zaman tüneli

bazılarının akıl ibreleri yalnızca libido sınırında. sürekli birinci vitesle gidenler onlar, kalkışa geçince uçacaklar sanıyorlar. biraz daha yüksek düşünmek lazım, bel altı sınırında bu kadar oyalanmayın. paraşütleri açın korkmayın libidodan uzaklaşsanız da düşmezsiniz.

(bkz: doktor kendi haline bırakın dedi)

en nihayetinde, o saç telinin ilmek olup boynunuza geçmesiyle devam edecek olan eylem... büyük, büsbüyük bir hata...
freud'un bi tweet'i vardı hani: "bir insana vazgeçilmez olduğunu hissettirirseniz, ilk vazgeçeceği kişi siz olursunuz" diye. o kadar doğru ki bu.
kimi en değerlimiz yaptıysak, hmm, sonradan bi baktık değmezmiş meğer. değmemiş.

şu gül-bülbül muhabbetinden de yıldım harbi. yüzlerce yıldır aynı tantana. divan edebiyatı, mazmun, ulaşılamayan sevgili vır vır. şu ortamda bile, şu ferhat göçer başlıkta bile aynısı. yeter yav. şu mevzuya bi açıklama getirmek istiyorum artık. gül nedir, bülbül nedir öğrensin istiyorum gençler.

gül: çük
bülbül: *m

bülbül gülü yalamak istiyor, fırçalamak, lüp diye içine dalmak, şap şap dövmek.
işte bu kadar. özet bu.

şimdi söyleyin bana, en ünlü şiirlerini divanında toplayan o şairler mi daha delikanlı yoksa ben mi daha delikanlıyım? özellikle kadınların cevap vermesi yönünde bi tercihim var. anlaşılır diye umuyorum.

32.688 nüfusu olan cebelitarık'ın futbol kulübünün olması bir mucize zaten. la bu ülkenin öğretmeni, tamircisi, taksi sürücüsü, ressamı, yazarı, habercisi vb. var mı ve varsa kaç kişi? bir de bunların u19, u17 takımları falan var. bir de bunların kadın u17 takımı var, şok içindeyim şu anda. cebelitarık u17(erkek) son maçında belçika u17'ye 4-0 kaybetmiş *

banker bilo filminde maho'nun bilo'ya ajitasyon dolu yalanlar sıralarken söze başladığı replik. iyi güldürür.


"ama sor bir kere niye yaptım." olarak da tekrarlanır.


hatta ilki de buydu galiba:

orhan gencebay'ın 1973 bir teselli ver albümün de geçen bir şarkı, bu şarkı enstrümantal olarak hint müziğinden esintiler taşır

başka başlığa yazmıştım ama sola düşmedi ben de buraya ekledim.

sanırım başlığı * açan kişi entelektüel olmanın düşük cinsel aktivite ile paralel bir durum olduğunu düşünmüş ve kendini hadım edip ederek entelektüel olacağını varsaymış.

insanın düşünsel yapısı geliştikçe ilkel benliğinden ve onun getirdiği yeme içme cinsellik gibi tırnak içinde hayvani güdülerinden uzaklaşır.

aseksüel olanlar veya düşük libidosu olanlar entelektüel olacak diye bir durum yok zira entelektüel olmak için öncelikle ortalamadan yüksek bir zeka gerekir.

latince intelligentia zeka anlamına gelip batı dillerine geçmiştir. bizim entelektüel dediğimiz de bu kelimeden türetilmiştir.

ara tatilin son sabahında ıhlamur içiyorum sakinleşmek lazım. efendiler yarın derse gireceğiz*

sanırım başlığı açan kişi entelektüel olmanın düşük cinsel aktivite ile paralel bir durum olduğunu düşünmüş ve kendini hadım edip ederek entelektüel olacağını varsaymış.

insanın düşünsel yapısı geliştikçe ilkel benliğinden ve onun getirdiği yeme içme cinsellik gibi tırnak içinde hayvani güdülerinden uzaklaşır.

aseksüel olanlar veya düşük libidosu olanlar entelektüel olacak diye bir durum yok zira entelektüel olmak için öncelikle ortalamadan yüksek bir zeka gerekir.

latince intelligentia zeka anlamına gelip batı dillerine geçmiştir. bizim entelektüel dediğimiz de bu kelimeden türetilmiştir.

rol modellerimizi gerçekten adam olmuşlardan seçmeyi becerdiğimiz ve damarlarımızdaki asil kanı kirletmekten vazgeçtiğimiz zaman şeklinde cevaplanabilecek sorudur zannımca.

cebelitarık toplamda -35 averaj ile elemeler tarihine geçmiş olabilir. ayrıca bizim dışişlerini harekete geçirecek karşılaşmadır.
(bkz: fransız zulmüne karşı cebelitarıklı kardeşlerimizin yanındayız)
(bkz: ey macron senin elinde mbappe var mı açıkla)

paganik etkileşim midir? bence öyledir.

fatih altaylı bu soruyu sorarken kendisinin adam olduğunu sanıyordu "ellaaam". yakınında yöresinde hiç kimse de "sen kimsin de insanları adam ve adam olmayanlar diye tasnif etme yetkisini, yetisini buluyorsun kendinde. kantara vursak üç bin kaat edersin, o da ayağındaki ayakkabıyla, sırtındaki paltonun ikinci el fiyatıdır" dememiş. hayret edilecek bir şey doğrusu.
sözün cinsiyetçi tarafını ayırıyorum tabi.

hayvanseverlik iyi bir şey ancak dozu kaçırıldığında bu konuda aşırı empatik olunup hayatın gerçeklerinden uzaklaşmaya sebep olabilir, bir dergide avrupa'da 80'li yıllarda sakalı çıkmayan hecin develerine yardım toplandığını duymuştum bu kadar da olmaz kardeşim hayatın milyonlarca yıllık bir düzeni var sen 10 20 30 yıl içinde bunu tamamen değiştiremezsin

arkadaşlar bu ne? "nick'in bi şarkı olsaydı"ya cevabım falan mı? pardon türkü.

türkülere saygı duymak lazım. en kötü rol yapıp gömlekten iki düğme daha iliklemek. ülkenin en tırt beyaz yakalısı bile türkü dedin mi çakar bi ceylan ertem cover, "bu topraklar" edebiyatı yapar çünkü. aksi linç sebebidir.
neyse ki tsm olayı dünün konseptiydi, bugün yine modern yaşamdan devam. fasıla cumartesi gidilir çünkü, kural budur. dün de gidildi. "eftalya", "cavidan" isimli modern meyhanelerde beylerbeyi göbek içildi, deniz börülcesi yendi. hayat bu be, insan hafta içi bunun için çalışıyor be.

neyse, onun dışında her şeyiyle tam bi ege türküsü işte. girip hikayesini okusak, bi de öyle dinlesek duygulanırız, tribe gireriz belki de. muhtemelen.

beklemekte olduğum şey, aynı zamanda kıyamet alameti.
(bkz: kıbrısta kar yağışı beklemek)

6 vagonluk yolcuyu 4 vagona tıkıştırmak. ekspresde preslenme deneyi...

aksine en sevdiğim mevsim kıştır. ankara'dayken hava eksi derecelerdeyken özellikle çıkıp gezerdim.

ama evde üşümeyi pek sevdiğimi söyleyemem.

bu sene izmir'e gidemeyebiliriz belli bir sebepten. davutlar'daki yazlığımızda da doğalgaz+kombi sistemi yok ve ben de yazlığın 2. katında, sobasız bir odada kalıyorum. kat kat giyinip otururum artık. daha önce yapmadığım bir şey değil.

kışı seviyorum. varsın dondursun. *

abi toros ekspresin ayrıca bi rezilliğe ihtiyacı var mı ki ya adamlar toros ekspes zaten..

en hafif tabirle haysiyet yoksunu aşağılık bi sürüngendir..