zaman tüneli

işine duyduğu aşkı da, karakterini de oldukça takdir edip sevdiğim türk radyocu ve kafa radyo kurucusu güçlü mete'nin her pazar saat 21:00/23:00 arasında yaptığı radyo programıdır.

seçtiği tarihte yaşanmış önemli olayları, şarkıları, siyasi eylemleri, insanları anlattığı programdır.
programın müziği ise oxford suite part 1'dir...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kremalı fındık ezmesi yemek.
devamını gör...

şahsi fikrin kendine kalsın. iyi partiye oy verenlerin geneli akp'ye muhalif, mhp de stepne olduğundan rahatsız olduğu için oy verenler. bir diğer kısmıda chp'deki bazı kişilere uyuz olduğu veya ip baraj altı kalmasın, söz sahibi olsun diye oy vermiş kisiler. mhp'den atatürk düşmanı çıkabilir ama iyi parti seçmeninin içindeki eski mhpliler atatürkçü kesimdir mesela. atatürk'e hakaret eden, değerlerine saygı göstermeyen, ilkelerine sahip çıkmayan adamlarla ittifak olduğunuz anda burdan oy kaybedersiniz. he derdiniz kendi oyunuz değil kazanan takımın içinde olayım ordan gelen oyla kendimi bir yere atmış oluyorum zaten koltuk garanti kafasıysa yolunuz açık olsun.

son iki seçimde iyi partiye oy vermiş ve eşine de oy verdirmiş biri olarak sürünsem bile atatürk düşmanı akp'ye de onla ittifak kuran partiye de oy vermem. bizim yolumuz atatürkçülerin yoludur. az da olsak, seçim de kazanamasak ne olursa olsun daima çizgimiz atatürk. cumhuriyet düşmanına su bile vermem ne oyu.
devamını gör...

(bkz: yıllara göre istanbul'da ortalama midye dolma fiyatları)

7 liraya sınırsız yiyordun mesela, 2010'da..
şimdi tanesi 7 lira..
100 tl'den fazla bırakırsın tezgaha, adamakıllı yesen..

13 kattan fazla artmış.
ev fiyatları da o kadar artmalıydı mesela..
28 kat ne demek?
2-2,5 milyon falan olmalıydı ortalama..

bu noktada bir balondan bahsedebilir miyiz?
fakat sağlam bir balon!
zeplin gibi mübarek...
devamını gör...

ed alleyne johnson


kimse tanımaz, bense unutmam.

yaptığı şarkıları lütfen dinleyiniz.
oxford suite part 1
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

mülteci sayısı 2 katı. ev sahipliği falan yapmıyoruz, kendi ülkemizde mülteci olduk. 600 bin kişinin geri dönmesi hikaye, zaten dönseler de kalanlar tavşan gibi ürediği için açığı kapatıyorlar.

enflasyon küresel falan değil. açık ara zirvedeyiz. savaştaki ülkeden tut afrikadaki kabilesine kadar kimse bizim kadar enflasyonla boğuşmuyor. aha iphone almak için hangi ülkede kaç gün çalışmak gerektiği tablosu orda, iphone kriter değil sıradan bir örnek. bunu eve, arabaya istediğiniz şeye çevirin sonuç değişmiyor.

geri kalan açıklamalar fasa fiso zaten. klişe erdoğan. ileri tarihli umut satmaktan ibaret. senelerdir her gün açıklama yapıp her geçen gün daha kötüye giden ekonomi için ileride bir ay, mevsim, yıl falan sallayarak halkın gazını alıp koltuğu korumaya çalışmaktan ibaret boş hayal. 2019 ocağını bekleyin, sıkın dişinizi kardeşim yazı bekleyin, yıl sonunu bekleyin, yerel seçimlerin sonunu bekleyin, 400 vekil verin bekleyin, cumhuriyetin yüzüncü yılını bekleyin, lozanın bitmesini bekleyin, 2024 başını bekleyin, bekleyin, bekleyin.. akıbetimiz ideal erkeği bekleyen kadına döndü.
tüm dünya dünyayı terk edip başka bir gezegene yerleşse ve dünyada sadece biz türkler kalksak bunlar gene enflasyonu düzeltip alım gücünü falan yükseltemez. beklediğimiz tek şey dünyaya bir göktaşı falan çarpsa da hep beraber helak olup kurtulsak oldu. başka bir beklentim yok bu düzen devam ettikçe.
devamını gör...

arap mitolojisiyle (islam, allah) asimile edilmeye çalışılan türk ırkının, dirilişi ve uyanışı konu alan hedef. her türk'ün görevi olması gereken bir hedef. başka bir ırkın mitolojisiyle asimile olmak yerine kendi mitolojiniz ile özünüze dönün. yıllardır anadolu toprağında arap mitolojisi asimilasyonunda altında milyonlarca türk var ama son zamanlarda arap mitolojisi islam'a inanç azaldı ve türkçülük akımı yükselişe geçti. z kuşağının büyük çoğunluğunun din adı altındaki mitolojik kavramlarla ilgisi olmadığını yaptığım gözlemlere dayanarak söylebilirim, z kuşağında mitolojik dini inanç kavramı azaldı, alfa yani a kuşağı ile daha azalacak. son zamanlarında din sömürüsü saltanatları bitecek diye sosyal medya, youtube shorts gibi yerlerde atatürk düşmanlığını saklamadan iyice göstererek, karalayarak çamur at izi kalsın çalışmalarına korkularından ağırlık verdiler. bu mitolojik kavramlara inançlar tamamen bitmese de bu ülkede arap ülkelerindeki, iran'daki, afganistan'daki gibi yaşam biçimi asla oluşturamayacaklar, bu durumunda gayet farkındalar. atatürk'ün laiklik anlayışı ve asimile olmamış türkçüler de buna asla izin vermeyecektir.
devamını gör...

devamını gör...

bazen gülmek ve bazen ağlamak: sinirden olunca oluyor ve ortam gülmek için uygun olmasa da. içeri kaçıyorum.
sarma yemek: asla bir taneyle yetinilmez.
tatlı krizi: yemeden durmuyor. dün herkes yatarken ben kakaolu ve çikolatalı kurabiyemden yiyordum. babam o sırada mutfağa geldi -2.'nin yarısındaydım- arkamdan geçerek artırmaya şişe koydu. -"ne yapıyorsun?" dedi ama çiğniyordum ve hiç halim yok. kafamı elime yaslamış karşıya bakıyorum. tekrar sordu "koroboyoo" dedim elimle ağzımı kapatarak sonra taklidimi yaptı güldü ve en son elimi gösterdim. "afiyet olsun." dan sonra "sağ ol." deyip bu sefer ben güldüm. hem çay hem nescafe yapmaya üşenmiştim. -_- ve 2 tane sadece.
devamını gör...

işin enteresan olan kısmı şu,

gerçek bir profesyonel dövüşçü böyle bir işe girer mi? girdi diyelim bu görüntüyü verir mi?
lan adam gibi bir organizasyon çatısı altında olsun bari..

gerçek bir dövüşçü yaptığı işi 50 yaşındaki bir koftiyi döverek ucuzlatmaz.
savaş dayağı hak etti mi? etti buna hiç şüphe yok. ama çayırda çimende babası yaşındaki bir adamı dövmek bir sporcuya yakıştı mı?
yakışır mı?

kaan isimli vatandaş söylediğine göre yıllardır dövüşmesine rağmen elde edemediği şöhretin bilmem kaç yüz katını 50 yaşında bir kum torbasını yatırıp döverek elde etmiş oldu.

bu da aslında kaan'ın dövüsçülük kalitesini, seviye olarak nerede olduğunu gösteriyor.
çocuğu öyle ahım şahım bir dövüşçü olarak lanse etmesin hiç kimse..

oğlum savaş! kendini şöhretin kokusunu almış aç kargalara gagalattın, parçalattın.
yazık ettin kendine...
o dayağı bari çayır çimende yemeseydin..
devamını gör...

sylvia plath ve ahmet kaya daha ne olsun
devamını gör...

devamını gör...

1 milyonluk ev bir sene içinde 5 milyona çıkmış. hükümet kanadına sorarsan enflasyon çift hanelerde, tek haneye doğru ilerliyor. asgari ücret, emekli maaşı gibi şeyler bir senede 5 katına çıktı mı? alım gücü hergün düşüyor, millet sabah işe giderken rahatça simit alamıyor ne evi.

bankadan kredi çekerek ev almaya kalksan vermezler de hadi verdi diyelim 2 milyonun 10 yıl vadede geri ödemesi en uygun bankada bile geri ödemesi 7.5 milyon, aylık taksit 65 bine yakın. ülkenin geneli asgari ücretli ve asgari ücret 11500 lira. bu şu demek, bir hanede 6 kişi çalışıp ay sonunda maaşına el sürmeden üst üste koysa taksiti anca ödüyor. ne yiyip ne içecekler, faturalar ne olacak, 10 sene aralıksız hiçbir aksilik olmadan çalışabilecekler mı, hangi hanede çalışan 6 kişilik nüfus var falan varın siz hesap edin.

eğer karı kocadan oluşan 2 kişilik bir aileyseniz ikinizde çalışsanız bile, hadi asgari ücret de değil 15'er bin lira alsanız daha taksidin yarısı anca ortaya çıkıyor. kalanı tamamlamak için her ay 30 bin lira borç isteyebileceğiniz biri var mı. olsa bile o parayı geri nasıl ödeyeceksiniz. peki tüm maaşı krediye koyunca neyle geçineceksiniz. bir ev alacağım diye kredi boyunca ki bu 10 sene yapıyor hiç mi çocuğunuz olmayacak. çocuk olursa maliyet artar, anne işten çıkar o zaman ne olacak. en az 3 çocuk diyen beyfendi o çocukların başını sokacağı bir ev olsun diye ne yapıyor?

türkiye'de şuan ev almak hayal bile değil artık. hayalin bile bir sınırı var. olsa olsa fantastik bir rüya olur. tek hedef hayatta kalmak. kirayı öde bir şeyler bulup karnını doyur ne âlâ. hayatta kalma temalı filmlerden beter durumdayız. esas walking dead türkiye'de çekiliyor şuan.

aç gözlü zenginlerimizi doyuramadığımız için milyonlarca insan açlık çekiyor. soran olursa dünyayı yönetiyoruz ya da imtihan dünyası de geç..
devamını gör...

profil fotoğrafımı seviyorum güzel çıkmışım bence.
devamını gör...

ibrahim tatlıses ve melike zobu'nun başrolde olduğu 1987 yapımlı türk filmidir. ibrahim tatlıses'in bütün filmlerinde olduğu gibi yönetmen yine kendisidir. kimseden emir almayı sevmediğini buradan bile anlayabiliriz.

kendisine aşık olan iki kız kardeş ve kendisinin turne turne gezerken dolabına saklanan hayranı olan kadınla yaşadığı aşk konu edinilir. ama kızın kardeşi de onu sevmektedir. kardeşi ise engellidir, kızın adı sibel, kardeşi ise ipek'tir. ipek sibel yüzünden engelli kalır. ve kardeşi hayatı boyunca kardeşinin kendisini kıskandığını düşünür, ibrahim'i sever, onu da elinden alacak sanır ama kendini eksik olarak gördüğü için ibrahim'in kendinden hoşlanmayacağını da bilir.

üçünün arasındaki dramı anlatır. ibrahim tatlıses'in oda arkadaşı ise mehmet ali erbil'dir.^^

ibrahim tatlıses'in altın çağlarındandır gerçekten de, konserler fırtına gibidir. şarkılar güzeldir. film dokunaklı ama güzeldir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

allah allah allah allah, bu nasıl sevmek?
allah allah allah allah, bu nasıl gülmek?
allah allah allah allah, bu nasıl sevmek?
allah allah allah allah, bu nasıl gülmek?

bu nasıl sevmek? bu nasıl gülmek?
insan değil bu sanki bir melek
bu nasıl sevmek? bu nasıl gülmek?
insan değil bu sanki bir melek

gözlerine bakınca deryayı gördüm
sevmeyi, sevilmeyi onunla bildim
gözlerine bakınca deryayı gördüm
sevmeyi, sevilmeyi onunla bildim

gülünce gözlerini, saçının her telini, tutunca ellerini
ölesim gelir, ölesim gelir, ölesim gelir, ölesim gelir
devamını gör...

uyumak... zira kolumu kaldıracak kuvvetim olmuyor. hatta hareket edecek enerjim de. rekorum da otuz küsüratli saatti.
devamını gör...

bu çok saçma bir şey olmakla birlikte sinir bozucu. hayır yani zaten üzülmüşüm bir de hasta olan da benim?
bu ben de ateş çıkarıyor,boğaz acıtıyor, halsizlik yapıyor bazen de üşüme de geliyor. yemekten de kesilirim. resmen dünyam başıma yıkılmış gibi gelir. ne ağzımı açarım ne de çokça hareket ederim.
"ben bugün öldüm ama toprak üstündeyim." olayım. niye böyle oluyor bilmiyorum. o hâle getirilince herkesten nefret ederim. ama bunu bile o zaman dışa vuramam çünkü ben sadece biraz hareket kazanmış heykel gibiyim. göz kırpma refleksi, yatakta dön, kafanı sağa sola veya yukarı aşağı salla, dudak büz, omuz silk ama hiç konuşma. konuşmak çok güç geliyor bilmiyorum niye.
devamını gör...

iyi parti eskişehir milletvekili nebi hatipoğlu, "seçimlerde, ak parti veya mhp ile ittifak olabilir. bu benim şahsi fikrim." dedi.

-tv100
devamını gör...

400 milyon euro az değil, kim kime bu devirde bu kadar yardım gönderiyor. 400 milyon oldukça güzel bir miktar da bu parayı yollayacaklar tabi, ülkelerine girecek mültecileri engelliyoruz. onların çekeceği ceremeyi bizim halkımız çekiyor.
devamını gör...

bu aralar özlemekten harap düştüğüm belki bilmem kaçıncı kez bölümleri tekrar dinlediğim podcast. oldukça güvende ve huzurlu hissediyorum dinlerken. hep sahip olmak istediğim arkadaş grubu dinamiğini duyumsadığımdan olsa gerek. kadro bonomo sabit olmak üzere sezon sezon değişmiştir. bono* temiz* ismail* olarak başlayan kadro bono sungur* ve ismail olarak devam ettikten sonra ekibe bengi* abi eklemlenir. bir müddet sonra temiz döner sungur ayrılır. uzun süre ismail bono temiz bengi şeklinde devam eder ara ara ismail gider sungur gelir. temiz'in olmadığı dönemler vardır. yavuz'u* da unutmamak lazım kendisi bir süreliğine ekibe dahil olmuştur. çeşitli konukların dahil olduğu bölümler de vardır. kolayda ünlüler yani ekibin eş dostları işte. ekibin son durumu bengi temiz bono diye hatırlıyorum. her bölümde dinleyiciden sorular alıp onlara konseptler dahilinde isimler üretip onların dertlerine çözümler ararlar. çözdükleri pek görülmemiştir. mizahları doğaçlama gelişir çok berbat esprilere sizi güldürmeyi başarırlar. özellikle ismail'in şakaları hazırlıksız yakalandıysanız tiksinmeyle karışık güldürür. podcastin dinleyici kitlesinin bir jargonu oluşmuştur. birbirlerine şef güzel insanlara dumanşov dandik tiplere de dalyo derler. bunun gibi bir sürü tabir ortaya çıkmış kimi unutulmuş. bunları lugati o tarz mı diye toplayacaktı sözde bono. ama olmadı tabiki. program radyoda başlamış. bir iki radyoya transferinden sonra önce internet yayıncılığına ardından podcast sistemine geçmiş. podcaste geçince bölümler kısalmış ama daha kompakt dolu dolu hale gelmiştir. belki de nostaljik bir şekilde otm discord üzerinden canlı yayınlar denenmiş ama istikrarlı olmamıştır. son duruma bakılırsa ekip biraz kafa dinlemek istiyor gibi. umarım kışa doğru kesin dönüş yaparlar. gözümüz yollarda kaldı şefler.
devamını gör...
daha fazla yükle

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim