil daha olması çeviriyi iyice yaralayacaktır)
19. yy’ın ikinci yarısı ile 20. yy’ın başlarında osmanlı’da çeviri: fransızca aracılığıyla ve arapça aracılığıyla yapılmıştır. avrupadaki tüm metinler önce fransızcaya sonra osmanlıcaya çevrilmiş, doğu tarafındaki tüm metinler ise önce arapçaya sonra osmanlıcaya çevrilmiştir.
örneğin robinson crusoe’nun osmanlıcaya ilk çevirisi: vakanüvis ahmet lütfi efendi tarafından, 1864’te arapçadan hikay-i robenson adıyla çevrilmiştir.
diğer çeviri ise şemsettin sami tarafından 1884’te fransızcadan robenson adıyla osmanlıcaya çevrilmiştir.
çeviri, birbirine yakın kültürler arasında daha kolaydır. bu bağlamda tarihte ilk başlıca çeviriler:
yunancadan latinceye
arapçadan farsçaya
çinceden japoncaya
hintçeden çinceye olmuştur.
kültür birliği olmadığı durumlarda aracı bir dile ihtiyaç doğardı. 9. yüzyılda abbasiler’in dili: arapçaydı.
felsefe ve bilim alanındaki kaynaklar: yunanca
çeviride aracı dil: süryaniceydi.
abbasi döneminde arapçaya devlet-saray yönetimi konuları: farsçadan
matematikle ilgili konular: hintçeden çevrilmiştir.
19. yy’ın roman çevirileri türkçede bir roman geleneği başlatır. çevrilen ilk yazarlar:
daniel defoe
victor hugo
chateaubriand
alexandre dûmes
père
voltaire
jonathan swift
alphonse daudet
emile zola
osmanlıcaya çevirilerde zamanla divan dilinden uzaklaşılmış, konuşma diline yaklaşılmıştır. roman çevirmenleri zamanla bizzat roman yazmaya başlamıştır. örneğin, ahmet mithat efendi (1844-1912), şemsettin sami (1850-1904)
vladimír procházka, notes on translating techniques (1964) adlı kitabında bir iddia ortaya koymuştur:
-ilkçağ yunan kültürü dışında bütün yeni kültürler çeviriyle başlar
-ilkçağ latin yazınında yunancanın etkisi vardır
-modern almancanın gelişmesinde luther’in kutsal kitap çevirisi etkilidir
-7. yy’da hintçeden çinceye çevrilen budist metinlerinin etkisi vardır
-9. yy’da abbasiler’in yunancadan çevirileri
-14.-15. yy’larda antik çağ metinlerinin italyancaya çevirileri
-rönesans
-ı. elizabeth döneminde antik çağ’dan ve diğer avrupa dillerinden çeviriler
-1940’larda meb’in dünya yazınından yaptırdığı çeviriler en önemli çeviriler olmuştur.
yazın çevirisi süresinde ise
yazın metninin dünyası, gerçek dünyaya karşı yeni bir seçenektir. denmiştir.
robert de beaugrande , toward a semiotic theory of literary translation (1980) adlı kitabında
yazın çevirisinin evreleri için şunları demiştir:
1-metinde sunulan dünyanın çevirmen-okur kafasında somutlanarak bir tasarıma dönüştürülmesi.
2-alışılmış olmayan anlamda kullanımların, çeviri dilinde eşdeğer öğelere yüklenebilmesi.
3- metin dışı bağlam ile metin içi bağlamın içerdiği bilgilerin toplanarak, bu bilgilerin, yorumlanması sorun olan noktalara yöneltilmesi.
4- bütün bu süreçlerde kafada oluşan tasarımın, çeviri dilinde karşılığının araştırılması.
5- özgün metnin hem oluşmaktaki çeviri, hem de çevirmenin kafasındaki çoğul düzeyli tasarım ile yan yana getirilerek örtüştürülmesi.
roman osipovich jakobson on linguistic aspects of translation (1966) isimli kitabında
çeviri etkinliklerini:
-diller arası
-dil içi
-göstergeler arası olarak nitelendirilmiştir.
iyi bir çevirmen:
yerine göre genel çeviri ilkelerinden özveride bulunabilir.
önemli olan metnin genel yapısına bağlı kalmaktır.
üzerinde çalıştığı dilleri çok iyi derecede bilir.
belli bir okuma deneyimine, kavrayış genişliğine, beğeni eğitimine, duyarlığa sahiptir.
hem kendi dilinin hem de yabancı dilin yazınındaki metin geleneklerini, metin türlerini, metin alt türlerini nitelikli karşılaştırmalar yapabilecek ölçüde bilir.
olmalıdır.
kaynak: çeviribilim ders ve kurslarımda öğrendiklerim, okuduğum dilbilim&çeviribilim kitapları ve makaleleri doğrultusunda kendi yaptığım bir sunumdur.
james s. holmes, describing literary translations: models and methods (1978) kitabında çeviride kuramsal belirleyimler için şunları söylemiştir:
yazın metni 3 türlü bilgiyi bir arada iletir:
1. dilbilimsel
2. yazınsal
3. kültürel
yazın metni dediğimiz edebî metinlerdir ve bu üç bilgiyi de barındırır. her yazar, yazınında kendi kültüründen bir şeyler taşır, edebî değer taşır ve diline ait bilgileri alenen sunmuş olur.
yazın metninin temelinde 3 özellik vardır:
1. metinsellik
2. bağlamlılık
3. metinlerarasılık
metinlerarasılık: bir edebi eser, farklı bir kültürün, çağın, yörenin ürünü olsa da çeviri dilinin yazın gelenekleri içindeki benzerleriyle türdeştir.
yazın metninde ilkeler arayışı bu sorunun devamını oluşturmuştur.
ilkeler arayışı konusunda çeviriye dair ülkelere ait beylik laflar ses getirmiştir.
türkçe: “çeviri kadına benzer; güzel olsa sadık olmaz, sadık olsa güzel olmaz.”
almanca: “ein übersetztes buch, ein verletztes buch.” (çevrilmiş bir kitap, yaralanmış bir kitaptır.)
italyanca: “traduttore traditore.” (çevirmen haindir.)
ilkeler arayışında theodore horace savory, the art of translation (1968) isimli kitabında genelleyici, bulanık, birbiriyle bağdaşmaz 12 tarihsel ilke belirlemiştir:
1. çeviri özgün yapıtın sözcüklerini vermelidir.
2. çeviri özgün yapıtın düşüncelerini vermelidir.
3. çeviri özgün yapıt gibi okunabilmelidir.
4. çeviri çeviri gibi okunabilmelidir.
5. çeviri özgün yapıtın biçemini yansıtmalıdır.
6. çeviri çevirmenin biçemini yansıtmalıdır.
7. çeviri özgün yapıtın çağdaşı bir yapıt gibi okunabilmelidir.
8. çeviri çevirmenin çağdaşı bir yapıt gibi okunmalıdır.
9. çeviri özgün yapıta ekler yapabilir, gereken yerleri çıkarabilir.
10. çeviri özgün yapıta ek yapamaz, ondan hiçbir şeyi çıkaramaz.
11. koşuğun çevirisi düzyazıyla yapılmalıdır.
12. koşuğun çevirisi koşukla yapılmalıdır.
yazın çevirisi konusunda çevirmenden istenenler şu şekildedir:
direkt kaynak dilden yapılmış olması (aktarma bir dil daha olması çeviriyi iyice yaralayacaktır)
19. yy’ın ikinci yarısı ile 20. yy’ın başlarında osmanlı’da çeviri: fransızca aracılığıyla ve arapça aracılığıyla yapılmıştır. avrupadaki tüm metinler önce fransızcaya sonra osmanlıcaya çevrilmiş, doğu tarafındaki tüm metinler ise önce arapçaya sonra osmanlıcaya çevrilmiştir.
örneğin robinson crusoe’nun osmanlıcaya ilk çevirisi: vakanüvis ahmet lütfi efendi tarafından, 1864’te arapçadan hikay-i robenson adıyla çevrilmiştir.
diğer çeviri ise şemsettin sami tarafından 1884’te fransızcadan robenson adıyla osmanlıcaya çevrilmiştir.
çeviri, birbirine yakın kültürler arasında daha kolaydır. bu bağlamda tarihte ilk başlıca çeviriler:
yunancadan latinceye
arapçadan farsçaya
çinceden japoncaya
hintçeden çinceye olmuştur.
kültür birliği olmadığı durumlarda aracı bir dile ihtiyaç doğardı. 9. yüzyılda abbasiler’in dili: arapçaydı.
felsefe ve bilim alanındaki kaynaklar: yunanca
çeviride aracı dil: süryaniceydi.
abbasi döneminde arapçaya devlet-saray yönetimi konuları: farsçadan
matematikle ilgili konular: hintçeden çevrilmiştir.
19. yy’ın roman çevirileri türkçede bir roman geleneği başlatır. çevrilen ilk yazarlar:
daniel defoe
victor hugo
chateaubriand
alexandre dûmes
père
voltaire
jonathan swift
alphonse daudet
emile zola
osmanlıcaya çevirilerde zamanla divan dilinden uzaklaşılmış, konuşma diline yaklaşılmıştır. roman çevirmenleri zamanla bizzat roman yazmaya başlamıştır. örneğin, ahmet mithat efendi (1844-1912), şemsettin sami (1850-1904)
vladimír procházka, notes on translating techniques (1964) adlı kitabında bir iddia ortaya koymuştur:
-ilkçağ yunan kültürü dışında bütün yeni kültürler çeviriyle başlar
-ilkçağ latin yazınında yunancanın etkisi vardır
-modern almancanın gelişmesinde luther’in kutsal kitap çevirisi etkilidir
-7. yy’da hintçeden çinceye çevrilen budist metinlerinin etkisi vardır
-9. yy’da abbasiler’in yunancadan çevirileri
-14.-15. yy’larda antik çağ metinlerinin italyancaya çevirileri
-rönesans
-ı. elizabeth döneminde antik çağ’dan ve diğer avrupa dillerinden çeviriler
-1940’larda meb’in dünya yazınından yaptırdığı çeviriler en önemli çeviriler olmuştur.
yazın çevirisi süresinde ise
yazın metninin dünyası, gerçek dünyaya karşı yeni bir seçenektir. denmiştir.
robert de beaugrande , toward a semiotic theory of literary translation (1980) adlı kitabında
yazın çevirisinin evreleri için şunları demiştir:
1-metinde sunulan dünyanın çevirmen-okur kafasında somutlanarak bir tasarıma dönüştürülmesi.
2-alışılmış olmayan anlamda kullanımların, çeviri dilinde eşdeğer öğelere yüklenebilmesi.
3- metin dışı bağlam ile metin içi bağlamın içerdiği bilgilerin toplanarak, bu bilgilerin, yorumlanması sorun olan noktalara yöneltilmesi.
4- bütün bu süreçlerde kafada oluşan tasarımın, çeviri dilinde karşılığının araştırılması.
5- özgün metnin hem oluşmaktaki çeviri, hem de çevirmenin kafasındaki çoğul düzeyli tasarım ile yan yana getirilerek örtüştürülmesi.
roman osipovich jakobson on linguistic aspects of translation (1966) isimli kitabında
çeviri etkinliklerini:
-diller arası
-dil içi
-göstergeler arası olarak nitelendirilmiştir.
iyi bir çevirmen:
yerine göre genel çeviri ilkelerinden özveride bulunabilir.
önemli olan metnin genel yapısına bağlı kalmaktır.
üzerinde çalıştığı dilleri çok iyi derecede bilir.
belli bir okuma deneyimine, kavrayış genişliğine, beğeni eğitimine, duyarlığa sahiptir.
hem kendi dilinin hem de yabancı dilin yazınındaki metin geleneklerini, metin türlerini, metin alt türlerini nitelikli karşılaştırmalar yapabilecek ölçüde bilir.
olmalıdır.
kaynak: çeviribilim ders ve kurslarımda öğrendiklerim, okuduğum dilbilim&çeviribilim kitapları ve makaleleri doğrultusunda kendi yaptığım bir sunumdur.
devamını gör...