zaman tüneli

daha önce de benzer olaylar gündeme gelmişti
demek bir hukuk devletiymişiz ki
tekrar etmiş
gece yarısı bir operasyonla kettlelara çöken devlet bunlara önlem alamıyor…

marmara üniversitesi rektörü kara kafa bir psikiyatrist. şöyle bir twit atmış:
x.com/drnevzattarhan/status...
bu herife kadınları tek başına göndermemek, kadın hastaları bununla yalnız bırakmamak gerek. fırsatını bulsa tecavüz eder, bahanesi de kadın çıplaktı olur.

kızların o saatte devletin yurdunda ne işleri varmış?

tatili kabul olmuyor diye biliyorum ben. paylaşmayınca, gitmemiş sayılıyorsunuz. ben şuraya gittim, buraya gittim falan yok artık. caps or didn't happen.*

üzerinden 1,5 ay geçti ama yine de paylaşabilirim sanırımmmmm

hiçbir şey yapamazsam labubu satarım

aşağıya koyduğum 4 albüm de 2000 yılı çıkışlı. symphony x ve spock's beard'ın albümlerinin adları da aynı: v [gerçi symphony x'inkinin tam adı v: the new mythology suite]. cradle of filth - midian ve iron maiden - brave new world'de de bulutların arasında dev demonik figürler var. yani çeyrek asır önce görür görmez bu benzerliği fark etmiştim. 4 albümü de çok severim bu arada ve bu benzerlikleri de bir hayli enteresan buluyorum.

2'li benzerlikler esas dikkat çekici olansa da 4'ünde de meşum gökyüzü teması var da diyebiliriz bence.

işte o kapaklar:

bırak limon satmayı, marketin köşesine mendil açıp dilenmeye kalksan dilendirmezler.
zopa yersin ilk peşin. ısrar edersen kötüne pıçağı takarlar.
kolay mı sandın. senin sattığın her limon bir başkasının o kadar limonu satamaması demek. adamın sofrasından ekmek alıyorsun. aldırmazlar.

şappi de şappi şappiiiii
şappi de şappi şappiiii.

dertlerimi yarıştıramam hepsi benim keleklerim

jose saramago - isa’ya göre incil

teolojik bir meseleye getirdiği özgün yorumla, tanrıyı ve şeytanı insan formuna bürümesiyle, tanrı-şeytan-isa buluşmasındaki anlatımıyla kalbimi fethetmişti. müthiş bir roman olduğunu düşünüyorum.

muzaffer izgü - zıkkımın dibi

herkesin tekrar tekrar okuduğu bir romanı, izlediği bir filmi/dizisi vardır. bu roman çocukluğumun açık ara bir numarası, tekrar tekrar döndüğüm tek roman.

sait faik abasıyanık - alemdağ’da var bir yılan

sait faik’in büyüklüğünü memleketçe idrak edemediğimizi düşünüyorum. uluslararası çapta bir yazar. panco’suyla, rum balıkçılarıyla, yalnızlığıyla, sıradan insanlarıyla benim gönlümdeki yeri çok ayrı.

eskiden insanlar evlerindeki eşyaları göstermek için misafir çağırırdı. ya da yeni aldıkları kaşık bıçak setini filan.. şimdi devir değişti ama zihniyet benzer.

görgüsüzlük.

aklımın şeminde pervane düşünceler uçuşan,
her yanlışın gözü doğruda ya, doğrunun suçu şan.

saçma sapan.

kimse çalışmak istedikten sonra aç kalmaz. hayat standardı değişir o ayrı ama çalışacak adam aç kalmaz konusunda netim.

geçmişe dönük anı olarak düşünüldüğünde aslında paylaşılması iyidir. insan arada gidip kendi paylaşımlarına da bakıyor çünkü. anı yaşamaktan ziyade yine kendinizi düşünerek yapılabilecek eylem.

ortalamanın üstünde performans veren şanzımanlardan biridir. o kadar da sık bozulmaz.

anlatacağım şimdi tek tek *
iş yerinde kahvaltı etmeyi seviyorum çünkü:
-evden kahvaltı yapıp çıkmak sıkıntı çünkü yokuş yukarı yürürken midem bulanıyor
-geç yapılan kahvaltı geç saatte öğle yemeği demektir ve öğle yemeği yemek çok ağır geldiği için saat 3 gibi bir şeyler yemek ve geçiştirmek demektir
-evde çay demlemem ama iş yerinde hazır demlenmişi var
-bir yandan bir şeyler izleyebilirim ve yavaş yavaş yiyebilirim de çünkü su içene yılan bile dokunmaz

işte böyle

bugünkü kahvaltımı çok sevdim şimdi onu anlatacağım ve de benzer benzer şeyler de çok güzel oluyor ondan da bahsedeceğim

haşlanmış yumurta, salatalık ve avokadoyu kestim küp küp; üzerine zeytinyağı, tuz, karabiber ve pul biber ekledim. misler gibi oldu. yanında da peynir, zeytin ve annemin yaptığı bir marmelat. ayrıca tam tahıllı, tam buğdaylı, ekşi mayalı veseyra veseyra bir ekmek aşırı çok güzel oluyor yanında.

diğer söyleyeceğim birliktelikler şu şekilde bakın:
haşlanmış yumurta, maydonoz, peynir, pul biber, tuz ve zeytinyağı
domates, salatalık, kapya, tuz, kekik, zeytinyağı ve biraz da limon sıkmak
efendime söyleyeyim
sebzeler, tuz, kekik, zeytinyağı
ve de zeytinyağı

bazen kendimi canan karatay gibi hissetsem de zeytinyağını çay bardağına doldurup içmişliğim hiç yok. yine de zeytinyağı, tuz, pul biber ve kekik karışımına ekmeğimi batırıp yemişliğim çoktur ve de süppperdir.

işte demem o ki kahvaltılıkları böyle bir tane kabın içine kesip atınca da yanında ekmek ile ağırlıksız harika lezzetli kahvaltılar yapılır. her gün simit ve türevleri yenilirse kilo milo işini geçin mideniz yanar kavrulur vallah ve de billah

okul zamanı bir gün bir gün iki çocuk pastanede otururken; ikinci çocuğun bana ettiği bir cümle..
okul zamanı buydu

babamın vefatı.

#3736414 evet en çok size dert oluyoruz
en büyük derdim başkalarına dert olmak