zaman tüneli

arkadan çekişli bir mukaddesatçı metresidir. seadet-i ebediyyesi için istikbalde tezevvüç lazım geldiğinden, bikrin izalesine fetva alamaz amma kise-i hümayunu açınca dübrün idhaline cevaz çoktur.

tamamen kişiye bağlı. hatırlanmak güzeldir ama bazılarının hafızasından tamamen silinmek isterdim mesela..

seni beklemek,
hayatı iki kişilik yaşamak demek.
en güzel film sahnelerini,
en güzel roman satırlarını,
en güzel dizeleri iki kişilik yaşamak demek.

bir gün bir seminere gittim. sevgi pıtırcığı kişisel gelişimci biri varmış konukların arasında. bir şeyler anlattı, tam dinlemedim. sonra seyirci katılımlı bir teknik uyguladı. haydi uygulayayım, ne çıkar dedim. gözlerimizi kapatmamızı, kendimizin hatırlayabildiğimiz en küçük yaştaki halini gözümüzün önüne getirmemizi, şu ana kadar yaptığımız hatalar için ondan özür dilememizi ve gözlerimiz kapalıyken yanımızdaki kişiye ona sarılır gibi sarılmamızı istedi. getirdim gözümün önüne, diz çöktüm çocukluğumun önünde, hatalarımı tek tek saydım. af dileyip sarılmak istedim.

yanım boştu.

çocukluğum affetmedi beni.

yaşamını yitirmiş. toprağın bol olsun ak sakallı dede.

kimileri için dinen bir anlamlar taşısada.benim için çocukluğum diyebilirim.inatçı bir yapım vardır.o yüzden hayatımda çocuk orucu tuttuğumu hatırlamam.o yaşlarda bile yetişkinlerle boy ölçüşür gibi akşama kadar aç susuz beklerdim.annem yalvarırdi da biraz ye yine tutarsın diye ona bile kanmazdım.o zamanlarda da en sevdiğim şey babama gidip baba acıktım diye nazlanmaktı.sonrada çok olmasına rağmen az kaldı diye diye beni teselli ederdi, çok hoşuma giderdi bu durum.şimdiler de pek zevk alamıyorum sahurlardan ama olsun yine de yılın bu zamanını hep beklerim.

garibandır. 500 bin e suv kalmadı. üzerine en az 1 m daha koymalı.

tepe taklak silktiğimin sezaryen artığı.

ölmek, uyumak sadece! düşünün ki uyumakla yalnız
bitebilir bütün acıları yüreğin,
çektiği bütün kahırlar insanoğlunun.
uyumak, ama düş görebilirsin uykuda, o kötü!
çünkü ölüm uykularında,
sıyrıldığımız zaman yaşamak kaygısından,
ne düşler görebilir insan, düşünmeli bunu.
william shakespeare

gerzek bir şeriatçı-islamcı türedisidir.
çocukluğumuzda da cami hocaları bizi "hristiyanlar tanrı der" diye saçma sapan sözlere inandırmışlardı.

oysa taptıkları osmanlı'da bile, 'yektir allah, andan artık tanrı yok' diye bir söz vardır. sanırım vesiletü'n necatta geçer.

kalmuk hanlığı, 1630-1771 yılları arasında avrasya bozkırlarında yaşamış bir oyrat hanlığı idi. kalmukya olarak adlandırılan bölgeyi ve stavropol'den astrahana kadar uzanan alanları kapsıyordu. yüz yılı aşkın bir süredir kalmuk hanlığı, dönüşümlü olarak rusyanın güney sınırlarına saldırdı ancak aynı zamanla rusya'nın himayesine girerek orta asya, kuzey kafkasya ve kırımdaki müslüman devletlere karşı çok sayıda askeri sefer düzenledi. 1771'de rus imparatorluğu'na bağlandı.
ilgili link: tr.wikipedia.org/wiki/kalmu...
kalmuk hanlığı'nın haritadaki yeri

duygusal terminatör.
kertenkeleye de benzetenler vardı adamı.
arada böyle güzel şarkıları da vardır.



ekleme, yaşlanınca güzelim sesi de değişmiş. sesi güzeldi bence.

sahur emektir, yemektir, uykuyu terk etmektir.

iştahımızı,9 ekleri, keyfimizi ve kâhyamızı rahat bırakın. sonra 10. eklerde aklımıza geliyor bu yazdıklarınız gülüyoruz.
sizsiniz şişko.

hatırlanıyorsan artık hayatınızda değilimdir.güzel bir anı ya da kötü bir anı olarak kalsam bile iyi hissettirmezdi bu durum.o yüzden unutulmak diyorum.temiz bir şekilde ayrılıyorsun işte daha ne olsun.üzgun hissettiğimde de kendi kendime bunu derim ben.lütfen unutulayım,unutun beni.

arkadaşlar eğer bu dünyada insanlık için kalıcı bi fayda saglamamissaniz yada insanlik tarihinde önemli bi yer edinecek olayları gerceklestiremediyseniz ( cengizhan - hitler-da vinchi vs..) gibi zaten öldükten 30 yada 49 yıl sonra esameniz okunmaz .. çokta şey yapmamak lazım yani .

seren serengil'in köpeğine gülben deyince havlamayı öğretmesi,
hande ataizi'nin muhabirlerden kaçarken mekanın tuvaletinin camında sıkışıp kalması,
kaya çilingiroğlu'nun muhabirin "ferrariniz hayırlı olsun" cümlesini yanlış anlayıp "siz feraye'yi nereden tanıyorsunuz" diyerek hülya avşar'ı aldattığını itiraf etmesi,
çelik'in çellolu çıplak pozları ve doğuş'un saksılı çıplak fotoğrafları (kusmak üzere olan yeşil surat emojisi),
yıldız tilbe'nin muhabire o... seyhan dedikten sonra çıkıp o...lardan özür dilemesi,
ibrahim tatlıses'in yıldız tilbe'ye canlı yayında "seni pezevenklerin elinden ben aldım" demesi
nefise karatay ve mehmet ali erbil'in bir dergiye verdiği çıplak pozlar ve sonrasında nefise karatay'ın babası tarafından evlatlıktan reddedilmesi.

aklıma gelenler bunlar. bu bilgilerin aklımda kira vermeden yaşaması da beni ayrıca bir parça yaraladı.

bir emre aydın şarkısı.

"ama çok zor dayanmak saat sabah beşse, bıkmışsan ve istanbul'daysan."

iyi lan, saat beş değil ve istanbul'da değilim. yırttık.

bir sehpadan televizyon olmasını bekleyemezsiniz
ya da bir ütü çamaşır makinesine dönüşemez ise
insanın da dogasından farklı bir şey beklemek ancak olsa olsa hayallerde olur.