zaman tüneli

evden çıkıp daha sonra arayarak şunu unuttum getirin biriniz.

kırılmış bir bardaktan etrafa saçılmış bir cam parçasıysam, üstüme basmaya çalışanların ayaklarını kanatmak zorundayım. *

#2690686
şu tanımı yazdım yazalı garip mesajlar alıyorum .
işte ütü yapıyorum talibim den tutun holosko artı bir miktar para der gibi bütün işler artı bu tip falan diyene.
arkadaşlar burda vadettiğim paranın peşindeyseniz öyle bir para yok.
yok para.
haberiniz olsun.

al işte azimli olan ayıplı atasözü geldi aklıma sevgili curie.

bir marie curie ukdesi.

yeni bir işe niyetlenirken insanı durduran esas mesele olan vazgeçme korkusunun temelinde yatan şey.

bir işi hiç yapmamak yerine belki daha zayıf daha az sonuç alarak ama sürekli olarak yapmaya devam ederek takriben yapılanın etkisini de arttırarak sürükleneceğini bilen insanların başarılı olabileceğine inanmak gerekiyor.

bir işte sabit kalacak kadar tutunabilmek esas zor olan şey sahiden.
bir işi yapamamaktan değil o işi yapacak takati kendinde bulamamaktan korkmak lazım.

amerika'nın yonca evcimik'i sayılan brezilya asıllı sarışın bir şarkıcı kadın ve onun sunduğu çocuklar için olan yarışma programının adı. hangi kanaldaydı hatırlamıyorum ama (büyük ihtimalle show tv) 93-94 dönemlerinde yayınlanırdı normalde 80'lerden kalma amerikalıların tipik absürd saçma çocuk programlarındandı. çocuklar böyle şuşaaa şuşaaa diye bağırır şarkıcı ablamız sahneye çıkar veletler helloooo hellloo hellooo diye eşlik ederlerdi. nickelodeon'da cesaret arenası diye bir yarışma programı vardı ona çok benzerdi.

berduş haldeyken güzel hanımlarla karşılaşmakla ölümüne kapışır.

yarın işe gidecek olmam.

çok geçmiş olsun duyunca hemen geldik

erojen bölgeye yapılan cücccük hareketi diyorsun he ismail.
lakin herkesin eroccen bölgesi farklıdır, yalamak fiilini göze almış bir kadını koltuk altından daha gizemli bölgelere bir yolculuğa çıkarmak gerekir. kaldı ki erkek adam koltuk altını göğüslerini boynunu yalatmaz kardeşim. kadın dahi yapsa sevişmedeki ağırlığınıza zeval vermeden yapın şunu.

döküm sunum tavaları var. en başta ateşin üstüne onu koyar, malzemeler az pişince de, ona konur ve üzerine tereyağı bırakılır. ve is eşliğinde yemek afiyetle yenir.

kimin neresini yalıyorsan yala da ablacım bundan bize ne?

bugün kedime ve kendime yaranamadım.

çevrimiçidir ama aramazsın, arayamazsın. bazen öyle icap eder.

kırmızı et ile yapılan orijinal
tarifi yanında tavuk eti ile yapılan versiyonu da mevcuttur. işte yan ürün işte, ekonomi mekonomi.
hemen tarif vericem mecbur, elimde değil.
iki ayrı tava gerekmekte efendim. birisi tavuk birisi sebzeler için. filmin sonunda kavuşuyorlar, merak etmeyiniz.
tavuk kemiksiz olmalı, julyen yani uzun uzun doğranmalıdır. daha sonra bir kaba aktarıp üzerine soya sosu, zeytinyağı, karabiber, toz kırmızı biber ve kimyon ekleyeceğiz. bir de dövülmüş sarımsak tabi. soya sosu kullanınca tuz eklemiyorum ben zira sos yeterince tuzlu. aman yarabbi soya sosu da neymiş de ben bulamam da diyorsanız koymazsınız olur biter. aman yarabbi nerede bulacağım diyorsanız da a101 de bile mevcut. neyse bu arkadaşları bir kenarda bekletiniz. hatta 1-2 saat buzdolabında bekletin diyorlar ancak ben öyle şeyler yapamam, yemek fikrim vahiy şeklinde gelir.
diğer tavada şey yapacağımız sebzeler efendim bir kırmızı biber, bir tane etli biber diyor. etli biber işte incecik olmasın, pişirince solmasın şeklinde bir biber. bir de soğan gerekli. bunları da julyen doğruyoruz. önce yağı koydum tavaya ben ve daha sonra soğanı. çok azıcık çevirince de biberleri ekledim. bu topluluk bence tuzu haketti diyerek tuzu ve karabiberi de ekledim. sebzelere biraz narin davranın ki ezik büzük olmasınlar. onları hunharca karıştırmayın bence.
tabi bu arkadaşlar pişerken eş zamanlı olarak tavuğu da diğer tavada pişirmeye başladım. çünkü buluşacaklar, bekletmesinler birbirlerini.
tavuğu doğrudan tavaya aldım zaten yağı mağı her şeyi var.
bunlar pişince de, siz buna kanaat edince de gözünüze hoş görünen tavada onları birleştirip bir iki dakika da bu şekilde çeviriniz.
bakınız ne oldu? bir güzel akşam yemeğiniz oldu. biz bir şeyi biliyoruz da şey yapıyoruz.

bir şeye gerektiğinden çok yatırım yaparsınız, emek verirsiniz. yatırım ve emek verdiğiniz bir şeyden de vazgeçmeniz kolay olmaz. mesela biri var diyelim. çok seviyorsunuz. maddi, manevi açıdan çok fazla yatırım yaptınız. fakat bir süre sonra ilişki bitme noktasına geldi ama yolunuza devam etmek istemiyorsunuz çünkü hem zamanınızı hem paranızı hem de duygularınızı bu uğurda harcadınız. tabii ki de tak diye ayrılamazsınız. bir şeylerin düzelmesi için ısrarcı davranırsınız. ama bu akılcı olmaz. bunun gibi birsürü örnek verilebilir. işte bu batık maliyet yanılgısı.

her zaman diyorum bu kadınlardan öğreneceğimiz çok şey var daha sjsjsj.

eski sevgilim "teşekkür ederim bana sabretmeyi öğrettin" demişti mesela.

şu aralar gündemde bir hatun var. hani zenginliği ile öne çakmak istiyor. o bunu şimdilik demedi ama az kaldı diyecek gibi hissediyorum. *

adını da bilerek vermiyorum ki bunlar kolay para kazanmanın peşine düşmüş insanlar, paramı daha doğru düzgün hayır kurumlarına bağışlarım daha iyi. *

bunlara kaptırmam.

en sevdiğim gömleğimi ütülerken yaktım, sırtında kocamannn bi delik açıldı. sonra bi sigara yakıp hayatı sorguladım. üzülünce, kendimi harap edince geri gelmiyor. yanan yandı, giden gitti. evet evet gömlekten bahsediyorum. yenisini alırız hahdj