sözlüğe 90'lardan bir şarkı bırak
devamını gör...
içi alaylı dışı kalaylı
dıştan güzel ve süslü görünümü olup içten de kalitesiz olan anlamındaki deyimdir.
devamını gör...
ülke bu haldeyken kuzenle evliliğe laf atan tipler
cok haklı tiplerdir. ulke sizin gibi kuzenine akrabalarina dayayan anadolu comarlari yuzunden bu halde zaten. dun antepte iskenceye ugrayan bebegin ebeveynlerinin akraba olduguna neredeyse eminim. sizin gibi gungormemis abazalar kuzenine kaldirdigi ve akilsizca uredigi icin anormal nesiller yetisiyor. sizler anormalsiniz. igrencsiniz. hem ozgurlukse ozgurluk degil mi? al ulan benimde fikrim bu. akraba evliligine karsiyim her firsatta da lafimi sayarim. yallah ensest porno izlemeye hade hade!
devamını gör...
cümlenin sonuna nokta koyunca asabi görünmek
mesajlaşmalarda ortaya çıkan durum.
ama cümle içinde virgül kullandıysanız sonunda nokta koymayınca da olmuyor. büyük sorun, anksiyete nedeni.
ama cümle içinde virgül kullandıysanız sonunda nokta koymayınca da olmuyor. büyük sorun, anksiyete nedeni.
devamını gör...
post-it
arkası yapışkanlı küçük hatırlatma kağıdı. kullanmayı öğrenince unutkanlığa bire bir .
devamını gör...
lizozom
golgi cisimciği ve endoplazmik retikulumun iş birliği ile oluşturulur. içinde asit ph’de çalışan hücre içi sindirim enzimleri bulunur. bu enzimlerin protein kısmı, granüllü endoplazmik retikulumun ribozomlarında üretilir ve iletim kofulları ile golgi aygıtına taşınır. alyuvar dışındaki hayvan hücrelerinde bulunur. gelişmiş bitki ve mantar hücrelerinde bulunmaz. akyuvar gibi fagositoz ve pinositoz yapan hücrelerde bol miktarda bulunur.
lizozomun görevleri:
- hücre içi sindirim yapar
- hücredeki bozulmuş, yıpranmış ve yaşlanmış organelleri parçalar. bu olaya otofaji denir.
- hücre farklılaşması ve başkalaşım olayları sırasında lizozom organeli sağlar. örneğin, kurbağa larvasında kuyruğun eritilmesi,
- yıpranmış, yaşlanmış, ölmüş hücrelerin yıkımını sağlayarak organizmayı temizler.
- akyuvar hücrelerinde bakteri ve virüsleri parçalayarak bağışıklıkta etkili olur.
kaynak: biyoloji dersi notlarımdır. bana ait değildir.
edit: bir bilgiyi eksik yazmışım.
lizozomun görevleri:
- hücre içi sindirim yapar
- hücredeki bozulmuş, yıpranmış ve yaşlanmış organelleri parçalar. bu olaya otofaji denir.
- hücre farklılaşması ve başkalaşım olayları sırasında lizozom organeli sağlar. örneğin, kurbağa larvasında kuyruğun eritilmesi,
- yıpranmış, yaşlanmış, ölmüş hücrelerin yıkımını sağlayarak organizmayı temizler.
- akyuvar hücrelerinde bakteri ve virüsleri parçalayarak bağışıklıkta etkili olur.
kaynak: biyoloji dersi notlarımdır. bana ait değildir.
edit: bir bilgiyi eksik yazmışım.
devamını gör...
sabaha bir ayet bırak
ey peygamber! biz; mehirlerini verdiğin eşlerini, allah'ın sana ganimet olarak verdiği mallarla birlikte savaş esirlerinden; yasal olarak sana bıraktığı, sahip olduğun cariyeleri de helal kıldık. ve seninle birlikte medine'ye göç etmiş olan amca ve halalarının kızlarını, dayı ve teyzelerinin kızlarını da sana helal kıldık. bir de kendisini mehirsiz olarak peygambere hibe eden ve peygamberin de kendisini almak istediği kadını, diğer mü'minlere değil, sadece sana mahsus olmak üzere helal kıldık. zaten onlara, eşleri ve sağ ellerinin altında bulunanlar konusunda, yapmaları gerekeni de bildirdik ki, sana bir zorluk olmasın, sen bir sıkıntıya ve güç duruma düşmeyesin. şüphesiz allah, çok bağışlayan ve çok merhamet edendir.
ahzab 50
ahzab 50
devamını gör...
ruhi su
babamla ne zaman bir yere gitsek, şöyle bir muhabbet yaşarız;
- senin arabada ruhi su kasedi yok mu?
+ olmaz mı baba, açayım.
bluetooth youtube marifetiyle açarım sevdiği türküleri. çocukluk yıllarımda bizim evde ruhi su dinlenirdi. o zamanlar bas bariton bu sesi anlamazdım. yaş kemale erince fark ettim ki, bu ozanlar sadece türkü söylemiyorlar, bir kültürü yarınlara taşıyorlar. halk ozanları, binbir güçlükle mücadele etmiş ama sımsıkı tutundukları o kültürü hiç terk etmemişlerdir. ruhi su’da bunun en güzel örneğidir.
ne zaman uzun bir yolculuğa çıksam ki, genelde yalnız oluyor bu şehirler arası durum. ustanın türkülerini açarım. bana yarenlik eder, dinlendirir. sesiyle umut verir, bazen birlikte söylemeye davet eder. ben de eşlik ederim;
sultan suyu gibi çağlayıp akma
durulur gam yeme divane gönül
aşık mahzuni şerif, neşet usta, ruhi su gibi ozanları dinlerken sadece birer türkü değil, bizlere bıraktıkları kültürel mirasları unutmayın. bin yıllık kültürü omuzlarında taşımışlardır.
ruhi su bir opera sanatçısı aynı zamanda bağlama virtüözüdür. 1912 van doğumludur. yoksul bir ailenin çocuğu olarak tüm hayatı zorluk içerisinde geçmiştir. ankara devlet konservatuarı şan bölümü eğitimi almış, 80 darbesinde yurt dışı yasağı konulmuş ve 1985 yılında hayata veda etmiştir.
yarınlara aktarılacak bir değerdir. bir müzisyenden fazlasıdır.
- senin arabada ruhi su kasedi yok mu?
+ olmaz mı baba, açayım.
bluetooth youtube marifetiyle açarım sevdiği türküleri. çocukluk yıllarımda bizim evde ruhi su dinlenirdi. o zamanlar bas bariton bu sesi anlamazdım. yaş kemale erince fark ettim ki, bu ozanlar sadece türkü söylemiyorlar, bir kültürü yarınlara taşıyorlar. halk ozanları, binbir güçlükle mücadele etmiş ama sımsıkı tutundukları o kültürü hiç terk etmemişlerdir. ruhi su’da bunun en güzel örneğidir.
ne zaman uzun bir yolculuğa çıksam ki, genelde yalnız oluyor bu şehirler arası durum. ustanın türkülerini açarım. bana yarenlik eder, dinlendirir. sesiyle umut verir, bazen birlikte söylemeye davet eder. ben de eşlik ederim;
sultan suyu gibi çağlayıp akma
durulur gam yeme divane gönül
aşık mahzuni şerif, neşet usta, ruhi su gibi ozanları dinlerken sadece birer türkü değil, bizlere bıraktıkları kültürel mirasları unutmayın. bin yıllık kültürü omuzlarında taşımışlardır.
ruhi su bir opera sanatçısı aynı zamanda bağlama virtüözüdür. 1912 van doğumludur. yoksul bir ailenin çocuğu olarak tüm hayatı zorluk içerisinde geçmiştir. ankara devlet konservatuarı şan bölümü eğitimi almış, 80 darbesinde yurt dışı yasağı konulmuş ve 1985 yılında hayata veda etmiştir.
yarınlara aktarılacak bir değerdir. bir müzisyenden fazlasıdır.
devamını gör...
sinirlenen birini sakinleştirme yöntemleri
sigara uzatmak.
devamını gör...
yazarların olmak isteyeceği dizi karakteri
(bkz: kuzey tekinoğlu)
devamını gör...
twitter solcusu
solcuların dahi katagorize edildiğini şahsıma öğretmiş olan başlık. bundan sonra açılan alternatif başlıklar nasıl olabilir?
(bkz: esenyurt solcusu)
(bkz: instagram solcusu)
(bkz: linkedin solcusu)
(bkz: esenyurt solcusu)
(bkz: instagram solcusu)
(bkz: linkedin solcusu)
devamını gör...
kuş olunsa yapılacaklar
sevdiğim insanların yakınına konmak.
bu gün vapurda bir tane karga yaptı bunu.
baya muhabbet ettik.
simidi paylaştık ve yanımızdan gitmedi.
bence onun eski bir sevdiği idik.
mistik bir kuştur karga.
her şey mümkün.
ben ikna oldum.
bu gün vapurda bir tane karga yaptı bunu.
baya muhabbet ettik.
simidi paylaştık ve yanımızdan gitmedi.
bence onun eski bir sevdiği idik.
mistik bir kuştur karga.
her şey mümkün.
ben ikna oldum.
devamını gör...
babaların garip huyları
uyurken tv izlediğini sanmak
- değiştirme kanalı
- e uyuyon
- uyumuyorum ben izliyorum (sırtı tv ye dönük, gözler kapalı, horlamaya yeni ara verilmiş)
- değiştirme kanalı
- e uyuyon
- uyumuyorum ben izliyorum (sırtı tv ye dönük, gözler kapalı, horlamaya yeni ara verilmiş)
devamını gör...
meyve suyu
hazır olarak içilmemesi gereken gazsız ve alkolsüz içeceklerdir.
mümkünse evde kendiniz sıkıp içiniz.
mümkünse evde kendiniz sıkıp içiniz.
devamını gör...
geceye bir bilgi bırak
sözlük alışkanlıkları kapsamında tanım yaparsak, ispanyol bir atlet deyip mevzuyu baştan savabiliriz. ne de olsa tek cümlelik hatta bir iki kelimelik tanımlar dahi, deha göstergesi sayılıyor. * yalnız bu dahi, deha olayı da fena durmadı. de da mı kullansaydım acaba? bakın aşk olsun şimdi yine mevzuyu ıskalatacaksınız bana! hemen bağlayalım olayı; ben bir deha olmadığım için mevzuyu yine uzatacağım. * şöyle yaparsak kolay olur, ben bilal gibi yazarım siz einstein gibi anlarsınız orta yolu buluruz. nasıl? bence gayet iyi. gelelim mevzuya;
bu abiyi farklı kılan hikâyesi. ya da farklı kılan demeyelim de insan olduğunu gösteren detay, aktaracağım hikâyede saklı diyelim. yıl 2012 uzun koşu kros müsabakası yapılıyor. olimpiyat şampiyonu abel mutai rakiplerine nal toplatıyor ve yarışı rahat bir şekilde önde götürüyor. arkasındaki atlet ise bizim güzel abimiz ivan fernandez... önündeki kenyalı atlet abel mutai bir anda duruveriyor. adamın tabelaları karıştırmak suretiyle kafası karışmış. ivan abi rakibinin içine düştüğü durumu fark edip bağırmaya başlıyor. ama bir şeyi hesap edemiyor. kenyalı atlet ispanyolca bilmiyor. * doğal olarak mutai mevzuyu bir türlü anlamıyor. bunun üzerine ivan abi mutai'ye eliyle bitiş çizgisini gösteriyor. tabiri caizse itekleyerek adamın bitiş çizgisini geçmesini sağlıyor. müsabaka sonrası çoğu deha gibi muhabir de bu güzel abimizi sorularıyla sıkıştırmaya çalışıyor. aldığı cevaplarla okkalı tokat yemiş olmasına rağmen inatla sormaya devam ediyor.
şöyle bir diyalog;
gazeteci: bunu neden yaptın?
ivan: hayalim bir gün kendimizi ve başkalarını kazanmaya zorladığımız bir topluluk yaşamına sahip olabileceğimizdir.
gazeteci: peki kenyalı'nın kazanmasına neden izin verdin?
ivan: izin vermedim. o kazanacaktı. yarış onun hakkıydı.
gazeteciye bu yanıt yetmiyor ve mevzuyu devam ettiriyor.
gazeteci: ama kazanabilirdin!
ivan: benim zaferimin ne değeri olurdu? bu madalyanın onuru ne olurdu? annem bunun hakkında ne düşünürdü?
geçen sözlükte bir başlık görmüştüm; ''çocuk büyütmek'' diye. yanlış bir tabir aslında zira olaya ''insan yetiştirmek'' olarak bakmak gerek. belli ki ivan abinin annesi mevzuya bu şekilde yaklaşmış. insan yetiştirmiş. hani çocuklarınızın diğer çocukları geçmesi için sırtlarına yüklediğiniz o yükler ve vurduğunuz kırbaçlar yok mu? aslında o yüklerin ve kırbaçların izleri, çok farklı yerlerde, derinlerde kalıyor. belki görünmüyor ama kalpleri ve zihinleri öyle bir hale geliyor ki, aklınızca onlardan atik, akıllı, hakkını savunan insanlar yaratmak maksadı ile yaptığınız dokunuşlar başkalarının haklarını yok saymalarına, kendilerinden başkalarını umursamamalarına ve başkalarının mutsuzlukları üzerine mutluluk inşa etmeye çalışmalarına sebep oluyor. ne yazık ki ebeveynlerin çoğunluğu bu durumdan memnun! gururla, göğüslerini gere gere başkalarının hakkını gasp eden evlatlarının diğerlerinden akıllı olduğunu düşünüp, ne güzel evlat yetiştirmişim be diye ortalıkta arzıendam ediyorlar. değerleri olmayan insanların/toplumların yetiştirdiği sözde nesillerden ise liyakat sahibi, işini düzgün yapan, başkalarının hakkını gasp etmeyen insanların çıkmasını bekliyoruz. yani esasen godot'yu bekliyoruz...
yalnız bu konu nasıl buraya geldi ben de anlamadım. özetle tek kelimeyle deha olabilirsiniz, tek bir hamle ile şampiyon olabilirsiniz. ama günün sonunda bu yaptıklarınızla insan olabilir misiniz? tabi küçük yaşlardan itibaren başarıya giden her yolu mubah gören kitle ama o adam da dikkatli olsaymış diye söylenmeye başlayacaktır. evet keşke dikkatli olsaymış. ama dikkatli olsaymış, böyle bir insanı tanıma şansına erişemeyecektik. ne de olsa sizin gibilerden çok var. böylelerini görmek bırakın insanı tosbağaları bile umutlandırıyor.
bir de şunu düşünmenizde fayda var; birilerinin mutsuzluğundan devşirdiğiniz mutluluklarınızı, başka birileri de sizden devşirip kürsünün tepesine çıkmaya çalışacak. bu yoz ve ilkel çekişme içerisinde sürekli kendinizden bir parça bırakarak yaşayacaksınız. mezara ise o kadar parça fedasından sonra ne olarak gireceğiniz meçhul! o yüzden hakkınızı alın. ama başkalarının haklarını teslim etmeyi unutmayın. ivan abi gibi davranan insanları aptal. kendinizi de deha olarak görmekten vazgeçin. aslında sadece sırtlan sürüsünün sümsük neferleri olduğunuzu fark edip, asıl gücün bir şeyleri feda edebilmekte, asıl özgürlüğün bir şeylerden vazgeçebilmekte olduğunu anlayın.
bu kısımda değişik oldu biraz * konu nereden nereye geldi. daha aya çıkacaktık. sözüm meclisten içeri/dışarı. herkes kendini bilir zaten. kimseye yazılmış bir yazı değil bu. ivan abinin hikâyesini anlatalım derken, laf lafı açtı. bugün de biraz zamanım var yazıyorum çiziyorum işte. alınanlar neden alındıklarını, hak verenler neden hak verdiklerini düşünsünler de ortalı yolu bulalım. bu arada idare-i maslahatçılardan esaslı devrimci olmaz. şimdi bu da ne alakaysa... *
neyse, saygılar ivan abicim...
bu abiyi farklı kılan hikâyesi. ya da farklı kılan demeyelim de insan olduğunu gösteren detay, aktaracağım hikâyede saklı diyelim. yıl 2012 uzun koşu kros müsabakası yapılıyor. olimpiyat şampiyonu abel mutai rakiplerine nal toplatıyor ve yarışı rahat bir şekilde önde götürüyor. arkasındaki atlet ise bizim güzel abimiz ivan fernandez... önündeki kenyalı atlet abel mutai bir anda duruveriyor. adamın tabelaları karıştırmak suretiyle kafası karışmış. ivan abi rakibinin içine düştüğü durumu fark edip bağırmaya başlıyor. ama bir şeyi hesap edemiyor. kenyalı atlet ispanyolca bilmiyor. * doğal olarak mutai mevzuyu bir türlü anlamıyor. bunun üzerine ivan abi mutai'ye eliyle bitiş çizgisini gösteriyor. tabiri caizse itekleyerek adamın bitiş çizgisini geçmesini sağlıyor. müsabaka sonrası çoğu deha gibi muhabir de bu güzel abimizi sorularıyla sıkıştırmaya çalışıyor. aldığı cevaplarla okkalı tokat yemiş olmasına rağmen inatla sormaya devam ediyor.
şöyle bir diyalog;
gazeteci: bunu neden yaptın?
ivan: hayalim bir gün kendimizi ve başkalarını kazanmaya zorladığımız bir topluluk yaşamına sahip olabileceğimizdir.
gazeteci: peki kenyalı'nın kazanmasına neden izin verdin?
ivan: izin vermedim. o kazanacaktı. yarış onun hakkıydı.
gazeteciye bu yanıt yetmiyor ve mevzuyu devam ettiriyor.
gazeteci: ama kazanabilirdin!
ivan: benim zaferimin ne değeri olurdu? bu madalyanın onuru ne olurdu? annem bunun hakkında ne düşünürdü?
geçen sözlükte bir başlık görmüştüm; ''çocuk büyütmek'' diye. yanlış bir tabir aslında zira olaya ''insan yetiştirmek'' olarak bakmak gerek. belli ki ivan abinin annesi mevzuya bu şekilde yaklaşmış. insan yetiştirmiş. hani çocuklarınızın diğer çocukları geçmesi için sırtlarına yüklediğiniz o yükler ve vurduğunuz kırbaçlar yok mu? aslında o yüklerin ve kırbaçların izleri, çok farklı yerlerde, derinlerde kalıyor. belki görünmüyor ama kalpleri ve zihinleri öyle bir hale geliyor ki, aklınızca onlardan atik, akıllı, hakkını savunan insanlar yaratmak maksadı ile yaptığınız dokunuşlar başkalarının haklarını yok saymalarına, kendilerinden başkalarını umursamamalarına ve başkalarının mutsuzlukları üzerine mutluluk inşa etmeye çalışmalarına sebep oluyor. ne yazık ki ebeveynlerin çoğunluğu bu durumdan memnun! gururla, göğüslerini gere gere başkalarının hakkını gasp eden evlatlarının diğerlerinden akıllı olduğunu düşünüp, ne güzel evlat yetiştirmişim be diye ortalıkta arzıendam ediyorlar. değerleri olmayan insanların/toplumların yetiştirdiği sözde nesillerden ise liyakat sahibi, işini düzgün yapan, başkalarının hakkını gasp etmeyen insanların çıkmasını bekliyoruz. yani esasen godot'yu bekliyoruz...
yalnız bu konu nasıl buraya geldi ben de anlamadım. özetle tek kelimeyle deha olabilirsiniz, tek bir hamle ile şampiyon olabilirsiniz. ama günün sonunda bu yaptıklarınızla insan olabilir misiniz? tabi küçük yaşlardan itibaren başarıya giden her yolu mubah gören kitle ama o adam da dikkatli olsaymış diye söylenmeye başlayacaktır. evet keşke dikkatli olsaymış. ama dikkatli olsaymış, böyle bir insanı tanıma şansına erişemeyecektik. ne de olsa sizin gibilerden çok var. böylelerini görmek bırakın insanı tosbağaları bile umutlandırıyor.
bir de şunu düşünmenizde fayda var; birilerinin mutsuzluğundan devşirdiğiniz mutluluklarınızı, başka birileri de sizden devşirip kürsünün tepesine çıkmaya çalışacak. bu yoz ve ilkel çekişme içerisinde sürekli kendinizden bir parça bırakarak yaşayacaksınız. mezara ise o kadar parça fedasından sonra ne olarak gireceğiniz meçhul! o yüzden hakkınızı alın. ama başkalarının haklarını teslim etmeyi unutmayın. ivan abi gibi davranan insanları aptal. kendinizi de deha olarak görmekten vazgeçin. aslında sadece sırtlan sürüsünün sümsük neferleri olduğunuzu fark edip, asıl gücün bir şeyleri feda edebilmekte, asıl özgürlüğün bir şeylerden vazgeçebilmekte olduğunu anlayın.
bu kısımda değişik oldu biraz * konu nereden nereye geldi. daha aya çıkacaktık. sözüm meclisten içeri/dışarı. herkes kendini bilir zaten. kimseye yazılmış bir yazı değil bu. ivan abinin hikâyesini anlatalım derken, laf lafı açtı. bugün de biraz zamanım var yazıyorum çiziyorum işte. alınanlar neden alındıklarını, hak verenler neden hak verdiklerini düşünsünler de ortalı yolu bulalım. bu arada idare-i maslahatçılardan esaslı devrimci olmaz. şimdi bu da ne alakaysa... *
neyse, saygılar ivan abicim...
devamını gör...
sözlük radyosu kaçak yayınları
sevgili yayıncımız masterpiece'in zorunlu ve geçici yayın aralarında radyo ekibi olarak kendisine geçmişler ola diyoruz ve her hafta cumartesi akşamları evlerimize diiicey olarak gelmesini özlediğimizi söylüyoruz. işbu sebeple bu hafta hacı abi aykut'un hazırlamış olduğu liste ile yayıncımız masterpiece'e onun dilinden şifalar diliyoruz*.
saatler 21:15 olduğunda sözlük radyosu'nda buluşmak dileğiyle; iyi dinlemeler!

- sözlük radyosu: blog.normalsozluk.com/
- instagram : www.instagram.com/sozlukrad...
- twitter : twitter.com/RadyoSozluk
saatler 21:15 olduğunda sözlük radyosu'nda buluşmak dileğiyle; iyi dinlemeler!

- sözlük radyosu: blog.normalsozluk.com/
- instagram : www.instagram.com/sozlukrad...
- twitter : twitter.com/RadyoSozluk
devamını gör...
insanları küçümsemek
birçok yerde karşımıza çıkan berbat bir davranıştır.
k-pop dinler aptal olur, camiye gider yobaz olur, okur çok bilmiş olur daha nice örnekleri vardır.
(bkz: insanları rahat bırakın)
k-pop dinler aptal olur, camiye gider yobaz olur, okur çok bilmiş olur daha nice örnekleri vardır.
(bkz: insanları rahat bırakın)
devamını gör...


