cemal süreya'nın dediği gibi
"üşüdüysen söyle sevgilim,
seni bir kat daha seveyim. "
seni bir kat daha seveyim. "
devamını gör...
klinofobi
yatağa gitmekten korkmaktır. bu fobiye sahip kişiler, yatağa gitmekten korkarlar bunun en büyük sebebi de kabus göreceklerini düşünmeleridir.
devamını gör...
thurisaz
az kişinin bildiği,black metal ve death-doom türlerinde şarkıları olan belçikalı bir metal grubudur.
devamını gör...
back to the future radyo yayını
ve sıra geldi radyo yayınları arasında benim için "elitlik" akan yayına. portakal suyum bitmiş*, gazoz stoğum da bitmiş*, maden suyumla** katılıyorum bu gecelik.
şarkı listesinin yine efsane olacağına inancım tam. bu sebepleee kendim kendime 3. şarkıyı hediye ediyorum. bakalım ne çıkacak?
hem şarkımı hem yayını beklemedeyiz, maden suyumla. son 2 dakika, bakalım neler olacak?
şarkı listesinin yine efsane olacağına inancım tam. bu sebepleee kendim kendime 3. şarkıyı hediye ediyorum. bakalım ne çıkacak?
hem şarkımı hem yayını beklemedeyiz, maden suyumla. son 2 dakika, bakalım neler olacak?

devamını gör...
bana bir şeyhler oluyor
altan erkekli’nin yalnızlık tiradını hafızalara kazımış tiyatro oyunudur.
devamını gör...
çekilişle kitap kazanan insan
kitap okumayı seviyorsa, ondan mutlusu olmaz. hayattaki tüm şansını çekilişte kullanmış kişidir aynı zamanda.*
devamını gör...
4 luni 3 saptamani 2 zile
türkçesi ''4 ay 3 hafta 2 gün'' olan altın palmiye ödüllü roman yapımı film.
öncellikle filmi beğendiğimi ve önerdiğimi belirtmeliyim. kendimi realist bir insan olarak tanımlarım. genel olarak kurgu filmleri pek dikkatimi çekmez. bu filmde de kamera açısından mıdır, oyunculuklardan mıdır bilinmez, kendimi bir anda filmin içinde buluverdim.
uzun zamandır ilk defa bir filmi beğeniyorum. 2 kızın yarım günde yaşadıklarından 1.30-2 saatlik bir film çıkarmışlar ve film boyunca gerginliği, hissedilen hisleri diri tutmayı başarmışlar. bence asıl başarı budur.
film hakkında spoiler nitelikli düşüncelerim de var. onları en sonda anlatacağım. şimdilik o dönemin romanya'sı hakkında bilgi vereyim.
1969 yılında romanya hükümeti nüfus arttırma politikasıyla kürtajı yasaklamıştır.
25 yaşını geçmiş ve hâlâ çocuk sahibi olmayan kadınlara (kısırlar da dahil) %10-20 arası ek vergi koydurtmuş, 5 çocuk annesi kadınlara özel ayrıcalıklar tanımış, 10 çocuk ve fazlası için anneye madalya vermiştir. bu 1989'daki devrime kadar devam etmiştir. bu filmde de 1987 romanya'sına şahit oluyoruz.
özellikle dr. bebe'yle olan sahnede 3. arkadaş bendim. otilia erkek arkadaşının annesinin doğum gününde masada otururken bizzat ben de orada oturuyordum.
film boyunca gerildiğimi de itiraf etmeliyim. hep bir şey çıkacak diye bekledim. çıkmadı. bu da bana hayatın içinden geldi. sonuçta kaçımız filmlerde beklediğimiz şeyleri gerçek hayatta yaşıyoruz ki? üstelik film -evet aslında özellikle o masadaki konuşmada birçok mesaj içerse de- bu amerikan filmlerinde sonda karakterin hayatı tamamen değişir, yeni bir dünyada bulur ya kendini (hiç realist olmayan biçimde)... bu filmde o da yoktu ama sarsmayı başardı, gerçek hayatın ta kendisiydi çünkü.
öncellikle filmi beğendiğimi ve önerdiğimi belirtmeliyim. kendimi realist bir insan olarak tanımlarım. genel olarak kurgu filmleri pek dikkatimi çekmez. bu filmde de kamera açısından mıdır, oyunculuklardan mıdır bilinmez, kendimi bir anda filmin içinde buluverdim.
uzun zamandır ilk defa bir filmi beğeniyorum. 2 kızın yarım günde yaşadıklarından 1.30-2 saatlik bir film çıkarmışlar ve film boyunca gerginliği, hissedilen hisleri diri tutmayı başarmışlar. bence asıl başarı budur.
film hakkında spoiler nitelikli düşüncelerim de var. onları en sonda anlatacağım. şimdilik o dönemin romanya'sı hakkında bilgi vereyim.
1969 yılında romanya hükümeti nüfus arttırma politikasıyla kürtajı yasaklamıştır.
25 yaşını geçmiş ve hâlâ çocuk sahibi olmayan kadınlara (kısırlar da dahil) %10-20 arası ek vergi koydurtmuş, 5 çocuk annesi kadınlara özel ayrıcalıklar tanımış, 10 çocuk ve fazlası için anneye madalya vermiştir. bu 1989'daki devrime kadar devam etmiştir. bu filmde de 1987 romanya'sına şahit oluyoruz.
özellikle dr. bebe'yle olan sahnede 3. arkadaş bendim. otilia erkek arkadaşının annesinin doğum gününde masada otururken bizzat ben de orada oturuyordum.
film boyunca gerildiğimi de itiraf etmeliyim. hep bir şey çıkacak diye bekledim. çıkmadı. bu da bana hayatın içinden geldi. sonuçta kaçımız filmlerde beklediğimiz şeyleri gerçek hayatta yaşıyoruz ki? üstelik film -evet aslında özellikle o masadaki konuşmada birçok mesaj içerse de- bu amerikan filmlerinde sonda karakterin hayatı tamamen değişir, yeni bir dünyada bulur ya kendini (hiç realist olmayan biçimde)... bu filmde o da yoktu ama sarsmayı başardı, gerçek hayatın ta kendisiydi çünkü.
devamını gör...
gökyüzüne mi aitsin denize mi sorunsalı
edebi bir başlık açtığımın ve soruyu düzgün bir şekilde soramadığımın farkındayım ama anladığınızı umarak affınıza sığınarak açıyorum başlığı.
küçük bir kız çocuğuyken denize, denizin mavisine aşıktım. denize girdiğimde çıkmak istemezdim; denizin kızıydım ben, deniz kızı...
ama büyüdükçe ve ben kendi içimde tutsak yaşadıkça ulaşamadığım şeye hasret olduğumu fark ettim; gökyüzüne.
şimdi ne çok dilerdim gökyüzünde özgürce uçabilen bir kuş olmayı... istediğim yerde durmayı, istediğim yerden uçup, kaçıp ayrılmayı.
deniz kızı olmak bir isim gerektiriyor ama kuş olmak öyle mi? belirli süre bir yerde durup oraya bağımlı kalmadan, hiç varolmamışçasına gidebiliyorsun.
kimse seni tanımıyor, bir ismin yok, konuşmak zorunda da değilsin.
velhasıl denizi de seviyorum ama artık gökyüzüne aşık bireyim ben. deniz, gökyüzünün sadece bir yansıması bana göre. tıpkı aynada gördüğüm aksim gibi.
küçük bir kız çocuğuyken denize, denizin mavisine aşıktım. denize girdiğimde çıkmak istemezdim; denizin kızıydım ben, deniz kızı...
ama büyüdükçe ve ben kendi içimde tutsak yaşadıkça ulaşamadığım şeye hasret olduğumu fark ettim; gökyüzüne.
şimdi ne çok dilerdim gökyüzünde özgürce uçabilen bir kuş olmayı... istediğim yerde durmayı, istediğim yerden uçup, kaçıp ayrılmayı.
deniz kızı olmak bir isim gerektiriyor ama kuş olmak öyle mi? belirli süre bir yerde durup oraya bağımlı kalmadan, hiç varolmamışçasına gidebiliyorsun.
kimse seni tanımıyor, bir ismin yok, konuşmak zorunda da değilsin.
velhasıl denizi de seviyorum ama artık gökyüzüne aşık bireyim ben. deniz, gökyüzünün sadece bir yansıması bana göre. tıpkı aynada gördüğüm aksim gibi.
devamını gör...
normal sözlük logosundaki kafanın gittiği yer
acıkınca kafan dominosa gider.
devamını gör...
insanlığa güncelleme gelse ilk istenecek özellik
anıları silme özelliği.
devamını gör...
kitap alıntıları
"yürek yok" dedi yaşlı adam. "fakat zamanla senin yüreğin de silinip gidecek. yüreğin silinip gittiğinde yitirmişlik hissi de kalmaz, çaresizlik de. gidecek yeri olmayan aşk da kaybolur gider. geriye yaşam kalır. sessiz ve durgun bir yaşam."
haruki murakami - haşlanmış harikalar diyarı ve dünyanın sonu
haruki murakami - haşlanmış harikalar diyarı ve dünyanın sonu
devamını gör...
yakından görülen en ünlü kişi
hırvatistan cumhurbaşkanı kolinda grabar-kitarović.
devamını gör...
nadan
devamını gör...
baban ne iş yapıyor sorusu
sutyen satıyor diye cevap vermem sonucu bir daha asla bu soruyu bana sormayı cesaret edemeyen ilkokul öğretmenim geldi aklıma.
sınıfta ölüm sessizliği oluştu. bir sonraki öğrenciye de soramadı bunu. çünkü "örtmenim sutyen nedir" ? diye bir başka öğrencinin soru sormasindan korktu.
size ne kardeşim ne iş yapıyorsa yapıyor.
t: tipik öğretmen sorusudur. neden sorduklarını da asla anlamış değilim.
sınıfta ölüm sessizliği oluştu. bir sonraki öğrenciye de soramadı bunu. çünkü "örtmenim sutyen nedir" ? diye bir başka öğrencinin soru sormasindan korktu.
size ne kardeşim ne iş yapıyorsa yapıyor.
t: tipik öğretmen sorusudur. neden sorduklarını da asla anlamış değilim.
devamını gör...
birinin kitap okuyup okumadığını anlama yöntemi
mfö'nün ali desidero adlı şarkısında da hiciv ve çaresizlikle değinilen yöntem(ler)dir.
"ne kibar çocuk" diyor kız içinden
"hem samimi hem vefalı yani"
"bir imtihan çekeyim şuna" diyor
"serseri mi yoksa bir dahi mi?"
diyor "felsefeyi sever misiniz?"
ali diyor "biz hep dönerciyiz!"
"luther" diyor kız "machiavelli"
"şampiyon biziz!' diyor ali
"attığımız gollerden belli!"
"ne kibar çocuk" diyor kız içinden
"hem samimi hem vefalı yani"
"bir imtihan çekeyim şuna" diyor
"serseri mi yoksa bir dahi mi?"
diyor "felsefeyi sever misiniz?"
ali diyor "biz hep dönerciyiz!"
"luther" diyor kız "machiavelli"
"şampiyon biziz!' diyor ali
"attığımız gollerden belli!"
devamını gör...
z kuşağının siyasi tercihinin ak parti olması
pek mümkün görünmeyen durum.
anketi yapanların z kuşağı dedikleri isminin ilk harfi z olan amcalar olabilir mi? çok da şaşırmam yani bu özgüvenli cehalete alıştık çünkü.
anketi yapanların z kuşağı dedikleri isminin ilk harfi z olan amcalar olabilir mi? çok da şaşırmam yani bu özgüvenli cehalete alıştık çünkü.
devamını gör...
tıp benim için önemli değil diyen insan
devamını gör...
the theory of şu bardak
devamını gör...
kaya sarmaşığı
yaprakları yeşil, sarı ve gümüş renginde , meyveleri siyah ve salkım şeklinde olan, tırmanışı bir süs bitkisi.
devamını gör...