zaman tüneli

bir dönem kafamı çok fazla kurcalamış, bazı şeyleri çok tetiklemiş ve tek başıma üstesinden gelemediğim için bir süre terapiye gitmeme neden olmuş bir olay vardı. o olayı tüm detaylarıyla, gerçekten objektif olarak ve hiçbir ayrıntısını atlamadan anlattım. terapiste de öyle anlatmıştım, hatta terapiste anlatırken kendi yaptıklarımı daha ağır göstermiş, karşı tarafın yaptıklarını daha hafifleştirerek anlatmıştım, kendimi haklı çıkaracak gibi anlatmamış, karşı tarafı sadece suçlamamış, karşı tarafın yaptığı bazı şeyleri anlatmaktan bile utandığım için daha basitleştirmiş, özet haline getirmiştim. chatgpt'ye de bu tandansta anlattım, bu sefer daha mekanik cümleler kurdum, kısa ve öz olarak ama eksiksiz biçimde kurdum tüm olayı yeniden. ve terapistin söylediklerinin aynılarını birebir söyledi. terapistin önerdiği çözüm yollarının aynılarını, birebir önerdi.

tek başına psikolojik destek için muhtemelen yeterli değildir, çoğu kişi benim prompt haline getirirken olayı özetlediğim gibi tarafsız, mekanik ve anlaşılır şekilde kurmaz olayı diye tahmin ediyorum. ama doğru düzgün bir dille, doğru düzgün bir metinle kendinizi anlatma yeteneğiniz mevcutsa, psikolojik destek açısından terapi ücretlerinin çok yüksek olduğu ülkemizde bence en azından başlangıç seviyesinde iyi bir kullanıma sahip. ancak işin özü, sizin kendinizi yazıyla anlatabilme yeteneğiniz ne seviyedeyse bunun çıktı verme seviyesi de ona göre değişecektir. bias'tan uzak kalabilme yeteneğiniz, algılarınızın manipüle edilmesine karşı uyanıklığınız, chatgpt'yi askerlik arkadaşı gibi gündelik sohbet üslubuyla beslememeniz gibi başka konular da böyle spesifik konulardaki girdi çıktılarda etkili olacaktır.

çünkü görüyorum, insanlar chatgpt'yi askerlik arkadaşı gibi besliyorlar. "ee chat, anlat bakalım bugün nasıl gidiyor?" "iyi valla nolsun, sende nasıl bakalım işler corci?" üslubunda ilerleyen bir sohbette "ya geçen amcaoğlu canımı sıktı, şöyle bir olay yaşandı, içerledim, içime dert oldu, napsam?" sorusunu da yöneltirseniz o psikolojik destek olmaz.

ben chatgpt'yi genellikle şöyle kullanıyorum, okuduğum bir kitap hakkında yazılmış makaleleri derleyip toparlayıp listelesin ve o listeyi tutsun diye, okuduğum kitaplara benzer kitaplar önersin diye, animasyon seriler önersin, bir eser girdisi verdiğimde benzer eserler çıktısı alayım diye kullanıyorum. makinenin üslubunu hiç bozmadım, gündelik sohbet diline dönüştürmedim çünkü gündelik sohbet için kullanmaya gerek görmüyorum ve bana saçma geliyor. kimileri "ya beni kendi arkadaşlarımdan iyi anlıyor, çok güzel yorumlar yapıyor anlattıklarıma," diyorlar, yapmıyor aslında, anlamıyor da, sadece siz ne okumak istiyorsanız onu yazıyor, sizin verdiğiniz verilere en uygun cevapları sizin sohbetinizde öğrendiği dille çıkarıyor. yaratıcılık ve üreticilik yaptığım hiçbir konuda hiçbir zaman hiçbir yapay zeka ürününden yararlanmadığım için şimdiye dek ne yazdığım romanda, ne de yazdığım öykülerde bir karakter ismi bile olsun kendisinden yardım almadım ve bununla açıkçası gurur duyuyorum. yazarların bazıları karakter isimlerinde, kurguda falan da fikir alıyorlar çünkü, inanılmaz etik dışı buluyorum.

çünkü karşımızdaki şey bir makine. makine yardımıyla sanat yapılır mı, bazen yapılır, belirli bir konsepti varsa ürünün, o konsepte uyabilir. ama fikir ürünü olacak ve yaratıcılığını, üslubunu tamamen üreticisinden alacak olan bir ürün için kullanmayı ben etik bulmuyorum yapay zekayı.

psikoloji alanında çalışanlar da muhtemelen benim ilk paragraflarda yaptığım yorumu çok cahilce bulacaklar ve kınayacaklardır. ancak, günümüzde terapiye hiç erişimi olmayan öğrencilerin, çalışmayan bireylerin, yoksulların kullanması en azından kendine yardım kitaplarının önerildiği türdeki sorunlar için gayet verimli olacaktır, en azından kendine yardım kitaplarının daha doğrudan veri alıp işleyebilen ve nokta atışı çıktı verebilen hali çünkü. birebir deneyimlediğim bir konuda nasıl işlediğini görmek istedim, aynı şeyler bana çıktı olarak verildi. terapistin de işi zaten o noktada bitmişti bende, demek ki chatgpt de aynı sonucu verebilirmiş bana o zamanlar var olsaymış. bu şekilde kullanılmasını bu yüzden öneriyorum ben, sonuç olarak davranış ve ruh bilimi de bir bilim ve belirli veriler ile işliyor çünkü. ama asla atlamamak gereken şey: konuyu, problemi, çözümü istenen noktayı doğru ve eksiksiz olarak anlatabilmek ve gerçekçi, nokta atışı prompt verebilmek.
devamını gör...

'avam kadinlari' olarak duzeltilmesi gereken baslik. ıstisnalar mutlaka olacaktir.
devamını gör...

herkes hak ettiği insanla hak ettiği şekilde mutlu olsun niyetini ortaya koymuş insandır.

artık gerisi bizden çıkıyor tabi.
devamını gör...

hiç çekinmem geri çekerim.

hem yanlışlıkla hem de düşünce olarak yanlış bulduklarımı da okurken beğenme alışkanlığı var. sonuna geldiğimde sorun görürsem geri alıyorum bazen.
devamını gör...

şüphesiz ki zarar verir. gerçek bu, bu bir kenarda dursun. ama yıllardır zarar gören sadece halkken artık patronların da biraz zarar görmesi çok hoşuma gidiyor. boykot işe yaramıyor, insanlar daha çok alışveriş yapıyor, kimsenin umurunda değil gibi söylemler de işe yaramamış. yine umrunda olmayıp devam edenler var ama o kadar da olsun.

bu arada halka da çok zararı var ama biz alıştık artık. kudurmaktan beter olduk. şimdi kudurma sırası başkalarında.


10 nisan'da açıklanan veriler, harcamaların haftalık olarak da düştüğünü gözler önüne sermişti. resmi verilere göre kartlı harcamalar boykot haftasında bir önceki haftaya göre yüzde 24,1 azalmış, bir önceki hafta 135 milyar lira olan internet alışverişi 86 milyar liraya gerilemişti. bir haftada yüzde 18'den fazla gerileyen market ve avm harcaması 69,9 milyar liradan 57,3 milyar tl’ye düşmüştü. çeşitli gıda harcamalarında da yüzde 13,27 düşüş hesaplanmış, harcamalar haftalık olarak 27,9 milyar tl’den 24,2 milyar liraya gerilemişti.

rakamlar içimi bir hoş etti. ahahahahahaha. devam.

detaylar detaylar
devamını gör...

ve birden fonda çalmaya başlayan cengiz kurtoğlu;
“önce bir kaç damla yaaaaaaaş,
gözlerimden süzüldü…”
devamını gör...

(bkz: kavak yelleri (dizi))
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

olursa o pastadaki son koyulan çilek olacak..

inşallah ya haberin gelir bana, duyarım nasıl olsa...
devamını gör...

the musical offering eseri çok özel olan sanatçı. oturup saatlerce dinlemelik, huzur verir insana. retrograd, mirror gibi ölçüler ihtiva eder ve bunları bütünüyle başarılı şekilde kullanır.
devamını gör...

eski sevgilinizin bir bumerang olduğunu gösterir.
devamını gör...

en son bir yazar 2009 yılında itü sözlükte kendinden emin bir şekilde böyle boş yapmıştı. sonra sözlükteki abilerimiz yazarın sülalesini 12'ye falan katlamıştı. büyük ihtimalle o gün küsmüştür sözlüklere. sözlük kariyerini gömmüşlerdi adamın.

normal sözlük'te işler pek öyle olmuyor. old school hiç değil. çok naif bir sözlük burası. paragraf paragraf açıklama yapılıyor. psikolojik tespitler bile yapılmış. seviyorum bu sözlüğün bu huyunu. itin bir yerine monte etmeden güzelce açıklama yapmaya çalışıyor yazarları.

ama bazen de 12'ye katlanmasa bile 2'ye falan katlayalım. 2 iyidir. normal sözlük için yeterli.
devamını gör...

“dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.

birçok gidenin her biri memnun ki yerinden, birçok seneler geçti; dönen yok seferinden."

(bkz: sessiz gemi)
devamını gör...

hayatımın bundan sonraki evresi için almış olduğum karar.
devamını gör...

böyle bir film vardı şimdi ismini hatırlamıyorum. evlenip karavanda yaşamaya başlayan ikilimiz doğan çocuklarına öyle bir eğitim veriyor ki normal bir insanın alamayacağı seviyede ve her çocuğuna ayrı ayrı. hepsi oldukça bilgili çocuklardı yaş fark etmeksizin.

bu imkan verilse insanlar bunu yapmak ister mi bilemem ama denenebilir sanki.
devamını gör...

elde edilenin değersizleşmesi durumudur. sadece sevgililer mi? arabalarımız, evlerimiz, telefonlarımız, elbiselerimiz…
doyumsuzuz.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

çok şükür yaa yemin ederim çok şükür... yapacağım seneyi devriyesinde bir hayır..

oha hayat aslında buradaymış akıyormuş da ben saklanmışım gibi aydınlanmalar sonunda şükür sebebidir.
devamını gör...

mesela hatun 'neden o kızı oyladın' diye tripleniyor wp'tan. alcan mouse'u şak şak şak 30 favı çakacaksın diğer hatuna. şok olacak kız. sub zero'dan buz yemişe dönecek. basacaksın özeli, "tg var mı?" diyeceksin. çünkü hatun 'neden oyladın onu' dedi. bu yüzden. belki de içimizde bir civelek var, ondan da olabilir. inceldiği yerden kopsun bahanesi ile abanmış da olabiliriz. yasaklar her zaman, birisine mıknatıs gibi çeker. yasağa karşıyım. bana birini yasaklasınlar, gecelerce onu düşünürüm. "bu yasak olan kızın ayağı var mı acaba" derim içimden. "kalbi nasıldır yasaklı bahçemin" derim. x kişisi yasak denmemeli ilişkilerde. zamk gibi yabışıyor insan.
devamını gör...
daha fazla yükle

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim